Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
‘Korumacıyım ama
hissettirmiyorum’
u Korumacı bir baba mısınız?
Olabildiğince ama bunu çocuklara fazla hissettirme-
meye çabalayarak. Çocuk da bunu çok hissetmeme-
li, “Beni koruyor ona göre olmalıyım” dememeli çünkü
o da bir birey. Biz önce çok iyi birer arkadaş olalım ba-
balığı, evlatlığı yolda bir yerde hallederiz. İlk aşklarını
da birinden kazık yedilerse onu da gelip bana anlatsın-
lar istiyorum. Mesela Melisa ilk hoşlandığı çocuğu bana
anlatmıştı. İlişkiyi böyle bir yerden kurma hayalim var.
Bunu yapmakta ne kadar becerikli oluruz bilmiyorum
ama deniyorum, algılarım bu noktada açık.
19 HAZİRAN 2022
5
Oyuncu Bülent Şakrak baba olduktan sonra tepkilerinin bile farklılaştığını anlattı
Buralı olmak
Ya göçüp gideceğiz bu zamandan,
gaz pedalına
zaman tanrısı Kronos kendi çocuklarını
yiyecek veya zamanı nakış nakış işleyip
“burada” kalacağız.
erleşik düzenden koparılmış ye-
basışım bile değişti
ni göçmenler gibiyiz. Kimimiz
ayakta, kimimiz ayağa kalkmak
Yüzere. Bazılarımız da oturduğu
yerden kalkmaya niyet etmiş durumda.
berrin karadeniz
Yaşadığımız zaman, komşudan ödünç
alınmış yoğurt kâsesi gibi. Yoğurdu tü-
kettik ve kâsenin bize ait olmadığını bi-
liyoruz veya zaman bir yere giderken
Birbirinden farklı işlerdeki şe aarc
yolu üzerinde diye bize uğrayan bir ta-
oyunculuğuyla izleyiciyi
nıdık gibi. Tanıdığı salona buyur edip
mutfakta kahve pişirirken “Acaba ne kadar kalacak”
gülümseten Bülent Şakrak,
diyoruz. Ve zaman, zoraki kaldığımız bir otel odası gi-
gerçek hayatta da içten, eğlenceli
bi. Bir an önce evimize gidip ayaklarımızı koltukta
ve çocuklarıyla dost bir baba uzatmak istiyoruz.
Heidegger’in deyimiyle “fırlatılmış” gibiyiz. Ama bu kez
olmanın portresini çiziyor.
dünyadan dışarıya, Hegel’deki “tarih dışına”. Ekonomi-
de, siyasette, kültürde, ahlaki konularda üst üste yaşanan
olumsuzluklar bizi yıprattı. Yarın ne olacağına ilişkin hiç-
amimiyeti ve duru enerjisi her za-
bir bilgimiz yok. Tablo bu kadar olumsuzken hiç değilse
man etrafına, işlerine yansıyor. Bu-
kültür ve ahlaki yaşam biraz nefes almamıza izin verseydi.
nu en çok hissedenler de çocukları...
Olup bitenler bizi yalnızca memleketten dışarı itmiyor.
Başarılı oyuncu Bülent Şakrak, şu
Göç, aynı zamanda tarihin dışına yöneldi. Zamana ve bu
günlerde ailece emek verdikleri Taş
dünyaya ait olma duygusu çözülüyor. Buralı olmak çok zor.
SKâğıt Makas Atölyesi’ni ziyaretçile-
riyle buluşturmanın heyecanını yaşıyor. Çocukla-
bağımsız olmak
rı Okan Ali, Melisa ve eşi Ceyda Düvenci ile bir-
Atatürk’ün “Ben yaşayabilmek için kesin bağımsız
likte yansıttıkları ışıkları, ilişkileri ise bize ilham
bir ulusun evladı kalmalıyım” sözü tam da buralı olmak
oluyor. Şakrak’a baba olmanın getirdiklerini, ka-
çok zor duygusundan sonra söylenmiş olmalı. Bıçak ke-
riyer yolculuğunu ve ülkeyi sorduk. Gelin, sözü
miğe dayanmış gibi duruyor. Buralı olmak zor ve yaşa-
bugün babalara bırakalım...
yabilmek için bağımsız bir ulusun evladı kalmak zorun-
u Sizi en son çok konuşulan dizi Erşan
da olduğumuz günler kapıda. Bunu ilk kez yaşıyoruz.
Kuneri’de Payro olarak izledik. İkinci sezon
Ya göçüp gideceğiz bu zamandan, zaman tanrısı Kronos
çekimlerinin başlayacağı da duyuruldu. Nasıl
kendi çocuklarını yiyecek veya zamanı nakış nakış işle-
başladı bu öykü, nasıl katıldınız projeye?
yip “burada” kalacağız.
Bir gün evde oturuyorduk Cem ağabey aradı, son-
G. W. F. Hegel, “Tarihte Akıl” eserinde şöyle diyor:
ra bir toplantı yaptık ve o kafasındaki şeyi anlattı.
“Yetkinleşme, değişme dediğimiz şey belirlenimden yok-
Cem Yılmaz ülkedeki gelmiş geçmiş en iyi mizah-
sundur; ne ereği ne de amacı vardır. Varmak istediği daha
çılardan. Hem birçok insan için hem benim için çok
iyi, daha üstün olan şey bütünüyle belirsizdir.” Metni her
önemli biri. Dolayısıyla bir teklif gelince çok iste-
birimiz kendi öykümüz üzerinden okuyabiliriz: “Dünya-
dim içinde olmayı. İkinci sezon olacak ama sanı-
nın ne olacağı henüz bilinmiyor, insanın ereği ona biçim
rım önümüzdeki yaz olabilecek o proje.
vermektir. Dünya tarihindeki büyük insanların amacı bu-
dur, bu amaca ulaştıklarında doygunluk yaşarlar. Hâlâ or-
baba da sürece katılmalı
talarda olan, parlayan ama aslında gerçekmiş gibi gözüken
şeyin güçsüzlüğünün bilincindedirler. Onların içinde ge-
u Ceyda Hanım’la aynı sektördesiniz.
lişen tin, dünyaya geldiğinde dünyayı aşmaya kararlıdır.
Dışarıdan bakınca eğlenceli devam eden bir
Kendiyle ilgili bilinci artık hoşnutsuzluk içindedir. Ama
yaşam örneği görüyoruz. Nasıl gidiyor
bu hoşnutsuzlukla aradığı şeyi henüz bulmuş sayılmaz
ilişkiniz?
-istediği henüz olumlu olarak var değildir- olumsuz yanı
Çok iyi gidiyor. Örnek olma
oluşturur. İnsanlara, isteklerinin ne olduğunu bildirenler
derdinde olmadığımız için eğ-
dünya tarihine mal olmuş büyük insanlardır.”
leniyoruz belki de. Biz çok ça-
lışıyoruz ve beraber bir şey ya-
zamana dur demek
pabiliyor olma fikri ilişkimize
Bağımsızlık için kendinin ve toplumun sorumluluğu-
çok iyi geliyor. Açıkçası Ceyda
nu -çünkü kimse yere basar gibi kendi halkının tinine
ile müşterek bir hayata geçme-
basıp geçemez- alacak olan insanların tarihe gelme za-
den önce böyle bir ilişkinin çok
manları yakındır. Zamanın kendi çocuklarını yutup tut-
örneğini görmedim. Aslında mo-
masına “dur” demek gerekiyor. Hegel, “Zaman, duyula-
tivasyon buymuş: Birlikte çalışıp
rımızın olumsuz yanıdır” der. Zaman her şeyi yutar ama
üretmek.
tin sonsuzluğa açılan kapıdır. Tin, kendini düşünme yo-
u Peki, çocuklar? Onlara
luyla nesneleştirir.
vakit ayırabiliyor musunuz?
Yaşadığımız zaman hoşnutsuzluğu ahlak edinme ve-
Evet, her zaman. Çok çalışıyo-
ya yalnızca iyiliği amaçlama zamanı değildir. Zaman, ne-
ruz ama çocukları ihmal etmiyoruz,
yin iyi olduğunu bilme zamanıdır. “Yalnızca kendi temel
onlara hiç “neredesiniz siz” dedirt-
malzemesinde ve ana ereğinde genel bir ilke bulduğu öl-
medik. Etraflarını hiç boş bırakma-
çüde, bir halk gerçekten dünya tarihinin içine girebilir.
dık. Çocuklarla bir şeyleri yapma-
Halkları sürükleyen yalnızca istekse böyle sürüklenme-
yı başardığımızda Ceyda ile bizim
den geriye boş hayallerden başka bir şey kalmaz, ortaya
de özgüvenimiz oturuyor. Bunun ya-
yapıt çıkmaz.” Zaman, “buralı olma” zamanıdır.
şı yok. Birbirimize, dostlarımıza sır-
tımızı yaslıyoruz ve bu düzeni boz-
tirdiler bebek taşımak için.
mayacak kadar da bir zekâya sahibiz
Kaynakça:
“Bunu farklı renklerde ya-
Hegel, “Tarihte Akıl”
bence (gülüşmeler).
pıp erkeğin de rahatça kul-
lanacağı biçime neden ge-
u Baba olmak ne değiştirdi
tirmiyorsunuz” dedim. Er-
sizde?
kek de buna dahil edilmeli.
Baba olmak benim arabada gaz pe-
dalına basışımı bile değiştirdi. Nasıl anlatabilir ki… Beni
birlikte güler birlikte ağlarız
ilk baba yapan Melisa’dır. Çok özel bir çocuk, ilk göz ağ-
rım. Melisa’nın gücü, kuvveti (bence kudreti) ve tabii ki u Baba olduktan sonra şunu çok daha iyi anla-
çalışkanlığı çok değerli. Melisa ile beraber vakit geçirse-
dım dediğiniz bir şey var mı?
niz yoruldum demeye utanırsınız. Bizimki bir aşk evliliği,
Var, rahmetli babam ve annem sağ olsalardı. Annemin
sonra Ali’miz oldu ve gerçekten “Ali” gibi geldi, ablasına,
son yılları Alzheimer hastalığı ile geçti. Rahmetli babam
bize, hayatımıza. “Baba olmak mı?” bilmiyorum ama ya-
70 yaşında göçtü gitti. Torunlarıyla yaşayamadılar. Sağ-
şamayı sever biri haline geldim. Eskiden “Senin için ölü-
lıklı olsalardı onlara “Beni gerçekten bu kadar çok mu se-
rüm” demeyi marifetten sayardık. Birileri için sanırım öl-
viyordunuz, ben bunu anlamamışım” demeyi çok isterdim.
mem artık, birileri için yaşarım.
Ne kadar çok sevilen bir çocuk olduğumu anladım. Çün-
kü ben de çocuklarımı çok seviyorum. Aslında onlardan
u Sorumluluk algınız değişti mi?
aldığım sevgiyi veriyorum.
İster istemez değiştiriyor ama zaten sorum-
suz değildim. İşçi emeklisi bir anne-ba-
u Çocuklarınıza sizi sorsak?
banın çocuğuyum. Sorumlulukların ol-
Çok düşünmeye gerek yok aslında,
ması gereken bir evde büyüdüm. Har
“komik” derler.
vurup harman savurmamaya, eş-
u Neler yapıyorsunuz?
yalarımıza iyi bakmaya mecbur-
Ne yapmamız gerekiyorsa;
duk. Gençliğimde benim de saç-
oyun oynarız, resim çizeriz, yü-
maladığım oldu ama yaş büyü-
zeriz, kavga ederiz. Ağlarız be-
dükçe farklı bir yere evrilebili-
raber. Melisa’nın ben ağlıyorum
yor insan.
diye ağladığını biliyorum.
u Babalar neden çocukla
u Ülkeye bakınca endişele-
daha az temasta sizce?
niyor musunuz?
Kadın bu noktada çok yete-
Endişelerden sıyrılma kararı al-
nekli bir canlı. Biz dokuz ay be-
dık biz. Bu ülke bizim, insanlar bizim
bek taşıyamayız, ben o doğumu ya-
insanımız. Biz iyi hareketler yapacağız,
pamam. Acayip bir iletişim var an-
çoğalacağız, değiştireceğiz. İnsanlar, mut-
neyle çocuk arasında. Birinin sütü geli-
lu değil ama olmak zorundayız. Ülkeden giden
yor, öbürü aynı anda acıkıyor vs. Ülkemizde
insanlara hak veriyorum ama gitmemek için bir şeyler
dediğiniz gibi bir şey var ama buna itirazım var. Bu
öykü başladığında babanın sürece ne kadar katıldı- yapmak gerekiyor. Bu ülkeyi seviyoruz. Burada yaşıyor
ve bir şeyler yapmaya devam ediyoruz. Kendi çocukları-
ğına da bakmak lazım. Ben kendimi sürece kattım.
Bebeklerle ilgili birçok şey kadınlara yönelik yapılı- mız için bir şey yaptığımızda zaten bu ülkenin çocukları
yor. Kadın girişimciler bize çok güzel bir hediye ge- için yapmış oluyoruz.
‘Neşet Ertaş’ı
dedeleri
sanıyorlar’
u sanatla iç içe büyüyor ço-
cuklarınız. Şimdiden bir alana
yöneldiler mi?
Melisa kendi bestelerini yapıyor
mesela. Ali başka şeylerle uğraşı-
yor. Ceyda ile bizim onları bir yere
yöneltme kaygımız yok. Büyük laf-
lar etmekten de çok korkuyorum
ama kâinat bir havuz. Onlar ora-
dan kendileri ne istiyorsa onu se-
çecekler, alacaklar. Mesela Neşet
Ertaş dinledik çok uzun zaman ve
onu dedeleri zannediyorlar. “Ne-
şet Dede” diyorlar. Müzik zevk-
leri, tercih ettikleri enstrümanlar,
etkinlikler değişiyor.
Fotoğraf: Vedat Arık
ay