01 Haziran 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Sayfa 31 Ekim 2012 Çarşamba a2 OKUR GÖRÜŞÜ Kent GÖRÜNÜM A. Celal B NZET [email protected] Cumhuriyetin Getirdikleri anlamı üzerine söylenecek Cumhuriyetin sözler biter mi hiç? Onun eşit yurttaşlık bilinci, aydınlanmacı yüzü, k/d/indarlar için elbette hoş karşılanmaz. Çünkü, varlıklarının, halkın bilgisizliği üzerine kurulan tekyönlü ezber yöntemi sayesinde süreceğini bilirler onlar. Okumayan, düşünmeyen, sorgulamayan ama yalnızca biat eden kitlelerin en iyi “malzeme” sayılması bu yüzdendir. Kuruluş yıllarına bakın. Avrupa’daki savaş ve faşizm karabasanından kaçanlar için en sağlam liman Türkiye olmuştur. Özellikle sanatçılar, en verimli dönemlerinde, Atatürk Türkiyesi’nin çatısı altında yapıtlarını ortaya koydular. Mimar, ressam, yontucu ve müzisyenlerin sanatımıza, dahası toplumumuza kattıklarını yadsımak olası mı? Günümüzde bazı çevrelerce o insanların kimlikleri bahane edilerek eleştirilmeye çalışıldığı kimsenin gizlisi değil. Söylemeye gerek yok, Cumhuriyet, kendisine sığınanları kimlik aidiyeti üzerinden sorgulamamıştır asla. Günümüzde pek bir moda olan yeniOsmanlıcılık akımının, yakın geçmişimizi atlayarak uzak geçmişe yönelik övücü yaklaşımlarının yüzeysel olduğu yeterince irdeleniyor mu acaba? İstanbul’da Haliç üzerine yapılması düşünülen köprünün Leonardo da Vinci’nin (1452 1519) tasarımlarından esinlenilerek planlandığı birilerince duyuruldu. Sanatla uzak yakın ilişkisi olan herkesin duyduğu bir ad Leonardo. En ünlü yapıtı da Mona Lisa. Sanatçının, zamanında söz konusu projeyi Osmanlı’ya sunduğu ama nedense gerçekleşmediği yazılı kitaplarda. 20 yıl öncesinin bir yazısındaki bilgiye göre, proje çizimlerini içeren mektup saraya ulaştığında kayıtlara geçiş biçimi dikkat çekici. Gönderilen belgeler “Leonardo nam kâfir’in mektubu” adıyla Osmanlı kayıtlarına girmiş. (Yalçın Pekşen, Hürriyet, 13 Aralık 1992) Leonardo kâfir sayılınca onun önerdikleri yapılacak değil elbette. Gerçi, başka konularda “kâfir”lerin söylediklerini uygulamaktan geri durmaz Osmanlı ama iş sanata gelince pek de olumlu yaklaştığı söylenemez. Avrupa anakarasında Rönesans’ın yükselişe geçtiği 15. yüzyılda bilim, sanat ve felsefede yaşananlar yanında Osmanlı’nın durduğu yer bambaşka. Sanatta işlenen figürlerin ele alınış biçimlerine bakarak insanın yüceltildiği bir toplumla kul sayılmış adsızların oluşturduğu topluluğun arasında bu ölçüde ayrım olacaktır artık. Cumhuriyet bu çağdışı kalmış toplumdan aydın bir ulus yaratma çabasının adıdır aynı zamanda. O nedenle topluma yön verici her girişimin kendine yer bulduğu bir kucak olmuştur Türkiye. Kültür, sanat ve bilimdeki büyük atılımların ilk adımı kuruluş yıllarındaki yerli ve yabancı bu öncü kadrolarla atılmıştı. Onların yaptıklarını ayrıntılı olarak belirtmek, adlarını vermek yazı boyutunu çok aşar. 89 yıl öncesinin öyküsü kısaca böyle. Günümüz sığınmacılarına bakınca Atatürk döneminde kaçarak bize gelenlerin niteliğini daha iyi anlamış oluyor muyuz acaba? Atatürk’e biber gazı sıktılar! ENGİN BALIM artık Cumhuriyet tarihine kara bir leke olarak geçmiştir. Ellerinde bayrak taşıyan ve sadece “Ne mutlu Türküm diyene”, “Mustafa Kemal’in askerleriyiz”, “Tam bağımsız Türkiye”, “Türkiye laiktir laik kalacak” sloganları atan yaşlısı, çocuğu, genci tertemiz Cumhuriyet insanına polisimiz aldığı emir doğrultusunda biber gazı sıkmıştır. Aslında bu gaz, doğrudan Atatürk’ün gözüne sıkılmıştır! Abartmıyorum, tarihimizde ilk defa Atatürk resmi ve ayyıldızlı bayrağımızı taşıyanlara, cop ve gazla müdahale edilmiştir. Önceki gün ben de 12 Haziran seçimlerinde birlikte omuz omuza çalıştığım CHP Ankara 1. bölge 8. sıra milletvekili adayı İlyas Güven Eroğlu ile birlikte Ulus’taki meydandaydım... İyi ki de tatilimi yarıda kesip Ankara’ya gelmişim; yoksa bu tarihi günü yaşayamayıp, TV haberlerinden seyretseydim, inanın ekran başındaki milyonlar gibi bende pişmanlık duyardım ve kendimi affetmezdim... Tekme, cop ve gaz yerken İlyas ağabeyin beni yerden kaldırıp polislerin arasından çekmesini, yaşlı bir teyzenin, affedersiniz biz istifra ederken su ve mendil takviyesi yapmasını, insanların omuz omuza barikata yüklenişlerini yaşamım boyunca unutamam. Polis başını eğdi! Olaylar patlak vermeden önce, polis barikatının önünde Türkiye Gençlik Birliği’nden (TGB) gençler çember halinde toplanan kalabalığı engelliyordu... TGB’li gençler kendilerinden “Çekilin barikatı aşalım” diye ricacı olanlara, büyük bir olgunluk ve disiplin içerisinde, “Sabredin amaçları bu zaten, yasadışı gösterip gaz sıkmak “Ulus 29 kutlaması” ya da “Meydan Muharebesi” Mayıs Cumhuriyet Bayramı istiyorlar. Yaşlılar var, görüşmeler sürüyor, arkadan yol verecekler” diye seslenerek, kalabalığı sakin olmaya davet ediyordu... Birçok yaşlı yurttaş ise polislerle diyalog kurarak “Evladım açın yolumuzu biz terörist değiliz, Atamıza gideceğiz” diye dil döküyorlardı... O anda dayanamayıp ben de sesim yettiğince, yaşları neredeyse benden bile küçük olan polislere “Eğer biz bugün ‘biji Apo’, ‘serok Apo’ diyerek ve Atatürk resmi yerine Öcalan posteri, ayyıldız yerine de PKK amblemleri ile gelseydik amirleriniz sizlere durun emri vermezler miydi?” diye sordum ve “Bugün terör örgütü yandaşları her gün izinsiz Doğu da eylem yapıyor, gücünüz onlara yetsin.. Bizlere devletimizin kurucusu Atatürk’ü savunanlara değil” diye seslendim... İnanın bir polis dayanamayıp kaskını çıkartarak ve başı önde bir şekilde “Ağabey bizim suçumuz mu? Biz emir kuluyuz yapmayın böyle” dedi... İnanın polislerin birçoğu, bu tertemiz insanları coplayıp, gaz sıkmaya hiç de hevesli değillerdi... Çünkü o polisler de çok iyi biliyorlar ki, katıldıkları birçok toplumsal olayda, kendilerine sapanla demir bilye atanlara, molotof kokteylleri ve kırdıkları kaldırım taşlarını atarak saldıranlara şahit oluyorlardı...Bizler ise sadece onlara demokratik hakkımız olan Atatürkçü sloganlar atıyorduk! Yol kesip kimlik kontrolü yapan PKK’lileri, misakımilli sınırları içinde dağıtamayan emniyet güçlerinin, Atatürkçüleri tekmelemesini ise sizlerin yorumlarına bırakıyorum.. Ama unutmasınlar ki dün yüz binlerin içinde, halkımla birlikte yediğimiz biber gazı, bizleri Atatürk devrimlerine sahip çıkma adına daha da gaza getirmiştir. Başta Kılıçdaroğlu ve yürüyüşe katılan CHP milletvekillerini de katkılarından dolayı kutluyorum. ‘Yurttaş Cumhuriyetine sahip çıktı’ ŞÜKRÜ KARAMAN nkara’da Birinci Meclis’in önünde toplanan A genci, yaşlısı, kadını, erkeği ile on binlerce yurttaş tazyikli su ve biber biber gazına rağmen, Atatürk’üne ve Cumhuriyetine sahip çıktı. Belki de dünyada eşi görülmedik şekilde en büyük bayramlarını kutlamak isteyen vatandaşlara biber gazı sıkılıyordu. Polis yürüyüşü engellemek için biber gazını sıkarken, içi Atatürk ve Cumhuriyet sevgisi ile dolu olan on binlerce yurttaş, yedikleri su ve biber gazına rağmen, kararlı ve sakin davranışlarla yıkmadan, dökmeden Ulus’tan Anıtkabir’e doğru yürüdü. Cumhuriyet Bayramı’nı, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü sahiplenmek, neden bu denli tepki çekmişti? Neden halkın Anıtkabir’de buluşması engellenmek istenmişti? Bu sorulara belleğinde yanıt arayan yurttaşlar, uzun süren bir yürüyüşün ardından, kendilerini bekleyen diğer on binlerle Anıtkabir’de buluştu. Sonbaharın ortasında insanın içini ısıtan güneşli bir Ankara gününde,Türk bayrakları ile Anıtkabir’in avlusunu dolduran on binler attıkları sloganlar, hep birlikte söyledikleri İstiklâl Marşı ile Cumhuriyetin yılmaz bekçileri olduğunu bir kez daha dünyaya haykırdı. Anıtkabir, laiklik ve Cumhuriyet vurgusunu öne çıkaran sloganlar ve on binlerin birlikte söylediği, İstiklal Mârşı, Onuncu Yıl Marşı ve en önemlisi Nutuk ile adeta yankılandı. Yurttaşlar, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ve onun devrimlerinin kararlı savunucusuı olduğunu, Cumhuriyet Bayramı’na sahip çıkarak Anıtkabir’den bir kez daha dünyaya gösterdi. : Cumhuriyet Vakfı adına Orhan ERİNÇ Genel Yayın Yönetmeni : İbrahim YILDIZ Ankara Temsilcisi : Utku ÇAKIRÖZER Sorumlu Müdür : Miyase İLKNUR 31 Ekim 2012 Çarşamba Sahibi Editör Sayfa Editörü Reklam Müdürü Satış Koordinasyon : Barkın ŞIK : Okan AKYÜREK : Kerim TAŞKAN : Osman ÖZER Yazışma Adresi : Cumhuriyet Gazetesi Ankara Yayımlayan : Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ Bürosu, Ahmet Rasim Sok. No:14 Basıldığı Yer : DPC Doğan Medya Tesisleri 06550 Çankaya Dağıtım : YAYSAT Telefon : 0312 442 30 50 Yerel ve süreli yayın Eposta : [email protected] C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle