01 Haziran 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

3 Aralık 2012 Pazartesi Sayfa kent a3 Esenboğa’dayangınpaniği Esenboğa Havalimanı’nda dün sabah duman paniği yaşandı. Havalimanına enerji veren kuvvet santralinde çıkan yangın seferlerin gecikmesine neden oldu. Yangının etrafa yaydığı dumanlar, uçakların inişini engelledi ve bu yüzden hava trafiği bir süre durdu. Edinilen bilgiye göre, Esenboğa Havalimanı’na elektrik veren kuvvet santralinde saat 08.00 sıralarında henüz bilinmeyen bir nedenle yangın çıktı. Yangın, havalimanındaki elektronik sistemlerin de durmasına neden olurken radar ve diğer sistemler bir süre çalışmadı. Radar sistemlerinin durmasından dolayı Esenboğa Havalimanı’nda iniş ve kalkışlara izin verilmedi. Hava trafiğinin durmasından sonra kalkış için sırada bekleyen uçaklar, park yerlerine geri döndüler. Yolcular, terminallere alındı. 1 saat içinde yangın söndürüldü. Yangın nedeniyle Türk Hava Yolları’nın saat 08.00’de gerçekleştirilmesi planlanan İstanbulAnkara seferi de 09.47’de gerçekleştirilebildi. Kule pilotlara izin vermedi Esenboğa Havalimanı’nda çıkan yangınla ilgili olarak pilotlar uzun bir süre Esenboğa Hava Trafik Kontrol Kulesi’nden bilgi aldı. Alınan bilgiye göre konuşmalar şu şekilde oldu: KULE: Radarlarda arıza söz konusu bu nedenle bana verilen bilgiye göre sizi kaldıramayacağız PİLOT: Geri dönelim mi efendim KULE: Sizi tekrar arayacağım KULE: Bana verilen bilgiye göre 102 numaralıya gitmeniz söylendi. PİLOT: Ne kadar bekleme süremiz muhtemelen KULE: O konuda herhangibir bilgi alamıyorum PİLOT: Bize daha detaylı bilgi verir misiniz? Uçakta yolcu bekliyor, mesaimiz geceden devam ediyor. Ben detaylı bilgi almak konumundayım sizden. 1 saat sonra mı olur 2 saat sonra mı olur aşağı yukarı biliyorlardır bunu KULE: Efendim şöyle bir durum var burada. Kuvvet santralinde bir yangın çıktı yangına müdahele edilemiyor. Elektrik sistemleri şu an aküyle çalışıyor. Onun da bitmek üzere olduğu söylendi. Bize kalkış yapılamayacağı söylendi. Ne zaman düzeleceği hakkında net bir bilgi yok. RuhiSu’nun100.yaşıkutlandı Türk Halk Müziği’nin ölümsüz ismi Ruhi Su’nun 100. doğumgünü Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde (ÇSM) düzenlenen bir etkinlikle kutlandı. Çankaya Belediyesi ve Ruhi Su Kültür ve Sanat Vakfı’nca ortaklaşa düzenlenen etkinlikte Ruhi Su’nun oğlu Ilgın Ruhi Su ve Dostlar Korosu’ndaki ilk öğrencilerinden Karabey Aydoğan, Ruhi Su’nun sevenleriyle biraraya geldi. Programda konuşan Çankaya Belediye Başkanı Bülent Tanık, Ruhi Su’yu canlı izleme şansını elde ettiği için büyük gurur duyduğunu belirterek, 1966 yılında ODTÜ’de verilen konsere ilişkin anılarını anlattı. “Sesini ve sazını halkın hizmetine sunan çok özel bir insan” olarak nitelediği Ruhi Su’nun gümbür gümbür sesiyle insanın yüreğine dokunan, muhteşem bir öze sahip olduğunu anlattı. Tanık’ın konuşmasının ardından, Ruhi Su’nun Avustralya gezisi sırasında çekilmiş röportaj ve konserinden oluşan bir film gösterildi. Film gösteriminden sonra alkışlar eşliğinde Ruhi Su türküleri söyledi. ‘Engellilerin işgücünden yararlanın’ Engelsiz ve Mutlu Yaşam Derneği kurucusu Ali Ulusoy, “Engelliler gerçekten yaşama aktif bir şekilde katılmak istiyor. Yurt dışında engelliler için yapılan faaliyetleri gördüm. Ülkemizde engellilerin toplum yaşamına etkin katılamadığını gördüm. Engellilere verilen paralar 300400 TL sus payı niteliğinde. Engellilerin işgücünden yararlanılmıyor” dedi. Ulusoy, nisan ayında hizmete başlayan kuruculuğunu yaptığı 36 üyesi ve 26 gönüllüsü olan Engelsiz ve Mutlu Yaşam Derneği’ni anlattı. Ulusoy, engellilere meslek edinme kursu olan eticaret kursunun aralık ayında başlayıp 6 ay süreceğini belirtti. 4 Aralık’ta engellilerin hazırladığı tiyatronun Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde gösterileceğini belirten Ulusoy, 5 tane proje hazırladıklarını ve aralık ayının sonuna kadar ilgili yerlerden yanıt beklediklerini aktardı. Engellilerin İşkur’dan alınan katkılarla ayakta durmaya çalıştığını belirten Ulusoy, “Engellilik sömürülüyor. Engellileri aktif yaşama katmak istemeyen iktidarlar, 300400 TL sus payı veriyorlar. Engellilerin meslek edinmesi ve iş hayatına atılması konusundaki çalışmalar yetersiz. Engellilerin toplumla kaynaşması sanat yoluyla da olabilir. Engellilerin estetik değerleri ve işgücünden yararlanılmıyor. Normal bir birey bile cinsellik üzerine konuşamazken, engelliler için bu konunun konuşulması çok uzak” dedi. Ulusoy, “Engelli parkı yapılması yerine engellileri etiketlememek için her yerde onların katılabilmesini sağlamak lazım. Engelli parkı yapılacağına bütün parklar engellilerin katılabileceği şekilde olsun. Ayrı bir engelli parkı olmasın” diye konuştu. Bir engelli babası olarak, insanlardan anlayış beklediklerini anlatan Ulusoy, “Hem fark edilmek, hem kalabalık içinde gözükmemek istiyorsunuz. Hem ilgiye ihtiyaç var, hem acıma bakışlarından uzak olmak istiyorsunuz. Çocuğun yaşı büyüdükçe farklı soru işaretleri oluyor. ‘Öğretmeni kabul edecek mi?’, ‘Erkek ya da kız arkadaşı olacak mı?’, ’İşi olabilir mi?’ diye düşünüyorsunuz” dedi. Engelli gazi, hayata koşarak tutundu ama kentin engellerini aşamadı: ‘Asansörler çalışmıyor’ Şırnak’ta uzman çavuş olarak görev yaptığı sırada mayına basarak iki kolunu ve bir bacağını kaybeden Yılmaz Yiğit, bedensel engeline karşın atletizmde bir çok başarıya imza attı. Engelliler için en büyük sorunun kentlerin fiziki olumsuzlukları olduğunu söyleyen Yiğit, “Evimin bulunduğu İstanbul yolu üzerindeki üst geçitlerin asansörleri bile çalışmıyor. Bisiklete de binemiyorum. Bırakın bunları şehirde toplu taşıma araçlarıyla bir yere gitmek bile sorun” diye konuştu. Yiğit, Şırnak’ta görev yaparken, 2007 yılında uzaktan kumandalı mayın patlaması sırasında iki kolunu ve bir ayağını kaybettiğini, bir gözünde ve kulağında işlev kaybı meydana geldiğini belirtti. Gülhane Askeri Tıp Akademisi’nde (GATA) uzun ve zorlu bir tedavi süreci geçirdiğini ifade eden Yiğit, GATA’daki tedavisinin ardından TSK Rehabilitasyon ve Bakım Merkezi’ndeki doktorların çabalayrıyla yaşama tutunduğunu söyledi. Yiğit, “3 aylık tedavim sırasında doktorlar bana spor yapabileceğimi söylediler. Bunun üzerine koşmak, bisiklete binmek, yüzmek istediğimi söyledim. Kısa süre sonra bana karbon protez yaptırdılar. Alıştırmalar yaptık. Bir süre sonra koşmaya başladım. Engellilere uygun yüzme havuzlarında yüzmeye başladım” dedi. Yiğit, 1 yıllık çalışmanın ardından Türkiye Bedensel Engelliler Federasyonu tarafından Samsun’da gerçekleştirilen atletizm şampiyonasına katıldığını söyledi. Yiğit, 1 yıllık çalışmanın ardından Türkiye Bedensel Engelliler Federasyonu’nun Samsun’da gerçekleştirdiği atletizm şampiyonasına katıldığını kaydetti. Katıldığı ilk yarışmada final çizgisine ulaştığında protezinin kırıldığını söyleyen Yiğit, “Yere kapaklandım. Allah’tan yakın mesafede kimse yoktu. Toparlandım ve birinciliği elde ettim” dedi. Engellilere asıl engel kentler Kentlerdeki fiziki engeller nedeniyle sosyal yaşama katılmanın zorluklarını dile getiren Yiğit, şunları kaydetti: “Spor alanları engelliler düşünülerek yapılmıyor. Evimin bulunduğu İstanbul yolu üzerindeki üst geçitlerin asansörleri bile çalışmıyor. ABD’de iki kolum ve ayağım olmamasına karşın havuzda yüzebiliyordum. Ancak burada havuzlar engelliler düşünülerek yapılmadığından bunu artık yapamıyorum. Bisiklete de binemiyorum. Bırakın bunların şehirde toplu taşıma araçlarıyla bir yere gitmek bile sorun.” Kaçak kömür uyarısı Hava sıcaklıklarının mevsim gereği giderek düşmesi kömür satışlarını artırırken, BELKO Genel Müdürü Ramazan Arslan’dan “Kaçak ve hileli kömüre dikkat” uyarısı geldi. Kömür ihtiyacının artmasıyla kaçak satışların da hızla çoğaldığını belirten BELKO Genel Müdürü Arslan, mahalle aralarında gezici araçlarla veya BELKO adıyla kömür satışı yapan firmalara karşı yurttaşların dikkatli olmalarını istedi. Halkın sağlığını da tehlikeye atan bu firmaların sattıkları kömürün, çok kötü kalitede olduğunu dile getiren Arslan, kükürt ve kül oranı yüksek, kalori düzeyi çok düşük olan kömürün hem çevre kirliliği oluşturduğunu hem de ekonomik kayba neden olduğunu vurguladı. Arslan, başkentte kömür satışıyla ilgili yetki alan bazı firmaların kalitesiz ve eksik tonajlı kömür sattıklarını, hatta bazı torbalardan da kömür yerine taş çıktığını kaydetti. Arslan, bu tür durumlarla karşılan 341 84 87 ve 88 numaralı Zabıta Daire Başkanlığı Çevre Merkez Amirliği telefonlarına şikâyetlerini iletebileceklerini söyledi. BELKO’nun sattığı ithal kömürün kontrollerinin sürekli yapıldığını söyleyen Arslan, “Aldığımız numuneleri uzman akredite olmuş bağımsız laboratuarlara analiz yapmak için gönderiyoruz. Yapılan sürekli ve düzenli incelemelerle ithal ettiğimiz kömürde hava kirliliğine neden olacak kükürdioksit ve partikül madde bakımından temiz olduğunu teyit ettiriyoruz. Yine yapılan testler sonucu kalori düzeyi ve standart değerlerine yakın nem ve kül oranı tespit edilen kömürü halkımıza sunuyoruz” diye konuştu. ODTÜ 1977’yi unutmadı GÖKÇE ALTUNTAŞ ‘Çubuk analar’dan eğitim lokantası Çubuk’ta bir grup ev kadını, 3 öğrenciye burs vermek için başlattıkları çalışma sonunda Çubuk Eğitim Gönüllüleri Derneği’ni kurarak, burs verdikleri öğrenci sayısını 65’e çıkardı. Çubuk’ta yaşayan bir grup ev kadını, yaptıkları gözleme, bazlama ve baklava gibi ürünleri satarak elde ettikleri gelirle, üniversite öğrencilerine aylık 100 lira burs verirken, burs müracaatlarının her geçen gün artması nedeniyle talepleri karşılamakta güçlük çekmeye başlayınca daha çok para kazanmak amacıyla bir lokanta açtılar. Çubuk eğitim Gönüllüleri Dernek Başkanı Hatice Erkan, gönüllülük sistemiyle çalıştıklarını belirterek, hedeflerinin 150 öğrenciye ulaşmak olduğunu kaydetti. Çoğu okumayazma bilmeyen veya ilkokul 5. sınıfa kadar okula gidebilmiş olan ev kadınlarından oluşan dernek üyelerinin, yaptıkları ev yemeklerini satacaklarını belirten Erkan, ilerleyen yaşlarına karşın açtıkları Hanımelleri Lokantası’nın işleyebilmesi için herkesin desteğini beklediklerini dile getirdi. İlçede maddi imkânsızlık yüzünden eğitim yaşamına devam edemeyen kimsenin kalmaması için var güçleriyle çalıştıklarını ve bunun için açtıkları lokantanın yaklaşık 50 bin liraya mâl olduğunu belirten Erkan, lokantaya Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin ile birlikte tüm kadın milletvekillerini beklediklerini kaydetti. ODTÜ mezunları ve öğrencileri 2 Aralık 1977’de rektörlük binasından açılan ateş sonucu hayatını kaybeden İbrahim Baloğlu’nu ve diğer yaralanan öğrencileri andı. Olayların yaşandığı bölgedeki 2 Aralık Anıtı önünde gerçekleştirilen törende ODTÜ rektörü Ahmet Acar, ODTÜ Mezunlar Derneği Başkanı Himmet Şahin , 1977’de ODTÜ Öğrenci Temsilcileri Kurulu Başkanı olan Ahmet Asena, eski ODTÜ rektörlerinden Mehmet Kıcıman, EğitimSen temsilcisi Semih Bilgen ve ODTÜ öğrencisi Berkay Avşar konuşma yaptı. Konuşmalarda dönemin tanıkları yaşananları bir kez daha anlatırken, OD TÜ’nün ilerici ve mücadeleci ruhunun hâlâ korunduğu vurgusu yapıldı. ODTÜ’yü 2 Aralık’a götüren süreç 1977’de Milliyetçi Cephe hükümetinin iktidara gelmesi ve üniversite mütevelli heyetinin Hasan Tan’ı rektör olarak atamasıyla başladı. Hem akademisyenler hem öğ renciler yayınladıkları bildiriler ve yaptıkları gösterilerle Tan’ı protesto ediyor, aynı zamanda derslere girmeyerek grev yapıyorlardı. Haziran ayında Öğrenci Temsilcileri Kurulu sözcüsü Ertuğrul Karakaya’nın bugünkü A1 kapısında jandarma tarafından öldürülmesiyle olaylar tırmandı. Ekim ayında rektör Hasan Tan istifa etti. Ancak, Tan’ın işçi olarak göreve aldığı 400 kadar militan hâlâ yerleşkedeydi. 2 Aralık’ta rektörlük binasının önünde toplanan öğrencilere bu kişiler tarafından patlayıcı madde atıldı ve ateş açıldı, 52 kişi yaralandı, 1 kişi hastanede hayatını kaybetti. Bugün İbrahim Baloğlu’nun hayatını kaybettiği yerde, ODTÜ’nün Hasan Tan’a direndiği 9 ayı simgeleyen 9 direkten oluşan anıt, üzerinde şu dizelerle tarihi canlı tutuyor, “Saldırı dolu gecelerden, gündüzlerden… Ve savunduk ölesiye, ışık denizi yaşam, yaşam ışık denizi olsun diye…” C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle