29 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

SAYFA CUMHURİYET 5 HAZİRAN 2012 SALI A2 ANKARA Kültür Sanat YANSIMALAR Şefik KAHRAMANKAPTAN se [email protected] Onur Yaser Can anıldı ? İstanbul’da yakalanıp arkadaşları ve ailesinin ifadesine göre ‘Yeni Müzik’ Deyip Geçmeyin! luslararası sanat müziğiyle ilgili kime “En U istikrarlı ve başarı yaylı çalgılar dörtlüsü hangisi?” diye sorsanız, yanıt mutlaka “Borusan” olacaktır. Ama artık “tek” değiller, çünkü Ankara Üniversitesi Solistleri (AÜS), kısa sürede yurtiçi ve yurtdışındaki dinletilerinde sergiledikleri üst düzey ve son olarak “Bilkent Yeni Müzik Günleri”nin açılışındaki etkinlikleriyle Avrupa ayarında bir yaylı çalgılar dörtlüsü olduklarını kanıtladılar. Kamran İnce’nin mistik özellikler taşıyan “Curve / Kavis”, Onur Türkmen’in Nihat Genç’in romanından esinli “Dün Korkusu” başlıklı yapıtını mükemmel seslendirerek Türk bestecilerine verdikleri önemi gösterdiler. Kemanlarda Orhan Ahıskal ve Ellen Jewett, viyolada Çetin Aydar, çelloda Sinan Dizmen’den oluşan AÜS, Alfred Schnittke’nin 3. Yaylı Çalgılar Dörtlüsü’nü de yapıttaki tüm katmanları, renkleri başarıyla ortaya koyarak seslendirip, kendilerini ilk kez dinleyenlere parmak ısırttılar. Necil Kazım Akses’in tüm dördüllerini gelecek yılların gündemine koyan, birinci dördülü başarıyla seslendirip kayıt altına alan AÜS, yeni sezonda da dikkatleri üzerine çekmeyi sürdürecek sanırım. işkence edilen ve sonra intihar eden genç mimar Onur Yaser Can adına Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nde anma töreni düzenlendi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) İstanbul’da narkotik polislerinin üzerinde uyuşturucu bulunduğu iddiasıyla gözaltına alıp, nezarethanede işkence ettiği ve sonrasında evinin penceresinden atlayarak intihar eden mimar Onur Yaser Can, pazar günü Mimarlar Odası Ankara Şubesi Başkanı Ali Hakkan’ın da katıldığı organizasyonda anıldı. Anma törenin yapıldığı salonda Can’ın çizdiği ve gerçekleştirdiği proje planları bulunurken kara kalem resim çalışmaları da ziyaretçilere gösterildi. Anma programına genç mimarın ailesi, akrabaları ve arkadaşları katılırken yapılan konuşmalar salonda duygu dolu anlar yaşanmasına neden oldu. Onur Yaser Can’ın babası Mevlüt Can yaptığı konuşmada davayla ilgili 11 tane belgenin bilgisayar ortamında değiştirildiğini belirtti ve hak arama süreçlerinde karşılaştıkları zorluklardan yakınarak “Bu mücadele zor bir mücadele ama buna devam edeceğiz. Onur’un onurunu kanıtlayana kadar bu işi götüreceğiz” dedi. Konuşmaların ardından Can’ın kız kardeşi ve arkadaşları genç mimarın sevdiği şarkıları seslendirdi. Onur Yaser Can Onur Yaser Can’a ne oldu? Onur Yaser Can, İstanbul’da yaşamını sürdürürken, esrar satın aldığı gerekçesiyle, Harbiye’de 2 Haziran 2010’da, İstanbul Narkotik Şube Müdürlüğü ekiplerince yakalandı. Yakalandığı gecenin hemen ertesinde, 3 Haziran 2010 tarihinde, telefonla aranarak imzaladığı ifade ve tutanaklarda “Tarih hatasının düzeltilmesi” gerekçe gösterilerek ikinci kez emniyete çağrıldı. Emniyete gittiğinde, yakalandığında düzenlenen ve kendisine imzalatılan tutanaklar ve ifadesine bazı eklemeler yapıldı, ailesinin ifadesine göre bu tutanaklar Can’a karanlık ve loş bir ortamda tehdit edilerek imzalatıldı. Onur Yaser nezarete alınarak çırılçıplak soyularak işkence ve cinsel istismara maruz bırakıldı. Bu sırada acı içinde polislere yalvaran genç bir insanın sesi dinletildi, hakarete uğradı, tokatlandı, muhbirliğe zorlandı. İşkence sonrası alınan “Çıkış doktor raporu” için yapılan muayene yine yasal bir gereklilik olmasına karşın, işkence şüphelisi polisler huzurunda yapıldı, bedensel ve ruhsal sağlık durumu tam olarak muayene edilmeyerek, doktor raporu, yakalama ve gözaltına alma yönetmeliğine ve İstanbul Protokolü’ne aykırı biçimde hukuk dışı olarak düzenlendi. Yakalanmış bir şahsın, aynı konudan, ilgili Cumhuriyet Savcısı’nın yazılı talebi olmadan; tekrar yakalanamayacağı, ifadesinin alınamayacağı yasal bir gereklilik olmasına karşın; avukatına, müvekkilinin yeniden ifadesinin alınacağını söyleyerek Can’ı, ifade vermesi için Narkotik Şubeye üçüncü kez çağırdılar. Can, 3. kez ifadeye gideceği veya tekrar yakalanabileceği ihtimalinin olduğu günün akşamında, 23 Haziran 2010 saat 22:00 civarında, kendisini, oturduğu apartmanın 3. katındaki evinde, odasının penceresinden çırılçıplak bir halde attı. Atladığında hayatta olan Can, ambulansın geç gelmesi, götürüldüğü ilk hastanenin başka hastaneye sevk etmesi ve ikinci hastanede de zamanında müdahale edilmemesi sonucu hayatını kaybetti. Bilkent Yeni Müzik Günleri’ndaki açıklamalı konser de çok öğretici oldu. Henry Cowell, Toru Takemitsu, Karlheinz Stockhausen gibi 20. yüzyıl bestecileriyle, Gökçe Altay ve Murat Yakın’ın günümüzün çağdaş arayışlarında önemli yer tutan elektronik müzik çalışmaları, piyanistler Elif Önal ile Gamze Kırtıl, flütist Cem Önertürk, gitarist Ceren Baran ve tromboncu Cem Güngör’ün katkılarıyla anlatılıp icra edildi. Son gün ise seminerlere ayrılmıştı. Amerikalı genç besteci Adam Roberts kendi müziğini tanıttı. Yiğit Özatalay’ın “Müzikte geri dönüşüm ve yeniden yapılandırma” konulu sunumu çok bilgilendiriciydi. Murat Yakın da, seslendirilmiş müziklerinin kayıtlarını dinleterek soruları yanıtlayıp, eleştirileri aldı. Üç günlük bu etkinlik Bilkent Yeni Müzik Günleri’nin ikincisiydi. Kompozisyon bölümünün öğretmenleri Toyga Yayalar, Onur Türkmen, Gökçe Altay ve Yiğit Aydın’ın çabalarıyla kotarılan bu etkinliğin uzun ömürlü olması dileğim. Ankara’daki öteki konservatuar ve müzik kurumlarından da “meraklı”lar çıksa, bu tür yarı akademik etkinliklerde salonlarda iğne atsan yere düşmez ama, ne yazık ki herkes kendi kabuğunda! Cem Gu ¨ngo ¨r GÖRÜŞ Hüseyin ATABAŞ Atatürk Orman Çiftliği talan ediliyor A tatürk Orman Çiftliği (AOÇ), 192526 yıllarında, Ankara’da modern bir çiftlik örneği olarak Atatürk’ün yönlendirmesiyle kurulmuştu. Türkiye, Atatürk’ün önderliğinde bağımsızlığına kavuştuktan sonra, “Milli ekonominin temeli tarımdır. Bunun içindir ki tarımda kalkınmaya büyük önem vermeliyiz. Köylere kadar yayılacak programlı ve pratik çalışmalar bu amaca ulaşmayı kolaylaştıracaktır. Fakat bu hayati işi isabetle amaca ulaştırabilmek için, ilk önce ciddi etütlere dayalı bir tarım siyaseti uygulamak ve onun için de her köylünün ve bütün vatandaşların kolayca kavrayabileceği ve severek uygulayabileceği bir tarım rejimi kurmak lazımdır” diyerek tarıma verdiği önceliği belirtmiş. Söylediklerini örneklemek için de AOÇ’yi kurdurmuştu. AOÇ’nin kuruluş amacı yalnızca bu da değildir. “Yeşili görmeyen gözler renk zevkinden mahrumdur. Burasını öyle ağaçlandırınız ki kör bir insan dahi yeşillikler arsında olduğunu fark etsin” diyerek de çiftliğe ikinci ve çok önemli işlev daha yüklemiştir. Bu bağlamda, bozkır ortasına kurulmuş olan ülkenin yeni başkenti Ankara’da oturanların rahatlıkla gezebileceği, soluk alacağı, yaz, kış yeşil kalabilecek bir yer, bir doğa güzelliği yaratma isteği de önemlidir. AOÇ kurulduğu yıllarda kentin dışındaydı; kent büyüdükçe çiftlik kentin içinde kaldı… Zaman içinde bakımsız bırakılmış olsa da, şurasından burasından tırtıklanıyor olsa da, bugün de Ankara’ya soluk aldıran çok önemli bir alandır. Atatürk, çiftlik kurulurken, gördüğü Söğütözü koruluğunu beğenerek, zaman zaman oraya gidip dinlenmek için bir kulübe yaptırmış, çevresine de kendi elleriyle söğüt ve çam ağaçları dikmişti. ??? Daha önce Gıda ve Tarım Bakanlığı’na ait olan AOÇ arazileri, yakın bir tarihlerde çıkarılan bir yasa ile “belirli amaçlarla kullanılmak üzere”, bedelsiz olarak Ankara Anakent Belediyesi’ne verildi. Oysa AOÇ üzerinde, Atatürk’ün vasiyeti dışında tasarrufta bulunmak olanaklı değildir. Arazinin planlanması ve vasiyet hukukuna göre kullanılması Atatürk Orman Çiftliği Müdürlüğü’nün yetkisinde olmalıdır. Bu korumaya karşın, 1950 yılından günümüze kadar geçen süre içinde, AOÇ arazisi üzerinde talan süreci, bu kez yasalara konu edilerek sürdürülmüştür. Yakın zamanlara kadar, hatta belki hâlâ AOÇ’de üretilen süt ürünleri, dondurma, şarap, bal, meyve suları, turşu, sirke, salça, nar ekşisi, tahin gibi gıda maddelerinin hammaddesini dışarıdan alınıyor. Oysa önceleri, bu hammaddelerle birlikte başka tarım ürünlerini de, örneğin buğdayı çiftlik kendisi üretiyordu. Yani bugün, dostlar alışverişte görsün gabilinden çok kısıtlı üretimler yapılıyor… Neyse, şimdi burada bunları anlatacak değilim; çünkü öncelikli sıkıntı başka bir yerde. ??? Çiftliğin Anakent Belediyesi’ne devredilmesine karşın, Anayasa Mahkemesi kara gereğince konut, ticaret ve sanayi amaçlı olarak kullanılması olanaklı olmayan AOÇ arazisi belediyenin işine pek yaramamıştı! Şimdi, depreme karşı önlem almak amacıyla kentsel dönüşüm konusu gündeme gelince çiftlik de yeniden söz konusu oldu. Ama anlaşılacağı gibi kendi işlevi içinde yenilenmesi, temel amacı doğrultusunda yeniden düzenlenmesi için değil!.. Yaklaşık on yedi yıldır Anakent Belediye Başkanı olan Melih Gökçek, belediye başkanı olduğu günden beri gözünü AOÇ’ye dikmişti zaten. Sanırım şimdi, kentsel dönüşümü fırsat bilerek, çiftlik arazisini konut yapımına açmak istiyor. Tüm bunlar yetmiyormuş gibi, Söğütözü’nde 25 hektar alan üzerine yapılacak olan Başbakanlık binası için de AOÇ’den 7 hektar alan istendi… Ne var ki Ankaralıların bu talan çabalarının hiçbirine fırsat vermeyeceğini umuyorum. Bu bağlamda örneğin “Atatürk Orman Çiftliği’ni Koruma Derneği” kurulmalı ve onun çatısı altında savaşım verilmeli; Ankaralının gezinti yerlerinden biri ve Ankara’nın akciğerleri olan Atatürk Orman Çiftliği’ne dokunulamayacağı gösterilmelidir. ADD Tiyatro Topluluğu sezonu başarıyla noktaladı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Atatürkçü Düşünce Derneği Tiyatro Topluluğu cuma gecesi sahneye koyduğu “Yarınlara Geç Kalmadan” oyunu ile izleyenleri kah güldürdü, kah hüzünlendirdi. Oyun, izleyenler tarafından beğeniyle alkışlandı. 11 kişilik amatör kadronun yoğun çabalarıyla oyunu gerçekleştiklerini belirten yönetmen Meltem Gençay, “Ekipte 1755 yaş arasında bankacıdan emekliye kadar her meslek grubundan üyelerimiz bulunuyor. Yüksek talep sebebiyle oyunumuzu yeniden sahneye koyuyoruz” dedi. Feyzullah Arslan’ın kaleme aldığı tek perdelik oyun, ilgisiz ailelerin çocuklarının edindiği tehlikeli alışkanlıkları irdeliyor. DERS VERENLER BEN Mahir AYDINER. Uzun yıllar saksafon çaldım. Şimdi bu yılların birikimini siz saksafon öğrenmek isteyenlerle paylaşmak istiyorum. 0542 657 36 85 VOLKSWAGEN OKURSOY Volkswagen full Servis, Cazip fiyatlarla, Bakım ve Onarım Balgat’ta 0312.473 73 86 VOLVO OKURSOY Volvo full Servis, Cazip fiyatlarla, Bakım ve Onarım Balgat’ta 0312.473 73 86 SATILIK KONUT CİDDİ Örnek Kooperatif Sitesi’nde; beş katlı, depreme dayanıklı az sayıda 3+1 daireler. 2012 sonu teslim, tapusu hemen verilir. Zeminde 70.000.katlarda 80.000peşin. Temelli Uydukent’de 0532.738 10 24 ZAYİ GAZİ ÜNİVERSİTESİ Eczacılık Fakültesi’nden aldığım geçici mezuniyet belgemi kaybettim. Geçersizdir. Ebru SUCU Sahibi : Cumhuriyet Vakfı adına Orhan ERİNÇ Genel Yayın Yönetmeni : İbrahim YILDIZ Ankara Temsilcisi : Utku ÇAKIRÖZER Sorumlu Müdür : Miyase İLKNUR 5 Haziran 2012 Salı Editör Sayfa Editörü Reklam Müdürü Satış Koordinasyon Yazışma Adresi Telefon Eposta : Cumhuriyet Gazetesi Ankara Bürosu,Ahmet Rasim Sokak No:14 06550 Çankaya : 0312 442 30 50 : [email protected] : Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ Basıldığı Yer : DPC Doğan Medya Tesisleri Dağıtım : YAYSAT Yerel ve süreli yayın Yayımlayan C M Y B C M Y B : Murat KIŞLALI : Okan AKYÜREK : Kerim TAŞKAN : Osman ÖZER
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle