Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet Ankara 310/11 Haziran 2010 GülümPekcanDansTiyatrosu’nda dansvetiyatroiçiçe K ? Selda GÜNEYSU Gülüm Pekcan sahnede oreograf, dansçı ve tiyatrocu Gülüm Pekcan Şimşir’in, üniversiteden mezun olduğu yıllarda en büyük isteği modern dansı ve tiyatroyu buluşturan, bu konuda eserler sahnelenen, dans ve tiyatro eğitimlerinin verilebildiği bir mekâna sahip olmaktı. Bu amaç doğrultusunda kuruldu Gülüm Pekcan Dans Tiyatrosu, 1992 yılında. O günden bu yana da tiyatroda, her yıl birbirinden farklı yapımlar başkentlilerin beğenisine sunuluyor. Gülüm Pekcan Şimşir, salt kendi tiyatrosunda oyunlar sahnelemekle kalmıyor. Devlet Tiyatroları (DT) ve özel tiyatrolara koreografiler de yapıyor, yurtdışında düzenlenen uluslararası festivallere katılıyor. Pekcan, yurtdışından ülkemizdeki sanatsal faaliyetlerin nasıl görüldüğü yönündeki izlenimlerini ise “Yabancı ülkelerden aşağı kalır yanımız yok” diyerek anlatıyor. Türk sanatçıların yurtdışında gösterdiği başarıları da “mükemmel” olarak nitelendiriyor. Koreograf, dansçı ve tiyatrocu Gülüm Pekcan Şimşir ile kurucusu olduğu Gülüm Pekcan Dans Tiyatrosu’nu ve ülkemizde sanatın yerini konuştuk: Gülüm Pekcan Dans Tiyatrosu ne zaman kuruldu? İşlevi nedir? I 1992 yılında kurulduk. Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi (DTCF) Tiyatro Bölümü’nden mezun olur olmaz, 2008 yılında yaşamını yitiren bilim adamı, tiyatrocu Prof. Dr. Metin And’ın beni yönlendirmesi üzerine, aldığım modern dans ve bale eğitimlerimi de birleştirerek, dans tiyatrosuna yöneldim. Bilindiği gibi dünyada pek çok dans türü, disiplini var. Bu noktadan hareketle, Gülüm Pekcan Dans Tiyatrosu, çağdaş dans, bale, oyunculuk türlerinin hepsini içeriyor. Her yıl farklı eserler sahnelenir tiyatromuzda. Ben de hem bir koreograf, hem de bir sanat yönetmeni olarak her yıl sanatın gelişimlerini takip ediyor ve tiyatromuza bu ye nilikleri eklemeye çalışıyorum. Örneğin 1995 yılında “Carmen”i kendimize göre yorumladık. Ardından da Yunus Emre, Mevlana, Pir Sultan Abdal dizileri gerçekleştirdik. Bu dizileri Nezihe Araz’ın uyarlamasıyla “Hoşgör” adıyla sahneye taşıdık. Geçen yıl da “7x24 = Bir Ömür” adında bir eseri sahneledik. Bu yıl ise televizyon programlarının saçmalıklarını konu edinen, onları hicveden “Gerçeğin Öteki Yüzü” adlı eserimizi izleyicilerin beğenisine sunduk. Yani Türkiye değiştikçe, yaşam şartlarımız değiştikçe biz de değişiyoruz. ‘Ankara’da sanat yapmak zor’ Gülüm Pekcan Dans Tiyatrosu’nda bale, modern dans ve oyunculuk eğitimleri de veriliyor mu? I Elbette. Burası Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı bir kurum ve halka açık. Bugün kurumumuzda dans eden sanatçıların birçoğu burada yetişti. Farklı meslek dallarına mensup kişiler de dans eğitimi almak için geliyorlar. Biliyorsunuz, Türkiye’de, özellikle de Ankara’da sanat yapmak çok zordur. İstanbul gibi değildir Ankara. İstanbul’da sponsorluk ilişkileri daha gelişmiştir. Büyük organizasyonlar gerçekleştirebilmek daha kolaydır. Ancak her şeye karşın ben Ankara’da sanatsal aktivitelerde bulunmaktan çok memnunum. Çünkü burası başkent. Bu nedenle biz Ankara’da sanat adına çok önemli işlevde bulunuyoruz diye düşünüyorum. Oyunlarımızı zaman zaman Ankara Sanat Tiyatrosu’nun (AST) sahnesine de taşıdık. Sonra kendi oda tiyatromuzu oluşturduk. Son iki yıldır da oda tiyatromuzda sahneliyoruz oyunlarımızı. İzleyicilerimizle göz göze, iç içe... Tıpkı Berlin ve New York’taki küçük mekânlarda sahnelenen oyunlar gibi... Yılda kaç temsil veriyorsunuz? I Yılda en az 25 temsil verir Gülüm Pekcan Dans Tiyatrosu. Onun dışında ben gerek Devlet Tiyatroları’na (DT) gerekse özel tiyatrolara pek çok koreografi yapıyorum. Gülüm Pekcan Dans Tiyatrosu’nun da belli ortaklıkları oluyor. Festivaller için yapılan özel gösteriler gibi... ‘Dans tiyatrosu ile asfalt tanıtımı bile yaptık’ Bu temsiller daha çok dans tiyatrosu niteliğini mi taşıyor? Klasik tiyatro eserlerini de sahneye taşıyor musunuz? I Biz genellikle dans tiyatrosu türündeki oyunları sahneliyoruz. Kendimize özgü bir tarzımız var. Zaten sanatın ve çağdaş dansın güzelliği de buradadır. Her yönetici ya da her koreograf, farklı açılardan yorumlar bir eseri. Düşünün biz dans tiyatrosu ile asfalt, su yalıtım, bina bile tanıttık bir fuarda. Tabii biliyorsunuz bizim işimizin bir yanı da şov. Dans tiyatrosu kavramı nedir? Türkiye’de dans tiyatrosunun çok yeni olduğunu söyleyebilir miyiz? I Türkiye’de çağdaş dans ve dans tiyatrosu 18 yıl önce, yani ilk kurulduğumuz zamanlarda çok yeni bir kavramdı. Ancak Türkiye’de özellikle sanatta çok çabuk ilerliyor. Bu noktada ülkemizde düzenlenen uluslararası festivallerin, yetişen dansçıların yurtdışına açılmasının çok önemli etkisi var. Bugün dünyada pek çok Türk dansçı ve türk koreograf bulunuyor. Zaman zaman bizler de yurtdışındaki festivallere katılıp, workshoplar gerçekleştiriyoruz. Yani Türk sanatçıların dans altyapısı çok kuvvetlenmeye başladı. Son yıllarda, başladığımız yıllardaki gibi zor olmadığını söylemek mümkün. Dans tiyatrosunun özelliği de tüm dans disiplinlerini içinde barındırması ve bir eserin proje sahibinin bakış açısından sahnelenmesidir. Sezon boyunca her cuma saat 20.00’de biz oyunlarımızı izleyici ile buluşturuyoruz. Yurtdışında bugüne değin çok sayıda uluslararası festivale katıldınız... O festivallerde Türkiye’deki sanatsal aktiviteler nasıl değerlendiriliyor? I Bence son 20 yılda, Türk sanatçılarının yurtdışında gösterdiği başarılar muhteşem. Ben bugüne değin katıldığım festivallerde beğeni ve takdirle karşılaştım. Yabancı ülkelerden aşağı kalır yanımız yok. Bugün duyuyoruz, Türk çocukları uluslararası alanda düzenlenen çeşitli bale yarışmalarında dereceye girmişler. Bu ne büyük bir mutluluktur. Ankara’da da yoğun bir şekilde sanatsal aktiviteler düzenleniyor ancak yine de İstanbul karşısında geride... I Öncelikle belirtmek isterim ki, İstanbul bugün tüm dizilerin çevrildiği, uluslararası pek çok festivalin düzenlendiği bir kent. Yani sanatsal olarak çok sirkülasyonun olduğu bir yer. Kentin altyapısı da bu aktiviteleri kaldırabilecek düzeyde, maddi güçler de Ankara’ya göre hayli fazla. Ankara’da da sanatsal aktiviteleri takip eden çok sayıda kişinin olduğunu söyleyebiliriz. Ancak ne yazık ki bu aktiviteler belli bir kesim tarafından takip ediliyor. Biz de gerçekleştirdiğimiz yapımlarla bu ilgiyi çoğaltmak için uğraş veriyoruz. 16