07 Ocak 2025 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

24 MART 2024 4 Nobel Ödüllü bilim insanlarına ev sahipliği yapan Cavendish Laboratuvarı’nda ilk Türk başkan... Bilimle üst boyuta geçeriz sorduğum soruda beşeri bir unsur yok tabii. Fizik alanında ülkemizin gururu Fotosentezi ya da yeni bir madde özelliğini olan Prof. Dr. Mete Atatüre bize anlamaya çalışırken bilimin içinde politika yok. Ancak bilimin önü ve arkası politiktir. bilimin kendisi için nasıl bir tutkuya Bilimde kaynak ihtiyacı var ama o parayı kim dönüştüğünü anlattı. veriyor ve gerekçeleri ne? Bana “Güçlü bir silah yap” deseler dururum. Çünkü o politik rof. Dr. Mete Atatüre bilimin yıldız bir karar. Tarihte bunun çok örnekleri var. Bol isimlerinden. Cambridge Üniversitesi kaynak akıtarak iklim krizinin olmadığının ya Fizik Bölümü olarak bilinen da petrolün çevreye daha az etkisi olduğunun, Cavendish Laboratuvarı’nın 2023 ya da ozon tabakasının şirketlerin kimyasalları Pyılında 16. başkanı olan Atatüre, bu yüzünden delinmediğinin ispatlanmasını isteyen göreve getirilen ilk Türk bilim insanı. Elektron, şirketler oldu. Bilim insanı “Ben safım, politik nötron ve DNA yapısının keşfedildiği Cavendish değilim, para gelir ben alırım, onunla araştırma Laboratuvarı kurulduğu yaparım” diyemez. Bilim insanı o fonu aldığında 1874’ten bu yana 30 Nobel politiktir. Bu güdümlü bilime girer. Ancak Ödüllü bilim insanına ev gerçeğin bir noktada ortaya çıkma gibi bir derdi sahipliği yapmış. 2020 var. Siz istediğiniz kadar lobi üzerinden belli yılında Thomas Young bir amaca araç olabilecek bir araştırma yapıyor Madalyası ve Ödülüne olsanız da gerçek kendini ifşa eder. değer görülen Atatüre’nin araştırma konusu ise ışık ve u Peki siz bilim insanı olarak kendinizi özgür maddenin kuantum fiziği hissediyor musunuz? Kaynak, yönetim ve politik ELÇİN anlamında? kapsamında incelemesi Poyraz Lar Bilimin önü kaynak bulmak ise arkası da ve yeni uygulamalar bilimin politik kullanımıdır. Gerçek olan bir geliştirilmesi. elcinpoyrazlar Bilim şeyi bulmaya çalıştıktan sonra o laboratuvar Atatüre ile hem önlüğünü çıkarıp vatandaş ceketini giyerek fizik alanında dünyayı hem sokağa çıkmak gerekiyor. Bilimi bilen bir önemli buluşlar, bilim ve siyaset, vatandaş olmanız gerekiyor. O şekilde devletlere, beyin göçü, yapay zekâ ve evreni anlamamızı u Sizin fiziği seçmeniz bu zaman harcadığın andaki hislerini öğrenebilirsin. hükümetlere, şirketlere bunun insanlık için nasıl Türkiye’deki akademik gerileme hem bu anlam tür soruları soran meraklı bir İşin felsefi, ulvi, akademik tarafıyla ya da “Bilim düzgün kullanılabileceğini hangi düzenlemelerin üstüne sohbet ettik. Söyleşinin çocuk olmanızdan mı? kutsal bir şeydir” fikriyle yaklaşmıyoruz. Tam derinleştikçe bize yapılması gerektiğini anlatmak lazım. Ben bir tamamını cumhuriyet.com.tr Genç yaşta bu alana ilgi tersine çok pratik bir yerden yaklaşıyoruz. “Soru ve dünyaya pozitif araştırma grubu çalıştırıyorum ve beraberimde adresinde okuyabilirsiniz. duyanlarda derin felsefi ilginçti, çözerken hoşnut oldum”. O kadar basit insan yönetimini de kariyer gelişimini de bilmek ne sunabilir ona bir yaklaşım olmuyor. İlk u Bize neden fizik lazım? bir yerden başlıyor aslında. Bu çok insani bir şey zorundayım. Fon bulmak zorundayım ve bu bakan bir dal. problemi çözmeyi başarmak ve “Bize neden bilim lazım”la ve o yüzden güzel. fonları sağlıklı kaynaklardan almak zorundayım. bundan mutlu olmakla ilgili. Bu başlamak gerekiyor, buna sanatı da Sonra da vatandaşlık görevini yürütmeliyim. Bilimin Önü, arkası politik da zaten işin en çekirdeğindeki his, ekleyebiliriz. Niye hayatımızı bir gün Bilim insanı dediğiniz kişi çok katmanlıdır. mutlu olmak. Beni mutlu eden, heyecanlandıran daha devam ettirmek için gereken şeylerin u Peki bilim siyasetten bağımsız olabilir mi? Bilimi ve yeni bilgiyi engellememek gerekiyor. bir şeyle ilgileniyor olmam. Bu işi yaptıkça dışındaki işlerle uğraşıyoruz ve onlara efor İmkânsız. Bilim hiçbir zaman siyasetten Bir şeyin çok tehlikeli olacağını bulabileceksek daha çok mutlu olduğumu görüyorum. İstediğin sarf ediyoruz? O da insan olmakla ilgili. İnsan bağımsız değil ve bu her yer için geçerli. bulalım. Sonra bunun tehlikeleri ve nasıl ya da sevdiğin işi yapmak dediğimiz kavram olmak sadece hayatta kalmak için içgüdüsel Ama burada önemli bir nüans var o da bilimin kullanılacağı üstüne toplumu ve yönetimleri yani. Hangi işi sevdiğini baştan bilemezsin ama bir şekilde yaşamıyor olmamız ve hayatımıza kendisinin politik bir şey olmaması. Bilimde harekete geçirmek için yardımcı olalım. herhangi bir konuya başka donanımlar katıyor olmamız demek. Bunda bilimin ve sanatın çok ciddi rolü var. Her ikisi benzer şekilde bizi bir üst boyuta taşıyan unsurlar olsa da bilimin biraz daha farklı bir rolü var. Bilim hem dünyayı hem evreni Türkiye’de sistem işi bilenleri pasifleştiriyor anlamamızı hem bu anlam derinleştikçe bize ve dünyaya pozitif ne sunabilir ona bakan bir dal. da başka faaliyetlerle kapatmaya çalışıyorum. Dolayısıyla tıptan teknolojiye uzanan sürecin u Türkiye’de akademik gerileme yaşandığı eleştirisi akademik gerileme üniversitenin ne yapmasına izin tamamında, en derinde felsefe sonra da temel ve bunu beyin göçüyle ilişkilendirenler var. Bu konuda verdiğiniz ve ne tür kaynaklar açtığınızla ilgili. Türkiye’de bilimler yatıyor. Düşünmeyi ve soru sormayı ne düşünüyorsunuz? bu yapının çok hiyerarşik olması, en küçük kararların bile öğreniyoruz. Soruları cevaplamayı öğreniyoruz. Mezun olduğum dönemde lisans sonrası gitmeyi ya tepeden alınıyor olması mikro yönetimine giriyor. Bu tür Doğru yanıtı bulmanın peşinde giderken yeni da kalmayı seçen arkadaşlarım oldu. Bu sağlıklı bir beyin sistemler asıl işi bileni pasiefl ştirir. Bence bunun negatif sorular üretmeyi öğreniyoruz. Bu deneyim çok göçüydü. Giden geri dönmese bile ben bilim ve sanat gibi etkilerini bugün görüyoruz. Son 20 yılda ülkede üniversite kıymetli. Sadece hayatta kalmanın ötesine konularda mobilitenin önemli olduğunu düşünüyorum. Çünkü sayısında ciddi ve yapay bir artış var. Üstelik liyakat ötesi gitmeye çalıştığınız zaman elinizdeki bu bilim çok evrensel bir şey. Nerede ne yapıyorsam Türkiye’den siyasi kadrolaşma söz konusu. Bu ortalama kaliteyi düşürse de bilgiler ve yetiler, “Niye buradayız, ne gelmiş biri olarak adım geçiyor ve Türk bilim insanı kimliğini özveriyle öğretim veren kaliteli araştırmalar yapan ve bunları yapıyoruz, etrafımızda ne var” gibi soruları kullanıyorum. Türkiye’yle çok ilgiliyim. Sadece öğrenci zor koşullarda devam ettiren güçlü bir ekip var. Ve Türkiye’deki anlamak için gereken en temel bilimlerden yetiştirme konusunda Türkiye’ye hizmet etmiyorum. o açığı akademiyi ayakta tutanlar onlar. bir tanesi fizik. Polonya’nın geçmişinden köy manzaraları ilginç bir anlatı tekniğiyle farklı bir izleyici deneyimine dönüşüyor Kırsalın dört mevsimi: Köylüler “Aşk gider, tarla kalır.” darbeleriyle, köyün kilisesinde, ay’a SEyaHaT hoşlandığı Antek’e (Robert . yüzyılda, uçsuz Gulaczyk) gülümseyip samanların bucaksız tarlalarla üzerinde kaygısızca uzanırken çevrili, küçük bir kendisini bekleyen acımasız kıştan 19Polonya köyü... uzak, kağıtlarla yaptığı (kirigami) Sonbaharın kalıntılarıyla kaplı desenleriyle ve annesiyle toprağın üzerinde “kıştan birlikte yaşamını sürdürmeye habersiz” mutlulukla yürüyen devam ediyor. Güzelliği ve Jagna (Kamila Urzedowska)... Ve Başak Bı Çak mutluluğu, Jean François fonda, Polonya’nın halk ezgileriyle Millet’in “Toplayıcılar”ıyla harmanlanmış bir tını... basakbicak veya Van Gogh’un “Öğle Polonya’nın büyük ulusal @gmail.com Üzeri Dinlenme”siyle uyumlu destanı, Wladyslaw Reymont’ın tasarlanmış planlarla, durmadan 1904-09 arasında yazdığı dört tarlalarda zor işlerde çalışan bölüm ve dört mevsimden oluşan köylüleri kızdırırken öykünün ilk yarığını romanından uyarlanan “Köylüler” (The da açığa çıkarıyor. Köyün en zengin Peasants), güzeller güzeli Jagna’nın belki de insanı, yaşlı dul Maciej’i (Miroslaw Baka) başına geleceklerden önce, son kez mutlu Jagna’ya evlilik teklifi anlamına gelen votka olduğu sonbahar gününde açılıyor. Filmin göndermeye ikna eden köylüler bu yolla yönetmenleri DK ve Hugh Welchman Jagna’nın “başını bağlamayı” planlıyorlar. çiftinin 2017’de Van Gogh’un kalbine Ancak Jagna’nın, geleneğe boyun eğen çıkardığı büyüleyici yolculuk bu kez görsel bakımdan hayranlık uyandırıcı bir bulanan anlatısının biricik eksiği ise Polonya’nın kırsalına götürüyor seyircisini evlilik kabulü Maciej’in oğlu Antek’e mozaik halini alıyor. Ancak peşi sıra gelen boya kalıntılarının ardına geçemeyen ve yeniden tablolarla oluşturulmuş rotoskop duyduğu aşkla başkaldırıya dönüşüyor ve kış, dondurucu soğukla paralel acımasızlaşan performanslar. Rotoskop tekniğinin bir sonucu tekniğindeki animasyonla buluşturuyor. Polonya geleneklerine uygun bir biçimde, köy halkının Jagna’ya nefretini büyütüyor ve olarak oyuncuların yüzlerinden yeterince “Loving Vincent”ta sanatçının resimleriyle Lehçe’de içinde “r” harfi içermeyen aylardan filmin arketiplerini de gün yüzüne çıkarmaya yansımayan mimikler bu denli parlak bir filmi nefes kesici bir deneyime dönüşen bu stil, biri olan sonbahar aylarında evlendirilen başlıyor. Tarım toplumunun kurallarından donuklaştırıyor ve eğer hikâye bu üslupla Polonya’nın zengin kültürel motifleriyle Jagna’nın, sert kışı başlıyor. toplumsal cinsiyet rollerine, batıl inançlarla anlatılmasaydı neye benzerdi sorusunu akla bezeli bir hikâyeyi de folklorik bir müzeye kış geliyor körüklenen fikirlerden tabulara değin getiriyor. Yine de yaşadığınız kısa süreli dönüştürüyor ve Jagna’nın “çamurla” dünyanın hemen her yerinde küçük bir köyü karmaşayı bile çabucak unutturacak bir Loving Vincent’ın dinginliğinin tersine kirletilen hikâyesini, yaşanan trajediye inat heyecan verici bir dinamizmle örülen “inşa eden” tüm bu inanışlar Jagna’nın “yaz tılsımın Polonya’nın bu küçük köyünden göz kamaştırıcı bir anlatıyla resmediyor. “Köylüler”in düğün sahneleri, Polonya’nın mevsimini” hazırlıyor. uzanarak sizi ele geçirdiğini de itiraf etmem Geleneklerin baskın olduğu, rivayetlerin, Tamamı 40 binden fazla elle yapılmış gerek. Ve bu öyle bir efsun ki Jagna’nın hurafelerin çevrelediği ücra bir köyde halk danslarından Oczepiny gibi gelinin yaşayan Jagna, Johannes Vermeer’in “İnci saçının açıldığı âdetlere, rengarenk yağlıboya tabloyla oluşturulan “Köylüler”in, düğününde mazurkayla dans ederkenki hali Küpeli Kızı”ndan esinle vurulmuş fırça kostümlerden parlak aksesuarlara değin finalinde o çok kıymetli tarlaların çamuruna gibi yalnızca ritme kapılmanıza yol açıyor. puanım: 7/10
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle