27 Aralık 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

12 TEMMUZ 2012 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA Kent ANKARA A3 Akpınar, Belediye Meclisi’ne geliyor SERTAÇ EŞ Akpınar Mahallesi’ndeki heyelanzedeler üzerinden Anakent Belediyesi ile Çankaya Belediyesi arasında süren tartışma yeni bir boyuta taşınıyor. Anakent Belediye Başkanı Melih Gökçek’in geçen mayıs ve haziran aylarında yapılan Belediye Meclisi toplantılarında Çankaya Belediyesi’ne süre vermesi, “mağdurlarla anlaşılmazsa kendilerinin devreye gireceğini” belirtmesinin ardından yeni bir aşamaya gelindi. İtiraz gündeme alınmadı Çankaya Belediyesi, Belediye Meclisi’nde kabul edilen plan doğrultusunda bir yandan çalışmalarını yürütüyor. Çankaya Belediyesi plandaki, “Bütün hak sahipleriyle anlaşılmadan inşaata başlanmaz” şeklindeki nota itiraz etmişti. Ancak Anakent Belediye Meclisi İmar ve Bayındırlık Komisyonu toplantılarında Çankaya Belediyesi’nin itirazı gündeme dahi alınmadı. Bunun yerine Çankaya Belediyesi’nin 50 dönümlük arsasının kamulaştırılıp, karşılığında kentsel dönüşüm yöntemiyle heyelanzedelere konut yapılmasını öngören başkanlık yazısı komisyona getirildi. Ancak başkanlık yazısında isimlendirme ve tespit sorunları görülmesi üzerine yazı geriye çekildi. Yarın konuya ilişkin Belediye Meclisi’nde karar alınması bekleniyor. Şimdi ne olacak? Belediye Meclisi’nde Akpınar’daki heyelanzedelerin kentsel dönüşüm yöntemiyle yapılacak proje kapsamında yeni konut edinmelerini öngören karar alınması durumunda konu yeni bir boyuta taşınacak. Daha önce alınan karar bu durumda geçersiz olacak. Tartışma, Anakent Belediyesi ile Çankaya Belediyesi arasında yeni bir boyuta gelebilecek. Çankaya Belediyesi tamamen sürecin dışında kalabilecek. Çankaya Belediyesi 50 dönümlük arsasının kamulaştırılmasına yargı yoluyla itiraz etme yoluna gidebilir. Bu durumda Anakent Belediyesi’nin yapacağı işlemler engellenebilir, süreç uzayabilir. ÖNCE SAĞLIK Dr. . Cem SUNGUR İç Hastalıkları Profesörü Nefrolog Sağlık Alanında Bir Kilometre Taşı: Amerikan Sağlık Sistemi Reformu idenObama Planı olarak adlandırılan “Sağlık B Sistemi Reformu” tasarısı ABD’nin ilk Afrika kökenli başkanının seçim başarısını sağlayan önemli unsurlardan birisiydi. Ancak seçimler yaklaşırken hâlâ hayata geçirilememiş olması neredeyse ikinci dönem başkanlığını riske sokacaktı. 28 Haziran 2012’de, ABD Yüksek Mahkemesi, dört ret oyuna karşı beş kabul oyuyla reformun hayata geçmesini sağlayacak yasal engelleri ortadan kaldırmış oldu. Böylece 50 milyon vatandaşının sağlık sigortasından yoksun olarak yaşadığı ABD’de sağlık sisteminde zaten başlamış olan değişiklikler hız kazanacak. Genç erişkinler 26 yaşına kadar ebeveynlerinin güvencesinden yararlanabilecekler, kronik sağlık sorunu olan çocuklar sigortasız kalmayacak, mamografi gibi koruyucu sağlık hizmetleri için hastalar katkı payı ödemeyecekler, bir sigortalı önemli bir hastalıkla karşılaşınca üyesi olduğu sağlık sigortası poliçe değişikliğine gidemeyecek. Genel sağlık sigortası uygulaması ve diğer reformlar 2014 yılında hayata geçecek. Su kesintileri bıktırdı İKLİM ÖNGEL ASKİ’nin hafta başında başlattığı ani su kesintileri, susuz bırakılan bölgelerde yaşayan başkentlileri isyan ettirdi. Ergazi Mahallesi’nin bazı bölgelerinde ASKİ’nin internet sitesinin aksine dün sular akmazken, Ege Mahallesi sakinleri ise suya ASKİ’nin duyurduğu akşam saatlerinde değil, geceyarısana doğru kavuştu. ASKİ internet sitesinden 9 Temmuz Pazartesi günü itibariyle “Şeker Fabrikası önünde yapılan köprülü kavşak çalışmaları kapsamında içme suyu hatları deplase edileceğinden” Mamak, Sincan ve Batıkent bölgelerinin bazı mahallerinde zorunlu kesinti uygulanacağını duyurdu. Kesintinin tahmini son bulma tarihi ise 10 Temmuz Salı günü saat 18.00 olarak verildi. Duyurunun yapıldığı sitede suyun veriliş sürelerinin mahallelere göre farklılık gösterileceği belirtilerek, abonelerden peşin peşin özür dilendi. Ege Mahallesi Muhtarı Ali Kahraman, ASKİ’nin su kesintileriyle ilgili olarak muhtarlara bir bildirim yapmadığını kaydetti. Yurttaşların eski kuyulardan ve orta refüjdeki hortumlardan, son kalan suları doldurduğunu belirten Kahraman, “ASKİ internet sitesinden haber vermiş ancak bunu çoğu kişi görmedi. Millet perişan oldu. Yaz günü bu kadar uzun süreli bir su kesintisi hiçbir medeni ülkede olmaz” dedi. Mahallede önceki gün akşam saatlerinde değil de gece yarısına doğru suyun geldiğini söyleyen Kahraman, “Herkes hazırlıksız yakalandı. Ben Mamak Belediyesi’nden bahçelerin sulanması gerektiğini söyleyerek su tankı istedim. Tankla gelen suyu yurttaşlara dağıttık. Bir daha böyle bir durum olduğunda daha kapsamlı bir duyuru yapılmasını istiyoruz. Kimse susuz bırakılmamalı” diye konuştu. Ergazi Mahallesi Muhtarı Fevzi Bulut ise dün sabah saatlerinde dahi mahallenin BidenObama planının yansımaları Ülkemizin yoğun gündemi içinde bu tarihi gelişme yeteri kadar ilgi çekmedi. ABD’de uygulanan sağlık hizmetlerinin eğitim, teknoloji, tedavi ve bakım süreçleri ve bilimsel üretim açısından bütün ülkeleri az veya çok etkilediği bilinen bir gerçek. Dolayısıyla ABD’de sağlık alanında yaşanmakta olan değişimin yansımaları küresel düzeyde olacak. Ayrıca ABD’de hayata geçirilmeye çalışılan sağlık sistemi reformu ile farklı ükelerin sağlık sistemlerini değiştirmek için yürüttükleri projeler arasında bazı benzerlikler görülebilir. Söz konusu projelerin ortak amacı sadece başarılı değil aynı zamanda sürdürülebilir bir sağlık sistemi oluşturmak. Bunun da üç önemli koşulu var; hastalar ve yakınları, işverenler ve hükumetler tarafından maliyetinin karşılanabilir olması; hastalar, hasta yakınları ve sağlık çalışanları tarafından kabul edilebilir olması ve değişen koşullara uyarlanabilir olması. İşte tam bu noktada her ülke kendi gerçekleri ve kaderiyle başbaşa kalıyor. Sağlık sistemi reformları sağlık hizmetlerinin niteliğini arttırır mı? Başarılı sağlık sistemlerinin üç önemli özelliği var; en yüksek sağlık düzeyine ulaşan insanlardan oluşan bir toplum, sistemde hakkaniyet ve zamanında, etkili, güvenli, hasta odaklı, tarafsız ve verimli sağlık hizmetinin sunulması. Değişik mali yapılara sahip olsalar da sağlık sistemlerinde, hizmet niteliğinin iyileştirilmesi için, itici güç ve güvence sağlık çalışanları olarak kabul ediliyor. Az sayıda uzmanın hazırladığı bürokratik kurallara dayalı olan ve sağlık çalışanlarının geniş anlamda katılımının sağlanmadığı bir değişimi yönetmek ve hayata geçirmek çok güç. Bu nedenle Başkan Obama, sağlık reformu için 2009’da başlattığı uzun soluklu koşuyu, sağlık çalışanlarının zihinlerini kurcalayan şüpheleri gidererek başlatmıştı ve düzenlediği toplantıda “sağlık çalışanlarını bu soylu mesleğe yönlendiren ilkelere sadık kalma” sözü vermişti. Genelkurmay hastaneleri açtı SİNAN TARTANOĞLU C M Y B C M Y B Genelkurmay Başkanlığı, askeri hastanelerin sivil hasta kontenjanlarını, “bölgesel özellikleri dikkate alarak” arttırdı. Ankara’daki asker hastanelerinin sivil kontenjanları en fazla iki kat arttırılırken, terör bölgelerindeki hastaneler artık 4 ile 8 kat arasında daha fazla sivil hasta kabul edecek. Genelkurmay Başkanlığı, tüm askeri hastanelerde sivil hasta kontenjanını arttırdı. Yapılan açıklamaya göre, GATA Komutanlığı Eğitim Hastaneleri’nde yüzde 5, TSK Rehabilitasyon ve Bakım Merkezi Başkanlığı’nda yüzde 30; ikinci basamak asker hastanelerinde yüzde 10 olarak uygulanan sivil kontenjan oranları “Bölgesel özellikler, hastane imkân ve kabiliyetleri, asker hastanelerine geçmiş yıllarda olan talepler dikkate alınarak” yeniden belirlendi. Askeri hastanelerdeki kontenjan belirlemeleri bölgelere göre farklılık gösterdi. Gülhane Askeri Tıp Fakültesi Ankara Eğitim Hastanesi’nin sivil kontenjanı yüzde 5’ten yüzde 15’e, TSK Rehabilitasyon ve Bakım Merkezi’nin sivil kontenjanı yüzde 30’dan yüzde 40’a, Ankara Mevki Asker Hastanesi, Beytepe Asker Hastanesi ve Etimesgut Asker Hastanesi’nin sivil kontenjanı ise yüzde 10’dan yüzde 30’a çıkarıldı. Ancak terör bölgesindeki hastanelerin birçoğunda, Ankara hastanelerindeki artışın çok üstünde bir rakam belirlendi. Buna göre Hakkari, Sarıkamış, Siirt, Şırnak ve Van asker hastanelerinin sivil hasta kontenjanı yüzde 50’ye çıkarılırken, Tatvan Asker Hastanesi’nin oranı yüzde 90’a kadar yükseltildi. Ağrı, Ardahan ve Diyarbakır asker hastaneleri ise istisna tutularak yüzde 10 olan sivil hasta kontenjanları, yüzde 20 ye çıkarıldı. bazı yerlerinde suların gelmediğini kaydetti. Kesintinin kendilerine bildirilmediğini dile getiren Bulut, muhtarlığa sürekli şikâyet telefonlarının yağdığını söyledi. Bulut,“Muhtarların bile haberi olmadı. Yurttaşlar çok çile çekiyor, marketlerden aldıkları suları kullanıyorlar” dedi. Mamak ilçesine bağlı Abidinpaşa Mahallesi’nden Gülten Korkmaz ise kesintiyi ASKİ’nin internet sitesinden duyurmasına, “Herkesin evinde internet ol mayabilir. Ne ben ne de komşularım suların kesileceğinin bilmiyorduk” değerlendirmesini yaptı. Suların kesilmesiyle “3 sene öncesini anımsadım” diyen Korkmaz, “O zaman büyük perişanlık yaşamıştık. Şimdi de hazırlıksız yakalandık. Bilseydik önlemimizi alırdık. Yemek, temizlik, bulaşık her şey sorun oldu. Çocuk spordan gelince duşa giremedi. Sulardaki alüminyumdan korkanken, bir de üzerine tamamen susuzluk yaşadık” diye isyan etti. ‘Başbakan’ın özel şirketi gibi ’ Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nde düzenlenen basın toplantısında şube başkanı Ali Hakkan, Samsun’da yaşanan sel felaketinden TOKİ’yi sorumlu tuttu. 5 kişinin yaşamını yitirdiği konutların TOKİ tarafından yapıldığına dikkat çeken Hakkan, Ankara’da, TOKİ’nin, Anakent Belediyesi ile yürüttüğü Kuzey Ankara Kentsel Dönüşüm Projesi’nde de bu şekilde yapılmış birçok konutun olduğunu vurguladı. Bu çerçevede Mamak ve Dikmen’de gerçekleştirilen projelerin dere yatağında olduğunu çok önceden belirttiklerini söyleyen Hakkan, “Biz bu konuda yardımcı olabiliriz. Gayet bilimsel raporlar var elimizde ancak Anakent Belediyesi bu konuda önerilerimizi geri çeviriyor” dedi. TOKİ’nin yetkilerine de değinen Hakkan, “TOKİ, bakanlığın yetkilerini devralmış kamu kurumu niteliğinde bir kurum, fakat hiçbir şekilde denetlenemeyen tek kurum. Bunun gerçekten altını çizmek isteriz. Sadece Başbakan’a bağlı Başbakan’ın özel şirketi gibi işletilen bir kurum” dedi. Toplantıda konuşan yönetim kurulu üyesi Bülent Batuman ise “TOKİ, konut üretimini salt bir niceliğe indirgiyor” dedi. Özellikle Ankara’da merkezden uzak yerlere yapılmış TOKİ konutlarının varlığına dikkat çeken Batuman, “Kamu kaynakları bu fütursuzluğun ve plansızlığın tazmin edilmesi için ödeniyor” dedi. Türkiye genelinde TOKİ’nin yaptığı konutlarda teslimin gecikmesinden dolayı 23 bin dava açıldığını belirten Batuman, özel şirketlere yapılan binaların gecikme tazminatlarının kamu kaynağı kullanılarak ödenmesini ise “TOKİ’nin hem sorgulanmaya hem de denetlenmeye ihtiyacı var” diyerek eleştirdi. Gazi’deYrd. Doç. olan Ziyai’nin Prof. kartvizitiniTOBB ETÜ basmamış SİNAN TARTANOĞLU Gazi Üniversitesi’nde Yrd. Doç. kadrosunda bulunan Alimcan Ziyai’nin bundan önce idari personel olarak çalıştığı TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi’nin isminin geçtiği “Prof. Dr. Alimcan Ziyai” kartvizitinin üniversite tarafından basılmadığı öğrenildi. TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi (ETÜ) Rektör Vekili Prof. Dr. Güven Sak, Gazi Üniversitesi öğretim görevlisi Yrd. Doç. Dr. Alimcan Ziyai ile ilgili olarak “TOBB’da sahte profesördü, Gazi’de sahte doçent oldu” haberimize ilişkin açıklama yaptı. Yapılan açıklamada, Ziyai’nin “20072008 yıllarında, 1 buçuk yıl süreyle, TOBB ETÜ’nün idari kadrosunda, Kütüphane ve Dokümantasyon Müdürlüğü’nde tercüman olarak görev yaptığı ve kendi isteği ile istifa ettiği, akademik kadroda hiçbir şekilde yer almadığı” ifade edildi. Üniversite ayrıca, Ziyai’nin Çin Xin Jiang Üniversitesi Uygur Dili ve Edebiyatı bölümünden lisans, Çin ShanxiXi’an Üniversitesi’nin tarih doktora programından diploma denklik belgesi olduğunu kaydetti. Tüm Öğretim Elemanları Derneği (TÜMÖD) ise TOBB ETÜ başlıklı “Prof. Dr. Alimcan Ziyai” kartvizitine dikkat çekti. TÜMÖD ayrıca, “www.giresunpostasi.net” internet sitesindeki 19 Mart 2008 tarihli haberde, “Ziyai’nin TOBB ETÜ Ekonomi Profesörü olarak ‘Eski Çağ Türk Tarihi, Orhun Döneminde Milli Bayramlar’ konulu konferans verdiğinin” belirtildiğini açıkladı. TÜMÖD’ün dikkat çektiği kartvizit ile ilgili olarak TOBB ETÜ yetkilileri ise “kartviziti kendilerinin basmadığını” açıklayarak, Ziyai’nin çalıştığı dönemde TOBB ETÜ’de akademik bir görevinin olmadığını yineledi. Yrd. Doç. Dr. Alimcan Ziyai ise “TOBB’da profesörken Gazi Üniversitesi’ne Yard. Doç. olarak geçmişsiniz” sorusuna “Yok öyle bir şey yok” yanıtını vererek profesör olmadığını ifade etti. Kendisine ait “Prof. Dr kartviziti”nin anımsatılması üzerine ise, “Kim verdi o kartviziti?” sorusunu sordu. Ziyai “25 senelik kariyerimle uğraşılıyor. Bana ayıp oluyor. Böyle bir şey olmaz. Herkesin başına iş açılır. Türk milleti böyle değildi eskiden. YÖK’ten diploma denklik belgem var benim. Onlar araştırıyor, inceliyor. Size ‘Kapatalım konuyu’ dedim. Ben çok sabırlı bir insanım, hâlâ da sabırlıyım, ama patlarsa çok kötü patlar” dedi. Ziyai, konu ile ilgili olarak yasal haklarına başvuracağını belirtti. Ali Hakkan Kartvizitini üniversite basmamış
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle