Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
16 GÖRÜNÜM A. Celal BİNZET 21 Ocak 2011 Cuma 342 Unuttuğumuz Köyden Kalanlar ünümüz, birtakım değerleri unutma günü. Bizleri bugünlere taşıyan, kimliğimizin temel taşı kimi kavramları terk ederek yeni oluşumların peşine düşüldüğü zamanlardayız artık. İçinde yuvarlandığımız sistem, hızlı değişim süreciyle belleklerimizi temizleyerek bizleri yeni dayatmalar karşısında çaresiz bırakma derdinde. Halbuki esas olan, köklerini bilmek ve onun üzerine geleceğini kurmaktır. Bu aşamada sanatın öncü rolünü yadsımak olanaksızdır. İlk bakışta çelişik gibi görünen bir durum karşısındayız. Öyle ya, geçmiş değerleri bilmekle geleceğe dönük tohumu içinde barındıran sanatı yan yana getirmek çelişki değilse nedir? Hiç de göründüğü gibi değil durum! Sanat, konusu ne olursa olsun, kendiliğinden ileriyi hedefler. Geriye kalansa, sanatçının tercihinden başka bir şey değildir. Ancak, sanatçının bireysel bakışı, yani sanatının içeriği biçime şöyle ya da böyle etki eder. Süleyman Karakul için de aynı yaklaşımın geçerli olduğunu söylemek olası. Onun, G&G Sanat Galerisi’nde açılan sergisi bu kararlı gidişin izleri olan resimlerle dolu. Bugüne değin kendine konu olarak aldığı Anadolu köylüsünün kırsaldaki yaşam öyküsüne ilişkin izlenimleri tuvaline aktardığını biliyoruz. Kimi kez doğa görünümlerine yönelse de, esas olarak sanatçının ilgi odağında insanın yer aldığı bir gerçektir. Kadını erkeğiyle tarlada ekin toplayan, çapa yapan insanlar yanında çocuklara bakmaktan geri kalmaz Karakul. Sanat yapıtında biçim ile içerik ilişkisi bağlamında sanatçının kullandığı renkler birbirini tamamlar niteliktedir. Anadolu bozkırına kimliğini veren sarıkahverengi bileşimin paletindeki egemenliğini bu düşünce açısı içinde değerlendirmek gerekir. Resimlerdeki yapılanmanın izlerini sürdüğümüzde, rengin içerikle örtüştüğü bir birliktelikle karşılaşıyoruz. Ayrıca açıklamaya gerek kalmayacak şekilde sanatçı, bugün unuttuğumuz bir dünyayla yüzleşmemize olanak sağlıyor. Geçmişte köy edebiyatına ve resmine konu olmuş bir yaşam biçimi bugün öylesine uzakta kaldı ki, yeni yetişen kuşaklar bunların hiçbirisi üzerine ayrıntılı bir bilgiye sahip değiller. Başta da vurgulandığı gibi, üretimle ilgili her tür kavram hiçbir şey çağrıştırmıyor artık insanımıza. Sanat, bu yönüyle de bizler için yol gösterici bir işlev üstlenmiş gibi. Onun zenginliği ve kalıcılığının gerisinde bu anlayışın yattığını bilmek, toplumun biraz daha bilinçlenmesiyle eşdeğerlidir. Başka bir deyişle, sanat aracılığıyla düşünmenin, daha aydınlık ve geleceğe kararlı bakan bir toplumun yaratılmasındaki rolünü unutmamak zorundayız. Süleyman Karakul, gerek içinde yetiştiği coğrafyanın bilincinde açtığı derin izler, gerekse çatısı altında eğitim gördüğü Gazi Eğitim Enstitüsü Resim Bölümü’ndeki ortamın biçimlendirmesiyle oluşan sanatsal kimliğinin ürünü son dönem çalışmalarıyla belleğindeki kayıp dünyanın görsel izlenimlerini sunuyor izleyiciye. G ‘Stratejikİletişim’ A NKARA (Cumhuriyet Bürosu) Politik Psikoloji Derneği (PPD), Ankara Üniversitesi ve Bahçeşehir Üniversitesi Stratejik Araştırmalar Merkezi (BÜSAM) ile birlikte “Stratejik İletişim ve Algı Yönetimi” semineri düzenliyor. Seminer katılımcılarına iki günlük eğitim sonucunda sertifika da verilecek. Ankara Üniversitesi Rektörlüğü Konferans Salonu’nda gerçekleştirilecek seminer bugün başlayacak ve yarın sona erecek. Seminere AKP hükümetinin ilk Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış, CHP’li Onur Öymen, gazeteci Murat Yetkin, terör uzmanı Ercan Çitlioğlu, Doç. Dr. Nuran Yıldız, Cengiz Tavukçuoğlu, Prof. Dr. Ali Çağlar, Şenol Kantarcı, Hasan Onat, Prof. Dr. Ümit Özdağ, İsmail Doğan, Mehmet Şahin, Abdulkadir Varoğlu ve Ahmet Tolungüç katılarak birer sunum yapacaklar. Seminerde Tolga Tokaç’ın “Sıfır Noktası Camii ve Dönem Arası Seçimleri” başlıklı makalesi ile Senem Çevik’in “Düşman Algısı” başlıklı çalışması katılımcılara sunulacak. PPD iki günlük seminer düzenliyor A ‘CumhuriyetAnkarası’takvimleşti Tek’in eseri olan II. TBMM binasının çizimi ile başlayan takvim, “Arif Hikmet Koyunoğlu’nun Türk OcağıHalkevi, Etnografya Müzesi, Kültür Bakanlığı eserleri, Vedat Tek ve Kemalettin Bey’in Ankara Palas eseri, Kemalettin Bey’in Belvü Palas, Vakıf Apartmanı, Gazi Eğitim Estitüsü, Devlet Demiryolları Genel Müdürlüğü’nün ilk binası, Mimar Kemalettin İlkokulu, Seyfi Arıkan’ın İller Bankası Binası ve Şevki Balmumcu’nun Sergi Evi” çizimleri ile sürüyor. Vakıf, önümüzdeki yıllarda hazırlayacağı duvar takvimlerinde de bu içeriği sürdürmeyi amaçlıyor. Gelecek yıllarda Türk mimarların başkente kazandırdığı diğer eserler ile TBMM’nin mimarı Prof. Clemens Holzmeister ve Avusturya kökenli İsviçreli mimar, kent plancı ve eğitimci Ernst Egli gibi yabancı mimarların eserleri de takvim yapraklarını süsleyecek. NKARA (Cumhuriyet Büro) Ankaralılar ve Ankara’yı Tanıtma Vakfı’nın her yıl hazırladığı duvar takvimi, bu ve bundan sonraki yıllarda, “Cumhuriyet Ankarası”nda yapılan mimari eserlerin çizimleri ile birlikte sunulacak. Ankaralılar Vakfı, 2011 yılına Ankaralılar ve Ankarayı tanıtma Vakfı ismiyle girdi. Vakfın bundan önceki yıllarda da hazırladığı duvar takvimi, bundan sonra farklı içerikle başkentlilere sunulacak. Duvar takvimleri, Cumhuriyet Ankarası’nın özgün mimari eserlerinin çizimleri ile donatılacak. “2011 Ankara Takvimi”nde Başkent Ankara’nın kuruluşunda Türk mimarlar tarafından Ankara’ya kazandırılan binaların çizimleri yer alıyor. Takvimin her yaprağında bir mimari eserin mimar Fikret Ünsal tarafından çizilmiş örneği bulunuyor. Ocak ayında mimar Vedat