27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ecenin, kanatları olur mu hiç? Yoksa dünyamız sürekli karanlıklar içinde kalır ve günyüzünü göremez, ışıklı dünyadan söz edemez olurduk. Ve göz gözü göremez olurdu. Gece, zamanı tükenince kanatlarını açıp, uçup gidiyor ve yerini gündüze bırakıyor. Işıklanıyor dünyamız. Eskil çağda olsaydık böyle düşünürdük. Güneşin, gece gelince oteline çekilip uykuya daldığı söylenmez miydi ya da gök gürlemesinin nedenini Zeus’un arabasının geçişine bağlamazlar mıydı? Onların gözünde, gece de zamanı gelince kanatlarını takıp uçup gider olurdu. Bilimin olmadığı yerde hurafeler, söylenceler, yanılsamalar vardır. Ne ki bilimin girdiği yerde de yanılsamalar yok olur. “Koskoca bir dünya bir kağıt parçasına” sığar. İnsan gerçekle yüz yüze kalır ve hesaplaşır; ya kazanır ya yitirir. Gecenin Kanatları G ? Prof. Dr. Necdet ADABAĞ Cumhuriyet Ankara 291/29 Ocak 2010 Hesaplaşmak kaçınılmazdır Hesaplaşmak kaçınılmazdır. Öte yandan salt yanılsamalarıyla yaşayamaz insan. Gerçekliğin ağır bastığı dünyamızda, özellikle ülkemizde sırça köşke çekilip yaşamak olanaklı değil. Her insan, özellikle aydın kişi çevresini yoklamak, sorgulamak zorundadır. Dünyamız kötüye gidiyor. Bu kötülüğün nedenlerini bulgulayıp ortaya çıkarmak aydına düşüyor. Kavganın, dövüşün, düzenbazlığın, sahtekâtrlığın, cinayetin, ve ev basıp katliam yapmanın, faili meçhullerin sorulmayan hesaplarını sormak da aydına düşüyor. İnciraltı, Bahçelievler katliamı henüz belleklerden silinmedi. Silinmemesi de gerekir. Silindiği zaman gene aynı türden, aynı boyutta katliamlar olur ve giderek artar da. Bu olayları belleklerde taze tutmak gene aydınların işidir. Hiç gecenin kanadı olur mu? Gecenin kanatları bir mecazdır. Hiç gecenin kanadı olur mu? Olmaz. Ama yönetmen Serdar Akar filmine bu adı koymuş. Gece (Beren Saat) genç bir kızın örgütteki kod adıdır. Çocukluğunda evi basılmış, ailesi öldürülmüştür. Basan polis mi yoksa başkaları mı? Bana göre polise dur diyen sivillerdir. Ya da sivil polislerdir. Tıpkı Bahçelievler’de olduğu gibi bir partinin sivil militanları da olabilirdi. Bahçelievler’de İşçi Partisi üyesi gençlerin evini basan ve katliam yapan sağcı militanlar değil miydi? O yıllarda bir kıyım vardı. Kardeş kardeşe düşmandı. Şimdi de öyle, değişen bir şey yok. Gece, büyür ve canlı bomba olur. Gece’nin kanatları bedenine sardığı bombalardır. O bombalar Gece’ye kanat olacak ve Gece uçacaktır. Kalabalıkları ve bu arada bakan olan, ailesini katleden polisi de uçuracaktır. Burada yanılsamalara, imgelem dünyasına yer yoktur. Gerçekle birebir yaşanmış bir olay örgüsü vardır. Gece’nin yaşadığı uydurma bir öykü, kurgu değildir. Gözünün önünde annesini, babasını öldürmüşlerdir. İntikamı acı olmalıdır. Kin, nefret, öfkeyle kıvranır. Ne ki onu kullanmak isteyenler vardır. Gece’nin yaşadığı trajedi onlar için bir araç olabilirdi. Ne uğruna belli değil. “Devrim” deniliyor adına, ama o devrimi niçin ve kim için yapacaklardı? Devrim de, ne için yapılacağı da belli olmadı şimdiye dek. Bugün de savaş var; bu savaş da niçin yapılıyor belli değil. Kürt gençlerini savaşa sürenlerin beklentisi nedir? O gençlerin geleceğini mi kurtarmaktır acaba! Yoksa kendi çıkarlarına dönük beklentileri mi var? Gece aşık oluyor Genç Gece o gençlerden biridir. Tam kanatlarını takıp uçacağı zaman böylesi bir olay örgüsünün içine itilir. Ne ki kaldığı evin kapıcısının oğluna, Yusuf’a (Murat Ünalmış) aşık olur. Oğlan koşucudur. Sürekli antrenmanlara giden, koşan, çabalayan düzgün bir gençtir. Öyle böyle bir aşk macerası değil, içtenlikli bir ilişkidir onlarınki. Gece, canlı bomba olarak hazırlanır. Gidecektir. Gideceği yeri havaya uçuracaktır. Kararlıdır. Bu konuda ikircikli değildir ama arkasında bırakacağı sevgilisini ve daha önce gençliğini düşünmektedir. Ülküsü ağır basmaktadır gene de. O kadar çok koşullanmıştır ki sevişme sahnesinde, sırtüstü yatarken kollarını yana açmış olması kafasındaki intihar fik rini bir türlü atamadığının işaretidir sanki. Çünkü Gece, bombaları bedenine yerleştirirlerken aynı konumda, bu kez ayakta, kolları yana açık durmaktadır. Çarmıha gerilmiş gibi bir görünüm sunar. Kendisini çarmıha gerilmiş gibi görmektedir belki de. Onunki, genç çocuğu sevmesine karşın, bu sahnede sevişmekten çok kafasındaki kara fikri atmaktır, ne ki başaramadığını, kollarını yana açarak göstermektedir. Bize göre yönetmenin güzel bir buluşudur kızın kollarını yana açarak vermek istediği ileti. İki sahnede de Gece, kullanıldığının işaretlerini mi veriyor yoksa? Bir başka olasılık da ölmeden önce cinsel ilişkiyi tatmış olmanın kazandıracağı deneyimi yok saymamak adına oğlanla yatmak istemiş olacağıdır. O nedenle kolları sıcak bir iletişimi sağlamaktan uzaktır. Gece’nin yatak sahnesindeki duruşu olgun, deneyimli bir kadının dişil arzusunu sahnelemeye dönük değildir. şisel kin ve öfkesinden öte, çevresindeki insanların sözüm ona solcu söylemlerinden uzaktır. Devrimcilik adına yapılan konuşmalar sığ ve kurudur, ayrıca kısırdır. Devrimci söylemin ince örgüsü içinde hak, hukuk aramak varken intikam duygularıyla donatılmış ve kullanılmış bir gençlik vardır filmde. Devrimciliğin insancı ve insansı yanı yok sayılmıştır. Sol söylemin ana unsuru insana zarar vermemek ilkesi görmezden gelinmiştir. Sevgisizlikten olduğu çok açık Film kısa zamanda kotarılmış bir film olarak gözükmektedir. Üzerinde daha çok düşünülmesi gerekirdi. Adına başarılı bir film demek çok zor. Ayrıntıda boğulmak ve özü kaçırmak gibi bir yanlışın içine girildiğini söylemek olanaklı. Yüzdeye vurulduğunda gerçeklik adına işlenmiş yanlışların başında filmdeki yapaylığın oran olarak yüksek olması gösterilebilir. Ben, Gece’nin üstlendiği rolünü özgürce götürdüğünü; karşısındaki Yusuf’un kendi başına olmaktan çok Gece’nin duruş ve tavırlarına dayalı olarak oluşan bir süreç içinde kurulu bir oyuncak gibi devindiğini gözlemledim. Ancak film vermiş olduğu ileti açısından çok önemli. Gece’yi son anda canlı bomba olmaktan kurtaran Yusuf’un ona olan aşkıdır. Bu kan, bu gözyaşı dünyası yoksa aşksızlıktan ötürü mü? Aşksızlıktan mı bilmem ama, sevgisizlikten olduğu çok açık. İnsan ilkesi görmezden geliniyor Yönetmen, Beren Saat’i seçmekle doğru bir iş yapmıştır. Saat başarılı olduğu kadar bedensel zayıflığıyla genç bir kıza yaraşır bir imge yaratmış ve o zayıf ve genç bedenin gerisindeki genç kızlara özgü masumiyet ve saflığı ince yapısıyla daha etkin bir biçimde yansıtmayı başarmıştır. Sergilediği oyunuyla kendisinden daha güçlü ve daha deneyimli (sanki) biriyle kurduğu ilişkiden ötürü aradığı koruyucu kişiyi bulduğu sanısı uyandırmıştır izleyicide. Sonuçta Gece ki 2
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle