Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
24 MART 2024
4
Nobel Ödüllü bilim insanlarına ev sahipliği yapan Cavendish Laboratuvarı’nda ilk Türk başkan...
Bilimle üst boyuta geçeriz
sorduğum soruda beşeri bir unsur yok tabii.
Fizik alanında ülkemizin gururu
Fotosentezi ya da yeni bir madde özelliğini
olan Prof. Dr. Mete Atatüre bize
anlamaya çalışırken bilimin içinde politika
yok. Ancak bilimin önü ve arkası politiktir.
bilimin kendisi için nasıl bir tutkuya
Bilimde kaynak ihtiyacı var ama o parayı kim
dönüştüğünü anlattı.
veriyor ve gerekçeleri ne? Bana “Güçlü bir
silah yap” deseler dururum. Çünkü o politik
rof. Dr. Mete Atatüre bilimin yıldız
bir karar. Tarihte bunun çok örnekleri var. Bol
isimlerinden. Cambridge Üniversitesi
kaynak akıtarak iklim krizinin olmadığının ya
Fizik Bölümü olarak bilinen
da petrolün çevreye daha az etkisi olduğunun,
Cavendish Laboratuvarı’nın 2023
ya da ozon tabakasının şirketlerin kimyasalları
Pyılında 16. başkanı olan Atatüre, bu
yüzünden delinmediğinin ispatlanmasını isteyen
göreve getirilen ilk Türk bilim insanı. Elektron,
şirketler oldu. Bilim insanı “Ben safım, politik
nötron ve DNA yapısının keşfedildiği Cavendish
değilim, para gelir ben alırım, onunla araştırma
Laboratuvarı kurulduğu
yaparım” diyemez. Bilim insanı o fonu aldığında
1874’ten bu yana 30 Nobel
politiktir. Bu güdümlü bilime girer. Ancak
Ödüllü bilim insanına ev
gerçeğin bir noktada ortaya çıkma gibi bir derdi
sahipliği yapmış. 2020
var. Siz istediğiniz kadar lobi üzerinden belli
yılında Thomas Young
bir amaca araç olabilecek bir araştırma yapıyor
Madalyası ve Ödülüne
olsanız da gerçek kendini ifşa eder.
değer görülen Atatüre’nin
araştırma konusu ise ışık ve u Peki siz bilim insanı olarak kendinizi özgür
maddenin kuantum fiziği hissediyor musunuz? Kaynak, yönetim ve politik
ELÇİN
anlamında?
kapsamında incelemesi
Poyraz Lar Bilimin önü kaynak bulmak ise arkası da
ve yeni uygulamalar
bilimin politik kullanımıdır. Gerçek olan bir
geliştirilmesi.
elcinpoyrazlar
Bilim
şeyi bulmaya çalıştıktan sonra o laboratuvar
Atatüre ile
hem
önlüğünü çıkarıp vatandaş ceketini giyerek
fizik alanında
dünyayı hem
sokağa çıkmak gerekiyor. Bilimi bilen bir
önemli buluşlar, bilim ve siyaset,
vatandaş olmanız gerekiyor. O şekilde devletlere,
beyin göçü, yapay zekâ ve
evreni anlamamızı
u Sizin fiziği seçmeniz bu
zaman harcadığın andaki hislerini öğrenebilirsin.
hükümetlere, şirketlere bunun insanlık için nasıl
Türkiye’deki akademik gerileme
hem bu anlam
tür soruları soran meraklı bir
İşin felsefi, ulvi, akademik tarafıyla ya da “Bilim
düzgün kullanılabileceğini hangi düzenlemelerin
üstüne sohbet ettik. Söyleşinin
çocuk olmanızdan mı?
kutsal bir şeydir” fikriyle yaklaşmıyoruz. Tam
derinleştikçe bize
yapılması gerektiğini anlatmak lazım. Ben bir
tamamını cumhuriyet.com.tr
Genç yaşta bu alana ilgi
tersine çok pratik bir yerden yaklaşıyoruz. “Soru
ve dünyaya pozitif
araştırma grubu çalıştırıyorum ve beraberimde
adresinde okuyabilirsiniz.
duyanlarda derin felsefi
ilginçti, çözerken hoşnut oldum”. O kadar basit
insan yönetimini de kariyer gelişimini de bilmek
ne sunabilir ona
bir yaklaşım olmuyor. İlk
u Bize neden fizik lazım?
bir yerden başlıyor aslında. Bu çok insani bir şey
zorundayım. Fon bulmak zorundayım ve bu
bakan bir dal. problemi çözmeyi başarmak ve
“Bize neden bilim lazım”la
ve o yüzden güzel.
fonları sağlıklı kaynaklardan almak zorundayım.
bundan mutlu olmakla ilgili. Bu
başlamak gerekiyor, buna sanatı da
Sonra da vatandaşlık görevini yürütmeliyim.
Bilimin Önü, arkası politik
da zaten işin en çekirdeğindeki his,
ekleyebiliriz. Niye hayatımızı bir gün
Bilim insanı dediğiniz kişi çok katmanlıdır.
mutlu olmak. Beni mutlu eden, heyecanlandıran
daha devam ettirmek için gereken şeylerin
u Peki bilim siyasetten bağımsız olabilir mi?
Bilimi ve yeni bilgiyi engellememek gerekiyor.
bir şeyle ilgileniyor olmam. Bu işi yaptıkça
dışındaki işlerle uğraşıyoruz ve onlara efor
İmkânsız. Bilim hiçbir zaman siyasetten
Bir şeyin çok tehlikeli olacağını bulabileceksek
daha çok mutlu olduğumu görüyorum. İstediğin
sarf ediyoruz? O da insan olmakla ilgili. İnsan
bağımsız değil ve bu her yer için geçerli.
bulalım. Sonra bunun tehlikeleri ve nasıl
ya da sevdiğin işi yapmak dediğimiz kavram
olmak sadece hayatta kalmak için içgüdüsel
Ama burada önemli bir nüans var o da bilimin
kullanılacağı üstüne toplumu ve yönetimleri
yani. Hangi işi sevdiğini baştan bilemezsin ama
bir şekilde yaşamıyor olmamız ve hayatımıza
kendisinin politik bir şey olmaması. Bilimde
harekete geçirmek için yardımcı olalım.
herhangi bir konuya
başka donanımlar katıyor olmamız demek.
Bunda bilimin ve sanatın çok ciddi rolü var.
Her ikisi benzer şekilde bizi bir üst boyuta
taşıyan unsurlar olsa da bilimin biraz daha farklı
bir rolü var. Bilim hem dünyayı hem evreni
Türkiye’de sistem işi bilenleri pasifleştiriyor
anlamamızı hem bu anlam derinleştikçe bize ve
dünyaya pozitif ne sunabilir ona bakan bir dal.
da başka faaliyetlerle kapatmaya çalışıyorum.
Dolayısıyla tıptan teknolojiye uzanan sürecin
u Türkiye’de akademik gerileme yaşandığı eleştirisi
akademik gerileme üniversitenin ne yapmasına izin
tamamında, en derinde felsefe sonra da temel
ve bunu beyin göçüyle ilişkilendirenler var. Bu konuda
verdiğiniz ve ne tür kaynaklar açtığınızla ilgili. Türkiye’de
bilimler yatıyor. Düşünmeyi ve soru sormayı
ne düşünüyorsunuz?
bu yapının çok hiyerarşik olması, en küçük kararların bile
öğreniyoruz. Soruları cevaplamayı öğreniyoruz.
Mezun olduğum dönemde lisans sonrası gitmeyi ya
tepeden alınıyor olması mikro yönetimine giriyor. Bu tür
Doğru yanıtı bulmanın peşinde giderken yeni
da kalmayı seçen arkadaşlarım oldu. Bu sağlıklı bir beyin
sistemler asıl işi bileni pasiefl ştirir. Bence bunun negatif
sorular üretmeyi öğreniyoruz. Bu deneyim çok
göçüydü. Giden geri dönmese bile ben bilim ve sanat gibi
etkilerini bugün görüyoruz. Son 20 yılda ülkede üniversite
kıymetli. Sadece hayatta kalmanın ötesine
konularda mobilitenin önemli olduğunu düşünüyorum. Çünkü
sayısında ciddi ve yapay bir artış var. Üstelik liyakat ötesi
gitmeye çalıştığınız zaman elinizdeki bu
bilim çok evrensel bir şey. Nerede ne yapıyorsam Türkiye’den
siyasi kadrolaşma söz konusu. Bu ortalama kaliteyi düşürse de
bilgiler ve yetiler, “Niye buradayız, ne
gelmiş biri olarak adım geçiyor ve Türk bilim insanı kimliğini
özveriyle öğretim veren kaliteli araştırmalar yapan ve bunları
yapıyoruz, etrafımızda ne var” gibi soruları
kullanıyorum. Türkiye’yle çok ilgiliyim. Sadece öğrenci
zor koşullarda devam ettiren güçlü bir ekip var. Ve Türkiye’deki
anlamak için gereken en temel bilimlerden
yetiştirme konusunda Türkiye’ye hizmet etmiyorum. o açığı
akademiyi ayakta tutanlar onlar.
bir tanesi fizik.
Polonya’nın geçmişinden köy manzaraları ilginç bir anlatı tekniğiyle farklı bir izleyici deneyimine dönüşüyor
Kırsalın dört mevsimi: Köylüler
“Aşk gider, tarla kalır.” darbeleriyle, köyün kilisesinde,
ay’a SEyaHaT
hoşlandığı Antek’e (Robert
. yüzyılda, uçsuz
Gulaczyk) gülümseyip samanların
bucaksız tarlalarla
üzerinde kaygısızca uzanırken
çevrili, küçük bir
kendisini bekleyen acımasız kıştan
19Polonya köyü...
uzak, kağıtlarla yaptığı (kirigami)
Sonbaharın kalıntılarıyla kaplı
desenleriyle ve annesiyle
toprağın üzerinde “kıştan
birlikte yaşamını sürdürmeye
habersiz” mutlulukla yürüyen
devam ediyor. Güzelliği ve
Jagna (Kamila Urzedowska)... Ve
Başak Bı Çak mutluluğu, Jean François
fonda, Polonya’nın halk ezgileriyle
Millet’in “Toplayıcılar”ıyla
harmanlanmış bir tını...
basakbicak
veya Van Gogh’un “Öğle
Polonya’nın büyük ulusal
@gmail.com
Üzeri Dinlenme”siyle uyumlu
destanı, Wladyslaw Reymont’ın
tasarlanmış planlarla, durmadan
1904-09 arasında yazdığı dört
tarlalarda zor işlerde çalışan
bölüm ve dört mevsimden oluşan
köylüleri kızdırırken öykünün ilk yarığını
romanından uyarlanan “Köylüler” (The
da açığa çıkarıyor. Köyün en zengin
Peasants), güzeller güzeli Jagna’nın belki de
insanı, yaşlı dul Maciej’i (Miroslaw Baka)
başına geleceklerden önce, son kez mutlu
Jagna’ya evlilik teklifi anlamına gelen votka
olduğu sonbahar gününde açılıyor. Filmin
göndermeye ikna eden köylüler bu yolla
yönetmenleri DK ve Hugh Welchman
Jagna’nın “başını bağlamayı” planlıyorlar.
çiftinin 2017’de Van Gogh’un kalbine
Ancak Jagna’nın, geleneğe boyun eğen
çıkardığı büyüleyici yolculuk bu kez
görsel bakımdan hayranlık uyandırıcı bir bulanan anlatısının biricik eksiği ise
Polonya’nın kırsalına götürüyor seyircisini evlilik kabulü Maciej’in oğlu Antek’e
mozaik halini alıyor. Ancak peşi sıra gelen boya kalıntılarının ardına geçemeyen
ve yeniden tablolarla oluşturulmuş rotoskop duyduğu aşkla başkaldırıya dönüşüyor ve
kış, dondurucu soğukla paralel acımasızlaşan performanslar. Rotoskop tekniğinin bir sonucu
tekniğindeki animasyonla buluşturuyor. Polonya geleneklerine uygun bir biçimde,
köy halkının Jagna’ya nefretini büyütüyor ve olarak oyuncuların yüzlerinden yeterince
“Loving Vincent”ta sanatçının resimleriyle Lehçe’de içinde “r” harfi içermeyen aylardan
filmin arketiplerini de gün yüzüne çıkarmaya yansımayan mimikler bu denli parlak bir filmi
nefes kesici bir deneyime dönüşen bu stil,
biri olan sonbahar aylarında evlendirilen
başlıyor. Tarım toplumunun kurallarından donuklaştırıyor ve eğer hikâye bu üslupla
Polonya’nın zengin kültürel motifleriyle
Jagna’nın, sert kışı başlıyor.
toplumsal cinsiyet rollerine, batıl inançlarla anlatılmasaydı neye benzerdi sorusunu akla
bezeli bir hikâyeyi de folklorik bir müzeye
kış geliyor
körüklenen fikirlerden tabulara değin getiriyor. Yine de yaşadığınız kısa süreli
dönüştürüyor ve Jagna’nın “çamurla”
dünyanın hemen her yerinde küçük bir köyü karmaşayı bile çabucak unutturacak bir
Loving Vincent’ın dinginliğinin tersine
kirletilen hikâyesini, yaşanan trajediye inat
heyecan verici bir dinamizmle örülen “inşa eden” tüm bu inanışlar Jagna’nın “yaz tılsımın Polonya’nın bu küçük köyünden
göz kamaştırıcı bir anlatıyla resmediyor.
“Köylüler”in düğün sahneleri, Polonya’nın mevsimini” hazırlıyor. uzanarak sizi ele geçirdiğini de itiraf etmem
Geleneklerin baskın olduğu, rivayetlerin,
Tamamı 40 binden fazla elle yapılmış gerek. Ve bu öyle bir efsun ki Jagna’nın
hurafelerin çevrelediği ücra bir köyde halk danslarından Oczepiny gibi gelinin
yaşayan Jagna, Johannes Vermeer’in “İnci saçının açıldığı âdetlere, rengarenk yağlıboya tabloyla oluşturulan “Köylüler”in, düğününde mazurkayla dans ederkenki hali
Küpeli Kızı”ndan esinle vurulmuş fırça kostümlerden parlak aksesuarlara değin finalinde o çok kıymetli tarlaların çamuruna gibi yalnızca ritme kapılmanıza yol açıyor.
puanım: 7/10