Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA A4 ANKARA CUMHURİYET 11 TEMMUZ 2012 ÇARŞAMBA Yaşam Spor ‘Sen gidersin fotoğrafa, o sana gelmez’ brahim Demirel, fotoğraf çekmeye 1966 yılında Tatbiki Güzel Sanatlar’da öğrenciyken başlamış. Okulda stüdyo çekimleriyle, karanlık oda çalışmalarıyla başlayan serüven, arkadaşı Teri’nin Vera marka makinesini alıp Malatya’da köyünde yaptığı çekimlerden sonra, bütün yaşamına yön vermiş. Sanatta 40 SESLİ yılını geride bırakan ve Türkiye’nin tarihine DEFTER fotoğrafçı kimliğiyle Sevgican tanıklık eden Demirel, YAĞCI AKSEL fotoğraf anlayışını ve sevgicanyagci@gmail.com ülkemizdeki en büyük koleksiyonlardan birine sahibi olan ve bu yıl 30. yaşını kutlayan Galeri Sanat Yapım’ın öyküsünü anlattı. I İlk belgesel fotoğraf denemelerinizi sorarak başlasam? Öğrenciyken İstanbul’dan Van’a gitmiştim yarıyıl tatilinde. Yaz tatilinde de Teri’nin bana verdiği makine ile birlikte Malatya’ya, köye gittim. Diyafram filan ayarlamamışım, rastgele çekiyorum tabii. Orada yakınlarımı çektim. 110 yaşındaki anneannemin fotoğrafları, aynı yaşlarda ölen amcamın cenaze fotoğrafları, harman savurma sırasında samanların içinde yaptığım çekimler ilklerdi. Nasıl çıkacağını bilmiyordum. Şimdi dijital makinelerde olduğu gibi çektiğini hemen göremiyorsun. Heyecanla İstanbul’a döndüm, filmleri banyo ettim, hocalarıma gösterdim. Çok beğenildi bu fotoğraflar. Hayat mecmuasının fotoğraf yarışmasına gönderildiler. Yarışmayı kazandım ve 500 lira ödülle ilk fotoğraf makinemi almış oldum. O günlerde Fikret Otyam’ın bir sergisini gezmiş, kendime çok yakın hissetmiştim. Sonra Ara Güler’i de tanıdım ve 1970’de daha mezun olmadan kendi fotoğraf sergimi açtım. Adapazarı köyleriyle ilgili fotoğraflardı bunlar. Bazı arkadaşlarım İstanbul’dan başka bir yeri görmedikleri için, Anadolu’daki yaşamı, insanı, giyim kuşamı, buğdayı bile ilk kez fotoğraflardan görüp şaşırıyordu. I Fotoğraf önemli bir medya demek ki? İ “ Öğrenciyken İstanbul’dan Van’a gitmiştim yarıyıl tatilinde. Yaz tatilinde de Teri’nin bana verdiği makine ile birlikte Malatya’ya, köye gittim. Diyafram filan ayarlamamışım, rastgele çekiyorum tabii. Orada yakınlarımı çektim. 110 yaşındaki anneannemin fotoğrafları, aynı yaşlarda ölen amcamın cenaze fotoğrafları, harman savurma sırasında samanların içinde yaptığım çekimler ilklerdi. Nasıl çıkacağını bilmiyordum. Şimdi dijital makinelerde olduğu gibi çektiğini hemen göremiyorsun... Mamak’a götürüldüm. Uğur Mumcu çok uğraştı beni çıkarmak için. Emin Değer avukatımdı. 17 günde kurtuldum. Bir keresinde de Hollanda hükümetince bastırılan “Yaşam Kavgası” (Om Meer Dan Brood) adlı fotoğraf kitabımdaki Türk şairlerinin Flamancaya çevrilmiş dizelerini Kürtçe sandıkları için gözaltına alındım mesela. Bu tür birçok trajikomik olay yaşadık. Yine de vazgeçmedik. 1982 Haziranı’nda Galeri Sanat Yapım’ı açtım. Bu yıl kurumumuzun 30. yılını kutluyoruz. Kayıhan Keskinok da o günden beri ders veriyor. I Ankara’da bir galeri kültürü oluşmasında büyük emeğiniz var... Birçok kuruma öncü olduk. Bir yandan koleksiyon oluşturduk. Profesyonel kataloglar, kitaplar hazırladık. Resim kursları, atölyeler, sergilerle çağdaş Türk resmini tanıtmaya devam ediyoruz. En büyük düşüm Sanat Yapım’ın başkentin sanat müzesi haline gelmesi. Başka kentlerin ısrarla istediği bu koleksiyonun başkenti zenginleştirmesi. I Kentimizde yeterince koleksiyoncu var mı? İstanbul’a göre azdır. Bu bir burjuva kültürü gerektirir. Zenginlik değil, kentli olmakla ilgili bir değerdir... Bizde resmin yasak olduğu kültürel gelenek Atatürk’le değişti. Cumhuriyetle birlikte hem eğitim hem sanat değeri oldu. Fakat şu an ilgide bir geriye gidiş var. Fotoğraf ise yeni yeni evlere girmeye başladı. I Belge midir, sanat mıdır fotoğraf? Fotoğraf hem bir belgedir, hem bir görsel sanattır. Kameranın arkasındaki sanatçıysa çektiği fotoğraf sanattır. Ama gazeteciyse, iştir, geride bir kurum, bir belgeleme talebi vardır çünkü. Ya da reklam fotoğrafçısıysa ürün kaygısı vardır. Gerçek sanatçı beğeni ya da başka çıkarlar için üretmez. “Fotoğraf çekmek”le “fotoğraf yapmak” arasındaki fark önemli. Fotoğrafçının da ressamınki gibi imzası, üslubu vardır. Ama ressam yazın da kış resmi yapabilir. Fotoğrafçıysa kışı bekler. Sen gidersin fotoğrafa, o sana gelmez. Evet, tabii. Ara Güler, Fikret Otyam, Anadolu, Van, Barajlar, Urfa gibi çalışmalarıyla Anadolu’yu İstanbul’a taşıdılar. I Ankara’ya nasıl yerleştiniz? 1972’de askerlik için geldim, bitince de kaldım ve Poyraz Reklam’da işe başladım grafiker olarak. O zaman kartpostallar hazırlıyordum. 1968’in de etkisindeydik. Bakanlığın 19 Mayıs Spor Kompleksi’nde yapacağı yıkım çalışması en fazla amatörleri mağdur edecek Bakan Kılıç’tan açıklama bekliyorlar SEVİL ARINAN Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın 19 Mayıs Spor Kompleksi’nde yapacağı yenileme çalışmasına, amatörlerden şikâyet geldi. Halter, güreş, tekvando, atletizm, boks ve cimnastik gibi birçok spor dalına ev sahipliği yapan kompleksin yıkılıp yenilenmesi sürecinde antrenmanlarını nerede yapacaklarını bilmediklerini söyleyen amatörler, tedirginlik yaşadıklarını söyleyip, “Bizleri mağdur etmeyin” mesajını verdi. Kompleksi kullanan sporcu ve antrenörler kaygılarını şöyle dile getirdi: göstermediler’ sırasında bazı kulüpler kendi olanaklarıyla antrenman yapmaya devam edecek iken, bizim gibilerin performansı düşecek. Şu ana kadar bize başka güreş salonu da gösterilmedi. Benim hedefim ileride Ata sporumuzu daha da iyi yerlere getirebilmek için dünya şampiyonu olmaktır” dedi. ‘Performansımız düşecek’ Kompleks içindeki Şefik Tetik Boks Salonu’nu kullanan Büyükşehir Belediyespor boksörü Gizem Güneş, Türkçe öğretmenin önerisiyle bu spora başladığını anlattı. Boks yapmayı çok sevdiğini söyleyen 15 yaşındaki sporcu, tesislerin yıkılmasıyla birlikte performanslarının düşeceğine inandığını dile getirdi. Güneş, “Salonumuzun yıkılmasıyla birlikte belki ‘Antrenman salonu bile Yaşar Doğu Güreş Salonu’nda antrenman yapan Keçiören Bağlum Spor güreşçisi Hüseyin Özen, bakanlığın aldığı kararın en fazla kendilerini etkileyeceğini söyledi. 19 Mayıs Spor Kompleksi’nin merkezi yerde olmasının kendisi gibi birçok sporcuya avantajlar sağladığını kaydeden 14 yaşındaki güreşçi, “Altındağ Hasköy’de yaşıyorum. 3 yıldır Yaşar Doğu Spor Salonu’na tek otobüsle gidipgeliyorum. Bakanlığın kararıyla tesislerde yapılacak yıkım çalışmaları kuşkusuz en fazla bizi etkileyecek. Çalışmalar C M Y B C M Y B “ Nâzım Hikmet’in, Ahmed Arif’in, İzzettin Dinamo’nun, Enver Gökçe’nin dizelerini seçip fotoğraflarıma ekliyordum ki tam bir propaganda! O fotoğraflar toplatıldı, yasaklandı. O günlerde Işıl Özışık beni Fikret Otyam’la tanıştırdı. Otyam fotoğraflarıma şöyle bir bakıp “Bizden sonra ne olacak diye dertlenirdim artık gözüm arkada kalmayacak” dedi ve kucakladı beni. Sonra Umut Poster diye bir büro kurdum, Otyam, Anadolu’da çektiği bütün fotoğrafları bana verdi ve Türkiye’deki ilk fotoğraf albümünü yaptık. Bürom sık sık baskına uğrardı. Adını değiştirip Fotografik yaptım. 1978’de Gazi Eğitim’de fotoğraf ve resim hocası oldum zaten ve 1980’de de İletişim Fakültesi’ne geçtim. Mahmut Tali Öngören’li yıllardı. Ahmet Say’la birlikte Nâzım Hikmet takvimi hazırladık, derken 1980’de Onlar da bizim gibi mağdur olacak. Onun için yetkililer çok iyi düşünsün, bizlere branşlarımıza uygun şimdiden yer göstersin” diye konuştu. yapılsın. Mağduriyetimiz önlensin.” ‘Her şey muallakta’ EGO Spor Kulübü Atletizm Antrenörü Murat Doğankollu, pistin yıkılmaması için atletizmciler olarak imza topladıklarını anlattı. Pistle ilgili sürekli “yıkılacak” söylentilerinin yapıldığına dikkat çeken Doğankollu, şunları kaydetti: “Naili Moran Atlezim Pisti’ni kullanan sporcu ve antrenörler olarak imza toplayıp, Gençlik Spor İl Müdürlüğü’ne verdik. Buranın yıkılmasını istemiyoruz. Eskiden yapılan ‘yıkılacak’ açıklamaları son 2 yıldır yapılmıyordu. Ama şimdi yeniden söylentiler ortaya atıldı. Burası yıkılırsa atletizmcilerin kullanacağı sadece Eryaman’daki tesis var. Ve ulaşımı zor. Ankara’nın merkezindeki bu pisti ise Çankaya’daki sporcu da Pursaklar’daki de kullanıyor. Onun için buranın yıkılıp, uzun vadede yapılması bizleri perişan edecek. Bir sürü kulüp etkilenecek. Bizlerin yanında ulusal takım sporcuları da Naili Moran Atletizm Pisti’ni kullanıyor. Belki onlara ayrıcalık sunulur ama bizimkiler mağdur edilir. Her şey muallakta.” ‘Sezon sonunu beklesinler’ Naili Moran Atletizm Pisti’ni kullanan Beyza Akpınar da diğer amatörler gibi kompleksin yıkılmasının endişe yarattığını kaydetti. Pisti 5 yıldır kullandığını anlatan Akpınar, yıllardır 19 Mayıs Spor Kompleksi’nin yıkılmasının gündeme getirildiğini anımsattı. Tesislerde yapılacak yenileme girişimlerinin olumsuz yönlerine dikkat çeken Akpınar, şunları kaydetti: “Alternatif pist olarak aklıma Eryaman’da yaptırılan tesisler geliyor. Ama orası da çok uzak. Bu kadar sporcu nasıl gidişdönüş yapacak bilemiyorum. Bizler için çok zor olacağı kesin. Örneğin yol parasını denkleştirmede zorlanan arkadaşlarımız var ve iki araçlık mesafeye nasıl gelebilirler bilemiyorum. Bence bunlar da hesaplansın. Onun için bize geçici kent merkezinde bir yer kısa süre evde gölge antrenmanı yapıp, koşabiliriz ama salonsuz olmayı düşünemiyorum. Üstelik toplu halde yapılan antrenman ile tek başına yapılan arasında çok büyük farkı var. En basitinden hiçbirimizin evinde kum torbası yok. Burada amatör branşla ilgilenen birçok genç sporcu var. Tekvando, cimnastik, güreş, halter...