Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Sayfa 25 Ekim 2012 Perşembe a4 Yaşam Mercimek ve Piyazı E fendim günün mana ve ehemmiyetine paralel olarak bazı okurlar kurban kavurma yazar belki diye içlerinden geçirmiş olabilirler. Ama ben bu kurban mevzuna karşı olduğum için bugünlük de olsa vejetaryenlerle kol kola durmak lazım gelir diye düşünmekteyim. Bugün yakın dostum mercimekten bahsetmek istiyorum. Gelin mercimeği birlikte biraz daha yakından tanıyalım. “Boğazlar Meselesi” serdarsahinkaya35@gmail.com Mercekten Mercimeğe Şimdi, mercimek denilince hemencecik mercimeği fırına vermek akla gelir. Öyle değil mi? “Gomşuuuu! gıııız! duydun muuu? Arhundulu kör Yaşar’ın gızıylan, yorgancı Hüsnü’nün oğlan mercimeee fırına veeemişleee!” misali. Askerde çıkan yeşil mercimek yemeğine de çoktan ad konulmuştur: Kara şimşek. Bir zamanlar aşkın kabulü için yarım kilosunun yeteceği söylenen mercimek, esas olarak baklagiller yani Fabacea familyasında yer alan Lens cinsine dâhil dört türden biridir. Ve adı Lens culinaristir. Lens, bildiğiniz üzere‘mercek’ demektir. Şeklinden dolayı bu ismin verildiği söylenir. Belki de bizim dilimize de mercek dolayısıyla mercimek olarak girmiştir. Neyse biz doğrusunu dilbilimcilere bırakıp, sürçülisan etti isek affola diyelim. Efendim bu mercimeğin, kahverengisi, sarısı da olurmuş meğer. Ama bizim mutfaklarda genellikle yeşili ve kırmızısına rastlanır. Yandaki illüstrasyon tam 1885 yılında çizilmiş olup, http://upload.wikimedia.org dan tedarik edilmiştir. Mercimek tarımı, ilk çağlardan beri yapılır ve genellikle Akdeniz iklimine yatkınlık gösterir. Bizde de yaygın olarak Güney Anadolu, Ege, Marmara bölgelerinde yetiştirilir. Hani hatırlarsınız 1990’ların başında yoğun mercimek stoklarımız var idi. Onların tüketilmesi için Prof. Dr. Ayşe Baysal Hoca ne kadar çırpınırdı hatırlarsınız değil mi? Şimdi ülkemiz o günleri nerede ise mumla arıyor. Varsa yoksa ithalat!.. TUİK’in en son 2010 yılının 11. ayına ait rakamlarına baktım. Kırmızı mercimek ithalatımız 229.198 ton, yeşil mercimek ithalatımız ise 18.720 ton. Yeşil mercimekte yeterlilik oranımız yüzde 58,51. Varın gerisini birlikte düşünelim. Yine o dönemlerden bir küçük hatırlatma daha yapmama izin veriniz. Memleketin toplam ihracatı içinde sanayi ürünleri ihracatını yüksek göstermek için torbalanmış ve kalibrelenmiş mercimek sanayi ürünleri sınıfına sokulmuştu. Çaktınız köfteyi değil mi? Gelelim Mercimek Piyazına Mercimeğin terkibinde, B vitaminleri, fosfor ve bolca demir vardır ve protein miktarı da yüksektir. Bu nedenle iyi bir enerji kaynağı ve oldukça besleyici bir gıdadır. Mercimek ile çokça yemek, köfte, çorba yapılır yapılmasına da benim en favorilerimden biri çilingir sofraları için yeşil mercimeğin piyazıdır. Hadi gelin bu lezzetli ve çok da kolay mezeyi birlikte yapıverelim. Önce malzemelerimizi bir sıralayalım: Tabii ki ayıklanmış ve haşlanmış mercimek, 45 adet taze soğan, 23 diş dövülmüş sarımsak, bir adet domates ve salçalık kırmızı biber, birkaç adet ince yeşil biber, bolca taze nane, sızma zeytinyağı, arzuya göre sirke, nar ekşisi, limon, bir tutam sumak ve pul biber, bir tatlı kaşığı tahin ve bir çay kaşığı kimyon. Ayıkladığımız mercimekleri, iyice yıkayıp, suda haşlıyoruz. Bu haşlama esnasında bir çay kaşığı toz şeker atarsak mercimeğin gazı alınmış olacaktır. Süzdüğümüz mercimeği soğumaya bırakırken, genişçe bir kap içine, taze soğanlarımızı doğruyoruz. Yeşil ve kırmızı biberlerin çekirdeklerini ayıklayıp incecik kıyıyoruz. Sonra ayıkladığımız taze naneleri de doğrayıp zerzevat ile buluşturuyoruz. Kabuklarını soyduğumuz ve küp küp doğradığımız domatesimizi de ilave ediyoruz. Malzemelerimizin içine, serinlemiş bulunan mercimeğimizi ilave ettikten sonra, bir tatlı kaşığı tahin, sızma zeytinyağı, bolca sirke ve ağız tadımıza göre nar ekşisi ya da limon suyu ve sumak, pul biber ile kimyonu da ekliyoruz. Bir büyük tahta kaşıkla bütün malzemeyi karıştırıyoruz. Bu arada nebatatlar ve mercimek birbirine iyice sarılırlar. Bu sarılmanın hız ve kıvam kazanması için bir süre gözden ırak tutun; hepsi birbirine sırlarını açsın ve kaynaşma tamamlansın. Kaynaşmanın tamamlanmasıyla tadın ve görün lezzeti. Bir parça ekmeği, suyuna banıp götürün. Dikkat edin keyif katsayınız tavan yapacaktır. Muvazenenizi muhafaza ediniz. 29 Ekim 2012 günü saat 11.00’de Birinci Meclisin önünde Vatan ve Cumhuriyetimiz İçin Seferberlik Yürüyüşünde buluşmak üzere. Ağzımızın tadı bozulmasın. Sağlık ve dostlukla. SERDARŞAHİNKAYA Hele geçtiğimiz hafta şehitler dışındaki kayıplarımız: oğlu Emir. Ve bu acıya rağmen Hilmioğlu Ailesi’ne çektirilen zulüm. Kocatepe’nin avlusunda taziye dileklerimi iletirken, 2006’da üniversitesinde düzenlediği Bağımsızlık İçin Ulusal İktisat Politikaları Sempozyumu’nda Ankara ve İstanbul’dan çok sayıda hocamızla gidişimiz ve orada yaşadığımız dostluk aklıma geldi. O dev adam, uzun tutsaklık ve bedenini kemiren makus hastalık ve de en önemlisi evlat acısı ile çok sarsılmıştı. Ve gözleri... ve gözleri… Buradan tekrar başsağlığı ve sabır diliyorum. Emir’den bir gün sonra iki çınarı daha yitirdik. Birincisi, bilim ve siyaset alanında ekonomi politik geleneğinin son temsilcilerinden Tevfik Çavdar Hoca. Çavdar Hoca, bir aydınlanma savaşçısı olarak bilimini ve yazılarını hep emek cephesi ile paylaştı, aydınlattı. Diğeri de bir usta aktör Erol Günaydın. Sanat cephesinin ihtiyar kurdu. Her ikisi de ışıklar içinde yatsın. alatya İnönü Üniversitesi’ni bir aydınlanma merkezine M dönüştüren ve gerçekten üniversite yapan tutsak rektör Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu Hocamızın trafik terörüne kurban verilen sevgili Bayram tatilini Ankara’da geçirecek olanlar için 8 ayrı rota belirledik yaprak sarma da sizi bekliyor. Kaplıca ve orman Kızılcahamam kent merkezine daha yakın. Bir saat mesafede... Doğal parkları ve kaplıcaları sizi cezbedebilir. Sessizce ormanda yürümek, kuş cıvıltılarını dinlemek istiyorsanız Soğuksu Milli Parkı’na davetlisiniz... Bölgede oteller mevcut, konaklama sorunu bulunmuyor. Havaların serinlediği bu günlerde açıkhavada kaplıcanın sıcak suyu ile dinlenebilirsiniz. Dünyanın en büyük fosil ormanlarından biri bu ilçemizde bakir olarak duruyor. Aydos Yaylası, Roma Hamamı, Beylik Köprüsü, Gelin Kayası gibi yerler ilk akla gelenlerden... Yine minik bir anımsatma: Kızılcahamam’ın maden suları da meşhur. Arabanın bagajına 24’lük bir paket atmayı unutmayın... Bozkırın ‘izli’ adresleri SERTAÇ EŞ Bugün Kurban Bayramı’nın birinci günü, bayramınız kutlu olsun... Birçok Ankaralı, uzun tatili şehir dışında değerlendirmek üzere yollara düştü. Tatil, arife gününden başlamış olacak ki sabah saatlerinde Kızılay pek sakin bir görünümdeydi. Ancak, bayramlarda Ankara yalnızca “göç vermiyor” aynı zamada “göç de alıyor”. Ailesinden uzak öğrenim gören öğrenciler de önceki gün itibarıyla dönmeye başladı. Biz bayram tatilini, dolu dolu geçirebilmeniz için sizlere 8 rota belirledik. Öncelikle Ankara içinden başlayalım. Bu kapsamda ulaşım olanakları kısıtlı olan Ankaralıların toplu ulaşım vasıtalarıyla ziyaret edebileceği yerleri sıralayacağız. Ankara Kalesi Kimi kaynaklara göre Hitit döneminde inşa edilen kale ve çevresi kent tarihi açısından önem taşıyor. Ankara büyüyüp yayılmasına karşın kale halen kenti izlemek isteyenlere panoromik bir görüntü sunuyor. Özellikle bayramda konuk ağırlayan ev sahipleri, misafirlerini kaleye götürebilir. Çıkrıkçılar Yokuşu kente özgü alışverişin merkezi durumunda. Kale içindeki restoranlarda ise Ankara’ya özgü lezzetler tadılabilir, Erzurumlu amcanın “Çayhanesi”nde yeğenlerinin demlediği çayları yudumlanabilir. Kaleyi gezdikten sonra hemen yakında yeni düzenlenen HamamönüHacettepe bölgesini gezmenizi de öneririz. Altındağ Belediyesi bölgedeki eski Ankara evlerini “restore etti”. Karacabey Hamamı ve çevresindeki yeni düzenlemeyi görmenizi tavsiye ederiz. Anıtkabir Atatürk’ün ebedi istiratgâhı Anıtkabir de bayramda sizi bekliyor. Özellikle Ankara dışından gelen konukların ziyaret etmek isteyebileceği Anıtkabir’deki müzede, Atatürk’ün balmumundan birebir yapılmış heykelini görebilirsiniz. Atatürk’ün okuduğu kitaplar da orijinal haliyle müzede bulunuyor. Atatürk’ün sayfalara not düşerek okuduğu kitapları merak ediyorsanız mutlaka Anıtkabir’e gitmelisiniz. Anıtkabir’de ayrıca, Ata’nın kişisel eşyaları, motor yatı ve arabaları da sizi bekliyor. Anıtkabir gezisi yapmayı planlayanlar “www.anıtkabir.org” adresinden ayrıntılı bilgi edinebilir. Eymir ve Mogan Ankara’nın iki gölü... Eymir ve Mogan aynı zamanda denize hasret Ankaralıların teselli kaynağı. Özellikle Eymir’de ormanla göl iç içe. Temiz havayı ciğerlerinize çekerek yürümek, bisiklete binmek ve ekmek arası balık yemek istiyorsanız mutlaka Eymir’e gidin. Eymir ile ilgili bir uyarı yapalım. Hafta sonları ve bayram günlerinde içeriye özel araçlar alınmıyor. Eymir’i ring araçlarıyla gezmeniz gerekiyor. Mogan’da ise göl kenarına kurulmuş restoranlarda hoşça dost sohbetleri yapabilirsiniz. Sonbaharın kraliçesi: Karagöl Eğer, bayram tatilinin bir gününü Ankara’nın yakın çevresinden bir yere giderek geçirmek istiyorsanız, size birinci önerimiz Karagöl. Sonbaharın kraliçesi Karagöl, bu mevsimde mutlaka görülmesi gereken ender yerlerden. Gölün çevresindeki ağaçlar bu mevsimde bir renk cümbüşü oluşturuyor. Karagöl’de mangal yakmak isteyen piknikçilerin tam adresi. Minik bir hatırlatma: Karagöl, kent merkezine bir saatlik mesafede bulunuyor. Giderken ve dönerken Çubuk ilçesinden geçeceksiniz. Kışlık turşunuzu meşhur Çubuk turşularından karşılayabilirsiniz. Beypazarı’na yemeğe... Kırk katlı ev baklavası, incecik nefis zeytinyağlı yaprak sarması ve meşhur güveciyle Beypazarı size bir buçuk saatlik mesafede... Artık İstanbul’dan, Bursa’dan da konukları oluyor. Kadınların takı alışverişi için de mükemmel bir seçim. Gümüş küpe, toka, kolye seçenekleri sınırsız. Tüm bir gününüzü restore edilmiş tarihi mekânlarda geçirebilirsiniz. Yerli halkı misafirlere çok sıcak. Kışlık erişte, cevizli sucuğun yanı sıra baklava ve Açıkhava müzesi: Kapadokya Ankara’dan azıcık daha uzaklaşalım mı? Ülkemizin açıkhava müzesi, Kapadokya’dan bahsedeceğiz. Ankara’ya 320 kilometre mesafede. Özel araçla günübirlik gidilip dönülebilir. Ihlara Vadisi, Peribacaları ve çanak çömlekleriyle ünü dünyaya ulaşmış durumda. Havaların uygun gitmesi durumunda bütün bölgeyi balonla gezebilme olanağınız da bulunuyor. Yolunuz düşerse, Derinkuyu, Avanos, Göreme ve Ürgüp’ü görmeden dönmeyin. Karadeniz’e, yeşile... Son önerimiz Amasra. Ankara’ya 278 kilometre mesafede. Günübirlik gidip dönülebilir. Muhteşem doğal güzellikleri barındırıyor. Karadeniz’de tam balık mevsimi. Hamsi’den Palamut’a, muhteşem bir balık ziyafeti çekebilirsiniz kendinize... Amasra, size bu bayramı anımsatacak çok sayıda hediyelik eşya ve aksesuvar alma olanağı da sunuyor. İyi bayramlar... DERS VERENLER FRANSIZCAYI konuşturuyorum ve mesleki hukuksal çeviri. 0506 300 30 75 SATILIK ARSA ÇORLU'da satılık, k.karşılığı 100, 200, 300, dairelik arsalar www.hakangungor.com 0.312.318 44 88 C MY B