Katalog
                    Yayınlar
                
                - Anneler Günü
 - Atatürk Kitapları
 - Babalar Günü
 - Bilgisayar
 - Bilim Teknik
 - Cumhuriyet
 - Cumhuriyet 19 Mayıs
 - Cumhuriyet 23 Nisan
 - Cumhuriyet Akademi
 - Cumhuriyet Akdeniz
 - Cumhuriyet Alışveriş
 - Cumhuriyet Almanya
 - Cumhuriyet Anadolu
 - Cumhuriyet Ankara
 - Cumhuriyet Büyük Taaruz
 - Cumhuriyet Cumartesi
 - Cumhuriyet Çevre
 - Cumhuriyet Ege
 - Cumhuriyet Eğitim
 - Cumhuriyet Emlak
 - Cumhuriyet Enerji
 - Cumhuriyet Festival
 - Cumhuriyet Gezi
 - Cumhuriyet Gurme
 - Cumhuriyet Haftasonu
 - Cumhuriyet İzmir
 - Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
 - Cumhuriyet Marmara
 - Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
 - Cumhuriyet Oto
 - Cumhuriyet Özel Ekler
 - Cumhuriyet Pazar
 - Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
 - Cumhuriyet Sokak
 - Cumhuriyet Spor
 - Cumhuriyet Strateji
 - Cumhuriyet Tarım
 - Cumhuriyet Yılbaşı
 - Çerçeve Eki
 - Çocuk Kitap
 - Dergi Eki
 - Ekonomi Eki
 - Eskişehir
 - Evleniyoruz
 - Güney Dogu
 - Kitap Eki
 - Özel Ekler
 - Özel Okullar
 - Sevgililer Günü
 - Siyaset Eki
 - Sürdürülebilir yaşam
 - Turizm Eki
 - Yerel Yönetimler
 
                        Yıllar
                    
                    
                
                    Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
                    Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
                    Sayfayı Satın Almak İstiyorum
                
            
                20 TEMMUZ 2025
2
EDITÖRDEN
rtık 
duygular 
Serinliğin kadim mimarisi
bile 
soğuk-
Raporlar alarm veriyor: Soğuma gereksinimimiz 
A
kanlılıkla 
artıyor, karbon ayak izimiz büyüyor. Oysa geçmişte 
ölçülüyor. Öfkelenmek 
“gereksiz”, üzülmek 
yaşayan toplumlar, enerji harcamadan da serin 
“zayıflık”, yoğun 
kalmanın yollarını çoktan bulmuştu.
sevinç ise “abartı” 
sayılıyor.
Sosyal ilişkilerde, 
iş yaşamında, hatta 
kişisel travmalarda 
bile duyguların kontrol 
altında tutulması bir 
erdem gibi sunuluyor.
HHH
Öte yandan bu sunum 
gerçek bir erdemin 
anlatısı mı yoksa 
sistemin işlemesi için 
duygusuzlaşmamız mı 
bekleniyor?
Veya şöyle soralım: 
Hissetmek bile stratejik 
bir tercihe dönüşmüş 
olabilir mi?
Bir olayı yaşarken 
değil uygun bir 
zamanda hissetmek 
“daha makul” 
karşılanıyor, tepki 
vermek yerine 
“dengeyi bozmamak” 
üresel sıcaklık rekorlarının topluluklar, yüzyıllardır iklimle uyumlu -veya rüzgâr yakalayıcılar- hakim rüzgâr akımlarını 
daha çok takdir 
DAIRESEL 
birbiri ardına kırıldığı, kentlerin gereçler kullanarak yapılarını serin yakalayarak binaların içine doğal serinlik sağlar. 
ediliyor.
FLORA
asfaltla kaplı yüzeylerinin tutmayı başarıyor. Sıcak iklimlerde inşa Yüksekten gelen hava akımını iç mekâna yönlendirir, 
HHH
güneşi bir ayna gibi yansıttığı edilen geleneksel yapılar, pasif soğutma bazen yer altındaki su yollarıyla birleşerek serinliği 
Oysa bastırılan 
K günümüzde yalnızca tekniklerini doğrudan kullanıyordu. artırır. Bu kuleler doğru tasarlandığında iç ortam 
duygular, yalnızca yok 
bizler değil kentlerimiz de nefes almakta sıcaklığını 8-12 dereceye kadar düşürebilir. Her iki 
PASIF SOĞUTMA SISTEMI NEDIR?
olmaz. Bekler, birikir, zorlanıyor. Serinlemek için artan elektrikli örnek de pasif soğutmanın hem enerji hem de ekolojik 
Pasif soğutma, iç mekânları serin 
cihaz kullanımıysa, iklim değişikliğiyle maliyetleri düşürerek nasıl etkili olabileceğini 
biçim değiştirir.
tutmak için doğal yollarla ısı kontrolü 
mücadelemizi gölgede bırakabilecek yeni bir gösteriyor.
Belki de çağımız, 
sağlayan, enerji tüketimini en aza 
tehdide dönüşüyor. Son yıllarda “pasif ev” tasarımı, biyomimikri 
içselleştirilmiş 
indiren sürdürülebilir bir bina tasarımı 
Uluslararası Enerji Ajansı’na (IEA) göre (doğayı taklit eden tasarım), çapraz havalandırma 
suskunlukların çağı. AYÇA 
yaklaşımıdır. Bu yöntem, yapının 
dünya, “soğuk krizi” olarak adlandırılan ciddi sistemleri, yeşil çatılar ve ısıyı yöneten akıllı gereçler 
bulunduğu çevresel koşulları dikkate 
Her şeyin ölçülü, CEYLAN
bir tehditle karşı karşıya. Serin kalmak için gibi yeni nesil yaklaşımlar, geçmişin bu bilgeliğini 
alarak iki temel ilkeye dayanır: Isı 
mantıklı ve sakince 
kullanılan klima ve fanlar, bugün binalarda teknolojiyle buluşturuyor. Bugün, geleceği yeniden 
kazancını önlemek ve biriken ısıyı 
tüketilen elektriğin yaklaşık yüzde 20’sini tasarlarken en yalın soruya 
dile getirilmesi 
ayca_ceylan
uzaklaştırmak. Çoğu zaman gölgeleme, 
oluşturuyor; bu da küresel elektrik tüketiminin dönmek gerekiyor: 
bekleniyor ama 
doğal havalandırma, termal kütle ve 
yüzde 10’una denk geliyor. Küresel klima Doğayla birlikte mi 
insan dediğimiz şey 
yönlendirme gibi tekniklerle uygulanır. Elektrik 
sayısının 2050’ye kadar 1.6 milyardan 5.6 milyara yaşayacağız, ona 
ölçüye değil, dengeye 
olmadan çalışan bu sistemler, iklim krizine karşı 
çıkması bekleniyor. Bu, önümüzdeki 30 yıl boyunca karşı mı? Yanıtımız, 
gereksinim duyar. mimaride düşük karbon emisyonlu çözümler sunar.
her saniye 10 yeni klima satılması anlamına geliyor. yalnızca gezegenin 
Sıkıştırılmış toprakla inşa edilen yapılar ve 
HHH
Enerji gereksinimi öylesine büyüyecek ki bu artışı değil, ruhumuzun da 
rüzgâr kuleleri, pasif soğutmaya örnek olarak 
Ve bazen o denge, karşılayabilmek için ABD, AB ve Japonya’nın toplam iklimini belirleyecek.
verilebilir. Antik çağlardan bu yana Ortadoğu 
elektrik üretim kapasitesi kadar ek üretim gerekecek. 
bir duygunun dürüstçe 
ve Güneydoğu Asya’da kullanılan sıkıştırılmış 
Her ne kadar cihazlar daha verimli hale gelse de alan 
dışavurumunda 
toprak, termal kütle özelliği sayesinde yaklaşık 
soğutmasından kaynaklanan karbon emisyonları 
gizlidir. Hepinize iyi 
12 saat boyunca ısıyı tutabilir. Betonun tersine, 
1990’dan 2022’ye neredeyse üç katına çıkarak 1 milyar 
pazarlar.
üretimi daha az enerji gerektirir, nakliye 
tonun üzerine ulaştı.
maliyetlerini düşürür 
Kentlerde artan sıcaklıklar serinleme gereksinimini 
ve su tüketimi yok 
ve buna bağlı emisyonları her geçen gün büyütürken 
DENIZ ÜLKÜTEKIN
denecek kadar azdır. Öte 
antik mimariden esin alan doğal ve yerel çözümlere 
deniz.ulkutekin@cumhuriyet.com.tr
yandan rüzgâr kuleleri 
göz atmakta yarar var. Dünyanın pek çok bölgesinde 
SEN DE VIRAL OLABILIRSIN   
AMA NASIL?
Hepimiz influencer olduk! Diyelim ki fenomen olmak istemiyorsun 
ama videoların az izlendiğinde yine de canın 
sıkılıyor. O halde bu basit ama etkili taktiklere 
INSANLIK 
rtık sosyal medyada herkes bir İnsanlık olarak alkış almayı, Etkileşimin yüksekse, reklam bir göz at:
HALLERI
köşe yazarı, haber spikeri, yaşam topluluklara seslenmeyi, görünür gelirlerin de yüksek oluyor. l Doğru saatlerde paylaşım yap. (Genellikle 
koçu, spor eğitmeni ve zaman sabah 10-12 ve akşam 18-20 arası)
olmayı hep sevdik. Bu, belki de mağara Üstelik bu reklam markalardan 
zaman da stand-up komedyeni. l Instagram’da reels, “Hikâye”den daha 
duvarlarına çizilen ilk resimle başladı. da gelmek zorunda değil. 
APeki neden bu kadar görünür etkili. Hikâye geçici, reels kalıcı.
O resmi çizen kişi olasılıkla şöyle Güzel bir profil, estetik bir 
olmak istiyoruz? Kısacık videolarla neden l Yüzünü göster, sesini koy. İnsanlar yüzle 
düşünüyordu: “Şu öküzü ne güzel çizdim, akış da sosyal statü getiriyor. 
bağ kurar.
sonsuz bir kalıcılık düşlüyoruz? Ve asıl soru: 
herkes görsün...” Kadınlar ve erkekler, 
l Altyazı ekle. Sessiz izleyenler için hayat 
Bu oyunda gerçekten kazanmak mümkün mü?
Instagram ise o mağara duvarının kendilerini, bedenlerini ve 
kurtarır.
yüksek çözünürlüklüsü. yaşam tarzlarını beğendirmeyi 
l Samimi bir dille “Kaydet” ve “Paylaş” 
Ancak bu kez mağaranın seviyor.
ALICAN 
çağrısı yap.
milyonlarca sakini var. 
ELKOREK ALGORITMANIN   
Ve hepsi aynı 
YARISI FILTRE YARISI GERÇEK
RUH HALI
anda “Ben 
Instagram, modern çağın aynası. Ancak 
Instagram algoritması bir 
buradayım!” 
biraz eğri gösteriyor! Herkes mutlu, herkes 
yapay zekâ gibi değil de sanki duygusal zekâsı 
diye bağırıyor. 
başarılı, herkes Bali’de. Sen ise evde 
yüksek bir cadaloz gibi çalışıyor. Seni ya çok 
Çünkü görünürlük, 
mercimek ayıklarken “Ben neredeyim?” diye 
seviyor ya da hiç görmüyor. Bu sistemin birkaç 
çağımızın yeni 
sorguluyorsun. Bu çok doğal. Çünkü orası bir 
temel kuralı var:
statü sembolü. 
sahne, sen ise kuliste kalmış gibisin. Peki ne 
l Etkileşim kraldır. (Beğeni, yorum, 
Tıpkı eski 
yapmalı?
kaydetme, paylaşma)
zamanların en 
l Kullanımı günde belli saatlerle sınırla.
l İlk üç saniye kaderini belirler.
parlak zırhı, en 
l Gerçek yaşamda yaşamadığın şeyleri orada 
l İzlenme süresi, içeriğin geleceğini belirler.
güçlü silahı ya da 
da tüketme.
l Sürekli içerik üretirsen algoritmanın gözüne 
en hızlı atı gibi...
l Seni kıyaslamaya yönelten hesaplardan 
girersin.
uzak dur.
BILINIRLIK 
l Ancak fazla tekrar edersen, “sıkıcı” etiketi 
l Üret ama sürekli tüketme.
BIZE NE 
yapışıverir.
l Şunu unutma: Telefonun şarjı kadar 
SAĞLAR?
l Bazen reklam vermen için seni “görmezden 
ruhunun da şarjı bitiyor. Kendini de şarj et.
Sırf gelir.”
influencer’lar l Yani algoritma sana “Düzenli, yaratıcı ve 
ALGORITMA GÖRMESE DE   
değil, doktorlar, etkileşimci ol” diyor.
SEN ÖZELSIN
psikologlar, Influencer’ların algoritmayla ilişkisi biraz 
Eğer bu yazıyı buraya kadar okuduysan, seni 
avukatlar, emekli platonik bir aşk gibidir. Sürekli ilgi bekleyen 
buraya getiren şey algoritma değil, merak, bağ 
matematik bir sistemin peşinden koşan milyonlar... Herkes 
kurma ve gerçeklik duygusu.
öğretmenleri de reels’la aşk yaşıyor ama çoğu zaman karşılık 
Sosyal medya büyük bir sahne olabilir ama 
sosyal medyada “kişisel göremiyor. Milyon takipçili hesap sahipleri bile 
bazen en güzel gösteri, ekran kapandığında 
marka” olmak istiyor. sabah şöyle uyanıyor: “Algoritma beni bu sabah 
başlar. Görünür olmak güzeldir, görünürken 
Çünkü algoritmayı doğru sevmedi. Dün 250K (bin) izlenme almıştım, kendini kaybetmemek daha güzeldir.
oynarsan yaşamın değişebilir. Hem bugün 12K.” Bu da insanları bunalıma 
      @alicanelkorek
de sabahın köründe işe gitmeden... sürüklüyor.  @Alican_Elkorek
            
    
