Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
21 nisan 2024
6
Usta oyuncu tiyatrodan ekranlara uzanan yolculuğunda başarıyla taçlanan öyküsünü anlattı
‘Çağatay ailemden gibi’
açin Ceylan, tiyatro İşime duyduğum
üç
sahnesinde yıllardır saygı ve tutkunun
“Gaddar”ın
oyun
sergilediği usta bir gereğiydi.
dişli annesi oyunculuğunu Cesur olmayı
geliyor
L
ekranlara ve risk
Fatma’yı
taşıdığından beri almayı
u Bu yıl sahnedeki oyunlarınızdan
oynayan
milyonların tanıdığı, yer
söz ederseniz neler söylersiniz? öğreten
aldığı yapımlara kalite
üç yerli oyunun müjdesini verebilirim. bir süreç...
Laçin
Biri ağustos ayında, diğerleri de katan bir isim oldu. Sanat
Ceylan
arka arkaya sonbaharı karşılayacak. Şu sıralar Gaddar’da alanlarındaki
neden bu Ayrıca sahnemizde konuk oyunların Dağhan’ın (Çağatay bütün
çağatay
gösterimlerini, provalarını, oyunculuk Ulusoy) annesi Fatma’ya disiplinler
ulusoy
yapımda
eğitimi atölyemizi ve bazı etkinlikleri yaşam veriyor ve izleyici için gelişmenin
yer almayı
ağırladık, ağırlıyoruz. Pandemi motorudur risk almak.
ikisinin sahnelerini çok seviyor.
öncesi yaptığımız kısa film ve Çıkan işlerin kalitesine
Ceylan’a bu sevginin nedenini
tercih
belgesel günlerine tekrar
sordum ve tiyatro sahnesi için de yansıyor... Virginia Woolf’un “Kendine Ait
ettiğini
geri döneceğiz.
gelecek planlarını konuştuk. Bir Oda”sı gibi kendime ait bir özgürlük alanı
anlattı. Bitiyatro.
u Proje seçerken çok titiz olduğunuzu
biliyorum. Gaddar’ı neden tercih ettiniz?
TiyaTro bir buluşmadır
Kadrodan yönetmene, yapıma, senaryoya
u Sizce pandemiden sonra tiyatronun değerini
kadar her şeye dikkat etmeye çalışıyorum.
daha iyi anladık mı?
Burada da bütün bu söylediğim
Bence anladık. Her şeyi evden
noktaların kalitesi olmasının yanında
çıkmadan yapmanın bedelini her
ana-oğul ilişkisi ile birlikte Fatma’nın
açıdan ödedik. Evden çıkmanın,
içinde büyüttüğü öfkesi bana ilginç ve
buluşmanın değeri yeniden anlaşıldı
denemeye değer geldi.
ki tiyatro her şeyden önce bir
u Fatma izleyici tarafından da ilgi
buluşmadır. Tiyatro seyircisi salona
çekici bulunuyor ve izleyici Fatma ve oğlu
sadece seyretmek için değil o oyuna
Dağhan’ın birlikte olduğu sahneleri çok
katılmaya, onun gizli ya da açık bir
seviyor. Çağatay Ulusoy’la bu etkileşimi
deniz
parçası olmaya girer. Sahnedeki
oluşturmak için nasıl bir hazırlık yaptınız?
ülkütekin oyunculardan başka bir diğer oyuncu
Çağatay ile 2015’de “Delibal” filminde
gibidir seyirci. Bu olağanüstü sessiz
anne oğul oynamıştık ama bu çalışmada
ve gizli işbirliğinin enerjisi aynı mekân içinde
sanki uzun yıllardır devam eden bir güzel
oldukça ancak sihire ve büyüye dönüşür.
iletişim oldu, ailemden gibi hissediyorum onu.
u Bir röportajınızda tiyatronun doğasıyla ilgili
Herkes sete, düşünmüş ve çalışmış gelince kalite
buna benzer bir betimlemeniz vardı... “Aslında
değişiyor. Elbette en başta provalar da yaptık
oyuncularla seyirciler sessiz bir işbirliği yaparlar
ikimizin de işine gösterdiği disiplin ve sevgi
tiyatroda. O oyundaki her şeyin ‘gerçek böyle olsaydı’
uyuştu.
varsayımı üzerine sessiz bir anlaşma yaparlar. Acayip
u Bitiyatro’yu nasıl tanımlarsınız? Sizin için ne
bir birlikteliktir bu” demiştiniz. Peki günümüzün
ifade ediyor? Özel tiyatro sahibi olmakla devlet veya
internet, sosyal medya, 4K görüntü teknolojileri gibi
şehir tiyatrosu sanatçısı olmak arasında mesleğe
gelişmeler üzerine şekillenen algısı, bu anlaşmayı
bakış açısından nasıl farklar var?
nasıl dönüştürüyor?
Bitiyatro benim 10 yaşına gelmiş bir çocuğum.
Bu anlaşmanın değerini daha da çok büyütüyor
Düşüncenin, yaratıcılığın özgürce dolaştığı bir bence. Bu mecraların seyirciyi hangi konuma
mekân, bir kültür-sanat merkezi her şeyden oturttuğu önemli... Tiyatronun gücü önce insanı
önce. Kurumsal yapılarda özellikle geçen uzun merkeze oturtmak bana göre... Tiyatronun
yıllardan sonra öğrenmenin ve risk almanın
anlatım olanakları imgeler üzerine kurulduğu
durduğunu fark etmiştim gençliğimde. Alternatif
zaman en güçlü oluyor, yeni teknolojik olanaklar
bir alan oluşturmazsam memurlaşmanın rol çalmadığı ve çok dikkat ederek iyi eleyerek
tehlikesiyle karşılaşacağımı hissettim ve böyle kullanılabilir elbet ama öncelik insan ile insanı
bir mekân ve topluluk kurma ihtiyacı duydum. yüz yüze getirmek, buna hizmet etmek lazım.
Hâlâ çatışmaların hükmettiği dünyamızın geçen yüzyılına savaş sonrası bölünmüş kimlikler üzerinden bir bakış
Ölümcül Kimlikler: The Sympathizer
merika’da, Vietnam Savaşı
denildi. Vietnam’da ise
Amerikan Savaşı.”
“A Pulitzer ödüllü yazar Viet
Than Nguyen’un,
1963’te başlayan ve
Ay’A SeyAHAt
10 yıllık bir sürede
Batı ve Doğu Blokları
arasındaki ikinci sıcak
çatışmaya sahne olan
Vietnam Savaşı’nın
çelişkilerini anlattığı
“The Sympathizer”,
ana temasını belli
etmek istercesine
BAşAk BıçAk
bu sözlerle açılıyor.
basakbicak
Korkunç ve yıkıcı
@gmail.com
sonuçlarının ötesinde
Downey Jr.’ın
Vietnam Savaşı’nın
“Amerikanlaştırılmasına”
karşı çıkan ve tam da bu yüzden, ana
karakterini iki ülke arasında kalmış bir
oyunculuğu
kahraman üzerine kuran romanın, Park
Chan-wook tarafından uyarlanan dizisi Kaptan’ı canlandıran Hoa Xuande,
geçtiğimiz günlerde ilk bölümüyle Blu ölümün musallat olduğu bir ruh ve
TV’de gösterime girdi. karakter olarak rolünde büyüleyici
ve Downey Jr.’nin şekilden şekle
Kap Tanın i Tirafları
giren performanslarıyla öykü daha
Vietnam Savaşı’nın peşi sıra gerçekleşen
da renkleniyor. Başından sonuna
ve Güney Vietnam’ın başkenti Saygon’un
bir solukta izlendiğinde kesinlikle
epey dokunaklı bir düşüşüyle açılan dizi,
sürükleyici ancak bütününe
işkenceyi, toplu katliamları, savaş suçlarını
-hatta dizinin yapımcılarından biri olan
Kaptan isimli ana karakterinin itirafları
bakıldığında bölümler halinde
değil aynı zamanda bireyler üzerindeki Robert Downey Jr.’ın dörtten fazla
ve anlatısı çerçevesinde biçimleniyor.
yayımlanması, dizinin sarsıcı etkisini
dönüştürücü etkilerine de tanıklık ediyoruz. karaktere yaşam verdiği bir üslupla-
Saygon’un düşüşünden sonra ABD’de
hafifletecektir. Yine de özellikle akıllara
Özellikle sürgünde ABD’de yaşarken ait hikâyeleştiren “The Sympathizer”, 70’ler
sürgünde yaşamaya başlayan Kuzey
kazınan açılışı ve finaliyle Vietnam
olmak isteyen ancak olamayan, arafta estetiğiyle bezediği yedi bölüm boyunca
Vietnamlı bir köstebek olan fakat Güney
sonrası süreci hem ülkesindeki
kalan, bazen adapte olan bazen de yok olan, temalarını ilmek ilmek dokuyor. Büyük
Vietnam ordusunda görev alan Kaptan’ın
hem de sürgündeki Vietnamlıların
Amin Maalouf’un tanımlamasıyla “ölümcül çoğunluğu “kötü” olan karakterlerin Robert
ülkesinin bölünmüş ve kimlik bunalımı
penceresinden anlatan, yer yer kendisi
kimlikler” bunlar aslında ve ABD toplumunun Downey Jr. tarafından canlandırılması
yaşayan yapısıyla özdeş karakteri, romanın
de kimlikleri gibi kaybolan fakat
bakışını, Vietnamlıların yaklaşımını ve en tesadüf olmadığı gibi bir Fransız
ve dizinin çekirdeğini oluşturuyor. Onun
sonuçta ilgiyi hak eden bir dizi “The
çok da kendilerine yönelik içgörülerini tüm bisküvisinden kola şişesine değin her
Vietnam’dan, ABD’ye, Hollywood’a ve hatta
sympathizer”. savaşın her an ve ne
kamplara uzanan hikâyesi boyunca yalnızca acımasızlığıyla gözler önüne seriyor. şeyin tahrip edici bir etkisi var ve Kaptan’ı
yazık ki hâlâ dünyamıza hükmettiği
Dünyanın iki büyük kutba bölündüğü yaratan ve seçimlerini şekillendiren
çeperdeki Vietnam Savaşı’nın sonuçlarını, bir süreçte ölümcül kimliklerin
bir dönemde, kimliklerin içine düştüğü düğümlerin her birini incelikli bir hicivle
geride bıraktığı ana karakterimiz gibi melez “ölümsüzlüğü” üzerine daha fazla
çocukların nasıl yaratıldığını veyahut bölünme ve buhranı yarattığı her karakterle ortaya koyuyor. düşünmenizi sağlayacak...
puanım: 7/10