25 Kasım 2025 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

23 KASIM 2025 3 Ezilmişin itaati nsan davranışlarını açıklayabilmek için sosyal psikolojide pek çok kuram ortaya atılmıştır. İ Bu kuramların sayısını artırmak istemiyorum ancak gözü kapalı itaat eden insanların davranışlarının yeterince irdelenmediğini düşünüyorum ve PROF. DR. bu konuda bir kuramsal açıklama ÜSTÜN yapmak istiyorum. DÖKMEN İTAAT TÜRLERİ Hayvanların birbirlerine veya sahiplerine itaat etmelerini klasik veya edimsel (operant) şartlama yoluyla açıklayabiliriz. İnsanların itaat etmelerinde ise üst düzey bilişsel faktörler önemlidir. Kanımca üç tür insan itaati vardır. Birincisi kişinin baskı altında, aklı yatmasa da itaat etmesidir. Bu tür itaatlerde baskı kalkınca itaat de son bulur. İkincisi görünür bir dış baskı olmaksızın kişinin kendi içinden kaynaklanan nedenlerden ötürü itaat etmesidir. Bu itaat türüne “ezilmişin itaati” adını vermek istiyorum. Üçüncüsü ise kişinin bir otoriteye kendi aklıyla, kendi iradesiyle itaat etmesi yani otoriteyi benimsemesidir. Bu yazının konusu ikinci tür itaattir. EZİLMİŞİN İTAATİ Bazı insanların bir kişinin veya bir fikrin peşinden sorgusuz sualsiz gitmelerini yadırgayanlar “Körü körüne itaat ediyor” veya “Koyun gibi peşinden gidiyor” derler. Peki niçin böyle oluyor? Bu konudaki açıklamam şu: Bir kişi bir otorite karşısında (bu otorite bir kişi veya bir kurum olabilir) kendisini zayıf, güçsüz hissediyorsa o otoriteyi sorgulayamaz, onun gücünü tartışmaksızın kabul eder. Yani sorgusuz sualsiz itaat eder. Masalın kalbi Bu açıklama şeklini destekler gözüken birçok örnek verilebilir. Örneğin gotik mimari devasa kiliseleriyle insanları adeta ezer. Kendinizi o devasa yapı karşısında nokta gibi hissedersiniz, Vatikan’ın gücü karşısında onu sorgulama gücünü kendinizde bulamazsınız. korkunun siyaseti Dünyadaki bazı kapalı kurumlarda yöneticiler çocuklara, özellikle erkek çocuklara tecavüz ederler. Bu bir ahlaksızlıktır ve bu ahlaksızlığın iğrenç ine Söğüt, başlangıçta, ilk kez kendi çıkarabiliyorlar. Bu döngüyü kırabilmek bir işlevi vardır: Çocuklar utanırlar ve başlarına yıllardır kurgulamadığı bir dünyada için korkunun tarifini doğru yapabilmek geleni kolayca başkalarına söylemezler. Kendilerini edebiyatın en tamamen metne hizmet eden gerek. Kitaptaki karakterler de sürekli aşağılanmış, güçsüz, değersiz hissederler. Sinerler, dar kapılarından görseller tasarlamanın acısını bunu sorguluyorlar. Bizim aklımıza kendilerine zarar veren otoriteye itaat ederler. M geçip en çekti ama o acıyla baş etmeyi ilk gelen, kötü kalpli iktidarların Eski eğitim sistemindeki falaka benzeri cezalar da geniş meydanlarına çıkan bir korkutuculuğu. Ama ya muktedir kendisi öğrendikten sonra masala eşlik çocukların utanmalarına, sinmelerine, kendilerini ses. Gazeteciliğin tanıklığını kötü biri olmaktan korkarsa? Bu ihtimalin eden muhteşem bir görsel dünya ezilmiş hissetmelerine yol açmıştır. Bütün bunlar romanın düş gücüyle yaratmayı başardı. Klasik estetik mükemmelliği aslında masalın ana GÜVEN kötü davranan otoriteye itaat etme zeminini hazırlar. çarpıştırırken kadın, beden, algısına direnen bir anlatının meselesi. Ve bu ülkenin de... BAYKAN hafıza ve iktidar gibi ağır taşları görselini yaratırken hikâyenin STOCKHOLM SENDROMU GAZETECİLİKTEN KURMACAYA dilin ince terazisinde tartıyor. tarif ettiği alternatif değerlerin Stockholm sendromunda bir saldırı karşısında Yeni kitabı “Ormandaki Kalpsiz Ceylan” duygusunu da görünür kılabilmek sanırım u Haber refleksiyle yazdığınızda hangi mağdur olan kişilerin saldırganlardan yana ise bu kez masal biçimiyle konuşuyor, çizer açısından en zorlu aşamaydı. cümleleri eliyorsunuz? Kurmaca sahaya tavır takınmaları söz konusudur. Stockholm bugünün gerçeklerine bir tür büyü diliyle Çizimler bu olgunluğa gelene kadar epey geçtiğinizde gerçeklik duygusunu korumak sendromunun tanımı yapılmıştır ancak niçin ortaya bakıyor. Bahadır Baruter’in çizgileri dolambaçlı yollardan geçti ama ortaya için uyguladığınız kişisel kural nedir? çıktığı yeterince inandırıcı açıklanmamıştır. Bence metnin yanına değil, içine yerleşiyor, metni mükemmel bir şekilde aynalayan, Aslında iki dünya arasında benim için bu sendromda kendini karşısındakinin yanında sözcüklerin bıraktığı boşlukları resim metinle paralel ilerleyen ikinci bir dil net bir sınır yok. Kurmaca yazarken ezilmiş hissedenlerin itaat etmesi söz konusudur. tamamlıyor. Söğüt’le bu masalın kalbini çıktı. gazeteci refleksleri kurgudan ziyade Stockholm’deki olayda rehin alınan banka personeli ve yazı defterinin değişmeyen sorularını zihnimi biçimlendiriyor. İş yazmaya soyguncuların peşine takılmışlardır, hatta bazıları DÖNGÜYÜ KIRABİLMEK konuştuk: Korkunun siyaseti, hakikatin gelince kalemim o iki dili ve dünyayı onların avukat ücretlerini ödemişlerdir. Personelin estetiği, mekânın sese dönüşen hali... ayırmakta çok zorlanmıyor. Sanırım u Kitaptaki karakterlerde korku ile iktidar kurtulduktan sonra bunları yapmaya kalkışmaları çekirdeğinde hep gerçekliğe dair arasındaki bağ nasıl çalışıyor? Bu bağı u “Kalpsizlik” metaforunu neden masal güçlünün yörüngesine girdikleri, kendilerini meseleler olan kurmaca bir dünya bugünün Türkiye’siyle nereye bağlamak formunda kurdunuz? Masal dili yetişkin güçsüz kabul ederek onlara itaat ve hizmet ettikleri yarattığım için beynimin farklı noktaları istersiniz? okura hangi kapıları açıyor, çocukluk anlamına gelir. işbirliği yapmak ve bir denge kurmak algısından ne ödünç alıyor? İnsan, hayvandan farklı olarak korkuyu Birinci Dünya Savaşı’nda İngiltere Osmanlı’nın konusunda bir çatışmadan çok dayanışma güdüleriyle değil, aklıyla ve hafıza Kalpsizlik çağın en sorunlu meselesi düşmanıydı, Türk ordusuna büyük zarar vermişti. içinde çalışıyor. Yani haber dili bana aktarımıyla öğreniyor. Dolayısıyla olmakla birlikte aynı zamanda insanlık İzmir’in işgalinde Yunan ordusuna her türlü “gerçeğin ağırlığını” hatırlatıyor, korkunun öğretilebilen bir şey olduğunu tarihinin de kadim hikâyesi. Bilinen en yardımda bulunmuştu. Lübnan’da bir mağaraya kurmaca dili de “gerçeğin biçimini” biliyoruz. İktidarın en güçlü enstrümanı eski masalların merkezinde iktidarı temsil sığınan Osmanlı askerine, anlaşmalara aykırı özgürce kurma alanı açıyor. Benim için da korku. “Böl ve yönet” formülünden eden gaddar bir muktedir ve karşısında olarak zehirli gaz atmışlardı. Bu konuda İngiltere ikisi birbirini kirletmiyor, birbirini ayakta saflığı, iyi kalpliliği temsil eden bir çok daha etkili olan tek formül “Korkut meclisinde insanlara zehirli gaz atılamayacağı tutuyor. karakter vardır. Tıpkı çoğu kutsal kitapta ve yönet”. Sadece gaddar iktidarlar değil, şeklindeki eleştiriye karşı başbakanları, “İnsanlara da olduğu gibi. Biliyoruz ki insanın kapitalizm de korkutarak yönetiyor u “Deli Kadın Hikâyeleri”nden bugüne zehirli gaz atmadık, Türklere attık” şeklinde kavramsal olarak tarif edebildiği ama dünyayı. En güçlü korku da kaybetmek kadın temsiline ilişkin yeni eşiği sizce ne kendisini savunmuştu. Buna rağmen 1919’da Sait kendi dünyasında nereye yerleştireceğini korkusu. Önce sahip olmaya alıştırıp belirliyor? Genç kadın yazarlara, bedeni ve Molla ve arkadaşları İngiliz Muhipleri Cemiyeti’ni tam olarak kestiremediği bu çatışmalı sonra kaybettirmekle tehdit eden bir sesi metne koymak konusunda bugün ne (İngiliz Dostları Derneği) kurdular. Ayrıca Kurtuluş değerler üzerinden inşa ettiği varlığıyla sistemin kölesi haline gelen halklar, söylersiniz? Savaşı bittiğinde “Şimdi ne yapacağız” sorusuna hâlâ ciddi bir mücadelesi var. Bu masal “en güçlü” gördükleri “kötü” liderin Zaman zaman kadınlıklarından karşılık çok sayıda vatansever “İngiliz mandası da insanın ve aynı zamanda insanlığın peşinde kendilerini güvenli hissetmek ve kadim mağduriyet öğretilerinden olalım” dedi. O yıllarda Stockholm sendromu çocukluğundan yetkinliğine, varoluşunun gibi paradoksal bir döngüye girerek uzaklaşıp meseleye üçüncü bir gözden ifadesi yoktu fakat bence bu İngiliz’e sığınma bütün aşamalarında içinden çıkamadığı demokratik yollarla faşizme davetiye bakmayı denemelerini öneririm. gayretleri gelecekteki Stockholm sendromu değerlere dair temel sorgulamalar Çünkü genel iktidar sorununun en kavramına çok güzel bir örnekti. etrafında dolaşıyor. Bunu yaparken de önemli parçalarından biri olan “kadın Genç Cumhuriyet hiçbir ülkenin mandası, yetişkinler tarafından çocuklar için meselesi”nin artık farklı perspektiflere sömürgesi olmadı. Bir ülkenin kendi isteğiyle yazılan en eski metinlerin geleneksel de ihtiyacı var. Ezen ile ezilen manda, sömürge olması, onursuz bir davranıştır, yolunu kullanıyor. Yani masal, arasındaki doğrusal hattın dışına Stockholm sendromudur. Mustafa Kemal, onurlu yetişkin okura çocukluk konuşlanmış bir beden ve ses, İstanbul’un yolu seçti, bağımsızlık yolunu seçti. Şimdi bizlerin bilgisini geri çağıran bir ihtiyaç duyulan beklenmedik Cumhuriyeti, Atatürk’ü benimsememiz, fiziksel kapı açıyor: İyilik- kırılmaların alanını yaratabilir. anlamda hayatta olmasa bile onun otoritesini kabul kötülük, merhamet- Yani sadece “Bana yapılan”ı payı etmemiz, aklımızın ve özgür irademizin ürünüdür. zulüm, kalp-kalpsizlik anlatmak değil, “Ben ne Aradan zaman geçince o eskimeyecektir çünkü gibi kavramları yalın yapıyorum, ben neye u Metinlerinizde semtler ve apartmanlar adeta karakter. Şu “Gelecekte bilim bugün benim söylediklerimden bir düzleme çekip dönüşüyorum” sorusunu sıralar sizin için yazı enerjisini en çok taşıyan mekân neresi ve farklı bir şey söylerse, bilimi dinleyin” demiştir. tekrar tartışmaya da cesaretle sormak neden? Ritüelleriniz, kaçış noktalarınız, vazgeçemedikleriniz? çağırıyor. gerekiyor. Yollar… Şehirleri, semtleri ya da evleri birbirine bağlayan u Bahadır yollar. Çok seyahat ediyorum ve çoğu yere araba kullanarak u Ve son soru: İmtiyaz Sahibi: Baruter’in çizimleri 23 KASIM 2025 SAYI: 1859 gidiyorum. O sırada zihnim fazlasıyla esnek ve ferah oluyor. Gençliğinizdeki Mine’ye CUMHURİYET VAKFI adına metnin alt akışını bugün tek bir cümle yazacak n Yayın Koordinatörü Mekânsız, hareket halinde, birçok şeyin kıyısından uçarcasına ALEV COŞKUN DENİZ ÜLKÜTEKİN nasıl dönüştürdü? olsanız o cümle ne olurdu? Genel Yayın Yönetmeni geçerek daldığım düşüncelerden edebi oburluğun iştahıyla, n Reklam Genel Müdürü Bir sahnede MİNE ESEN “Korkma” derdim ona. şuursuzca besleniyorum. Yani artık tek bir semt, tek bir EVSUN SİNEM ALKAN Sorumlu Müdür pazar.dergi@cumhuriyet.com.tr görüntü, anlatının Ama biliyor musunuz, o BETÜL BERİŞE apartman yok. Birbirine eklemlenen yolların toplam yönünü değiştirdi mi? Baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık da yaşlılığındaki Mine’ye duygusu var. Teknik Hiz. Tic. A.Ş. Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad. AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Açıkçası tam No:11A/41 Bahçelievler İstanbul Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 e-posta: bir cümle yazacak olsa Pazarlama A.Ş. Yaygın süreli yayın reklam@cumhuriyet.com.tr Uets: 25999-15079-37611 tersi oldu. Bahadır aynısını yazardı zannımca.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle