Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Sayfa 19 Aralık 2012 Çarşamba a4 Yaşam Türkiye Maden İşçileri Sendikası Genel Başkanı Nurettin Akçul: ‘Madencilik artık define avcılığı gibi...’ M adencilik, son yılların gözde yatırım araçlarından biri haline geldi. Sektöre dışarıdan giren firmalar iş güvenliğine yeterince önem vermedikleri ve taşeronlar kanalıyla çalıştıkları için ölümlü iş kazalarında dünya birinciliğine yükseldik. Madencilik sektöründe 130 bin kişi çalışıyor, bunun ancak yüzde 30’u sendikalı. Sendikalı maden işçisi, iş güvenliğine sahip. Sendikaların çıktığı madenlerde ölümlü iş kazaları artıyor. Ölümlü iş kazasının işverene maliyeti çok yüksek. İş kazası sonrası ödediği bedelin yüzde 10’unu iş güvenliğine ayırsa bu kazalar olmayacak. Kahve Molası’na bu hafta Türkiye Maden İşçileri Sendikası Genel Başkanı Nurettin Akçul’u konuk ettik: Kimdir? urettin Akçul 1952 yılında Kahramanmaraş’ta dünyaya geldi. İlk, orta ve lise öğrenimini Kahramanmaraş’ta tamamladı. 1973 yılında TKİ Orta Anadolu Linyitleri İşletmesi’nde işe başlayan Akçul, devam zorunluluğu yüzünden, 1980 yılında, yükseköğrenimini bırakmak zorunda kaldı. Aynı yıl Türkiye Maden İşçileri Sendikası Orta Anadolu Şubesi’nin genel kurulunda başkanvekilliğine seçildi. Aynı şubenin 1989 yılında gerçekleştirilen genel kurulunda şube başkanlığına seçildi ve bu görevi 1992 yılındaki genel kurula kadar sürdürdü. 2000 yılında emekli oldu. Aynı yıl Park Termik’te işe başladı. Orta Anadolu Şubesi’nin 2003 yılında gerçekleştirilen genel kurulunda yeniden şube başkanlığı görevine seçildi, aynı göreve 2007 yılında gerçekleştirilen genel kurulda da getirildi. 2011 yılında gerçekleşen 9. Olağan Genel Kurul’unda tek aday olarak girdiği seçimde genel başkan seçildi. kişinin altında eleman çalıştırıyor. Bizim buralarda örgütlenme imkânımız tamamen ortadan kaldırıldı. işçiler ödüyor’ oradaki eksikliği yakalamak. hazırladığı raporu maaşını aldığı işverene veriyor. İşveren rapor edilen eksiklikleri yapmazsa, teknik nezaretçinin de bu eksikleri gidermek için yapabileceği bir yaptırım gücü yok. Bir kaza olduğu zaman tek sorumlu teknik nezaretçidir. Yetkisi yoktur, sorumluluğu vardır. Yapılması gereken şey teknik nezaretçinin maaşının patron tarafından değil, bir fon aracılığı ile ödenmesidir. ‘Canın bedeli olmaz’ Sendikaların asıl görevi üyelerinin maaş pazarlığını yapmak değil, iş sağlığı ve güvenliğini sağlatmaktır. İş sağlığı ve güvenliği yoksa uygun bir çalışma ortamı yok demektir. Uygun çalışma koşullarının olmadığı bir işletmede hangi ücreti alırsanız alın, hiçbir önemi yoktur. Önce çalışanın iş güvenliği alacaksınız, ondan sonra onun hayat standardını en üst seviyeye çıkaracak, işverenden en yüksek payı isteyeceksiniz. Ondan sonra da eğitim faaliyetlerini ve diğer faaliyetleri yürüteceksiniz. Örgütlüğün işverene tabii ki bir maliyeti var ama bunun kazançları maliyetinden fazladır. Ölümlü bir iş kazasının işverene maliyeti 1 milyon TL’dir. Madenlerde maalesef toplu ölümler oluyor. 20 kişi öldüyse bu maliyet 20 milyon TL’dir. İşveren bu 20 milyonun onda birini tedbirlere harcasa, belki bu kaza olmayacak. Canın bir bedeli olmaz. İşletme sahipleri madencilik yapacaklarsa adam gibi yapsınlar, bunu bedeline katlansınlar. Yoksa gidip otel işletsinler, orada iş kazası olmuyor. N ‘Ehliyetsiz firmalar sektörde’ Madencilik son yıllarda para kazanılan bir meslek haline gelmeye başladı. 1990’lı yıllarda madenciliğe ölü yatırım olarak bakılıyordu. Tüketim alışkanlıkları değiştikçe madenciğe bir yönelme oldu. Şimdi kazandıran bir sektör haline dönüştü. Şu anda diğer sektörlerde çalışan yatırımcılar madenciliğe yöneldiler. Özellikle tekstil sektöründen madenciliğe gelen işletmeler var. Madencilik artık bir define avcılığı gibi. Bu da beraberinde iş kazalarını getirdi. İş kazaları konusunda dünya birincisiyiz. Sektördeki kazaların asıl sebebi, ehliyetsiz firmaların sektöre girmiş olması. Sektörde başarılı olmak için bilgi birikimi, deneyim ve güçlü bir sermaye yapısı olması gerekir. Uzun Gür s el GÖKÇE yıllar yatırıma önem vermeli, ondan sonra kazancı düşünmeliler. Kaptkaçı firmaların işe girmeleri, kısa yoldan nasıl para kazanırım diye düşünmeleri iş kazalarına sebep oluyor ‘Sorumluluk var, yetki yok’ Sektörümüzdeki asıl eksiklik teknik nezaretçiliktir. Teknik nezaretçilerin görevi işyerinde işçi sağlığı ve güvenliğini koruyucu çalışmalar yapılıp yapılmadığını denetlemektir. İş kazalarını önleme tedbirlerinin bir maliyeti var. Nezaretçi, ‘Örgütlenmenin bedelini Ka e Mo hv Örgütlenmenin bedelini işçi arkadaşlarımız işini kaybederek ödüyorlar. Yasanın bunun karşısında bir yaptırımı var. İşe iade davaları açıyorsunuz ama davalar bir yıldan az sürmüyor. İşçilere örgütlenmeleri için gidiyoruz. İşçiler bize diyor ki, “Yarın işveren beni işten atarsa sendika ne yapar?” Diyebileceğimiz tek şey, “İşe iade davası açarız, masraflarını biz karşılarız, bunun dışında da yapabileceğimiz bir şey yok.” İşe iade davasını kazansanız bile onun garantisi yok. Tazminatınızı verip işinize son veriyor. ‘Sendikalaşmaktan korkmasınlar’ Madencilik bir yürek işidir. Madenciler kazansınlar sonuna kadar kazançlarının artırılmasından yanayım. Çok kazansınlar. Ama bizim örgütlülüğümüzden korkmasınlar. Bizim örgütlülüğümüz onlara zarar ettirmez. Kazançlarına katar. Sendika ile işverenin uyum içerisinde olduğu yerlerde iş barışı sağlanıyor. ‘İş kazalarında dünya birincisiyiz’ Ölümlü kazalarda Çin’in ve Kuzey Kore’nin önüne geçerek, dünya birinciliğine ulaştık. İş kazalarında Çin’in yüzde 12 önündeyiz. Son toplu iş kazaları Çin’in önüne geçmemizi sağladı. Kazaların en büyük nedeni yeraltında taşeronların çalışması. Yeraltında taşeronların çalışmasına izin verilmemeli. Taşeronlar işi eksilterek aldığı için nereden çalacak? İşçinin ücretinden ve iş güvenliğine harcayacağı paradan. Yeraltındaki madenden çaldığınız iş güvenliği sonucunda da ölümler olur. Küre’de daha önce sendika vardı, kaza yoktu. Sendika çıkarıldı 19 kişi öldü. Erzurum Oltu’da sendika bitti, 8 kişinin öldüğü iş kazası oldu. Samsun’da daha önce sendikalıydı, orada 6 kişi öldü. Yüzlerce örnek verebiliriz. Sendikanın gittiği maden ocaklarında hemen iş kazaları başlar. ‘Bor geleceğimizi kurtaracak tek madendir’ Bor madenini 2000’li yılların başında tanımaya başladık. Son yıllarda borun çok da önemli bir maden olmadığı konuşulmaya başlandı. Bor çok stratejik bir madendir. Geleceğimizi kurtarabilecek tek madendir. Bizim hazinemizdir. Ülkenin varlığı sadece altın rezervi, döviz varlığı ile ölçülmez, yerin altındaki maden en büyük değerdir ve ülkenin güvencesidir. Borun özelleştirilmesine kesinlikle karşıyız. ‘Toplu İş İlişkileri Yasası sendikalaşmaya darbe vurdu’ Toplu İş İlişkileri Yasası’nda, 30 kişinin altında eleman istihdam eden işletmelerde sendikal güvencenin kaldırılması örgütlenmeye vurulmuş darbedir. Orta boy işletmelerimizin yüzde 63’ü 30 ı las ‘Maden iş kolunda sendikalaşmak çok zor’ Gözden uzakta ne kadar yer varsa oralarda maden var. Köylünün evinin altından maden çıkmış, işletme sahibi ona da madende iş veriyor. Asgari ücretten maaşını veriyor. O da ona razı oluyor. Sendikanın gerekliliğini o adama anlatmak çok zor oluyor. İşveren adama düşük de olsa düzenli bir maaş veriyor. Köylü buğdaydan buğdaya, harmandan harmana para kazanırken, düzenli bir maaşı almaya başlıyor. Biz onlara sendikanın gerekliliğini anlatamıyoruz. ‘İLO sözleşmesi Meclis’ten geçmedi’ Madenlerde çalışma koşullarını düzenleyen 176 sayılı “İLO Sözleşmesi” Meclis’in onayından geçmedi. Geçseydi ne olurdu? İş kazalarını ne kadar engellerdi? Bunu kestirmek çok mümkün değil ama çözümü o maddede aramak da doğru değil. Asıl bu bir kültür meselesi. Bu yasayla sivil toplum örgütlerinin de görüşleri alınarak bir çerçeve çizildi. Bizim görevimiz ‘Çalışanların yüzde 30’u sendikalı’ tanımayan özel sektör temsilcileri, bizi “öcü” gibi görüyor. Sektörde 130 bin kişi çalışıyor. 25 bin üyemiz var. 12 bin de Genel Maden İş Sendikası’nın üyesi var. Yani 40 bin civarında madencilik yelerimizin yüzde 60’ı özel sektör Ü çalışanından oluşuyor, bizi seviyorlar. Bizi sektöründe sendikalı çalışan var. Yüzde 30’u sendikalı. Örgütlenemediğimiz maden işverenlerine sesleniyorum: Biz o işyerlerinin huzurunu, barışını en az onlar kadar düşünüyoruz. İşçisiyle barışık olmayan hiçbir madenci uzun soluklu bu sektörde kalamıyor. C MY B