Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
18 ARALIK 2022
2
EditördEn
DAir Es EL
Her haliyle kendine özgü olan
FLor A
Japon kültüründe, çay içmek de
. yüzyıl sinemasına
diğer pek çok eylem gibi törensel bir
damga vuran yönetmen-
20
lerin başında gelen Alf-
anlam taşır. Zamanın ve tüketimin
red Hitchcock’un 1954 tarihli “Ar-
giderek hızlandığı, kalplerin ve
ka Pencere” filmini pek çoğunuz
izlemiş ya da duymuşsunuzdur.
ruhların içinin giderek boşaldığı
Film kısaca, ayağı kırılan ve evde
günümüzde, Japonların geleneksel
yatmak zorunda olan bir fotoğraf-
AYÇA
çının evinin arka penceresinden di-
çay seremonisini uygulamak, bireye
CEYLAN
ğer evleri gözetlemesi üzerinedir.
kendisi ve çevresiyle dingin bir bağ
Filmin kahramanı Jeff’in gözetle-
meleri sonuçta bir cinayete evirile- kurma fırsatı verir.
cek olayları açığa çıkarır ve ilk ba-
kışta “heyecanlı bir polisiye” ola-
rak tanımlanıp konu kapatılabi-
lir. Ancak Hitchcock, filmde “gö-
zetleme” kavramı üzerinden hem
kendi mesleği olan yönetmenliğe
hem o dönem yayılımı hızla artan
televizyona hem de genel olarak
“medya”ya eleştiriler, atıflar yap-
maktadır.
HHH
Japon kültüründe çay içmek, bir an durup kendini dinlemeyi amaç edinen bir tören niteliğindedir
Aslında tükettiğimiz kültür içe-
riklerinin büyük bir kısmı bu gö-
zetleme dürtüsü üzerine inşa edi-
lir. Diziler, filmler, kitaplar, kimi
sanat eserleri bizi normalde izleye-
meyeceğimiz yaşamları, karakter-
leri izlemeye ve kendi gözetleme
Bu çayı çok yavaş için
dürtümüzü sağaltmaya çağırır. Bu
çağrı bir yandan “ebedi izleyici”
er şey ne kadar da ca Japon kültürüne özgü değil, Çin ve
kavramını doğururken akıllı tele-
hızlı!” Bu cümle- Kore’de de yaygın bir çay kültürü var-
fonların bedenimize entegre olma-
yi benim gibi siz dır. Burada minik bir parantez açmak
sıyla bu izleyicilik durumu bir de
de sıkça duyuyor- isterim. Çay seremonilerini çay saa-
edilgenliğini, tepkisizliğini kamuf-
“Hsunuzdur. İçin- ti etkinlikleri ile karıştırmamak ve kı-
le edecek bir “bahane” üretmiştir.
de bulunduğumuz zamanın bir yansıması yaslamamak gerekir. Birbirinden çok
Çünkü izlerken aynı zamanda fo-
olarak düşünülen hızlanma eğilimi; bir- farklı amaçları vardır. Küçük bir ör-
toğraf ve hareketli görüntü üret-
çoğumuzun sıkışmış, mutsuz, motivas- nekle açıklayacak olursam: Çay se-
mek de mümkündür. Bu olasılık
yonsuz ve andan uzaklaşan bireyler ol- remonisindeki katılımcılar sessizli-
hepimizi potansiyel veri aktarıcısı
mamıza da neden oluyor. Sanki hızlan- ğin içinde uyum, saygı, saflık ve huzu-
konumuna getirir ki bu da aslında
dırıcı bir sistem veya hızlanmaya neden ru deneyimleyerek anla eşleşen bir far-
veri aktarımının yani haber ve bil-
olan bir enfeksiyon dünyayı ele geçir- kındalık yaşarlar, çay saatleri ise evle-
gi sağlayıcılığının tümüyle anlam-
mek istiyor gibi de gelebilir. Metaforla- rimizden otellerin ana salonlarına ka-
sızlaşacağı bir gelecek öngörüsü-
rı bir kenara bırakacak olursam zamanı- dar birçok yerde deneyimleyebileceği-
nü besler. Ancak bu başka bir ya-
mızı hızlanan bir eğriyle inşa etmek ay- miz daha çok sosyalliğin ön planda ol-
zının konusu.
nı zamanda bizim doğayla ilişkimizi de duğu toplanma etkinlikleridir.
HHH
birebir etkileyen bir yapıya sahip. Hızla-
Sakin bir sokakta yürürken iki
nasıl yapılır?
nıyoruz, hızlandıkça hissedemiyoruz, tü-
tarafınızda uzanan binalardaki ev-
“Peki. Ben bir çay seremonisi yap-
ketiyoruz ve tükeniyoruz. Geride donuk-
lerden nadiren ses geldiğini du-
mak istiyorum ama nasıl” diye soracak
laşan, otantikliğini kaydeden benlikler
yarsınız. Bu sesler, olsa olsa gün-
olursanız, birçok yöntemi var. Ken-
bırakıyoruz.
lük yaşamın hatırlatıcısı konumu-
di yaptıklarımdan ve kış ayına uygun
Kışın etkisini hissetmeye başlarken
nu besleyecek tanıdıklıktadır. As-
olan birini sizinle paylaşayım. Zerde-
ve yeni bir yıl da yaklaşırken siz değer-
lında bu halleriyle sokak tasarım-
çal, kakule, tarçın -bu üçü ısınmanı-
li okuyucularla gündelik yaşamımda ba-
ları içkin bir şekilde “olağan”ı bes-
za ve içsel ateş çalışmasına yardım-
na ve birçok kişiye yol gösteren sıcacık
ler. Olağan içinde de pek çoğumuz
cı olur- ve kalbinizin ferahlamasına
bir eylemden söz etmek istiyorum. Kar-
yanımızdan uzayıp giden evlerin
yardımcı olan gül yapraklarının üze-
şınızda çay seremonisi! “Ben her gün
içinde sıra dışı olaylar yaşanabile-
rine kaynamış suyu dökün ve 5 da-
zaten çay içiyorum ama etkileri bura-
ceğini düşlemeyiz. Oysa...
kika demlenmesini bekleyin. Dem-
da anlatılan gibi mi emin olamadım” di-
Aile içindeki travmalar ve çö-
lenmiş çayınızı ve fincanınızı eviniz-
yorsanız çay içmek ile çay seremonisi-
zülemeyenler, bizimle birlikte ge-
de en sevdiğiniz, önceden tasarladı-
ni deneyimlemek arasındaki farkları bir
lirler. Bizi şekillendirenler sırf öğ-
ğınız çay seremonisi alanına götürün.
düşünmek lâzım.
rendiklerimiz ve dış dünyaya iliş-
Cep telefonunuzu evdeki en uzak nok-
kin deneyimlerimizden ibaret ol-
Çayın yolu çok uyulması gereken kural vardır. Öte bir durum olduğu söylenir. Huzuru ça-
taya koyun ve sessizliğin içinde çayı-
maz. Ebeveynlerin bize yaklaşı-
yandan chado’ların en önemli yanı dört basız bir durum ifade etmek anı, kalp-
nızı servis edin. Her bir yudumla bir-
Japon kültüründen chado veya sa-
mı karakterimizi biçimleyen baş
temel ilkeye dayanmasıdır. Wa (uyum), ten hissedilmemize de yol açar. İşte bu
do olarak kulağımıza çalınan, Türkçeye çok şeyi hatırlayacak ve hızlanan za-
etkenlerden biridir. Bizim olağa-
Kei (saygı), Sei (saflık), Jaku (huzur) farkındalık bize, merkezimize insan
manın dışına çıkmanın bir anahta-
“çayın yolu” olarak çevirebileceğimiz
nımız dışarısının travması olur-
ilkeleri yalnızca çay seremonisinde de- türünü almak yerine tüm canlılara sev-
eylem, çay içmenin törensel yaklaşımı rı olduğunu anlayacaksınız. Bir süre-
ken gözetleme dürtümüz de dışarı-
ğil buradan hareketle tüm yaşamın bir gi ve saygı besletir. Ağaçları duyarız,
liğine bile yavaşlamak ve kendimize
üzerinedir. Kendimize ve konuklarımı-
daki travmayı besler. Belki de çö-
parçası olur. Japon kültüründe Wa, hayvanlarla dost oluruz, dengeli bir şe-
za bu deneyimi yaşatmak adına, çayın (dostlarımıza,ailemize) bu anı hediye
züm, gözetlemeyi bırakıp kendimi-
Kei ve Sei sayesinde dördüncü ilkenin kilde tüketmeyi tercih ederiz.
etmek doğayla uyumlanmamız için et-
içeriğinden sunulduğu eşyalara, odanın
ze bakmaktır. Bir an olsun sakin-
kendiliğinden meydana gelen çabasız Tabii ki çay seremonileri yalnız-
dekorasyonundan sessizliğe kadar bir- kili bir yöntem.
leşmek, kendimizi dinlemek... Bel-
ayca_ceylan
ki o zaman yanından geçtiğimiz
evlerdeki sesler de bize daha an-
II. Dünya Savaşı’nın acıları arasında
lamlı görünür.
dEniz Ülk ÜtEkin binlerce insana yaşama umudu olan
deniz.ulkutekin@cumhuriyet.com.tr
Türk diplomatlar, namı diğer Türk
Umudun listesi
Schindler’ler.
spanya kralı Ferdinand ve çok Yahudiye Türk
kraliçe İsabella, Elhamra pasaportu vererek Na-
EBr U
Sarayı’nda fermanı imzalar- zi soykırımından kur-
lar: “İyice düşündükten sonra tulmalarını sağlar.
Bo ZCUK
İemrediyorum ki krallık sınır- Gestapo kamplarına
Galeati Yayıncılık
ları içinde yaşayan Yahudiler, karı- giderek Türk kökenli
YENİ YENİ
ları, çocukları ve hizmetkârları, yaş- Yahudileri kamplardan kurtarır.
ları ne olursa olsun ülkeyi terk etsin- Behiç Erkin, Fransa Büyükelçisi’dir.
ler ve bir daha geri dönmesinler.” Türkiye’den göç etmiş Yahudilere va-
İşte onların hüzünlü öyküsü böy- tandaşlık vererek Türkiye’ye gönderir.
le başlar... Fermanın ardından Buradan 20 bine yakın kişiyi kurtardı-
1492’de, II. Beyazıt’ın davetiyle Os- ğı söylenir.
manlı topraklarına gelirler. Namık Kemal Yolga, Paris Büyükelçi-
Namık Kemal Yonga, Necdet Kent ve Selahattin Ülkümen’e
Yıllar sonra II. Dünya Savaşı’nda liği görevi sırasında, sağladığı boş pasa-
Dışişleri Bakanlığı Üstün Hizmet Madalyası verildi.
Türkiye, Nazi dehşetinden kaçabilen portlarla Türk öğrenci kimliklerini kullanıp
lakettir. Karadeniz’e geri yollanan gemi, bir
Yahudiler için yine güvenli bir ge- birçok Yahudiyi yakalanmaktan kurtarır
Sovyet denizaltısı tarafından torpillenerek
çiş yolu olur. Deniz veya demiryolu ile gelen ve sağ salim Türkiye’ye ulaşmalarını sağlar.
KARGO DAHİL 100 ¨ KARGO DAHİL 60 ¨ batırılır. 768 kişi ölür. Üçüncüsü 5 Ağustos
binlerce Yahudi göçmen, Edirne veya İstan- Selahattin Ülkümen, Rodos Başkonso-
1944’te bir Sovyet denizaltısı tarafından ba-
bul’daki yasal işlemleri tamamlandıktan son- losluğu yaparken adadaki 1700 Yahudi nü-
YENİ YENİ
tırılan ve 345 yolcusunun öldüğü Mefkûre
ra Filistin’e ulaşır. fusundan 42 kişiyi kamplara gönderilmek-
motorudur.
Bu süreçte, Romanya’dan kalkan ve bo- ten kurtarır. Ülkümen, 2003 yılında Balat
ğazları geçerek Akdeniz’e varmayı hedefle- Musevi Hastanesi’nde 89 yaşında, uyku-
tÜrk diplomatlardan
yen göçmen dolu gemilerin bazılarında çok sunda yaşama veda eder...
insanlık d Ersi
acı olaylar yaşanır. Türkiye’nin yaklaşık 35 bin civarında
Bu tarifsiz acılar yaşanırken Türk Schind-
Bunlardan ilki Salvator gemisidir. Tarih, Yahudiyi kurtardığı anlatılmaktadır. Bu de-
ler’leri olarak anılan ve tarihe büyük bir in-
12 Aralık 1940, Salvator, Silivri açıklarında ğerli diplomatlar, Türk anayasasının vatan-
sanlık dersi veren Türk diplomatlar devre-
fırtınaya tutulup batar ve 230 kişi ölür. İkin- daşları arasında din farkı gözetmediği ge-
ye girer. Bunlardan ilki, o dönem Marsilya
cisi Struma gemisidir. Tarih, 24 Şubat 1942. rekçesine dayanarak teşebbüse girmişlerdir.
Konsolos Muavini olarak görev yapan Nec-
Makineleri bozulunca Struma, dokuz haf- Geriye kalan koskoca bir insanlık der-
KARGO DAHİL 50 ¨ KARGO DAHİL 65 ¨ det Kent’tir. Kent, 1942’de Türk vatandaşı
ta boyunca İstanbul’da bekler. Bu arada Kı- si ve kurtulan onlarca hayattır. Bunca yıl
olan 80 Yahudinin Naziler tarafından tren-
zılay ve Yahudi cemaati gıda ve sağlık yar- sonra iyilikle, şükranla anılan koca yürek-
4 KİTAP, KARGO DAHİL 275 ¨ YERİNE
le Auschwitz’e gönderilmesini engeller. Pek
dımında bulunurlar ama gemideki yaşam fe- li insanlar...
Hâlâ ötekileştirmenin ve savaşların
¨
acımasızca devam ettiği şu günlerde,
249
İmtiyaz Sahibi:
Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof.
n Yayın Koordinatörü
18 ARALIK 2022 SAYI: 1710
“İnsan olmak nedir” diye sorarsanız
Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74
CUMHURİYET VAKFI adına
DENİz ÜLKÜTEKİN
(20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 e-posta: reklam@cumhuriyet.com.tr
bundan daha güzel yanıt olamaz her-
ALEV COŞKUN
n Sayfa Tasarım
+90 539 669 60 69
Genel Yayın Yönetmeni
halde. Bu olağanüstü insanlık dersi-
EMİNE BİLGET Baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş.
www.galeatiyayinevi.com galeatiyayincilik gletiyayincilik galeati2017 ARİF KIzILYALIN
Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad. No:11A/41 Bahçelievler İstanbul
n Reklam Genel Müdürü
ni veren değerli Türk diplomatlarını
Sorumlu Müdür
Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Yaygın süreli yayın
ESRA BOzOK
pazar.dergi@cumhuriyet.com.tr
saygıyla anıyorum.
ÖzGÜR SOYER