Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 29 HAZİRAN 2012 CUMA A4 ANKARA ahşaptan yapılmış biblolar, vücudun sırt bölgesi için tasarlanmış ahşap masaj aletleri ile çeşitli kiremit kâseler öne çıkmaktadır. Maşukiye’den ayrıca yöresel peynirler ve mevsimine denk gelirse meşhur Maşukiye armudu da alınabilir. Maşukiye’de doğa yürüyüşü için Alabalık Vadisi’nden 510 dakikalık yürüyüşle ulaşılabilen ve yürüyüş boyunca şelalelerden, çağlayanlardan başka bazı mağaralara da rastlayabileceğiniz şelaleler bölgesi ideal, doğa yürüyüşçüleri Kartepe’nin yaylalarını da tercih edebilirler. Yakınlıklarından dolayı daha çok İstanbul, Yalova, Bursa ve Sakarya gibi komşu illerde yaşayanlar tarafından tercih edilen Maşukiye, yörede hafta sonu evi bulunanlar haricinde daha çok günübirlik olarak ziyaret edilmekte olup, konaklamalı geziler için adres Kartepe olmaktadır. Kartepe eteklerindeki Maşukiye’den bugün artık popüler bir kayak merkezi olan Kartepe’ye gitmek için güzel manzaralar eşliğinde, 1520 dakikalık (16 kilometre) bir araba yolculuğu yapılıyor. Bu manzaraların en güzeli, zirveye yaklaştıkça aynı anda hem Sapanca Gölü’nü, hem de Marmara Denizi’ni (İzmit Körfezi’ne) gördüğümüz yerlerde karşımız çıkıyor. Kocaeli’nin aynı adı taşıyan ilçesinde yer alan Kartepe, 1602 metre yüksekliğiyle Samanlı Dağları’nın en yüksek yeri. Eski adı Keltepe olan Kartepe, kış sporları yanında, yaz aylarında da doğa yürüyüşçüleri ve kampçılar tarafından tercih ediliyor. Buralara kadar gelmişken Kocaeli’nin diğer tarihi ve turistik yerlerin görmek isteyenler; Darıca’daki Kuş Cenneti’ni, Kandıra’nın Kefken ve Kerpe sahillerinin ilginç coğrafik oluşumlarını, Eskihisar’daki Osman Hamdi Bey müzeevini Gebze’deki Hanibal heykelini, Hereke’deki Kaiser II. Wilhelm Köşkü’nü ve Hereke Halı Müzesi’ni gezebilirler. Kentte müze çok, Kocaeli Arkeoloji ve Etnoğrafya Müzesi başta olmak üzere SEKA Kâğıt Müzesi, Dijital Kent Müzesi ile (Saray Müzesi veya Av Köşkü olarak da bilinen) Kasrı Hümayun, Kocaeli’nin il merkezi İzmit’te gezilebilecek başlıca yerler olarak not edilebilir. Ankara’ya 300 kilometre uzaklıkta bulunan Maşukiye’ye karayoluyla gitmek için E5 üzerinden ve TEM otoyolundan olmak üzere iki seçenek mevcuttur. E5’den gelişte “Sapanca” ayrımından itibaren 8 kilometre kadar içerde bulunan Maşukiye’ye, TEM’in gene “Sapanca” çıkışından sonra Adapazarı yönüne devamla önce Sapanca ayrımına gelindikten sonra buradan da gene 8 kilometre kadar devam edilerek ulaşılabilir. Yaşam Kültür Sanat Âşıklar diyarı Maşukiye B uraya âşıkların sıklıkla geldiğinden midir, yoksa âşık olunacak kadar güzel doğasından mıdır, Arapçada Âşıklar Diyarı anlamına gelen Maşukiye olarak adlandırılan bu şirin belde, coğrafi olarak Sapanca Gölü ile Kartepe arasında yer alıyor. Kartepe’den Sapanca’ya akan derelerin kenarlarında kurulan çiftliklerde üretilen ve gene dere kenarındaki lokantalarda servise sunulan alabalıklarıyla ünü Alabalık Vadisi ise Maşukiye’nin 5 kilometre kadar batısında bulunuyor. Maşukiye yolundaki ilk durağımız Sapanca, bugün kendi halinde bir ilçe ama tarihte, Roma, Bizans, Osmanlı dönemlerinde önemli bir merkez olmuş, inanması zor ama bugün Sapanca’nın bağlı olduğu Adapazarı, zamanında Sapanca’nın bir köyüymüş. Sapanca’nın ilçe merkezindeki Mimar Sinan eseri olduğu iddia edilen Rüstem Paşa Camisi ile Sapanca sahilindeki Büyük Çınar haricinde ilginç bir yer yok. Gezgin Gözüyle Timur ÖZKAN ozkantimur@yahoo.com Çevredeki yeşil tepelerin üzerinde ormanlar kesilerek yapılan konutlar hayret ve üzüntü verici. Bütün bunlara rağmen Sapanca Gölü’nün kıyısındaki yürüyüş yollarında, göl havası eşliğinde yürüyüş yapabilir, lokanta ve çay bahçelerinde yorgunluk atabilirsiniz. 16 kilometre uzunluk ve 5,5 kilometre genişliğiyle Türkiye’nin büyükçe göllerinden biri olan Sapanca, ilçe merkezine 56 kilometre uzaklıkta. Sapanca’dan sonra 10 dakikalık bir araba yolculuğuyla ulaştığımız Kocaeli’nin Kartepe ilçesine bağlı Maşukiye, yemyeşil doğası, dere ve şelaleleri ve temiz havasıyla özellikle İstanbulluların gözde piknik ve hafta sonu dinlenme yeri olmuş. Alabalık Vadisi olarak adlandırılan Maşukiye deresinin kenarındaki restoranlar bölgesinde genellikle kiremitte alabalık tercih edilmekle birlikte, güveçte köy peyniri ve fırında mantar da Maşukiye’ye özgü lezzetler olarak tadılabilir. Kayın, çınar, kestane, meşe, ıhlamur, gürgen, karaağaç ve meyve ağaçları ağaçlarının altlarındaki yaz kış açık olan kır lokantalarında ve kuş sesleri eşliğinde yenilen yemekler üzerine içilen çaylar ise semaverlerde ve Karatepe’den gelen pınarların sularından yapılıyor. 1860’larda Çerkez göçmenlerden Murat Bey tarafından kurulan Maşukiye’nin yerel halkı; o yıllarda, Kafkasya’nın sahil kesimlerinde (bugünkü Soçi ve civarı) yaşamakta iken bölgede yaşanan Rus Kafkas Savaşları sonucu ülkelerini terk eden Çerkez, Abhaz ve Adigeler ile daha sonraki yıllarda gene Kafkasya’dan göç eden Mohtilerden oluşmaktadır. Soğuksu ve Çınarlı olmak üzere iki mahallesi olan Maşukiye’nin merkezindeki meydanda satılan hediyelik ve anı eşyaları arasında; Ankara’da müziğin ‘Bordo’su B ordo, Ankara’nın başarılı yerel müzik grupları arasında yer alıyor. Gençlerin sıklıkla tercih ettiği IF Performance Hall gibi mekânlarda sahneye çıkan grup, 2009’dan beri başarılı işlere imza atıyor. Bordo, uzun yıllar devam etmiş bir arkadaşlığın sonucunda ortaya çıkmış.Vokalde Sercan Elifer, gitarda Serhat Yelkenci, gitar ve geri vokalde Ömer Topuz, bas gitarda Orhun Alaca ve davulda Ali Topuz’un bir araya gelerek Bordo’yu kurma hikâyesi aslında üyelerinin ortaokul yıllarına dayanıyor. Zamanla isim ve eleman değişiklikleriyle ve hatta farklı tarzları da deneyerek bugünkü hale gelmişler. Grup arasında bu arkadaşlığın getirdiği samimiyet, sahne performanslarına da yansıyor. Bu samimiyet de Bordo’nun, diğer yerel gruplar arasında kendine farklı bir yer edinmesini sağlıyor. Grubun bir başka özelliği ise çalışkanlığı. Haftada en az iki gün stüdyoda çalışan grup üyeleri, diğer günlerde de yine 23 kişi bir araya gelerek, çalışmalarını sürdürüyor. Grubun bas gitaristi Orhun Alaca ile gerçekleştirdiğimiz keyifli sohbet, Bordo’nun kısa tarihini ve gelecek planlarını anlatıyor. ¦ Sizi ¦ Yaptığınız gerçeklesirken Ali Topuz, Sercan Elifer ve Serhat Yelkenci de başarılı gruplarda sahneye çıkıyorlardı. Bir araya gelmemiz büyük bir şanstı ve biz de bu şansı iyi kullandık diye düşünüyorum. müziği nasıl tanımlarsınız? Yaptığımız müzik bize ait. Tanımlayacak bir söz bulmak zor. Daha önce Türkiye’de pek rastlanmamış bir tarz fakat Türkiye’nin ihtiyacı olan bir müzik yapıyoruz. Biz biraz farklı bakıyoruz müziğe, farklı düşünüyoruz. Bazen genel kuralların dışına çıkarak, ilk önce kendimizin daha sonra insanların zevk alacağı hale getirerek hazırlıyoruz parçalarımızı. ¦ Bordo ismi nereden geliyor? Bordo isminin pek farklı bir hikâyesi yok. Bir parçamızın ismiydi, sonra grubun ismi haline geldi. Bundan yola çıkarak ilk albümümüzü renk isimleri şeklinde düzenlemeye karar verdik. kadar sıklıkla bir araya gelerek çalışıyorsunuz? Tanıştığımızdan beri gittiğimiz stüdyo, “Raven Records”, haftada 2 gün orda birlikte çalışıyoruz. Diğer günlerde tek başımıza ya da 23 kişi bir araya gelerek beste çalışmaları yapıyoruz. Bestelerin çoğunun altyapıları Serhat Yelkenci’ye ait. Beste yapma konusunda üstad diyebilirim onun için. Stüdyoda bu altyapıları düzenleyip insanların beğenisine sunuyoruz. müzik grupları anlamında Ankara’yı nasıl değerlendiriyorsunuz? Ankara, Türkiye’deki müzik piyasasında önemli bir şehir. Bunun nedeni de Ankara’da pek fazla yapılacak bir şey olmaması ve bu yüzden insanların mutlaka bir sanat dalıyla uğraşmaları. Bu sanat dallarının en başında da müzik geliyor. Fakat bu dönemde, rock müzik değer kaybediyor ve bu müziği ayakta tutmak için Ankaralı gruplara büyük bir görev düşüyor. sahiplerinin tutumu nasıl? Mekân sahipleri bu konuda daha dikkatli olmalı. Amatör gruplara daha çok fırsat tanımalı ve yeni performans merkezleri açılmalı çünkü konser verebilcek pek fazla mekân yok. Bu sayı artırılmalı. yönelik projeleriniz neler? Geleceğe yönelik çok fazla projemiz var. Bunların en başında bir albüm geliyor. Herkesin beğeneceği bir albüm olacağı konusunda iddialıyız. Ankara’da ve diğer şehirlerde konserler devam edecek. Şimdiden herkesi bu konserlere davet ediyoruz. Bordo’yu dinlemelerini ve sosyal medyadan takip etmelerini bekliyoruz. ¦ Ne tanıyalım biraz. Nerelerde okuyorsunuz? Kaç yıldır müzikle ilgileniyorsunuz? Nasıl ve ne zaman başladınız müzikle ilgilenmeye? Hepimiz Bilkent Üniversitesi’nde okuyoruz. Küçüklüğümüzden beri müzikle ilgileniyoruz. Hepimizin farklı bir hikâyesi var müzikle ilgili. Örneğin benim ailem müzikle uğraşmam için beni zorla gitar çalmaya başlatmışlardı. Sonra müziğe âşık oldum. Zamanla gitarımla uyumaya ve günde en az 6 saatimi onunla geçirmeye başladım. Belki de müzik anlamında gelişmemde en büyük yararı bu sağladı. Müzik zorla ve sevilmeden yapılacak bir şey değil. Keyfinizin yerinde olması ve bu işi canla başla yapmak için çok sevmeniz gerekiyor. ¦ Yerel ¦ Bordo grubu nasıl kuruldu? Bordo’nun kurulması ortaokul çağımıza dayanıyor. Ömer Topuz’la benim tanışmam, bizim bir grup kurmamızı sağladı. 6. sınıfta “Sprimp” (Karides) adlı bir grupla başladık, sonra eleman değişiklikleriyle “Lagrimas” (Gözyaşı) adını aldı. Sert bir müzik yapıyorduk o zamanlar fakat Ankara’da gayet başarılı olduk. Anlaşmazlıklar ve doğru yolda ilerlemek adına eleman değisiklikleriyle Bordo’nun şu andaki kadrosu, ilk olarak “19 Sessions” adıyla kuruldu. Bestelerimizi yabancı dilde yapıyorduk ve “Poseidon” adlı parçamız ilgi çekti. Olumlu tepkiler aldık. Daha sonra Türkçe müzik yapmaya ve müziğimizi biraz yumuşatmaya karar verdik ve Bordo kuruldu. Bu olaylar ¦ Mekân ¦ Geleceğe C M Y B C M Y B