Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet Ankara 290/22 Ocak 2010 Mehmet Can Özer’in tek müzik aleti bilgisayarı ? Selda GÜNEYSU B esteci, orkestra şefi ve Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı Öğretim Görevlisi Mehmet Can Özer,çok genç olmasına karşın yurtdışında sayısız konserler vermiş biri. Ancak Özer’i diğer müzisyenlerden ayıran bir yönü var. Özer konserlerinde tek bir alet kullanıyor, o da bilgisayar. Çünkü Özer, Türkiye’de çok az bilinen elektroakustik müzik konusunda uzman. Hatta Özer, elektroakustik müzik anlamında kendisine özgü, “Aşure” adını verdiği bir bilgisayar yazılımı bile geliştirmiş. Bu yazılımda Özer, doğada var olan sesleri bilgisayar ortamına aktarıyor ve bu seslerden besteler üretiyor. Özer’in bu bestelerinden oluşturduğu bir albümü de var: “Siyah Kalem Dansı.” Albüm, bugün Türkiye’de çıkan ilk elektroakustik müzik albümü olarak da biliniyor. Besteci, orkestra şefi ve Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı Öğretim Görevlisi Mehmet Can Özer’le elektroakustik müziğin ne olduğunu ve bu alanda çıkardığı “Siyah Kalem Dansı” adlı albümünü konuştuk: Bize kendinizi tanıtır mısınız? I Ben aslında besteci ve orkestra şefiyim. Aynı zamanda Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı’nda öğretim görevlisiyim. 1981 yılında doğdum. Profesyonel müzik kariyerime, Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fa kültesi Kompozisyon Sanat Dalı’nda başladım. Mezun olduktan sonra Cenevre Konservatuvarı’nda, konservatuvar tarihinin ilk yüksek lisans öğrencisi olarak eğitim gördüm. 2005 yılında Türkiye’ye döndüm ve Başkent Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nda uzman öğretim görevlisi olarak çalışmaya başladım. 1998 yılında HalıcıMidi Beste Yarışması ile 2003 ve 2007 yıllarında iki kez Bourges Uluslararası Elektroakustik Müzik Yarışması’nda birincilik ödülü aldım. 2006 yılında Goethe Enstitüsü Sanatçı Ödülü’ne, 2008 yılında da SWR Experimental Studio Ödülü’ne değer görüldüm. Bourges (Fransa), AudioArt (Polonya), ReMusica (Kosova), Busan Bienali (Kore), Pyramidale (Almanya), Acousmania (Romanya), SMC (Yunanistan), Genrator (İsviçre), ElectroGlobe (Belçika), Dias Musica Electroacoustica (Portekiz), Create (Amerika) ve EMUfest (İtalya) gibi pek çok uluslararası festivalde ülkemizi temsil ettim. Yurtiçinden aldığım beste siparişleri dışında, I.M.E.B. (Fransa) ve MusiquesRecherches (Belçika) tarafından da eser sipariş edildi ve onların stüdyolarına davet edildim. Yurtdışında elektroakustik müzik dalında pek çok konser verdim. ‘Sanat adına ciddi işler yapılıyor’ iz Türkiye’de ilk elektroakustik müzik albümünü, “Siyah Kalem Dansı”nı çıkaran birisiniz... Elektroakustik müzik nedir? I Elektroakustik müzik bana göre çağdaş çoksesli müziğin geldiği bir nokta. Şöyle ki bilindiği gibi her besteci elindeki enstrümanın müziğini yazmıştır. Kavalı düşününün. Besteci kavalın doğası gereği müzik besteler. Kaval çalarken bir yerde nefesiniz kesilir, bu demektir ki kaval için uzun sesler yazamazsınız. Çok kalın notalar kullanamazsınız. Bu durumun biraz ilerisini düşünün. 20. yüzyılda insanlar doğadaki sesleri kaydetmeyi öğrendiler. Bu 1500’lü yıllarda mümkün değildi. Sesin kaydedilmesi öğrenildikten sonra bestecilerin ses üzerindeki tasarrufu gelişti. Ses nasıl gelişiyor ve değişiyor? Sesin nasıl başkalaştırılabileceği üzerine işler doğdu. Yani var olan sesler başkalaştırılarak yeni sesler üretilmeye başlandı. Üretilen seslerin doğasındaki müziği aramak aslında elektroakustik müzik. Yani eski müzisyenlerin yaptıklarına ek olarak biz kendi çalgılarımızı tasarlayabiliyoruz. Örneğin bugün benim çaldığım bir bilgisayar. “Siyah Kalem Dansı” albümü de tamamen bu yöntemle oluşturuldu MERHABA ANKARA Resim Sergisi S değil mi? I Temel noktası bu, evet. Tamamen elektroakustik müzik alanında yapılmış bir albüm. Bu albümü yaparken de ben kendi bilgisayar yazılımımı geliştirdim. Bu yazılıma da “Aşure” adını verdim. Nasıl bir yazılım Aşure? I Bu yazılımı geliştirirken çıkış noktam, iki insan arasındaki etkileşim yani muhabbet. Bir konuşmanın iki veya daha çok tarafı olduğunu düşünürsek, her bir yeni veri konuşmaya katılan diğer tarafların zihninde birtakım tetiklemelere yol açacak, bunun üzerine de konuşmanın önceden belirlenebilirliği kalmayacak, içeriği tamamen sürpriz bir hal alacaktır. Buradan hareketle, bu etkileşimi nasıl modelleyebileceğim üzerine düşündüm. Sanal bir müzikal ortak üzerinde çalışmaya başladım. Yani “Aşure”, temelde bir mikrofon ile herhangi bir sessel olaya tepki verebilecek şekilde tasarlandı. Albümünüzün adına “Siyah Kalem Dansı” adını vermenizin özel bir nedeni var mı? I Mehmet Siyah Kalem adında bir ressam var. Bu ressamın 15. yüzyılda yaşadığı tahmin ediliyor. Eldeki tüm veriler Siyah Kalem’in Orta Asya kökenli, Çin ve Maveraünnehir kültürüne hâkim bir gezgin sanatçı olduğu yönünde. Sanat tarihçilerine göre, o dönem sanatçılarının ve sonrasının da ulaşamadığı özgünlükte eserler veren Mehmet Siyah Kalem’in yapıtlarının yeniden keşfi de 20. yüzyılın başlarına dayanıyor. Siyah Kalem’in eserlerinde genellikle dans eden figürler görüyoruz. “Siyah Kalem Dansı” albümü de bu kişinin resimlerindeki tasvirlerin ilhamıyla oluşturulan bestelerin albümü. Ankara’daki sanat yaşamını nasıl değerlendiriyorsunuz? I Bugün Ankara’da sanat adına hiçbir şey yokmuş gibi görünüyor ancak öyle değil. Ankara’da aslında sanat adına ciddi işler yapılıyor. Ancak Ankara’da parasal anlamda sıkıntılar mevcut. Bilindiği gibi kültürsanat faaliyetlerinin düzenlenmesi için belli bir sermayenin olması gerekir. 12 Ocak Salı 5 Şubat Cuma 2010 NAZMİ ZİYA GÜRKAN , MAHMUT CUDA FİKRET MUALLA, SAMİ YETİK, CEVAT DERELİ VECİHİ BEREKETOĞLU, RUHİ AREL HENRY GUİLLAUME SCHLESİNGER, TURGUT ZAİM ABİDİN DİNO, EREN EYÜBOĞLU NECDET KALAY, ŞEFİK BURSALI, FABİO FABBİ NURİ İYEM, ALBERT MİLLE, ANTRANİK EFENDİYAN AVNİ ARBAŞ, FAUSTO ZONARO, EŞREF ÜREN ARİF KAPTAN, CİHAT BURAK EDİP HAKKI KÖSEOĞLU, LEONARDO DE MANGO NEJAD DEVRİM, LEOPOLD LEVY BURHAN DOĞANÇAY 4. Cadde Şehit Mustafa Doğan Sk. No: 84 / B Yıldız / Çankaya Tel: 442 00 72 email: valorsanat@gmail.com 9