02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

SAYFA CUMHURİYET 12 NİSAN 2012 PERŞEMBE A2 ANKARA Kültür Sanat İzleNce Şefik KAHRAMANKAPTAN se [email protected] ‘Behçet Aysan Şiir Ödülü’nü alan şair Tozan Alkan anlattı: ‘Şiir karşılıksız aşktır’ SELDA GÜNEYSU ŞAİRİN ÇIKINI Orhan TÜLEYL OĞLU [email protected] ‘SES’: Sızımız Çiçek Oldu... ep arkadaş çocukları, Eren Aysan, Zeynep Altıok Akatlı, Fazıl Say... Geçen pazartesi, Türk Tabipleri Birliği Behçet Aysan Şiir Ödülü töreninde buluştular. Fazıl sahnede, Eren’le Zeynep, konuklar için koşuşturmacadaydı. Bizim kuşağın duyarlı ozanı Behçet Aysan’ı, Ahmet’in (Say) evinde tanımıştım. Fazıl’ın her Ankara’ya gelişinde Ahmet bizleri toplardı, Koral Çalgan’ın da kulakları çınlasın... Bir yitiği yakından tanıyorsanız, yürek bir başka sızlar. Sivas yitikleri içinde yüreğim bir başka sızlamıştı Behçet için... Törende ise Eren’i tüm canlılığıyla görüp, Fazıl’ın “oda operası” olarak da nitelendirebileceğimiz “SES”ini dinleyince o sızılı yürekde bu kez çiçekler açtı. Fazıl önce Tülay Günal’ın seslendirdiği üç Behçet Aysan şiirine doğaçlamadan ses verdi. Ardından Behçet Aysan, Metin Altıok ve Aziz Nesin’in birer şiirine bestelediği, koloratur, likle de kitaptaki bir şiir, “Bir Eflatun Ölüm” çok can yakıcı geliyor. ¦ Ödül kazanan eserinizde ne tür Yazık Oldu… azırlıkları 1935’te başlayıp özgün biçimini H 193746 arasında alan Köy Enstitüleri yeni insanı yetiştirmeye ve ülkenin kalkınmasını desteklemeye yönelik büyük bir eğitim patlaması yaratmış, böyle bir başarının 2. Dünya Savaşı’nın ortalığı kasıp kavurduğu yıllarda sağlanabilmesi dünyayı şaşkına çevirmişti. Avrupalı eğitimciler Köy Enstitüleri’nden övgüyle söz ediyor, UNESCO konuya sahip çıkarak gelişmekte olan ülkelere öneriyordu. Ülkemizde tutucu çevreler ise bilimdışı ve dayanaksız bir mantıkla Köy Enstitüleri’ne karşı çıkıyor, köylünün okumasının gerekmediğini öne sürüyorlardı. Köy Enstitüleri ve Çağdaş Eğitim Vakfı Başkanı Erdal Atıcı, eğitimin günümüzde içinden çıkılmayacak kadar büyük sorunlarla karşı karşıya olduğuna dikkat çekiyor ve Köy Enstitüleri üzerine şunları söylüyor: “Köy Enstitüleri bilimin aydınlığında köy emekçisinin kurtuluş destanıdır. Köylünün çocuklarını üretici iş eğitimi içinde ilke ve yöntemlerine göre eğiterek onları kulluktan yurttaşlık bilincine ulaştırmak, köyü toplumsal, ekonomik ve sosyal alanda içten canlandırmak, kalkındırmak ve köylüyü yönetime ortak etmek, Anadolu’yu aydınlatmak için kurulmuştu. Köy Enstitüleri’nde klasik öğretim yöntemlerinden farklı olarak; demokratik eğitim, laik eğitim, üretim amaçlı eğitim, araştırmaya, soru sormaya yönelten eğitim, yaşam boyu eğitim, çok amaçlı eğitim ilkeleri yaşama geçirildi.” Köy Enstitüleri’nde yoksul köy çocukları bilimsel, laik, üretici bir eğitimden geçmişler, bu eğitimin sonunda da ileriye doğru gelişip, ülkemizin yaşam düzeyini yükseltmeyi amaç edinmişlerdi. Peki, Köy Enstitüleri neden kapatıldı? Atıcı bu sorumuzu da şöyle yanıtlıyor: “Köy Enstitülü öğretmenler, atandıkları köylerde yoksul halktan yana tavır aldılar. Özveriyle, içlerindeki yurt sevgisiyle halka önderlik ettiler. Onların sömürülmesine, ezilmesine karşı çıktılar. 1946’dan sonra yönetimde etkin olanlar, Atatürk devrimlerinden sürekli ödün verdiler, toprak ağalarının, tarikat şeyhlerinin yönetimdeki etkinliği arttı. Köy Enstitülerine karşı ardı arkası kesilmeyen karalama kampanyaları başladı. İşte kapatılma süreci böyle işledi. 1950 sonrası iktidara gelen Demokrat Parti yöneticileri öğretmenlerin ülke sorunlarıyla, halk sorunlarıyla ilgilenmelerini istemiyordu. Onlara göre, öğretmen yalnızca çocuklara okuma yazma öğretmeliydi. Aydınlara, öğretmenlere, ilericilere baskıları arttırdılar. Sonunda; ‘Islah’ adıyla ilkeleri değiştirilen Köy Enstitüleri’ni kapattılar.” Bugün eğitim alanında yaşadığımız sorunların temelinde Köy Enstitüleri’nin kapatılmış olması büyük ağırlık taşıyor. Eğer Köy Enstitüleri kapatılmamış olsaydı, 1956 yılında Türkiye’de okulsuz köy, öğretmensiz okul kalmayacaktı. Planlar buna göre yapılmıştı. Yazık oldu… H Hafta başında gerçekleştirilen törende “Behçet Aysan Şiir Ödülü”nü alan şair Tozan Alkan, Cumhuriyet Ankara’nın sorularını yanıtladı. ¦ Ne zamandan bu yana şiirle uğraşıyorsunuz? Ortaokul yıllarından itibaren. Halk ozanlarına özenerek yazdığım ölçülü uyaklı manzumelerdi ilk yazdıklarım. Sonra Nâzım etkisi olmuştur kuşkusuz. Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın dediği gibi 10 defter doldurup yırtmışımdır bugüne dek. Zaten yayımlatmaya da geç başladım. ¦ Behçet Aysan’ın şiirleriyle ne zaman tanıştınız? “Sesler ve Küller”i net bir fotoğraf olarak anımsıyorum. 1984’te basılmış. Demek o günlerde tanışmışım. Behçet Aysan ilk kitabından bu yana ısrarlı bir lirizmi sürdürmüştür şiirlerinde. Aşkla toplumsal olanı bir araya getiren, kaba bir gerçekçiliğe düşmeden yalın ve kalıcı şiirler yazmıştır. Yaşadığı hayatın sonrasını, henüz varmadığı zamanları işaret eden, kederi ve umudu esirgemeyen sahici şiirler... ¦ Behçet Aysan’ın hangi şiirlerini seversiniz? Pek çok şiirini severim ama “Kuşlar da Gitti”yi eskiden beri ayrı bir sevmişimdir. Sivas katliamından sonra dönüp bakınca Behçet Aysan şiirine, “Sesler ve Küller”, özel şiirler var? “Sana Şehir Gelecek”teki şiirleri ben kendimce 4 bölüme ayırdım. Her bölüm ülkemizde yaşanan kanlı savaşa başka bir pencereden bakıştır. Dağdan, kırdan, kentten, dünyadan, içerden, dışardan… Değişik coğrafyalardan bakışlar ve insanların kendileriyle hesaplaşmaları... ¦ Şiirlerinizi nasıl tanımlarsınız? Tanım, “tanımı gereği” anlamı daraltıyor, hareketi donduruyor. Tanımlamayı da tanımlanmayı da pek istemem. ¦ En sevdiğiniz şiirler ve şairler kimler peki? Yelpazem geniştir. İsim vererek baş edemeyiz. Tüm dünya şiirini etkilemesi açısından gerçeküstücülüğü hep önemsemişimdir. İkinci Yeni’nin öncü şairlerinin şiirlerini severim. Şiirde kaba gerçekçiliği pek sevmemekle birlikte toplumcu gerçekçi anlayışla yazılan pek çok şairi ve şiiri de keyif alarak okurum. Akım dışı şairler daha da fazla ilgimi çeker. Tozan Alkan ¦ Sizce bugün ülkemizdeki şairlerin yaşadığı sıkıntılar nelerdir? Şiir karşılıksız aşktır. Bir şey beklemeden yazarsınız. Karşılıksız aşk da sıkıntılıdır bilirsiniz. Şiir kitapları okunmuyor. Yeni bir şey değil bu. Şiir ayrıcalıklı bir tür. Sevmek, keyif almak, bu anlamda “anlamak” biraz daha zor. Kitleselleşemiyor. Bu tüm dünyada böyle, sadece bizde değil. Popüler olmayan şeyin alıcısı az olur. lirik ve mezzo sopranolarla piyano ve vurmasazlar için Opus. 40 yapıt numaralı “SES”i dinledik. İstanbul’dan henüz lisans öğrenimlerini sürdüren o üç genç ses, kolaratur Dilruba Bilgi, lirik Nihan İnan, mezzo Senem Demircioğlu’yla nasıl kıvandım bilemezsiniz. Vurmasazlarda “genç usta” Aykut Köselerli zaten Fazıl’ın demirbaşı. Salondaki pek çok dinleyicinin ilk kez görüp dinlediği yeni kuşak vurmasazlar, uçan daireye benzeyen ufo ile “hapi” ve “waterphone”, piyanosu ve vokallerle, Fazıl yalın ama etkileyici bir iş çıkarmıştı... Ertesi akşam da 29. Uluslararası Ankara Müzik Festivali’nde hıncahınç dolu salonda, son senfonik ve oda müziği yapıtlarından derlediği “İstanbul Albümü”nü dinledik. Fazıl bugün, dünya konser salonlarının aranan büyük yorumcularından biri... Ama esas kalıcı olan, giderek daha fazla sipariş alan bir besteci olarak öne çıkması. Yapıtlarının akademik endişelerden uzak, herkes tarafından anlaşılır, çağdaş yaklaşımlar içeren tonal yapıda olması, izlenceli müzik yazması ve buna uygun yerel, ulusal renklerden, eski makamlardan, usüllerden yararlanması, Fazıl’ın müziğinin hem Türkiye’de, hem Avrupa’da ortalama dinleyici nezdindeki değerini arttırıyor. Kimi yapıtlarında askı köy davulundan kanuna, neyden kudüm ve bendire geleneksel çalgılarımızı da kullanması, yapıtlarına içtenlik katıyor, Türk kulağının yakalanmasına yardımcı oluyor. Ben besteci Fazıl’ı, icracı Fazıl’dan daha çok beğeniyorum. Bu yaz prömiyer yapacak “Mezopotamya” senfonisi ile yazmayı Genco Erkal’la çalışarak sürdürdüğü Sivas konulu operasını merakla bekliyorum. Az rastlanır bir konser, birbirinden iyi müzisyenler 20 Nisan’da ODTÜ’de Ankaralı rockçıların konseri ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Bir müzik ziyafetinin yanı sıra rock müziğin tarihsel gelişimini de yaşatacak olan konserde 30’un üzerinde Ankaralı müzisyen sahneye çıkacak. Rock ve pop müziğine uzun yıllar emek vermiş, “Emrehan Halıcı Ankara Müzisyenleri” konserinde King Crimson, Led Zeppelin, Deep Purple, Rush, Toto, Elton John gibi müzik dünyasının efsane isimlerinin ve gruplarının unutulmaz parçaları anıları tazeleyecek. Yaklaşık üç saat sürecek konserde Emrehan Halıcı tüm gruplara davuluyla eşlik edecek. Konserin repertuvarında sözü ve müziği Levent Solakoğlu, Seda Bağcan ve Emrehan Halıcı’ya ait özgün besteler de var. Konseri bu yıl Radyo ODTÜ’de Ege, Oktay ve Fahir’den oluşan “Modern Sabahlar” sunacak. Tüm geliri her yıl olduğu gibi bu yıl da ODTÜ Burs fonuna aktarılacak olan konserde Ankaralı şu müzisyenler yer alacak: Özgür Abbak, Ali Aktan, Miraç Atıcı, Onur Aymergen, Kemal Ayvalık, Seda Bağcan, Murat Bağcıoğlu, Süleyman Bağcıoğlu, Gürbüz Barlas, Kemal Çiftçi, Olcay Demirci, Gerçek Dorman, Alp Dündar, Muzaffer N. Egelioğlu, Uğur Ersoy, Artun Ertürk, Tayfun Kara, Fatih Korkmaz, Murat Köselioğlu, Cem Malak, Fethi Okutan, Gökhan Över, Bijen Rahimi, Levent Solakoğlu, Nejdi Şimşek, Erdem Tekinay, Cem Tuncer, Alper Türek, Tolga Ünaldı, Özgür M. Yıldırım, Serdar Yimsel ve Emrehan Halıcı. Emrehan Halıcı Demirkubuz’un son filmi Kırım Türkleri Hamamönü’nde ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yönetmen Zeki Demirkubuz’un son filmi “Yeraltı”nın galası, geçen pazartesi gecesi Büyülüfener Sineması’nda yapıldı. Çekimlerine Ocak 2011’de Ankara’da başlanan filmin başrol oyunculuğunu Engin Günaydın üstlendi. Film gösterimi öncesi ekip arkadaşlarına ve Ankara halkına teşekkür eden Demirkubuz, Türkiye’de filmin etkinlik gibi yapıldığının altını çizdi. Günadın ise Ankara’nın film çekme konusunda İstanbul’dan daha iyi olduğunu dile getirdi. Dostoyevski’nin “Yeraltından Mektuplar” romanından esinlenen filmde Günaydın memur Muharrem karakterini canlandırıyor. Kırım Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği Genel Merkezi, bugün saat 19.00’da “Altındağ Belediyesi Hamamönü söyleşileri Nisan 2012” programı kapsamında; “Kırım Tatar Müzik Sohbeti ve Dinletisi” düzenliyor. Programın bu ayki konukları Kırım’daki önemli müzik topluluklarının üyeleri. Bu programda, Makam Müzik Topluluğu Sanat Yönetmeni, bestekâr Cemil Kariov ve Kırım Müzik ve Folklor Topluluğu solisti Asiye Saale Kırım Tatar müziğinden örnekleri sunacaklar. (Yer: Altındağ Belediyesi Tarihi Kabakçı Konağı, Hacettepe Mah. Hamamönü Sok. No: 6/A.) NEREDE NE VAR SERGİ ¦ Fuat Durmuş resim 19 Nisan’a dek Mus 24 Nisan’a dek ANKÜSEV Sanat Galerisi’nde. (447 71 67) ¦ Erol Akyavaş resim 28 Nisan’a dek Galeri Nev’de. (437 93 90) TİYATRO OPERA tafa Ayaz Sanat Galerisi’nde. (285 89 98) ¦ Ercan Gülen resim 20 Nisan’a dek Cumhuriyet Kültür Merkezi’nde. (442 30 50) ¦ Elizabeth Ayten Berent resim 20 Nisan’a dek Bilkent Üniversitesi Kütüphane Sanat Galerisi’nde. (290 12 44) ¦ Abit Güner resim 21 Nisan’a dek Sevgi Sanat Galerisi’nde. (441 71 15) ¦ Minyatür ve Kat’i Sergisi minyatür, kat’i ¦ Tiyatro Tempo’da, “Bavuldaki Hayat lar/gençlik oyunu” adlı oyun bugün saat 20.00’de sahnelenecek. (232 32 92) ¦ Opera Sahnesi’nde, Ankara Devlet Ope ¦ If Performance Hall’de, Zakkum’un vereceği konser bugün saat 00.30’da. (418 95 06) ¦ CSO Konser Salonu’nda, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın (CSO) şef Stefan Asbury yönetiminde vereceği, Elçim Özdemir’in (viyola) solist olarak yer alacağı konser bugün saat 20.00’de. (310 72 90) KONSER SÖYLEŞİ Türkiye Ziraatçılar Derneği meyve danları, tüm süs bitkileri, çim tohumu, sebze desi çiftlik gübresi, torf ve mevsimlik çiçek satışlarına başlamıştır. Türkiye Ziraatçılar Derneği Genel Merkezi Tel: 213 94 17 213 84 35 Faks: 213 22 52 1.Cad. (Taşkent Cad.) 7/6 Bahçelievler/ANKARA İŞ ARAYANLAR İLAÇLAMA Kemirgenlerle Haşare ve VOLKSWAGEN OKURSOY Volkswagen full Servis, Cazip fiyatlarla, Bakım ve Onarım Balgat’ta 0312.473 73 86 ¦ Cumhuriyet Kültür Merkezi’nde, Anka VOLVO OKURSOY Volvo full Servis, Cazip fiyatlarla, Bakım ve Onarım Balgat’ta 0312.473 73 86 ra ve Balesi bünyesinde kurulan Modern Dans Topluluğu’nun sahneleyeceği “Bir Yaz Gecesi Rüyası” adlı modern dans gösterisi bugün saat 20.00’de. (324 68 01) ra Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsmail Güven’in konuşmacı olarak yer alacağı “4+4+4=?” başlıklı söyleşi bugün saat 19.00’da. (442 30 50) GölbaşıHaymana Yolu 10.Km (Ballıkpınar Köyü Kavşağı) FİDANLIK 499 92 35 0534 618 07 11 Mücadele 0.312.223 35 06 0.537.550 78 29 : Cumhuriyet Vakfı adına Orhan ERİNÇ Genel Yayın Yönetmeni : İbrahim YILDIZ Ankara Temsilcisi : Utku ÇAKIRÖZER Sorumlu Müdür : Miyase İLKNUR 12 Nisan 2012 Perşembe Sahibi Editör Sayfa Editörü Reklam Müdürü Satış Koordinasyon Yazışma Adresi Telefon Eposta : Cumhuriyet Gazetesi Ankara Bürosu,Ahmet Rasim Sokak No:14 06550 Çankaya : 0312 442 30 50 : [email protected] : Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ Basıldığı Yer : DPC Doğan Medya Tesisleri Dağıtım : YAYSAT Yerel ve süreli yayın Yayımlayan C M Y B C M Y B : Murat KIŞLALI : Okan AKYÜREK : Kerim TAŞKAN : Osman ÖZER Erdal Atıcı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle