Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
u deprem bölgesi ciddi bir mirası
da yaşatıyordu, o bölge için özel bir
çalışmanız var mı?
S. Soysal: Kitapta bin yıllık bir
tarifi uyguladı deprem bölgesinden
gelen arkadaşımız. dedi ki
“depremden sonra bulduğumuz
ilk yerde hemen ocağı yaktık.”
elimizde ne varsa bir şeyler yaptık,
bir kömbe pişirdik çocukların
morali düzeldi… O bölgeden katılan
herkes hep şunu dedi, “Hemen
ocak yandı, yemek pişti ve yüzler
güldü.”
S. Atasoy: Kitaptaki tarier
için herkes kendi evinde çekim
yaparken deprem bölgesinde
olanların böyle bir olanağı
olamadı. evleri yıkıldı, bir tane
bile fotoğraf yoktu. Orada hâlâ
insanlar zorluklarla uğraşıyorlar.
Bu reçeteler bu yüzden önemli.
Fırsat varken, aile büyükleri
yapabiliyorken o yemeği oturup
yazabilirsiniz. Bu bir hafıza aktarımı
ve kaybolmamalı. Ülkemiz tüm
dünyadan göç almış mükemmel
bir medeniyetler beşiği, bu yüzden
bizim hikâyemiz gerçekten tüm
dünyanın hikâyesi.
Ocak yandı
yüzler güldü
21 naisn 2024
5
Sahrap Soysal ve Selin Atasoy’un ortak çalışması
Kültürel
aktarımın
lezzetli hali
u Eskiden o büyük sofraya
Anadolu’nun farklı bölgelerinden
aynı anda oturup, uzun
yemek ve mutfak kültürüne
sohbetler ederdik. Bu kültür
yok mu oluyor?
ilişkin bilgiler “Lezzet Göçünün
Selin
Sahrap Soysal: Biz
İzinde-Aile Mirası Reçeteler”
Atasoy
ailece sofra başında
toplanmayı çok
adlı kitapta buluştu.
Sahrap
önemsiyoruz. Ne yapıp
Soysal
urnumuza gelen bir çorba kokusu edip o insanları bir araya
Berrin
annemizi, kızartma kokusu yaz topluyoruz. Telefonlar
KAr Adeniz
günlerini getirir aklımıza… Hele bir kenara konuluyor,
o fırından taze çıkan poğaça… paylaşımın en yalın hali
B
Elimizdeki yalnızca bir yemek
orada oluyor. Yıllardır
kitabı değil, sofra kültürüne odaklanan bir
insanları dinliyorum; gezip gördüklerini
hafıza haritası. Selin Atasoy’un yaşama
anlatıyorlar ama anılar hep bir yemeğin
geçirdiği, gastronomi dünyasının usta
etrafında dönüyor. Bir anneanneyi
ismi Sahrap Soysal’ın zengin deneyimiyle
börek yaparken seyretmek, en
şekillenen “Lezzet Göçünün İzinde-Aile Mirası
unutulmayacak anılardan misal.
Reçeteler”de Türkiye’nin dört bir yanındaki
Tarım politikamızda böyle yanlışlıklar ne
u Bir reçeteyi ortaya çıkarmak kolay
ailelerin öyküsü ve kuşaktan kuşağa aktarılan
yazık ki var. Şimdi şimdi biraz daha destek
değil. Ancak bu lezzetlere ulaşmak
lezzet reçeteleri yer alıyor. Doğan SoLibri
olunmaya çalışılıyor. Bazı yöresel ürünlerin
ve o gelenekseli yakalamak için
etiketiyle kitaplaşan ve herkesin aktarmak Üzüm
olabilmesi kültürümüzü ifade etmek açısından
kullanılan malzemeler de artık aynı
bağları,
istediği tarifle bir parçası olabildiği projeyi da çok önemli. Reçete ise emek ister. Şefler
değil. Bu anlamda Türkiye’nin
buğday
Atasoy ve Soysal’dan dinledik. de bu anlamda umut verici işler yapıyorlar,
gıda, tarım ve hayvancılık
tarlaları
yöreselden evrensele ilerlemeye çalışıyorlar.
politikasına nasıl bakıyorsunuz?
u Yemek kültürü her aile için hem çok benzer
sökülmüş,
İşbirliklerimiz arasında şefler, çiftçiler, kadın
S. Soysal: Anadolu’yu
hem farklı. Çıkış noktanız ne oldu?
binalar
kooperatifleri de var. Kitap da bütün bunların
çok sık dolaşıyor ve
Selin Atasoy: Geçen sene deprem sonrası bir
dikiliyor.
ortak çalışması.
birçok ürününün
akşam evdeyken aklıma geldi. Büyükannemin
fl Çok
S. Atasoy: Haklısınız, tüm dünya artık yerel
artık üretilmediğini
bana bıraktığı bir tarif kitabının içinde onun el
beğendiğim tohumların peşine düşüyor. Tohum bankaları,
yazısı ile bir reçete buldum. Bu reçete beni çok görüyorum. Çünkü onu
bazı tahıllar gıda depoları önem kazanıyor. Bu kadar zengin
üretmek çiftçi için
heyecanlandırdı. Büyük büyükannem bir kek
artık ekilmiyor, toprakların üstünde olmanın ne kadar önemli
ekonomik bir değer
yapardı bize, unutmam. Dedim ki keşke ben de
birçok ürün ithal olduğunu anlayacak ve bunu sahipleneceğiz.
oluşturmuyor artık.
bu keki yapsaydım ve oğlum da bunu tatsaydı.
ediliyor.
Bu projenin sponsoru Göçmen Artisan Bakery Tarım alanları
u Sürekli bir koşturmacadayız, hazır tüketime
Örneğin
ile Cumhuriyetin 100. yılı için sürdürülebilir Anadolu’da hep yöneliyoruz. Peki mutfak hâlâ etkin mi?
mercimeğin ithal
bir proje arayışı içindeydik. O zaman dedim yapılaşmaya
S. Soysal: Birlikte bir şeyler pişirip
edilmesi çok üzücü.
ki bunun gibi aile mirası reçeteleri birleştirip dönüşmüş.
yemekten keyif alıyor insanlar ama dediğiniz
Birçok hububat
onların hikâyeleri ile aktaralım. O evlerde o doğru, hazır tüketim çok fazla ve insanlar
bakliyat kayboldu,
mutfaklarda kimler, nasıl ve ne şartlarda yemek mutfaktan uzaklaşıyor. Sağlıklı yaşam için evde
onları artık bulamayız.
yaptı, geri planda ne var ona bakıyoruz. yapılan pratik tarifler orayı biraz etkin tutuyor.
Doğu Karadeniz’deki Fırtına Vadisi’nde doğayla ve tarihle iç içe unutulmaz bir yolculuk
doğanın sessiz çığlığı GÜVen
BAYKAn
ırtına Vadisi’nin huzurlu doğasında,
Çofk Gölü
tarihin sessiz tanıkları arasında bir
yolculuğa çıkmaya ne dersiniz? Bu
hikâye, 1910’da Çinçiva ve civar
F
köylerin insanlarının eğitim için
attıkları adımlarla başlar. Hem bu köylerde
oturanların hem de gurbette bulunan köylülerin
destekleriyle inşa edilen okul, Rus işgaline karşın
ayakta kalır ve 1920’de yeniden eğitime başlar.
Çinçiva
Fransız bir eğitmenin öğrencilere bilgi aşıladığı,
tiyatro günleri ve münazaraların düzenlendiği
Çinçiva Kütüphanesi
okul, civar köylerde yaşayan birçok kişinin eğitim
aldığı bir mekân olur. anlaşılan baş kulenin zamanla iç konstrüksiyonu izlerken geçmişin izleriyle dolu bu topraklarda,
Zamanla nüfus azalır ve okul, 1970’lerin çürüyüp yok olmuş, şimdilerde yalnızca duvarlarıyla
doğanın bize sunduğu huzurun ve tarihin sessiz
“tek tip” anlayışıyla yıkılır, yerine yeni bir ayakta duruyor.
tanıklığının büyüsüne kapılıyoruz. Her adımda
bina inşa edilir. Ancak asıl hikâye, binanın
hissettiğimiz o derin bağ, Fırtına Vadisi’nin
Keçilere di KKat
Fırtına Pansiyon’a dönüşümüyle başlar. Selçuk
bizim için anlamını daha da büyütüyor. Geçmişin
Fırtına Deresi’ni bir sağımıza bir solumuza
Güney’in liderliğinde okulun doğal yapısını
yankıları arasında tarihle iç içe geçmiş bu
alarak Çat Yaylası’na ulaşıyoruz. Toşi
koruyarak yapılan onarımla pansiyon 2000
coğrafyanın sessiz çığlıklarını duyuyoruz.
Pansiyon’da muhlama ve çay keyfinden sonra
yılında kapılarını açar.
Selçuk Güney’in cesareti ve
Elevit Yaylası’na doğru yol alıyoruz. Elevit
Ayder Yaylası’ndaki yoğunluğu Fırtına
kararlılığı, bu toprakların
Yaylası’nda “Yok Yok Bakkalı”ndan son
Vadisi’ne taşıma planlarına karşı çıkan Güney ve
değerini ve önemini bir
alışverişimizi yapıp yola devam ediyoruz.
arkadaşları mahkeme kararı ve tahliye taleplerine
kez daha anımsatıyor
Yükseklerde ilerledikçe, doğanın sesleri daha
karşın Çamlıhemşin’i ve köylerini terk etmeme
bize. Doğanın kucaklayıcı
belirgin oluyor ve stresimiz yerini huzura Galeati Yayıncılık
kararlılığını korurlar.
güzelliğiyle buluştuğumuz
bırakıyor. Trovit Yaylası’na yaklaştıkça,
Bu, yalnızca bir pansiyonun değil bir
bu anlarda geçmişin izlerini
YENİ YENİ
güneşin sıcaklığını ve rüzgârın serinliğini
topluluğun, kültürün ve doğal yaşamı savunmanın
takip etmek bize iç huzuru
duyumsuyoruz. Yayla evleri, bizi doğanın
hikâyesidir. Geçmişin, Fırtına Vadisi’nde
veriyor.
kucaklayıcı atmosferiyle karşılıyor. Araçlarımızı
yankılanan seslerini dinlemeye hazır mısınız?
Fırtına Vadisi’nin
uygun bir yere park ettikten sonra yürüyüş için
Kapitalizmin egemenliğine boyun eğen Fırtına
topraklarında yaşanan her
hazırlıklarımızı yapıyoruz. Yayla kahvesinde taze
Pansiyon’un (Çinçiva Rüştiyesi) öğretmenler için
an bir öykünün parçası gibi.
çay kokusu bizi bizden alıyor. Araçlarımızı park
yapılan lojmanında uyku tulumlarımızın içinde,
Ve biz, bu öykünün içinde
ederken keçilerin geçiş yollarına dikkat etmemiz
huzurlu bir uyku çektikten sonra yola çıkıyoruz.
yer alarak unutulmaz bir
gerektiğini unutmuyoruz çünkü keçilerin araçların
Fırtına Vadisi’ne ilerlediğimizde öncelikle Zil
deneyim yaşadık. Gelecek
üzerinden geçmeyi sevdiklerini biliyoruz.
Kale’yi selamlıyoruz... Tarih öncesinden kalma bir
nesillere aktarılacak bu
Yüklerimizi sırt çantalarımıza yerleştirip yola
bekçi gibi yükselen Zil Kale, 14. veya 15. yüzyılda
anıları içimizde sonsuza
koyuluyoruz. Derin vadide 2.5 saat yürüdükten
inşa edilmiş ve 1800’lerin sonuna kadar kullanılmış.
KARGO DAHİL 175 ¨ YERİNE 125 ¨ KARGO DAHİL 250 ¨ YERİNE 175 ¨
kadar taşıyacağız.
sonra vadi bitiminde dik bir yamaçtan iki
Sarp kaya kütlesinde yükselen bu gizemli yapı,
2 KİTAP, KARGO DAHİL 300 ¨ YERİNE
“Aklına hiç gelir miydi,
saatlik yürüyüşle dereyi takip edip Çofk
denizden 750 metre, Fırtına Deresi’nin yatağından
Gölü’ne ulaşıyoruz. Gölde serinleyerek ve Fırtına Vadisi’nin hiç aklına
ise yaklaşık 100 metre yükseklikte. Zil Kale, sekiz
¨
gelmeyeceği?...” 275
burç ve bir gözetleme kulesinden oluşur. Kuzeybatı eğlenerek günün yorgunluğunu atıyoruz. Akşam
Selçuk Güney’e ve
yönündeki patika ile dış surların kapısına ulaşılır yemeğimizi yerken, göldeki ve tepelerdeki
+90 539 669 60 69
yaşanmışlıkları unutturan
ve buradan ikinci bir kapı yardımıyla kale içerisine manzaranın kaybolan güne inat nasıl değiştiğine
www.galeatiyayinevi.com galeatiyayincilik gletiyayincilik galeati2017
girilir. Orta kale içerisinde muhafız binası, şapel hayran oluyoruz. bu hastalıkla mücadele eden
ve baş kule gibi yapılar bulunur. Dört katlı olduğu Ayışığının altında yıldızların parıltısını tüm insanlara saygıyla...