Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Tek tuşla
çevrimiçi keşif
u Saffet Emre Tonguç (SET) uygula-
manızın ortaya çıkış hikâyesi nedir?
Üretmeyi ve paylaşabilmeyi kendi-
ne motivasyon edinen biri olarak sosyal
medyada aktif olduğum kadar kitaplara,
gazete, dergi yazılarına ve TV program-
larına da öncelik verdim. Kitap yazmak
ayrı keyif ama artık sahne dijital ortam-
da. Dolayısıyla beni hâlâ şaşırtan oteller,
restoranlar keşfediyorum. Bu keşif yol-
culuğuna ortak olmasını istediğim takip-
çilerimin de gittiği yerlerde tarihi güzel-
liklere, müzelere, plajlara kolayca ulaşıp
hikâyesini kalemimden okumasını istiyo-
rum. Bütün bu birikime ücretsiz olarak
tek bir tuşla ulaşılabilmesi için bir uygu-
lama hazırladık ve insanlara sunduk.
28 AĞUSTOS 2022
6
Doğu ve Batı arasında...
Türkiye’de
Simay
Gözener
felsefe yapmak
simay.gozener@
cumhuriyet.com.tr
üm dün- olarak kendi varoluşuna
yada “ben imkân tanımayan bu dün-
düşünüyorum”un yayı övünç meselesi ola-
Tönünde büyük rak ele alır. Tanrı istemez-
bir engel bulunmaktadır. se yaprak oynamamakta-
Prof. Dr. Taylan Altuğ dır. Doğu eğiliminde yaşa-
bu engeli şöyle açıklıyor: nan en büyük sorun, özgür-
“Düşünce, çıkarcılık ve lük sorunudur.
yaşama yararlılığın baskısı “Doğu’da özgürün öz-
altındadır.” gürle ilişkisi değil fakat
Bilgiyi kendimiz için tözsel ilişki (yani bireyin
değil çıkarlarımız için bi- töz tarafından yutulmuş ol-
riktiriyoruz. Bilginin, ken- ması) egemendir ve bu da
dilik için organize olma- birey bakımından bir bi-
sı felsefi düşünüşü başla- linçsizlik ilişkisidir.”
tan şeydir. İnsan doğa kar-
Batı’ Da ve
şısında kendisini merak ve
Doğu’Da a nlam
hayret içinde bularak fel-
sefi mabede giriş yapar. Sorunu
Pek çok tarihi olaya
Türkiye’de felsefe yap-
Doğu’da kelebekler
manın olanaklı olup olma- tanıklık etmiş,
Tanrı’nın mesajını taşı-
dığı zaman zaman dil tar-
yan aracılardır. Nesneyi
birbirinden kadim
tışmaları bağlamın-
“mutlak”ın sembo-
medeniyetlere
da ele alınmakta-
lik imlemi olarak
dır. Bunlar önemli
anlayan Doğu bu İstanbul’u
kapılarını açmış
tartışmalardır fakat
eğilimiyle varlığın
eşsiz kent İstanbul’u
konu, geniş bir çer-
temelsizliği duygu-
çeveden gündeme
sunu yaşar. Rastlan-
tarihçi, seyahat
alınması gereken
tının yaygın oldu-
yazarı ve uzman
gerçek bir sorun
ğu bu yerlerde in-
olarak önümüzde
sanlar anlamsızlığın
rehber Saffet Emre
durmaktadır.
anlamı olarak kabul
ayşe acar
Tonguç’tan dinledik. yaşamak
edilen “mutlak”ta
Doğu –
sükûn bulmakta-
Batı Gerilim De
dırlar.
türkiye
Kelebeği kelebek olarak
Prof. Dr. Taylan fark eden, kendini doğadan
oğal güzelliğinin yanı sıra “taşı
Altuğ’un “Türkiye’nin Tini geri çeken, dışarı çıkaran
toprağı altın” denilen İstanbul’un
ve Felsefe” alt başlığında Batı eğilimli düşünüş; dikka-
tarihi, kültürel ve mimari güzel-
yayınlanan Hakikat Korku- tini dışarıda kalana, nesneye
likleri de saymakla bitmiyor. Ba-
su isimli eseri bu konuyu yöneltir. Nesne orada, karşı-
Dzen önünden geçip gittiğimiz bir
kendine dert edinen insan- sında durandır. Doğu, kendi
yapının ardında bazen üstüne basıp geçtiğimiz
lar için bir ders kitabı nite- içine çekilip şeylerin özünü
bir taşın altında yüzyıllar öncesine uzanan öy-
liğindedir. içeride ararken Batı, nesne
küler yatıyor. İşte bu öykülerin peşine düşüp
Altuğ, Doğu – Batı ara- – özne, beden – ruh, doğa –
insanlarla paylaşan, “İstanbul’da yaşamayın,
sında yaşanan düşünsel ge- akıl çelişkileri içinde kendi-
İstanbul’u yaşayın” diyerek tüm dünyaya iki
rilimi betimlerken geri- ni doğa içinde doğaya karşıt-
kıtanın yan yana uzandığı bu eşsiz kenti tanıtan
limin tarih sahnesi ola- lık olarak bulur. Kendi özerk
Saffet Emre Tonguç’la gizemli öykülerin baş-
rak Türkiye’yi dikkate doğasını -ki bu doğa hiç kuş-
rol oyuncusu İstanbul’u konuştuk...
alır ve bir anlamda gerili- kusuz özgürlüktür- bulmak
min aşılmasının olanağını için çıktığı yolda Schiller’in
u Boğazın incisi yalılardan sizi en çok
Türkiye’de görür. dediği gibi “Sadece işinin ve
etkileyen hangisi?
Doğu, “doğaya batmış” özelleşmiş biliminin kopyası
Bir hazine sandığı gibi İstanbul. Üç im-
bir haldedir. Kendini do- olmaktadır.”
paratorluğa başkentlik yapmış, Asya ile
Haydarpaşa
ğa karşısına koyup, saf te-
Batı, Altuğ’un “tarihten
Avrupa’nın kavuşmak isteyen iki sevgili gibi
orik tavır alamayan bu yö- kopma” olarak özetlediği
birbirilerine uzandıkları büyülü bir yer. Bo-
si için yapılmış. Agatha Christie’nin
nelim henüz nesne – öz-
bir durumla karşı karşıya-
ğaz için “İstanbul’u İstanbul yapan en büyük
ünlü polisiye romanı ‘Orient
ne ayrımında değildir. Do- dır. Bir tür kültür bunalımı-
güzellik” desek yeri. İmparator Konstantin,
Ekspresi’nde Cinayet’ten
ğanın tamamı, kendi öz-
dır yaşanan.
Boğaz’a vurulup Roma İmparatorluğu’nun
uyarlanan filmin sahnele-
nelliğini nesnelleştireme- “Bilimsel düşünme ve
yeni başkenti olarak İstanbul’u seçmiş. Bi-
ri bir zamanlar burada-
miş tekil bireyi de kapsaya- onun göz alıcı kazanımla-
zanslılar vaktiyle “dünyanın kolyesi” demiş
ki renkli ve heyecan-
rak “mutlak”a (ya da “bir”) rına karşılık… kendi gele-
bu muhteşem su yoluna. Bugün Boğaz’da,
lı koşuşturmayı ha-
teslim edilmiştir. Kapıla- neğinden kopmuştur. So-
büyük kısmı 19. yüzyılda yapılan 366 ta-
yata geçirmiş. Sir-
rı açılmamış doğa, inanma- yut düşünmenin başatlığı
rihi eser niteliği taşıyan toplamda 600 ya-
keci Garı’ndan
dan bilmeye doğru giden altında konuşmanın içi bo-
lı var. Yalılar için kullanılan en güzel tanım
Batılı gezginler
yolun da kapılarını kapat- şalmış, kendisi boş konuş-
“Boğaz’ın inci taneleri.” Sanki paha biçile-
de gelmiş Nazi
mıştır. Ateşin pamuğu yak- ma olmuştur. Öyle ki insan
mez bir kolyeyi tamamlar gibi her bir par-
Almanyası’ndan
ması herhangi bir meraka kendini dile getirirken dile
ça. Beni en çok etkileyen yalılardan biri Afif
kaçan bilim in-
neden olmaz. getirilmiş olarak bulur.”
Ahmed Paşa Yalısı. Karaköy Bankalar Cad-
sanları da. Yurt-
“İnsan teki, dünya karşı- Eleştirel felsefenin en
desi’ndeki Osmanlı Bankası binası ve Pe-
Saffet
dışına gönderilen
önemli isimlerinin başın-
sında düşünen bir varlık ola-
ra Palas Oteli’ni de yapan mimar Alexandre
emre
son Osmanlı ha-
rak bir bilgi tavrı içinde de- da gelen Adorno, modern
Vallaury tarafından 19. yüzyıl sonunda Do-
Tonguç
lifesi Abdülmecit
aydınlanma ve onun ürünü
ğil, inanan bir varlık ola-
ğu ve Batı tarzlarını harmanlayan bir üslup-
Efendi’nin sürgün
rak ahlaksal bir tavır içeri- olan bireye yönelik eleşti-
la inşa edilmiş. Agatha Christie ünlü Orient
yolculuğu da bura-
sinde bulunmakta ve kendi- risinde “Birey, kültür en-
Ekspresi’nde Cinayet adlı romanını yazmak
dan başlamış. Balkan
sini ancak böyle tanımlaya- düstrisi tarafından birey
için İstanbul’u ziyaret ettiğinde bu yalıda mi-
Harbi’ne giden asker-
bilmektedir. Ahlaksal kişi- olarak tanımlanan ve sü-
safir edilmiş. Neo-barok tarzında yapılan bi-
ler de Almanya’ya ça-
lik, kendisini bireysel kanal- rekli kopyalayapıştır yön-
nayı Afif Ahmed Paşa’nın ailesinden Pera
lışmak için giden işçiler de
da bir türlü var edemeyen, temiyle çoğaltılan şeydir”,
Palas’ın eski sahibi Misbah Muhayyeş almış.
buradan veda etmiş vatan top- İstanbul’un
nesneleştirilemeyen öznelli- diyecektir. Birey, kendi-
Bir dönem Uzan ailesinin mülkiyetine geçen
ğin toplumsal ilişkiler bütü- ni birey zannedendir. rağına. Anadolu’dan İstanbul’a
İşte
yalıyı daha sonra Sabancı ailesi satın aldı.
gelişin akıllara kazınmış sembolü olan
nü içinde kendini üretebile- Türkiye’de felsefe yapmanın
bilinmeyen
ceği biricik kalıptır.” Haydarpaşa Garı’nda da yine Alman etkisi
olanağı tam bu Doğu-Ba-
ön planda. Berlin’den Bağdat’a uzanan tren
Mutlak(töz) olanının var- tı geriliminin aşılmasına çö-
afif ahmed
Paşa yalısı yolu projesinin bir parçası olarak 1906’da
lığının şiir olarak vaaz edil- züm sunmakla mümkün gibi
güzellikleri
diği Doğu eğilimi, özne görünmektedir. İstanbul’a yeni bir istasyon yapılması Al-
man hükümeti tarafından üstlenilmiş Hay-
u istanbul’da hâlâ hak ettiği de-
darpaşa Garı, Cumhuriyet döneminde Anka-
ğeri görememiş yerlerden biri şe-
ra ile bağlantıyı sağladığı için özel bir öne-
refiye Sarnıcı. Oldukça popüler
me sahipti. Bir dönem siyasetin şekillendi-
olan yerebatan Sarnıcı’nın yakının-
ği yolculuklara tanık olmuş Ankara Ekspre-
daki yapı sergi ve klasik müzik din-
si. Nâzım Hikmet’in Memleketimden İnsan
letilerine ev sahipliği de yapıyor.
Manzaraları şiirinin başladığı mekânın da
u Görülmesi gereken bir di-
Haydarpaşa olması tesadüf değil. Çünkü bu-
ğer yer zeytinburnu mozaik Oda-
rası bir sıfır noktası; sıfırdan başlayanların
sı. Kazlıçeşme’de, eski Başkanlık bi-
ve sıfırı tüketip geri dönenlerin bir arada ol-
nasının bodrum katında, 2. yüzyıl
duğu bir harman.
roma döneminden mozaikler canlı
renkleriyle görenleri etkiliyor.
u Peki, bu özel tarihi ve kültürel dokuya
u cerrahpaşa caddesi’nden
u Haydarpaşa ve Sirkeci tren garları
sahip kentle tanışmak için nereden başla-
devam edip Haseki Kadın
uzunca bir dönem insanların İstanbul’la
malıyız?
Sokağı’ndan sola dönüldüğünde
ilk tanışma noktasıydı. İstanbul serüveni “İstanbul’da yaşamayın, İstanbul’u yaşayın!”
Bizans’tan bu zamana gelen ender
bu garlarla başlayan pek çok hikâye de İstanbul’la tanışmak isteyenlere önereceğim lis-
eserlerden biri karşınıza çıkıyor.
vardır herhalde... tenin başında Sultanahmet Meydanı ve çevre-
şehrin yedinci tepesinde impara-
si gelir. İstanbul’un kalbidir bu bölge. Dünya-
Sirkeci ve Haydarpaşa garları farklılıkla-
tor arkadius’un arkadius meyda-
daki en eski mabetlerden Ayasofya, Bizans sa-
rı ve benzerlikleriyle tamamlar birbirini. Or-
nı ile şehri koruduğuna inanılan tıl-
yantalist üslubuyla Sirkeci Garı, batıdan ge- rayları ve Osmanlı sultanlarına yüzyıllarca ev
sımlardan biri olarak kabul edilen
olan Topkapı, pek kimsenin dikkatini çekmese
lenlerin doğu ile buluştuğu yerdir. Haydarpa-
bir sütun dikiliymiş. Bugün iki bina
şa ise Avrupai tarzıyla karşılar Anadolu’dan de tüm antik Roma yollarının başlangıcı kabul
arasına sıkışan ve büyük kısmı bir
gelenleri. Her ikisi de başlangıçların, umut- edilen Milion Taşı, şehrin her dönem buluşma
ağaç tarafından gizlenen kaidesi
ların, kavuşmaların ve ayrılıkların adre- merkezi olan Hipodrom (Sultanahmet Meyda-
dikkatli gözlerden kaçmayacaktır.
si. Sirkeci Garı Orient (Şark) Ekspresi ile nı)… Bütün hikâyelerin başladığı birinci tepe
Avrupa’dan gelen yolculara hizmet verilme- aslında şehrin ufak bir özeti gibi.
Fotoğraflar: Halit Bilen