22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

2 HAZİRAN 2019 3 7 Haziran’da vizyona girecek olan sinema filmi Bağcık, Roma’da ödül aldı Mutluluk için... Palamutbükü FİGEN ATALAY Oyuncu, yazar, yönetmen Görkem Yeltan’ın yeni filmi “Bağcık”, Roma’da Cinema d’İDEA Kadın Filmleri Festivali’nde Jüri Özel Ödülü kazandı. Jüri açıklamasında, “Bağcık’ın engelliliğin dikenli temalarıyla cesaretle mücadele ettiğini, yepyeni bir dil icadıyla gerçek, özel ve duygusal eğitime olanak sağladığını” vurguladı. Bir aile hikâyesine odaklanan film, 7 Haziran’da vizyona girecek. Başrollerinde Kaan Çakır, Pınar Tuncegil, Derin Yeltan ve Alin Yeltan’ın yer aldığı filmin senaryosunu Asuman Kafaoğlu Büke, Görkem Yeltan ve Yalçın Akyıldız kaleme almış. Çekimleri Bodrum’da gerçekleştirilen “Bağcık”ta, yaşamını tekerlekli sandalyede sürdüren bir “amca”, Kanada’da büyükanneleriyle değil, onunla yaşamak isteyen iki kız yeğen ve kızlara geçici bir süre göz kulak olmaya gelen bir genç kadının yeni bir aile bağı kurulmasına doğru giden hikâyesi anlatılıyor. Asuman Kafaoğlu Büke, “Çoğu ne yazık ki çıkamıyor. Bazı engelli insanların kendi becerileri hakkında bilgi sahibi olmadığını çok gördüm” diyor. kendine yeten bir kahraman Asuman Kafaoğlu Büke, filmle ilgili sorularımızı yanıtladı: u Böyle bir hikâye ile ne amaçlandı? Türk sinemasında engellilerle ilgili konular genelde hep yanlış anlatılırdı. Hatırlarsanız eski Yeşilçam filmlerinde duygu sömürüsüyle işlenirdi konu. Acıyarak ya da acındırarak. Ayrıca hiç inandırıcı olmayan mucizelerle düzelirdi kişi, ya başına bir şey çarpar gözleri açılır ya da sevinçten ayağa kalkardı. Biz özellikle olumlu ve kendine yeten bir kahraman yaratmak istedik. Kimseye muhtaç olmadan yaşayabilen ve zorlukları kendi başına yenmeyi zamanla öğrenen biri. u Jürinin gerekçesini biraz açıklar mısınız? ‘Yeni bir dil’ derken ne kastediliyor ? Sanırım tam da bu söylediğim şeyi kastederek ödüllendirildi filmimiz. Kendi hayat felsefesini ortaya koyan bir bakışla kurgulanmış bir öykü anlattık. u Filmde ‘annebabaçocuk’ dışında da farklı ama mutlu bir aile yapısı kurmanın mümkün olabileceğine vurgu yapılıyor. Buna nasıl karar verdiniz? Evet filmin ana teması buydu. Mutluluk dışardan insana hediye gibi sunulan bir şey değildir, bunun için çabalamak, çalışmak gerekir. Film kahramanlarımız bir sahnede mutluluk üzerine tartışıyorlar, Peri diyor ki “Ben mutlu olduğum için dans etmiyorum, mutlu olmak için dans ediyorum.” Her insanın kendini mutlu kılacak şeyleri bulması, huzurlu olacağı insanların yanında yaşaması gibi şeyler tamamen kendi seçimidir. Aile, zorla bir araya gelmiş insanlardan değil, birbirini seçen, birlikte bağ kuran insanlarla oluşmalıdır. Bu fikri savunduk filmimizde. u İlham aldığınız bir örnek var mı? Ben bir yıla yakın bir süre hastanede ve rehabilitasyon merkezinde kaldım. Oraya her gün çeşitli nedenlerle yaralanmış, hastalanmış ya da travma geçirmiş insanlar geliyordu. Farklı hikâyesi vardı her birinin. Bazılarının yanında sevenleri, ona çok değer veren dostları aileleri oluyordu, bazılarıysa tamamen yalnız. O günlerde sevginin önemini ya da daha doğrusu, gücünü anladığımı söyleyebilirim. İnsanlar başarıyor u Filmin başrolündeki Turgut engelli ama hayatın içinde, tekne, otomobil kullanıyor. Türkiye’de engelli insanlar çıkabiliyor mu evden? Çoğu ne yazık ki çıkamıyor. Bazı engelli insanların kendi becerileri hakkında bilgi sahibi olmadığını çok gördüm. Yapamayacağı düşüncesine kendini inandırabiliyor insan. Turgut karakterini yaratırken özellikle kendini pasifize etmiş biri olmasını istemedik, özgüveni biraz örselenmiş olsa da kadınlara çekici gelebilen, yeğenlerine güven veren biri o. Bu konuda ayrıca bir şey daha eklemek isterim. Zaman içinde öyle hikâyelerle karşılaştım ki, insanların neler başarabildiklerini gördüm. Örneğin, tetraplejik bir genç, tek başına tekneyle dünya turu yapmıştı. Birkaç sene önce İranlı bir gencin tekerlekli sandalyeyle tek başına seyahat ettiği haberini okumuştum. Ayrıca şampiyona kazanmış basketbol takımımız var. Bunlar gibi yüzlerce örnek ilham vermeli bize. Datça’da yaz Palamutbükü’nde caz P alamutbükü’ndeki Mavi Beyaz Otel, bu yaz, konuklarına sanat şöleni sunmaya hazırlanıyor. Pek çok ünlü caz sanatçısının sahne alacağı konserler 1 Haziran’da başlayıp, eylül sonuna kadar sürecek. Pazartesi hariç her gün konser olacak. Mavi Beyaz Otel sezon boyunca yaklaşık 60 sanatçıyı ağırlamış olacak. Türkiye’nin ilk caz müziği piyanisti Nilüfer Verdi Mavi Beyaz’da ilk konseri verecek isim. Verdi, ilk albümü Mana’yı ve ikinci albümü İzhar’ı kadınlara adamıştı. Bugün Nilüfer Verdi, İpek Göztepe, Mehmet Ali Şiyanlı ve Eren Turgut sahne alacak. GÜZEL BULUŞMA Otelin sahibi Mehmet Tekbacak, bir sanat âşığı. Sezon boyunca müzik şöleni yaşatacakları için heyecanlı. Tekbacak, “Yöre, sanatı sonuna kadar hak ediyor. Biz de konuklarımızı müzikle ağırlamaktan mutluluk duyacağız” diyor. Caz müziğini tercih etmelerini ise şöyle anlatıyor: “Bizim misafirlerimiz çoğunlukla akademi dünyasından. Dinlenmek için otelimizi tercih ediyorlar. Misafirlerimizi, tatil dışında da dinlemeyi tercih ettikleri müzikle buluşturduğumuz için mutluyuz. Sanatçı dostlarımızı da sevenleriyle buluşturmuş olacağız.” Gök gürültüsü sınavımız eçen hafta bir gece, gök gürültüleri eşliğinde uyandık. Aslında bi Patizi uyandıran ça G günlüklerikan şimşekler değil, kö şınızı yastığa koyup uyumaya çalışsanız da tepenizde nefes nefese sallanan bir hayvan var. Ayrıca her gök gürültüsünde patisiyle dürtmeyi de eksik etmiyor. İlla ki ilgilene peğimiz Luna’nın yata ceksiniz! ğa gelip tepemize çıkma Bazı kaynaklarda gök gü sıydı. Saat, sabaha karşı rültüsü sesi dinleterek, hay 5 civarıydı... Luna nefes vanı alıştırmanın fayda ede nefese, aramıza giriyor, ceği yazıyor. Bu gibi du yatıyor, rahat edemiyor, rumlar için köpeğe kendi kalkıyor. Kalbi çarpı ni güvende hissedeceği bir yor, arada ağlıyor... Luna yer oluşturulması da tavsi ilk geldiği zamanlar yine Deniz ye ediliyor. Bazı hayvanlar, gök gürültülü bir yağmur Yavaşoğulları masa veya kanepe altı gi deneyimlediğimizde, tir bi noktalara sığınmayı ter tir titremesiyle çok telaşa cdenizy@gmail.com cih edebilirler. Her köpe kapılmıştım. ğin huyu farklı. Annem ve Son zamanlarda eskisi babamın üç köpeğinden bi kadar korkmuyordu. Taa ri korkmuyor, diğeri masa ki geçen güne kadar. “Yakın bir ye altlarına kaçıyor, üçüncüsü ise ye re yıldırım düştü” dedirtecek şid ri göğü inletiyor ve evin içinde dört dette patlamayı andıran sese ben dönüyor. bile korktum! Luna’da ipler iyice Bu son yağmurda, ellerimle koptu zaten. Aslında neler yapmam Luna’nın kulaklarını kapatacak ka gerektiğini az çok biliyordum. Te dar çaresiz kaldım açıkçası. Bu gibi laşa kapılmamak gerekiyordu, hay durumlarda dikkatlerini dağıtmak vanlar tedirgin olduğunuzu hisse gerektiğini de biliyordum. Bizimki der. Azarlamak veya çok üstüne obur olduğundan, sonlara doğru ye düşmek yine aynı şekilde tavsiye mekle aklını dağıtabildim, ama kı edilmeyen davranışlar. Evet üstü sa sürdü. Yağmur yavaşlayana dek ne düşmemek gerekiyor da, siz ba uyuyamadım, Luna da en sonun da yorgun düştü, ancak öyle kendini uykuya bıraktı. Ardından bacağı kırık kedimiz için (o macerayı yazmıştım, okuyanlarınız hatırlayacaktır) veteriner kontrolüne gittiğimizde bu durumu danıştım. Pek çok köpek sahibinin aynı sıkıntıyı yaşadığını biliyorum. BİTKİSEL ŞURUP EDİNDİK Veterinerimiz, gök gürültüsünden ciddi şekilde korkmanın bir hastalık olarak ele alınması ve bu kaygı bozukluğu/anksiyetenin tedavi edilmesi gerektiğini söyledi (ki kendisi besin takviyesi yerine ev yapımı yoğurdu tavsiye eden biri, yani gereksiz ilaç kullanımından yana değildir). Köpeğinizin yoğun korkuları varsa, kontrol edemediği hareketler sergiliyorsa ve siz de onu sakinleştiremiyorsanız, veterinere danışmakta fayda var. Biz insanlar panik atak /anksiyete ile baş etmek için nasıl yardım alıyorsak, onlar için de aynısı geçerli. Luna için şimdilik, şiddetli gök gürültüsü durumlarında kullanabileceğim tek kullanımlık, anlık etki eden tamamen bitkisel bir şurup edindim. Deneyeceğiz. Ancak daha ciddi durumdaki hayvanlar için, uzun süreli bir tedavi gerekiyor. İki aylık, dokuz yavru kedi yuva arıyor. İstanbul 0 542 251 45 21 Sahibi vefat eden, dişi terrier yuva arıyor. Çok sakin ve üzgün. Bartın 0 505 550 27 09 Sahibi vefat eden, 8 yaşındaki cocker yuva arıyor. İzmir 0 553 341 42 41 Ben Nâzım, bu dünyadan alacaklı göçmüş şair... Bir İstanbullu şairin öyküsüdür bu, bir vatan haininin. Nereye gitse memleketini yüreğinde taşımış, gittiği her yeri memleket yapmış bir vatan haininin... Çok sevdiği yurdundan koparılmaya çalışılan ama halkının dilinde her yeni gün bambaşka bir söz olarak bayraklaşan Nâzım Hikmet’in öyküsüdür...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle