Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Sayfa 31 Ekim 2012 Çarşamba a4 Yaşam Ekonomide durağanlık var Kah Abdullah Değer M ve o Gürs el GÖKÇE Yüzde 50’lik büyümelerin arkasından yüzde 34 oranında büyümelere düşmek zor. Özel sektörün borçları var, bunlar ödenmeyecek borçlar değil. Para bu tür krizlerde el değiştirir. İnsanlar nakit sıkıntısı olduğunda ne yapacak? Mal varlıklarından vazgeçecek. Hesapsız, kitapsız gidenler biraz ayağını yorganına göre uzatmalı. Kredi var diye gidip kredi alınamaz. Kredi var diye konusunda uzman olunmayan yatırımlar yapılmamalı. 1982 yılında İskenderun’da kuruldu. 30 yıl boyunca uluslararası nakliye yaptı. İki yıl önce biz yurtiçi nakliyeye başladık. Tabii 2530 yıl uluslararası nakliye yapınca yanında başka sektörler de olmalı diye düşündük. Ama ana iştigal alanımız nakliye. Şirket merkezimiz Ankara’da, grup şirketlerimizden birisi de Mardin’de, oradan da Irak’a çalışıyoruz. Ama biz özellikle Irak’a nakliye yapan bir firmayız. Şu an Irak da tüm dünyadaki global krizden etkileniyor. Irak, Almanya’dan sonra ikinci ihracat kapısı. Tabii orda çok büyük kârlılıklar yok. Bundan üçbeş yıl öncesi gibi. 2012 yılına yatırımla girdik. 2011’de beş buçuk milyonluk filo yatırım kararı aldık, onu da uyguluyoruz. Yatırıma devam ediyoruz. Ticarette her zaman risk olacaktır. Hayat devam ediyor. Para el değiştirecek, sermaye gidecek gelecek. 3032 yıldır biz varız bundan sonra da var olmaya devam edeceğiz. Biz yatırımlara devam ediyoruz. 2013’ün altıncı ayından sonra ciddi bir düzelme olacak diye tahmin ediyorum. Birinci altı ayda değildi ikinci altı ayda bir düzelme olur. İş dünyası da birbirini tetikliyor ve etkiliyor. Bizlerin duruşları da aslında piyasayı etkiliyor. Eskiden ı las nkara Genç İşadamları Derneği (ANGİAD) Başkanı Abdullah Değer’i Kahve Molası’na konuk ettik. Dernek çalışmalarından, Ankara’nın ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınması için başlattıkları atağı, 2013 yılında düzenleyecekleri “Markalar Zirvesi” konusunda bilgiler verdi: Derneğimiz 1991 yılında kuruldu. Bugüne kadar birçok kişinin emeği oldu. Ankara’nın ekonomik sosyal ve kültürel kalkınması için bir atak başlattık. Ankara Genç İşadamları Derneği’nin yapması gerekenler belli. Ankara’da küçük ve orta ölçekli firmaları bir araya getirip, sorunlarını çözmeye yönelik çalışmalar yapmak. ANGİAD sadece kendi problemlerini çözen bir sektör derneği değil. Ankara’yla bütünleşmiş bir yapımız var. Ankara’nın metrosundan, yeşilliğinden, ormanından, ekonomisinden, sanayisinden, beste yarışmasından, müzik festivalinden, sanayi fuarından markalar zirvesine kadar birçok dalda ANGİAD etkinlik gösteriyor. Maddi manevi destekliyor. Birçoğunun da fikir babası. Üyelerimizin de desteği ile çok güzel bir yere geldik. Bundan sonra da bu tür çalışmalarımız devam edecek. Kasım ayında üyelerimiz Ankara Sanayi Fuarı’na katılacaklar. 500 metrekarelik bir stant aldık. Bedelini ANGİAD ödüyor, üyelerimiz ücretsiz katılıyorlar. ANGİAD, Ankara Sanayi Fuarı’nın ana sponsoru. 500 üyemiz var, Ankara merkezli şirketler inşaat ağırlıklı, enerji, lojistik, tekstil, otomotiv sektörlerinde faaliyet gösteriyorlar. A Abdullah Değer kimdir? Abdullah Değer 1974 yılında Mardin de doğmuş, ilk ve ortaöğrenimini İskenderun’da, liseyi Ankara Fatoş Abla Koleji’nde tamamlamış. 1999 yılında Bilkent Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden mezun oldu. 2001 yılında evlenen Değer, 3 çocuk babası. 2004 yılında Ankara Genç İşadamları Derneği’ne üye olan Değer, 20102012 yılı 10. Dönem ANGİAD Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı yürütüyor. Değer, son seçimli genel kurulda 20122014 yılları için yeniden ANGİAD Başkanı seçildi. 2008 yılında kurulan ve ortakları sadece ANGİAD üyelerinden oluşan ANGİAD A.Ş’nin kurucusu ve yönetim kurulu başkanı. Önümüzdeki yıllarda tüm bu sıkıntılara sürüklenmeye çalışıldığımız terör ortamına rağmen büyüyerek çıkacağımızı düşünüyorum. Bu böyle olsun diye biz de çaba gösteriyoruz. Sonuçta hiçbir başarı tesadüf değildir. Bizlerin de bu başarıda payı olması lazım. Bizler de üzerimize düşeni yapmalıyız. Şirket olarak yatırımlarımızla bunu gösteriyoruz. Dernek olarak da projelerimizle bunu gösteriyoruz. Herkes üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmeli. Seçimlerde aday değilim ANGİAD’ın önümüzdeki dönem seçimleri var. Ocak 2014’de ben aday değilim. ANGİAD’ın geldiği noktadan daha iyi bir yere gidebilmesi için takımların şimdiden kurulması lazım. Yatırımlara devam ediyoruz ANGİAD Başkanlığı’nın yanında Değer Petrol’ün CEO’su Abdullah Değer şirketleriyle ilgili de şu bilgileri verdi: hükümetlerin aldığı kararlarla ekonomi yönetiliyordu. Ekonomi Bakanımız Sayın Zafer Çağlayan’ın söylediği gibi gaza basılması lazım. Biz yatırımlara devam ediyoruz. Şirketimizde 200 kişi çalışıyor. Efsanevi Büyük Sinema ve Asma Katı 17.1.1949’da açılan Büyük Sinema ile 1957’de başlayan Atatürk Liseli yıllarımızda tanışmış olmalıyız. Atatürk Bulvarı üzerindeki vitrinlerinde “gösterilen” ve “gelecek” programların afiş ve fotoğrafları. Girişteki holün kavisli köşelerinde sağlısollu iki bilet gişesi. Biletli geçişten hemen sonra duvarlarında büyük camlı çerçeveler içinde o dönemin ünlü oyuncularının siyahbeyaz fotoğraflarının yer aldığı, asma katın mermer korkuluklarını gören bir avlu. 1500’e yakın koltuğu, o güzelim kırmızı kadife perdesi, sahne üzerindeki duvara resmedilmiş Turgut Zaim’in “Çayda Çıra Oynayan Kızlar”ı, şatafatlı avizesi, rahat koltukları, unutamadığımız locaları. Başlangıçta vestiyer katı olarak düşünülen bölümün nitelik değiştirmesi ile oluşan minik dükkânlar. Erdal Öz’ün mahkemelik ambalaj kağıtlarıyla çığır açan Serg Kitabevi, Has Reklam Ajansı ve Ümit Şapkaevi. Ortası aşağı avluya bakan asma katı çevreleyen masalarıyla Madam Larissa’nın Büyük Pastanesi, yanlardan balkona çıkan o geniş merdivenler. Büyük Sinema’nın özellikle hafta içi saat 14.00 matinelerinde okulu asanlar (okula gitmemeye o günlerin öğrenci jargonunda “asmak” Projelerimiz dört başlık altında Dört başlık altında projelerimizi tanımladık. Projelerimiz arasında en önemlisi “Markalar Zirvesi.” Biz bu zirveyi çok önemsiyoruz. 2013’te ilk defa Ankara finans zirvesini organize edeceğiz. Gündem 06 toplantılarını yapıyoruz. Gündem 06 toplantılarımızda, her toplantıda, bir bakanımızı ağırlıyoruz. Bakanın sorumluluk alanı ile ilgili Ankara’nın sorunlarını tartışıyoruz. Yaptıklarını dinliyoruz; bizler de tavsiyelerimizi söylüyoruz. Finans zirvesinde, iş dünyası ile bankaları buluşturup toplantılar yapmayı düşünüyoruz. Şapkalar. Gelinbaşları ve gelin elleri Ankara ekonomisi iyiye gidiyor Ankara sanayisi büyüyor. Ankara ekonomisi iyiye gidiyor. Tüm dünyada kriz var. Bundan biz de etkileniyoruz. Biz de dünyadan ayrı değiliz. Amerika ve Avrupa’da yaşanan ekonomik olaylardan elbette etkileniyoruz. Bütün dünya aynı anda girdaba girip çıkıyorsa problem yok. Dünyanın işi iyi, sizin işiniz kötüyse o sıkıntılı bir süreç. Türkiye’nin diğer illeri ileri gidiyor Ankara kötüye gidiyorsa bu kötü bir durum. Kriz havasına girip girmemek aslında insanların elinde. Ankara, en yetkili ağızlardan erken uyarı aldığı için krizden çıkacağını düşünüyorum. Şu an yaşanan kademeli bir durağanlık var. O durağanlığı aşacağımızı düşünüyorum. Yüzde 50’lik büyümelerin arkasından yüzde 34 oranında büyümelere düşmek zor. Özel sektörün borçları var, bunlar ödenmeyecek borçlar değil. Para bu tür krizlerde el değiştirir. İnsanlar nakit sıkıntısı olduğunda ne yapacak? Mal varlıklarından vazgeçecek. Hesapsız, kitapsız gidenler biraz ayağını yorganına göre uzatmalı. Kredi var diye gidip kredi alınamaz. Kredi var diye konusunda uzman olunmayan yatırımlar yapılmamalı. Yüzde 2530 ödeniyorsa sizin de yüzde 50’yi ödeyebilir olmanız gerekir. DÜŞ YOLCUSU SAVAŞSÖNMEZ savassonmez@yahoo.com deniliyor) nedeniyle hep izdiham yaşanıyor. Zabıta ve polis dışında hemen herkesin tanıdığı “karaborsa bilet satıcıları” var. Bilet tutarının üzerine bir miktar daha eklediğinizde, ki bu miktar filmin tutulma derecesi oranında artıyor, sıra beklemeksizin bilet sahibi oluveriyorsunuz. (Sakladığım 125 kuruşluk bir balkon biletinin arkasında 27 Ekim 1959 tarihi var. Filmin adı Üç Sevgili, oyuncuları da Alain Delon, Pascale Petit, Mylene Demongeot, Jacqueline Sassard olarak not düşülmüş) Filmleri hafta içinde göremeyenler cumartesi ve pazar günleri saat 10.00 ve 12.00’deki ucuz matinelere gidiyorlar. Sinema karardıktan sonra gelenlerin, film öncesindeki, “ReklamlarHaberlerGerçek Miki” filmleri sırasında yer göstericilerle yaptıkları “bahşiş” tartışmaları, filmin gösterimi sırasında ortaya laf atanlara yapılan “Susun da Başarı tesadüf değildir Biz gelişmekte olan bir ülkeyiz. Koruma kalkanının altında yaşıyor gibiyiz. Bir başarı da var ortada. Tamamen pasaja dönüştürülen Büyük Çarşı(Sinema)’nın bugünkü iki girişi ve Ümit Şapkaevi yaratılan “özel kreasyonlar” olduğunu belirtmek gereksiz. 1970’lere kadar çok revaçta bir giyim aksesuarı olan, hatta neredeyse protokollerin “olmazsa olmaz”ı haline gelen “şapka” o yıllarda girilen krizlerden nasibini alıyor, uzunca süren bir durgunluk dönemine giriyor. Ancak son yıllarda, belki biraz da TV dizilerinin etkisiyle yeniden bir hayli canlanmış durumda. Büyük Sinema’nın “salon”u “kuyumcu ve mücevheratçı”, “balkon”u ise “gelinlikçi”lerden oluşan kocaman bir pasaja dönüşmüş artık. Ümit Ümit Şapkaevi Şapkaevi bu pasajın içinde İşte bu asma kattan nazar boncuğu gibi kalmış bugüne kalan tek, aynı adeta. Vitrininden iç zamanda tüm pasajın en camekanlarına, teşhir eski işyeri Ümit biçiminden Büyük Sinema Şapkaevi. SBF ve ışıklandırmasına ve taban “Balkon” biletleri. BYYO yıllarından halısına varana değin “bir arkadaşımız Filiz’in büyüğü olan başka”lığından ötürü, kapısı önünden Ümit abla bu işle uğraşanın hemen geçenlerin ilgisini çekiyor olmalı ki hiç olmadığı sanatını 1964’te taşındığı insanlar herhangi bir şey almasalar mağazasında halen sürdürüyor. Bir bile merak edip içeri giriyorlar. Ümit zamanlar Ankara’nın kalbi olan abla annelerine gelin başı yaptığı Anafartalar Caddesi’ndeki Türkan kişilerin kızlarına da yapıyor Hanım’ın şapkaevinden başlayarak şimdilerde. Ankara dışında da, onunla kendini bildi bileli kadın şapkası temaslarını hiç kaybetmemiş birçok piyasasının içinde. Filiz’in de çok müşterisi var. uzun yıllardır Paris’de yaşıyor olması Kastamonu Valiliği İl Özel İdaresi’nin Mimar Vedat Tek Kültür nedeniyle şapkaevinde hep “Paris Merkezi’nde oluşturduğu Şapka dizaynı”, hep “özel tasarımlar” ve Müzesi geliyor akla. Acaba birtakım yurtdışından edinilen “özel resmi kuruluşlar ya da giyim kuşam malzemeler” kullanılıyor. Şapkanın ve moda ile uğraşan kimi firmalar, tamamlayıcısı olan “gelin başı” ve buradan başlayarak Ankara’da da bir “gelin eli” de onun uzmanlık alanları. Şapka Müzesi kurulmasına öncülük Bunların da, müşterinin isteklerinin etmeyi düşünmezler mi? yanında fiziği de dikkate alınarak görelim!” türünde sataşmalar, erotik sahnelerdeki “eyi muuuuz!” ünlemeleri halen kulaklarımda. Film aralarında iki kattaki o geniş fuayelerde “sigara” ve “frigo buz” molaları. Büyük Sinema’da zaman zaman konserler de oluyor. Zeki Müren, Cem Karaca, Turan Özek, Enrico Macias’ın yanı sıra ilk üç boyutlu filmi de orada izliyorum. Bu Ankara efsanesi, günün koşullarını biraz da seks filmlerinin tetiklemesiyle, 1980’lere varamadan ne yazık ki tarihe karışıyor. C MY B