06 Ocak 2025 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

u deprem bölgesi ciddi bir mirası da yaşatıyordu, o bölge için özel bir çalışmanız var mı? S. Soysal: Kitapta bin yıllık bir tarifi uyguladı deprem bölgesinden gelen arkadaşımız. dedi ki “depremden sonra bulduğumuz ilk yerde hemen ocağı yaktık.” elimizde ne varsa bir şeyler yaptık, bir kömbe pişirdik çocukların morali düzeldi… O bölgeden katılan herkes hep şunu dedi, “Hemen ocak yandı, yemek pişti ve yüzler güldü.” S. Atasoy: Kitaptaki tarier için herkes kendi evinde çekim yaparken deprem bölgesinde olanların böyle bir olanağı olamadı. evleri yıkıldı, bir tane bile fotoğraf yoktu. Orada hâlâ insanlar zorluklarla uğraşıyorlar. Bu reçeteler bu yüzden önemli. Fırsat varken, aile büyükleri yapabiliyorken o yemeği oturup yazabilirsiniz. Bu bir hafıza aktarımı ve kaybolmamalı. Ülkemiz tüm dünyadan göç almış mükemmel bir medeniyetler beşiği, bu yüzden bizim hikâyemiz gerçekten tüm dünyanın hikâyesi. Ocak yandı yüzler güldü 21 naisn 2024 5 Sahrap Soysal ve Selin Atasoy’un ortak çalışması Kültürel aktarımın lezzetli hali u Eskiden o büyük sofraya Anadolu’nun farklı bölgelerinden aynı anda oturup, uzun yemek ve mutfak kültürüne sohbetler ederdik. Bu kültür yok mu oluyor? ilişkin bilgiler “Lezzet Göçünün Selin Sahrap Soysal: Biz İzinde-Aile Mirası Reçeteler” Atasoy ailece sofra başında toplanmayı çok adlı kitapta buluştu. Sahrap önemsiyoruz. Ne yapıp Soysal urnumuza gelen bir çorba kokusu edip o insanları bir araya Berrin annemizi, kızartma kokusu yaz topluyoruz. Telefonlar KAr Adeniz günlerini getirir aklımıza… Hele bir kenara konuluyor, o fırından taze çıkan poğaça… paylaşımın en yalın hali B Elimizdeki yalnızca bir yemek orada oluyor. Yıllardır kitabı değil, sofra kültürüne odaklanan bir insanları dinliyorum; gezip gördüklerini hafıza haritası. Selin Atasoy’un yaşama anlatıyorlar ama anılar hep bir yemeğin geçirdiği, gastronomi dünyasının usta etrafında dönüyor. Bir anneanneyi ismi Sahrap Soysal’ın zengin deneyimiyle börek yaparken seyretmek, en şekillenen “Lezzet Göçünün İzinde-Aile Mirası unutulmayacak anılardan misal. Reçeteler”de Türkiye’nin dört bir yanındaki Tarım politikamızda böyle yanlışlıklar ne u Bir reçeteyi ortaya çıkarmak kolay ailelerin öyküsü ve kuşaktan kuşağa aktarılan yazık ki var. Şimdi şimdi biraz daha destek değil. Ancak bu lezzetlere ulaşmak lezzet reçeteleri yer alıyor. Doğan SoLibri olunmaya çalışılıyor. Bazı yöresel ürünlerin ve o gelenekseli yakalamak için etiketiyle kitaplaşan ve herkesin aktarmak Üzüm olabilmesi kültürümüzü ifade etmek açısından kullanılan malzemeler de artık aynı bağları, istediği tarifle bir parçası olabildiği projeyi da çok önemli. Reçete ise emek ister. Şefler değil. Bu anlamda Türkiye’nin buğday Atasoy ve Soysal’dan dinledik. de bu anlamda umut verici işler yapıyorlar, gıda, tarım ve hayvancılık tarlaları yöreselden evrensele ilerlemeye çalışıyorlar. politikasına nasıl bakıyorsunuz? u Yemek kültürü her aile için hem çok benzer sökülmüş, İşbirliklerimiz arasında şefler, çiftçiler, kadın S. Soysal: Anadolu’yu hem farklı. Çıkış noktanız ne oldu? binalar kooperatifleri de var. Kitap da bütün bunların çok sık dolaşıyor ve Selin Atasoy: Geçen sene deprem sonrası bir dikiliyor. ortak çalışması. birçok ürününün akşam evdeyken aklıma geldi. Büyükannemin fl Çok S. Atasoy: Haklısınız, tüm dünya artık yerel artık üretilmediğini bana bıraktığı bir tarif kitabının içinde onun el beğendiğim tohumların peşine düşüyor. Tohum bankaları, yazısı ile bir reçete buldum. Bu reçete beni çok görüyorum. Çünkü onu bazı tahıllar gıda depoları önem kazanıyor. Bu kadar zengin üretmek çiftçi için heyecanlandırdı. Büyük büyükannem bir kek artık ekilmiyor, toprakların üstünde olmanın ne kadar önemli ekonomik bir değer yapardı bize, unutmam. Dedim ki keşke ben de birçok ürün ithal olduğunu anlayacak ve bunu sahipleneceğiz. oluşturmuyor artık. bu keki yapsaydım ve oğlum da bunu tatsaydı. ediliyor. Bu projenin sponsoru Göçmen Artisan Bakery Tarım alanları u Sürekli bir koşturmacadayız, hazır tüketime Örneğin ile Cumhuriyetin 100. yılı için sürdürülebilir Anadolu’da hep yöneliyoruz. Peki mutfak hâlâ etkin mi? mercimeğin ithal bir proje arayışı içindeydik. O zaman dedim yapılaşmaya S. Soysal: Birlikte bir şeyler pişirip edilmesi çok üzücü. ki bunun gibi aile mirası reçeteleri birleştirip dönüşmüş. yemekten keyif alıyor insanlar ama dediğiniz Birçok hububat onların hikâyeleri ile aktaralım. O evlerde o doğru, hazır tüketim çok fazla ve insanlar bakliyat kayboldu, mutfaklarda kimler, nasıl ve ne şartlarda yemek mutfaktan uzaklaşıyor. Sağlıklı yaşam için evde onları artık bulamayız. yaptı, geri planda ne var ona bakıyoruz. yapılan pratik tarifler orayı biraz etkin tutuyor. Doğu Karadeniz’deki Fırtına Vadisi’nde doğayla ve tarihle iç içe unutulmaz bir yolculuk doğanın sessiz çığlığı GÜVen BAYKAn ırtına Vadisi’nin huzurlu doğasında, Çofk Gölü tarihin sessiz tanıkları arasında bir yolculuğa çıkmaya ne dersiniz? Bu hikâye, 1910’da Çinçiva ve civar F köylerin insanlarının eğitim için attıkları adımlarla başlar. Hem bu köylerde oturanların hem de gurbette bulunan köylülerin destekleriyle inşa edilen okul, Rus işgaline karşın ayakta kalır ve 1920’de yeniden eğitime başlar. Çinçiva Fransız bir eğitmenin öğrencilere bilgi aşıladığı, tiyatro günleri ve münazaraların düzenlendiği Çinçiva Kütüphanesi okul, civar köylerde yaşayan birçok kişinin eğitim aldığı bir mekân olur. anlaşılan baş kulenin zamanla iç konstrüksiyonu izlerken geçmişin izleriyle dolu bu topraklarda, Zamanla nüfus azalır ve okul, 1970’lerin çürüyüp yok olmuş, şimdilerde yalnızca duvarlarıyla doğanın bize sunduğu huzurun ve tarihin sessiz “tek tip” anlayışıyla yıkılır, yerine yeni bir ayakta duruyor. tanıklığının büyüsüne kapılıyoruz. Her adımda bina inşa edilir. Ancak asıl hikâye, binanın hissettiğimiz o derin bağ, Fırtına Vadisi’nin Keçilere di KKat Fırtına Pansiyon’a dönüşümüyle başlar. Selçuk bizim için anlamını daha da büyütüyor. Geçmişin Fırtına Deresi’ni bir sağımıza bir solumuza Güney’in liderliğinde okulun doğal yapısını yankıları arasında tarihle iç içe geçmiş bu alarak Çat Yaylası’na ulaşıyoruz. Toşi koruyarak yapılan onarımla pansiyon 2000 coğrafyanın sessiz çığlıklarını duyuyoruz. Pansiyon’da muhlama ve çay keyfinden sonra yılında kapılarını açar. Selçuk Güney’in cesareti ve Elevit Yaylası’na doğru yol alıyoruz. Elevit Ayder Yaylası’ndaki yoğunluğu Fırtına kararlılığı, bu toprakların Yaylası’nda “Yok Yok Bakkalı”ndan son Vadisi’ne taşıma planlarına karşı çıkan Güney ve değerini ve önemini bir alışverişimizi yapıp yola devam ediyoruz. arkadaşları mahkeme kararı ve tahliye taleplerine kez daha anımsatıyor Yükseklerde ilerledikçe, doğanın sesleri daha karşın Çamlıhemşin’i ve köylerini terk etmeme bize. Doğanın kucaklayıcı belirgin oluyor ve stresimiz yerini huzura Galeati Yayıncılık kararlılığını korurlar. güzelliğiyle buluştuğumuz bırakıyor. Trovit Yaylası’na yaklaştıkça, Bu, yalnızca bir pansiyonun değil bir bu anlarda geçmişin izlerini YENİ YENİ güneşin sıcaklığını ve rüzgârın serinliğini topluluğun, kültürün ve doğal yaşamı savunmanın takip etmek bize iç huzuru duyumsuyoruz. Yayla evleri, bizi doğanın hikâyesidir. Geçmişin, Fırtına Vadisi’nde veriyor. kucaklayıcı atmosferiyle karşılıyor. Araçlarımızı yankılanan seslerini dinlemeye hazır mısınız? Fırtına Vadisi’nin uygun bir yere park ettikten sonra yürüyüş için Kapitalizmin egemenliğine boyun eğen Fırtına topraklarında yaşanan her hazırlıklarımızı yapıyoruz. Yayla kahvesinde taze Pansiyon’un (Çinçiva Rüştiyesi) öğretmenler için an bir öykünün parçası gibi. çay kokusu bizi bizden alıyor. Araçlarımızı park yapılan lojmanında uyku tulumlarımızın içinde, Ve biz, bu öykünün içinde ederken keçilerin geçiş yollarına dikkat etmemiz huzurlu bir uyku çektikten sonra yola çıkıyoruz. yer alarak unutulmaz bir gerektiğini unutmuyoruz çünkü keçilerin araçların Fırtına Vadisi’ne ilerlediğimizde öncelikle Zil deneyim yaşadık. Gelecek üzerinden geçmeyi sevdiklerini biliyoruz. Kale’yi selamlıyoruz... Tarih öncesinden kalma bir nesillere aktarılacak bu Yüklerimizi sırt çantalarımıza yerleştirip yola bekçi gibi yükselen Zil Kale, 14. veya 15. yüzyılda anıları içimizde sonsuza koyuluyoruz. Derin vadide 2.5 saat yürüdükten inşa edilmiş ve 1800’lerin sonuna kadar kullanılmış. KARGO DAHİL 175 ¨ YERİNE 125 ¨ KARGO DAHİL 250 ¨ YERİNE 175 ¨ kadar taşıyacağız. sonra vadi bitiminde dik bir yamaçtan iki Sarp kaya kütlesinde yükselen bu gizemli yapı, 2 KİTAP, KARGO DAHİL 300 ¨ YERİNE “Aklına hiç gelir miydi, saatlik yürüyüşle dereyi takip edip Çofk denizden 750 metre, Fırtına Deresi’nin yatağından Gölü’ne ulaşıyoruz. Gölde serinleyerek ve Fırtına Vadisi’nin hiç aklına ise yaklaşık 100 metre yükseklikte. Zil Kale, sekiz ¨ gelmeyeceği?...” 275 burç ve bir gözetleme kulesinden oluşur. Kuzeybatı eğlenerek günün yorgunluğunu atıyoruz. Akşam Selçuk Güney’e ve yönündeki patika ile dış surların kapısına ulaşılır yemeğimizi yerken, göldeki ve tepelerdeki +90 539 669 60 69 yaşanmışlıkları unutturan ve buradan ikinci bir kapı yardımıyla kale içerisine manzaranın kaybolan güne inat nasıl değiştiğine www.galeatiyayinevi.com galeatiyayincilik gletiyayincilik galeati2017 girilir. Orta kale içerisinde muhafız binası, şapel hayran oluyoruz. bu hastalıkla mücadele eden ve baş kule gibi yapılar bulunur. Dört katlı olduğu Ayışığının altında yıldızların parıltısını tüm insanlara saygıyla...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle