Katalog

8. YIL SAYI: 449 (Cumhuriyet’in ücretsiz ekidir.) 31 MART 2012 CUMARTESİ Gökçek, Kuzey Ankara’da hak sahiplerine verdiği sözleri bir kez daha unuttu Yine çark ediyor SÖZÜNÜ TUTAMADI: Belediye Başkanı Melih Gökçek, Kuzey Ankara Kentsel Dönüşüm Projesi başlarken, arsalarına el konulan hak sahiplerine “Yapılacak binalarda bahçe katından yer verilmeyeceği” vaadinde bulunmuş, ancak bu yıl 20 Ocak’ta Başbakan Tayyip Erdoğan tarafından çekilen kuralarda hak sahiplerine bahçe katı daireleri çıkmıştı. Başkent Doğalgaz’ın sitesinde yüzde 0,7 olarak görülen artış, faturaya yüzde 4,45 olarak yansıdı Doğalgaza gizli zam ?Doğalgaza 1 Ekim’de yapılan yüzde 12,59’luk zammın KARARINDAN DÖNDÜ: Hak sahiplerinin eylemleri üzerine “Başbakanımızla görüştüm. Kendisinin de verdiği talimat doğrultusunda kura sonucu bahçe katından konut çeken hemşerilerimize Altındağ bölgesinde yeni binalar yapıp, konut tahsisinde bulunulmasına karar verdik” vaadinde bulunan Gökçek, bu kararından da bir kez daha döndü. ardından, Ankaralı tüketicilerin doğalgaz fiyatlarına kasım sonu ile şubat başı arasında yüzde 4,45’lik bir gizli zam daha yapıldığı ortaya çıktı. Başkent Doğalgaz’ın resmi sitesinde ise, aynı dönemler arasında konut abonelerine dönük fiyatlara göre yapılan hesaplamada belirlenen fiyat artışı sadece yüzde 0,7 oldu. GÖKÇEK’İN MAZERETİ: Hak sahiplerinden Bülent Şeremet’in dilekçesine Anakent Belediyesi’nden verilen yanıtta, “Hak sahibi sayısı ile üretilen konut sayısı yaklaşık eşit olduğundan bahçe katı daireler de mecburen kurada kullanılmıştır” denildi. Şeremet “Belirsizlik hâlâ devam ediyor” diye konuştu. İKLİM ÖNGEL’in haberi A2’de. ? Durumun farkına doğalgaz faturasını incelediğinde vardığını söyleyen İlhan Cem Erseven isimli yurttaş “100 TL karşılığında 29 Kasım 2011’de 132.018 m3, 28 Aralık 2011’de 130.026 m3, 10 Ocak 2012’de 127.622 m3, 6 Şubat 2012’de ise 126.388 m3 doğalgaz yükletebildim. Görüldüğü gibi her ay 100 liraya 23 m3 eksik gaz yüklenebiliyor” diye konuştu. ANKARAARASI Ahmet TAN [email protected] [email protected] www.ahmettan.com BURASI SURİYE DEĞİL KIZILAY... Polis, aldığı radikal güvenlik önemleriyle göstericilerin önce Kızılay’da toplanmasına, sonra da TBMM önüne yürüyüşe izin vermedi. En atıcı B+B+B+B! Dijital çağın hastalıkları da artık belli: eMail, Facebook, Twitter, vs.. Bu hastalığa en çok gençler tutuluyor. Kimi “kamu adamları” arasında da hastalık yaygınlaşıyor. (Hastalık lafını zinhar olumsuz anlamda değil... FB, GS, BJK “hastalığı” gibi bir anlamda kullanıyoruz. Cumhuriyet Ankara’da, Kadir Aydemir’in köşesinin hastaları artıyor!) Gençler “sosyalleşme” adına... Kamu adamları ise, bu hastalığa... “Halk sevgisinden” beslenen bir “bilgi sunma aşkına” yakalanıyorlar. Ki bazıları aşklarını biraz abartıyorlar. ? En ve tek önemli kamuadamımız, elbette Tayyip Erdoğan... En yüksekte olan ise, Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül. B+B+B+B yani (Başkent Büyükşehir Belediye Başkanı) Melih Gökçek ise Attığı Tweet’lerin sayısı ve içeriğine bakılırsa ikisini de geçmiş... Bu hastalığın pençesine amansız biçimde düşmüş durumda. Maalesef, karşılaştırmalı son test ve tetkikler bunu gösteriyor. ? Ülkenin dirliğindenbirliğinden75 milyonumuzdan sorumlu Gül, bugüne dek sadece 706 adet... En ve tek kişi Tayyip Erdoğan dahi 511 adet ile yetinmişken... Melih Bey, (dün akşam saat 17 itibarıyla) tam 26 bin 482 adet atmış! Ve atmaya da devam ediyor... Belli ki... Tweet pençesine, Yavuz Sultan Selim’ın “Şiri Pençesi”nden daha derinlemesine düşmüş! ? Tweet’in en kestirme tanımı, atanın o anda ne yaptığını izleyenlerine Söylemesidir! Tek koşulu: Bunu en fazla 140 harfle yapması. Herkes bilir ki, az sözcükle çok şey ifade etmek çok zaman gerektirir. Gökçek, kursağında kalmış görünen gazetecilik mesleğine olan bağını Tweet üzerinden sürdürdüğü için bu işe çok zaman ayırıyor ve bizzat yapıyor. Bununla da övünüyor! Tweet atılan an, dakikasıyla bellidir. Bu ise, atan kişinin işinin başında değil... Tweet’i işiyle oynaşta olduğunun kanıtıdır. Yani bir tür “cürmü meşhut suçüstü” halidir. ? 26 bin küsur Tweet atmaya harcanan zaman… Aslında delik deşik bulvarlara, caddelere, karanlık yollara ayrılması gereken zamandır. Ki bu kendisine yönelen başlıca eleştiridir. O da “Ben daha önce çekmiştim!” diyemediğinden.. “O işi ben geceleri yapıyorum!” diyor. Bunu da beklenen üslubuyla yapıyor: “Geceleri de ne yapacağıma mı karışacaksınız?” Kimin haddine... Ankara’da trafiğin giderek İstanbul’u aratır hale gelmesini. Akşama kadar sadece seyreden bir Belediye Başkanı... Geceleri ister Tweet atar, ister takla.. Kime ne? KES(K)İN SESİ! Daha illerinden çıkarken durdurulan Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) üyeleri, bin bir zorlukla ulaştıkları başkentte, iki gün boyunca Kızılay Meydanı’na, Güvenpark’a sokulmasalar da, TBMM’ye yürümelerine izin verilmese de, kamuoyuna seslerini duyurmayı başardı. İşte Ankara’daki KESK haftasından geriye kalan manzaralar... MUSTAFA ÇAKIR ve SİNAN TARTANOĞLU’nun izlenimleri ‘GERİCİ, IRKÇI EĞİTİME HAYIR’ Amaçları 4+4+4 düzenlemesi ile “sahte sendika yasası” olarak nitelendirdikleri kamu görevlileriyle ilgili tasarıyı protesto etmekti. “Gerici, ırkçı eğitime hayır; çocuk işçiler, çocuk gelinler istemiyoruz” diyen KESK’liler, önce iki gruba ayrıldıkları Ankara içinde buluşmaya çalıştı. Öğle saatlerinde gaz ve tazyikli suyla Tandoğan’daki Ankara Anakent Belediyesi önünde durdurulan grup, akşam saatlerinde metroyu kullanarak GMK Bulvarı’ndaki grupla buluşunca, sloganlar Kızılay’ı inletti. TEK BAŞINA DİRENDİ KESK üyeleri, Polisin, “Panzer barikatına 5 metre yaklaşırsanız müdahale ederiz” uyarısına aldırmadan, 4+4+4 düzenlemesine tepki gösterdi. KESK’liler barikata dayandı. Sonrası ise bildik manzaralardı. Önce tazyikli su, ardından gaz bombası ve cop... Bir KESK üyesi tek başına polis barikatını zorlarken, diğerleri tazyikli su nedeniyle geri çekilmek zorunda kaldı. SOKAKLARDA UYUDULAR Ankara, Sakarya Caddesi’nde 78 gün süren TEKEL eyleminden sonra ilk kez gece de devam eden bir eyleme ev sahipliği yaptı. Yurdun dört bir yanından başkente “gelebilen” emekçiler, geceyi Gazi Mustafa Kemal Bulvarı’nın Kızılay Meydanı’na açılan çıkışında geçirdi. FOTOĞRAFLAR: NECATİ SAVAŞ C M Y B C M Y B