22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

SAYFA CUMHURİYET 18 TEMMUZ 2012 ÇARŞAMBA A4 ANKARA Yaşam Spor Bir Eskişehir Kendine ziyafet çekti macerası BoğazıyüzerekgeçendownluCaner,yarışınardındanmadalyasınıtakıpyemeğekoştu... İKLİM ÖNGEL SEVİL ARINAN 24. Boğaziçi Kıtalararası Yüzme Yarışları’nda bu yıl da ilgi odağı olan down sendromlu Caner Ekin (30), 6.5 kilometre mesafedeki Boğaz’ı 1 saat 10 dakikada yüzerek, kendi kategorisinde yeni bir dereceye imza attı. Madalyasını taktıktan sonra esas ödülünü balık, köfte ve sütlaç olarak isteyen Caner, konuşma güçlüğü çekse de sevincini “Şampiyon, başardım” sözleriyle dile getirdi. Caner’in uzun zamandır yarışa hazırlandığını kaydeden antrenörü Osman Akdemir, 200 yüzücünün yarışı tamamlayamadığını kaydetti. Caner’in 6.5 kilometreyi kendi derecesini de geliştirerek geçtiğini anımsatan Akdemir, “Caner’in derecesi gerçekten çok iyiydi. Boğaz’daki dalga ve akıntı onu biraz etkiledi ama Caner, yarışı bırakmamak için var gücüyle mücadele etti. Savaş verdi. Yarış öncesinde ‘Tarihe geçeceğim’ diyordu ve dediğini yaptı. Yarışın ardından karaya çıktığında da ‘Şampiyon, başardım’ diye bağırdı. O da biz de Önümüzdeki yıl onu yeniden yarışlara hazırlar mıyız, bilmiyorum. Downluların yemekle ilgili büyük sorunları var ve Caner belki bir yıl içinde fazla kilo alabilir. Süreçte karar vereceğiz. Tabii Caner’in istekleri de önemli. Yüzmekten haz almadığını anladığımız anda onu zorlayamayız” diye konuştu. Önce yarış sonra yemek Yarışın ardından Caner’in madalyasının takmasıyla birlikte yemek yemek istediğini anlatan Akdemir, hemen restorana gittiklerini anlattı. Caner’in balık istediğini söyleyen Akdemir, “Balık istemesiyle birlikte ona ‘Denizden çıktık canın balık mı istedi?’ diye şaka yaptık. Balık üzerine köfte ardından sütlaç yedi. Aldığı dereceyle aslında Caner her şeyin en güzelini hak etti aslında” dedi. çok mutluyduk” dedi. Organizasyon öncesinde Caner’i “Sen şampiyonsun. Yine başaracaksın. Sana güveniyoruz” sözleriyle motive ettiklerini söyleyen Akdemir, downlu sporcuların stresle birlikte yaşadıkları, korkularını yenmelerinin önemli olduğunu an lattı. Yarış sırasında Caner’in bir grubu peşinden sürüklediğini de anlatan Akdemir, “Belki insanlara basit gelebilir ama bizim kazandığımız başarı yılların birikimi. Engelli bir sporcunun başardıkları, toplumda algı oluşturdu. Caner 30 yaşında bir engelli. Geçen hafta sonu bir arkadaşımın düğünü için aylar sonra anca fırsat bulup da gidebildiğim Eskişehir, Türkiye şartlarında ütopyadan fırlamış, masal bir kent gibi. Ancak hızlı tren sayesinde mesafenin kısaldığı şehre gidiş geliş reklamlardaki kadar kolay değil. “Nasıl olsa hızlı tren var, git gel 3 saat” yok olmuş durumda. Hızlı trenle seyahat edecek yolcular, Ankara’daki yol çalışmaları nedeniyle gardan EGO servisleriyle Sincan’a taşınıyor. Bekleyen servislere insanlar rahatça biniyor, ancak 1 saate yakın süren yol daha yolculuğun başında insana, “Nerden çıktı bu yol çalışmaları?” dedirtiyor. Trene bindikten sonra ayarsız çalıştırılan klima dışında bir sorun yok. Yanınıza havalara aldanmayıp, “Tren şimdi derin dondurucu gibidir” düşüncesiyle bir şeyler aldıysanız, çok şanslısınız. Ben, trene aç binmemiş olsaydım, şanslı yolculardan sayılabilirdim. Dört gözle beklediğim trenin seyyar büfesinin gelmesiyle hemen siparişlerimi sıraladım. O açlıkla annem ve kendim için sipariş ettiğim 2 bardak kahvenin yanında avuçiçi kadar keke 7.5 TL ödedim. “Tuzlu bir şeyler de yiyelim” diye büfeden kaptığım minicik cips için de 2.5 TL istenince, “Bu kadar da abartılmaz” diyerek geri bıraktığım cips, yol boyu aklımda kaldı. Eskişehir’in kalbinde bulunan tren garı, çok eski bir yapı, geçen senelerde Başbakan gelecek diye az biraz da yenilendi. Ama atmosferinden bir şey kaybetmedi. Hâlâ küçük ve samimi. Tren garının tam merkezde bulunduğu kent, ışıltılarla karşıladı bizi. Ağaçlara asılı renkli küçük lambalar, garın hemen karşısında çay bahçesinde keyifle oturan insanlar, köşede gitar çalan gençler... rahat gideceğiniz yere varıyorsunuz. Eskişehir kadınlar açısından da yaşanması çok kolay bir yer. Eğlence mekânlarının bol olduğu şehirde kadınlar, evleri yürüme mesafesindeyse korku duymadan, rahatça evlerine gidebiliyor. Benim liseyi okuduğum 2000’lerin başında da durum aynıydı. Eskişehir hep insana saygılı, çocukların doya doya çocukluklarını yaşayarak, güvenle büyüdüğü bir yerdi. Ayaktakilerin nemrut bakışları... İki gün geçirdiğim kentin tadı damağımda kalarak ve annemi orada bırakarak, pazar akşamı saat 21.30’da tekrar trene bindim. Sincan’a ulaşmamıza daha 10 dakika olmasına karşın insanlar, hemen hazırlanıp koridorda sıralandı. Dönüşümüzün gardan gelirkenki gibi olmayacağını, 10 dakika sonra, genç yaşlı, çoluk çocuk demeden acımasız bir yarışın başlayacağını o zaman anladım. Trenin durmasıyla birlikte hep beraber kapılara saldırdık. 3’er 5’er, kapıdan kaç kişi sığabiliyorsa attık kendimizi aşağı. Altgeçitten geçip trene gidene kadar deli gibi koştuk. Ben dahil hiç birimiz arkamızda kalanlara, ezilenlere bakmadan tamamen hedefe odaklandık. Tüm bunları yapmama karşın gene de ilk servise yetişemedim. Sonra ufukta ikinci servis göründü. Gene topluca, birbirimizi ezerek, servisin kapısına doğru koştuk, ama açmadı. Meğer önceki servisin olduğu yerde açacakmış. O kadar yolu boşuna koşmuş olan bizler, tenis topu misali geldiğimiz yere tekrar koşarak geri döndük. Bu arada biri ayakkabımın arkasına bastı ve beni yavaşlattı. O kadar hedefe odaklanmışken acayip sinirlendim ama benim az ilerimde olan orta kapı açıldı. Bir elde bavul, bir elde bavuluma sığmayan poşetlerim ve yarısı çıkmış ayakkabımla son bir depar attım ve oturdum. Ne yazık ki pek çok rakibim benim kadar şanslı değildi. Çoğu ayakta kalmıştı. Tıklım tıklım serviste oturanların haklı gururu, ayakta kalanların oturanlara nemrut bakışlarıyla yol almaya başladık. Zaten normalde 1 saat süren yol, akşam saat 23.00 olmasına karşın trafik yüzünden uzadı da uzadı. Yol çalışmalarının eziyeti geç vakitte bile devam ediyordu. Kısa bir süre önce birbiriyle kıyasıya mücadele eden biz yolcular “trafik çilesi” ortak paydasında buluştuk. Servis uzun bir süre, İstabul yoluna çıkana kadar milim milim ilerleyebildi. 2 saate yakın bir zamanda ulaşabildiğimiz gardan, bir daha stres yaşamamak için taksiye atladım. Ancak ne olursa olsun Eskişehir’i görmek bu eziyete değer. Göremeyeceğiniz şeyler Eskişehir, insanlarının sıcaklığı, şehrin atmosferindeki rahatlığıyla gelen yabancıları anında etkisi altına alır. Eskişehirlilerin “su boyu” olarak adlandırdığı, Porsuk Çayı’nın kenarındaki kafe ve barlar öğrenciler ve kentin hep genç kalmayı başarabilen insanlarıyla doludur. Bu cıvıl cıvıl ortamda aheste yürüyüp sağa sola bakınırken, etrafta asla büyük çöp bidonları ya da Kızılay’daki çöp dağlarını göremezsiniz. Eskişehir’de çöp belli saatte, belli yerlere konur ve asla görüntü kirliliği oluşturmaz. O sistem yıllar önce düzene koyulmuştur. Ben bir Eskişehirli olarak Ankarka’ya üniversite için ilk geldiğimde Kızılay’da yerlere ayakkabılarımla dahi basmak istemediğimi anımsıyorum. Başkent, Eskişehir’den sonra inanılmaz pis gelmişti. 8 yıl sonunda belki kaldırımlara alıştım ama çöp dağlarının oluşturduğu görüntüye ve ordan çıkan pis kokulara hâlâ alışamadım. Metro çalışmaları nedeniyle meydana gelen göçükle birlikte, Akay çevresinden gelen foseptik kokusu, şu kavurucu yaz aylarında daha da çekilmez bir hal aldı. Eskişehir’in Ankara’ya attığı en büyük farklardan birisi de ulaşım. Zaten birbirine yakın olan mesafeler, tramvay ve otobüslerle daha da azalıyor. Trafikteki düzen, araba kullanmayı stresli değil, keyifli bir iş haline getiriyor. Yollar açık, ilk kez karşılaştığınız tabela, ok ve “Acaba şimdi kentin neresinden çıkacağım?” endişesi olmadan rahat Ankaragücü Nevşehir’de Nevşehir’de 12 gün kamp yapacak sarılacivertli ekibi, geçen hafta kulüp yönetimiyle sorun yaşayan teknik direktör Hakan Kutlu yerine, yardımcı antrenörler Adil Eriş ve Ümit Geçmen çalıştıracak. Ankaragücülü oyunculardan Kaan Kanak, futbolcuların birbirini iyi tanıdığına dikkati çekerek, “Yıllarca bir arada oynadık. Bu bizim için avantaj. Ayrıca geçen sezon süper lig tecrübesi yaşadığımız unutulmamalı” dedi. Sarılacivertli bir diğer futbolcu Metin Aydın ise “Kampta iyi çalışarak güzel bir sezon geçirmek istiyoruz. Yılladır birbirimizi tanıyoruz. Takımda çok iyi arkadaşlık ortamı var” diye konuştu. Ankaragücü’nün Nevşehir kampında şu futbolcular yer alacak: Bayram Olgun, Cihan Bal, Gö Genç kızların rakipleri belli oldu ? Voleybolda, Genç Kızlar Av rupa Şampiyonası’nın kuraları öncek i gün Ankara’da çekildi. Şampiyona 1826 Ağustos’ta Ankara’da gerçekleştir ilecek. kan Akkan, Mehmet Çoğum, Gürkan Alver, Ümit Kurt, Bilal Gülden, Kaan Kanak, Orhan Evci, Mehmet Taşçı, Serkan Şirin, Oğuzhan Biçer, Sinan Kurumuş, Gökhan Erdoğan, Enes Kubat, Metin Aydın, Teoman Safa Erkan, Volkan Geyik, Hasan Ayaroğlu, Mert Erdoğan, Emre Taşdemir, Artun Kütükcü, A. Ahmet Yılmaz, M. Umut Nair, Alican Yatarkalkmaz, Timur, Aytaç Öden. Gençler’de çift antrenman Yeni sezon hazırlıklarına Bolu’da devam eden Gençlerbirliği’nde futbolcular, çift idman yapıyor. Sabah ve akşam antrenmanları ağırlık, kuvvet ve dayanıklılık çalışmaları içerdi. Sabah ısınma koşusuyla başlayan antrenman koordinasyon ve kuvvet çalışmasıyla sürdü. Son bölümde ise futbolcular gruplara ayrılarak kondisyon koşusu yaptı. Akşam antrenmanına ısınma hareketleriyle başlayan başkent ekibinde oyuncular, 9’a 2 oyununun ardından iki ayrı gruba ayrıldı. Bir grup yarı sahada 10’ar dakikalık üç devreli çift kale maç yaparken, diğer grup kuvvet ve dayanıklılık antrenmanı yaptı. Daha sonra gruplar değişim yaparak günü tamamladı. Gençlerbirliği, dün ayrıca Abant’ta bir dizi aktivite de gerçekleştirdi. C M Y B C M Y B Limak Ambassador Otel’ de kura çekimine Avrupa Vo yapılan leybol Konfederasyonu (CEV) Asbaşkanı Jan Hronek, Türkiye Vo leybol Federasyonu Başkanı Er ol Ünal Karabıyık ve CEV Orga nizasyon Komitesi Genel Sekreter i Nicolaas Hoeben katıldı. 1826 Ağ ustos günlerinde Ankara’da ya pılacak şampiyonanın kura çekim i sonunda Türkiye, 1. Grup’ta Sırbis tan, Slovakya, Slovenya, Belçi ka ve Fransa ile eşleşti. 2. Grup ise İta lya, Çek Cumhuriyeti, Polonya, Ru sya, Almanya ve Bulgaristan ’dan oluştu. 12 ülke takımının iki ay rı grupta mücadele edeceği şampiy onada, grup maçlarının ardından ilk 4 sırada yer alan takımlar yarı finale yükse diğer takımlar ise elenecek lecek, . Türkiye’nin yer aldığı 1. Grup maçları TVF Başkent, 2. Grup ma çla Ahmet Taner Kışlalı Spor rı ise Salonu’nda oynanacak. 1820 Ağust os günlerinde yapılacak grup maçların ı ard şampiyonaya 1 gün ara ve ından rile 23 Ağustos günlerinde gru cek. 22plarda son iki maçlar oynanacak ve 2 günlük aranın ardından 25 Ağust os’ final, 26 Ağustos’ta ise fin ta yarı al maçları yapılacak. Şampiyonada mücadele edecek Genç Kız Ulusal Takımı, geçen yıl hem Avrupa, he m de Dünya Şampiyonu olan Yıldız Kı z Ulusal Takımı oyuncularından kurulu bir kadrodan oluşuyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle