Katalog
                    Yayınlar
                
                - Anneler Günü
 - Atatürk Kitapları
 - Babalar Günü
 - Bilgisayar
 - Bilim Teknik
 - Cumhuriyet
 - Cumhuriyet 19 Mayıs
 - Cumhuriyet 23 Nisan
 - Cumhuriyet Akademi
 - Cumhuriyet Akdeniz
 - Cumhuriyet Alışveriş
 - Cumhuriyet Almanya
 - Cumhuriyet Anadolu
 - Cumhuriyet Ankara
 - Cumhuriyet Büyük Taaruz
 - Cumhuriyet Cumartesi
 - Cumhuriyet Çevre
 - Cumhuriyet Ege
 - Cumhuriyet Eğitim
 - Cumhuriyet Emlak
 - Cumhuriyet Enerji
 - Cumhuriyet Festival
 - Cumhuriyet Gezi
 - Cumhuriyet Gurme
 - Cumhuriyet Haftasonu
 - Cumhuriyet İzmir
 - Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
 - Cumhuriyet Marmara
 - Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
 - Cumhuriyet Oto
 - Cumhuriyet Özel Ekler
 - Cumhuriyet Pazar
 - Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
 - Cumhuriyet Sokak
 - Cumhuriyet Spor
 - Cumhuriyet Strateji
 - Cumhuriyet Tarım
 - Cumhuriyet Yılbaşı
 - Çerçeve Eki
 - Çocuk Kitap
 - Dergi Eki
 - Ekonomi Eki
 - Eskişehir
 - Evleniyoruz
 - Güney Dogu
 - Kitap Eki
 - Özel Ekler
 - Özel Okullar
 - Sevgililer Günü
 - Siyaset Eki
 - Sürdürülebilir yaşam
 - Turizm Eki
 - Yerel Yönetimler
 
                        Yıllar
                    
                    
                
                    Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
                    Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
                    Sayfayı Satın Almak İstiyorum
                
            
                11 şt aub 2024
6
Rol verdiği karakterler, yer aldığı öykülerle kadınlara esin olan Ayça Bingöl şimdi ‘Kirli Sepeti’nin Songül’ü olarak ekranlarda...
Güçlü olmak dengeyle ilgili
yça Bingöl bugünlerde “Kirli 
Sepeti”nin Songül’ü olarak 
en güldüren YOrum
pazar akşamları televizyon 
ekranlarında karşımıza çıkıyor. 
u Sosyal medyada hakkınızda yazılanları ne kadar okuyorsunuz? 
ABu, onun hafızalara kazınan 
Hakkınızda yazılan en ilginç veya sizi en çok güldüren yorum 
sayısız rolünden yalnızca biri. Hem izleyiciye nedir?
yaşattığı duygular, verdiği mesajlar hem çok okumam, öyle bir alışkanlığım yok. eskiden sosyal 
medya mı vardı. (g ülüyor.) etiketlendiklerim önüme 
de kişisel yaşam öyküsüyle “Güçlü kadın” 
düşüyor, okuyorum gördüklerimi. Son dönemde 
tanımlamasının altını sonuna 
gördüğüm en komik yorum şuydu: “Yeter 
kadar dolduran Bingöl ile 
artık lütfen ayça bingöl’e fakir rolleri 
ekrandan yaşama doğru 
oynatmayın. artık yeterrrr!!!”
keyifli bir sohbet yaptık.
u “Kirli Sepeti” ülkemizdeki 
dizi formatını tamamen tersyüz 
eden bir senaryoya sahip. 
“Aşağı”da konumlananların 
Bildiğim tek şey 
gözünden “yukarıda”kileri 
deniz 
görüyoruz. Bir anlamda 
ülkütekin
oyunculuk
hayattaki figüranların başrol 
olduğu bir dizi.
u Oyunculuk mesleğinde kendini ispat etmek ve yer 
Senaryoda en çok ilgimi çeken de bu 
edinmek mutlaka zorlu süreçler. Siz ne zaman “ben bu 
konumlandırmalar oldu. Bugüne kadar çoğu 
mesleği yapabiliyorum galiba” dediniz kendinize?
senaryoda yukardakilerin hikâyesi ana aks 
istikrarla uzun maratonlar koşmayı başarabildiğimden 
olarak akarken aşağıdakileri yan hikâye 
sanırım. Yaptıkça yapabilme gücünüz ve kendinize 
unsuru olarak izledik. Ancak biz burada esas 
olan inancınız artıyor. zaten bildiğim tek şey 
aşağıdakilerin hayat mücadelelerini, dertlerini, 
oyunculuk, başka ne yapabilirim ki? emekliliği de yok 
maceralarını, aşklarını ve yukarıdakilerle iç içe 
oyunculuğun. Sağlığım yerinde olduğu sürece sevdiğim 
geçmiş ilişkilerini izliyoruz. Seyircinin bundan 
işlerin içinde olacağım inşallah.
çok hoşlandığını düşünüyorum. Songül, 
Hayriye, Medine üçlüsünü bağırlarına bastılar. 
Toplumun her kesiminden insanın bağ kurup 
zor ki bazı şeylerin de kolay hallolmasını u İkizleriniz Aylin ve Leyla yaşam bağınızla ilgili çok şey anlatıyor.
özdeşleşebileceği dünyalar yaratıldı.
istiyorsunuz. Galiba Songül gibi inatçıyım, en mücadelesinin başında zorlu evreleri atlatmayı Aslında koşullar belirledi o dönem işlerin 
başardı. Bu açıdan doğuştan güçlü ve dirençli 
çok bu yönümüz benziyor. gidişatını. Gelen teklifler için de benim yeni 
SOngül ile benzerlikler
olduklarını söyleyebiliriz sanırım. Onları yaşamda 
anne olarak çalışma şartlarım belliydi. Bu 
u Songül’ün öyküsü yaşamda tek başına var 
u Songül çok güçlü bir kadın. Aslında size, güçlü 
güçlü olmaları için nasıl yetiştiriyorsunuz?
bağlamda anlaşabildiğim yapımcılarla ve 
olan, olmaya çalışan kadınlar için de çok önemli. 
bir karakter olmasıyla benzediğini düşünüyorum. Siz 
Ben ve kızlar, Amazonlar gibi savaştık 
sevdiğim senaryolarda çalıştım. Tiyatroya 
Rolünüzü oynarken bu da ayrı bir motivasyon 
kendisiyle benzerlikler gördünüz mü?
o süreçlerde. Yaşamda esnek ve dayanıklı 
ara vermedim, saat olarak daha rahat. Bazen 
kaynağı oluyor mu?
Evet kendimi bazı konularda güçlü 
olabilmelerini önemsiyorum daha çok. 
çocukları da oyuna, kulise, turneye götürdüm. 
Televizyon kariyerimde oynadığım 
buluyorum ama hayat bazen sizi mecbur 
Güçlü olmak bu unsurları dengede tutarak 
Bir şekilde hallettik, kolay olduğunu 
karakterler tek başına var olmaya çalışan 
bırakır ya güçlü olmaya o zamanlar pek 
daha mümkün geliyor bana. Koşullara uyum 
söyleyemem. Bir yandan çalışıp bir yandan 
kadınları anlatmaya çalışmakla çok özdeşleşti. 
hoşuma gitmiyor açıkçası. Yaşadığımız ülkede 
sağlama becerisi yani “rezilyans”. Ruhsal ve 
annelik yapmak zor. Anne olduktan sonra 
Yıllar içinde yaşamın içinden o kadar çok 
her şey o kadar fiziksel olarak sağlıklı bireyler olarak devam 
hangi işi yaparsanız yapın öncelikleriniz 
kadınla sohbet etme şansım oldu ki bu konuyla 
etmelerine çok yardımcı olacaktır.
değişiyor. Daha az iş, daha çok aile ve 
ilgili. Binlerce insanın motivasyonu, ilham 
çocuklar. Büyümelerinin her anına eşlik etmek 
kaynağı olmak benim için tarifsiz 
u Zorlu bir doğum süreci yaşamıştınız ama 
mutluluk ve doyum kaynağı. Devam istiyorum. Şimdi sekiz yaşında oldular. Biraz 
sonrasında hızlıca sahnelere ve ekranlara 
etme gücümün büyük bir kısmını daha rahatladım; çünkü büyüdüler; okulları, 
döndünüz. Çoğu oyuncu birkaç yıl ara verebilirdi 
seyirciden alıyorum. ama siz tercih etmediniz. Bu da mesleğinizle olan kendi sosyal yaşantıları var.
 u Hem 90’lı yıllarda hem 2000’lerin tabii ki bunda özel kanal sayısıyla birlikte 
başında hem de günümüz yapımlarında rol projelerin sayısının az olmasının da etkisi 
almış biri olarak içerik, konu ve samimiyet vardı. ancak yapılan işlerin içeriklerinin 
90’lar 
açısından bir kıyaslama yapacak olursanız de niteliklerinin de seviyesi oldukça 
hangi dönemi öne çıkarırsınız? yukarıdaydı. Senaryo, oyuncu seçimleri ve 
90’ları ön plana çıkarırım çünkü 90’ların yönetmen isimlerine de bakarsanız çok 
sonu 2000’lerin başı, içerik ve dizilerin efsane kadrolarla efsane işler çıkarıldığını 
tabii ki süreleri açısından daha gerçek ve samimiydi. görebilirsiniz.
Son zamanların en sıra dışı ekran deneyimlerinden birine hazır mısınız?..
Bir ‘lanetli pay’ alegorisi: The Curse
ean Baudrillard, “Sanat ya da burjuvalaştırılması” (gentrification) 
Komplosu”ndaki yazılarında olarak tanımlanabilecek projeye girişmelerini 
çağdaş sanat dünyasını eleştirirken anlatıyor. Kendilerini iyi olduklarına ve 
“Çoktan hiper gerçekçi, cool, şeffaf, insanlara yardım ettiklerine inandıran Asher 
Jpazarlanabilir olmuş bir dünyada ve Whitney, hem ucuza mülk alıyor ve kâr 
sanatın ne anlamı elde ediyor hem de maddi hırslarını ve kariyer 
olabilir?” diyerek sanatın, tutkularını tatmin ediyorlar. Fakat Asher’ın bir 
aY’a SeYaHat
“lanetli payın bir parçası 
otoparkta karşılaştığı küçük bir kıza 100 dolar 
olmasından” şikâyet BTA’nın 
vereceğini söyleyip vermemesi üzerine küçük 
eder. Bu kavram, George kız Asher’ı lanetliyor ve bir bakıma o “lanetli 
Bataille’ın ekonomiyi pay” çiftin evliliklerinin ve kariyerlerinin 
üniforması 
açıklarken kullandığı üzerine kâbus gibi çöküyor. 
bir terimdir ve zamanla Bu andan itibaren durumu toparlamak 
için “kurtarıcı beyaz adam” misyonuyla 
sanat dünyasının parayla 
Kaprol’dan
hareket etmeye başlayan çiftin çabaları sonuç 
ilişkisini tanımlayarak 
veriyormuş gibi görünse de “siyahi, göçmen 
başak bıçak Baudrillard gibi sanatla TAV Havalimanları’nın yiyecek içecek 
Rehearsal” ile adından söz ettiğim Kanadalı 
bir aileden” belki çok önceden alınmış o lanetli hizmetleri alanındaki iştiraki BTA’nın yeni 
“meselesi” olan filozofların 
basakbicak 
komedyen Nathan Fielder’ın, Benny Safdie 
üniformalarını tanınmış insan inovasyon 
pay, günümüzde yine “soylulaştırmaya, yardıma 
da kullanmaya başladığı 
@gmail.com
tasarımcısı 
ile yarattığı “The Curse”, yalnızca size diziyi 
gelmiş” bir beyaz adamın yaşamında görünürlük 
bir betimlemeye dönüşür. 
Arzu Kaprol 
yarıda bırakmakla, koltuğunuza yapışmak 
kazanıyor. Her bölümde temalarını genişleten, 
İnsanların ihtiyaç fazlası, 
tasarladı. Kaprol, 
arasında ıstırap çektirmesiyle değil aynı 
her temayla hicvinin sivri oklarını hedeflerine 
israf ettikleri ürünleri 
BTA   çalışanları 
zamanda çıkış fikrini dönüştürdüğü şeyle de 
saplayan “The Curse”, sanatı uygulama ve satma 
karşılayan lanetli pay, “The Curse”ü izlemeye 
için 19 yazlık, 
konuşulmayı hak ediyor. Ancak uyarmalıyım, 
halleriyle bir yandan çağdaş sanat dünyasını 
başladığımda zihnimde beklenmedik bir 
19 da kışlık 
bu gerçekten de ismi gibi “lanetli” bir dizi yaylım ateşine tutarken diğer yandan realite 
analojiye yol açtı. Çünkü dizinin çıkış fikri bir 
olmak üzere 38 
çünkü 10 bölüm boyunca bu denli kararsızlık şovunda yaşananlarla televizyon dünyasını 
çocuğa verilmeyen bir paranın (payın) lanetli 
parçadan oluşan 
içerisinde izlediğim ve sonuçta yılın en 
iğnelemeye devam ediyor. Çiftin yaşadığı evi 
olmasından yola çıkıyordu ve dizinin adına 
bir koleksiyon 
“tuhaf” deneyimi haline gelen başka bir dizi kaprol, bta icra 
ekosisteme uygun bir düzenekte inşa ettiğini 
da bu yüzden, İngilizce’deki karşılığıyla lanet 
hazırladı. 
kurulu başkanı baha 
izlediğimi hatırlamıyorum. Nathan Fielder, 
söyleyip hayvanlara zarar vermelerine yol 
denmişti...
Seçki, geri 
bülbül ile birlikte.
bir komedyenden dünyanın en itici karakterini 
açıyor, aynalarla kapladığı binayı adeta iklim 
dönüştürülmüş 
emma StOne etkiSi
yaratmakta başarılı olduğu kadar seyircisini değişikliğini fırsata çevirenlerin bir “yansıması” 
malzemelerden yararlanarak çevresel ayak 
Blu TV’de yayımlanan “The Curse”, şu 
televizyon karşısında kıvranırken diziyi durumuna getiriyor. 
izini azaltmayı hedefliyor. Kaprol konuyla 
sıralar Poor Things (Zavallılar) filmindeki bitirmeye ikna edecek derecede de usta. The Curse her yanıyla keskin, birçok yanıyla 
ilgili şöyle konuştu:
performansıyla gündemde olan Emma Genel hatlarıyla öykü, evli ve çocuk sahibi nahoş, izlemesi kadar bırakması zor ancak 
“Üniforma, bir kuruluşun kimliğinin önemli 
Stone’la ve Altın Küre adaylığıyla öne çıksa olmaya çalışan Asher (Nathan Fielder) ile 
bitirdiğinizde kapitalizmin un ufak ettiği bütün bir parçasıdır. Üniforma tasarımını yaparken 
da temelinde çok güçlü karşıtlıklar barındıran, 
Whitney (Emma Stone) çiftinin, bir reality şov insani yönleri açığa çıkarmakla kalmadığını, en önemli yol göstericimiz, markaların 
kendi kimlikleri ve sorumlu tasarım bilincini 
yılın en sıra dışı dizilerinden. Daha önce için çektiği program üzerinde temelleniyor tartışmaya da açtığını fark edeceğiniz bir 
sürdürülebilirlik üzerinden düşünerek 
yine, hazırladığı sosyal deneylerle insanların ve New Mexico’nun Espanola kentinde dizi. Finali bile, ne kadar “delice” olduğunu 
kurgulamak oldu.”
gerçekliği kontrol etmelerine izin verdiği “The giriştikleri bir tür “kentin soylulaştırılması kanıtlıyor. 
Puanım: 7./10
            
    
