Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
8 U Tuz kurutur, su hayat verir Hastaların sadece fiziksel ve kimyasal bedenlerini düzeltmenin yeterli olmadığını, tedavinin insanın ruhsal ve enerji durumunun da kapsayacak şekilde ele alınması gerektiğini söyleyen Hüseyin Nazlıkul, artık insanların ruhsal ve enerji durumunun da terapiye dahil edilmesi gerektiğini savunuyor. “Neden Yanlış Yaşıyoruz?” adlı kitabında “Keşke demeyi bırakıp bugünden sonra yaşamınızı sahiplenin” diyerek sağlıklı yaşam için önerilerde bulunuyor. zmanlığını ve doçentlik tezini “Tamamlayıcı Tıp ve Rehabilitasyon Tıbbı” üzerine yapan Prof. Dr. Hüseyin Nazlıkul, “Neden Yanlış Yaşıyoruz?” adlı kitabında, kalp rahatsızlıklarından korunmak için öneriler, beslenme ve nöralterapinin antiaging’deki yeri, tansiyon yüksekliği ve düşüklüğünde beslenme rehberliği, yaşamımızda su ve tuzun önemi, depresyon tedavisinde doğal yöntemler ve en önemlisi çağımızın kâbusu gibi gösterilen kanser hastalığına farklı bir bakış açısı, genç ve zinde kalmanın ipuçları gibi konulara yer vermiş. Kitabını, babasının “Hayata üç tür insan gelir. İz bırakanlar, izde yürüyenler ve iz silenler. Siz siz olun iz silen olmayın” öğüdünden hareketle iz bırakma çabasının ürünü olarak değerlendiren Nazlıkul’un “AkupunkturTamamlayıcı Tıp”, “Hayatı Keşfet”, “Gerçek Detoksu Keşfet”, “Unuttuğum Bedenim”, “Nöralterapi” gibi kitapları bulunuyor. Kitaptan bir seçki yaptık. Tuzun vücudumuz için önemi Tuz olarak tanımladığımız NaCl’nin bedenimiz üzerinde yüksek agresiviteli bir etkisi vardır. Deri ve genelde böbrekler, bu NaCl’yi tekrar ayrıştırmamızı sağlarlar. Ancak yaşımız ve bünyemize göre sadece belirli bir miktarını ayrıştırabiliriz; günde yaklaşık 57 gramını. İşin ilginç olanıysa, bizim günde sadece endüstriyel gıdalardan 1220 gram NaCl aldığımızdır ki henüz bunun içinde kendi kattığımız tuz yoktur. Bu şekilde bedenimize ayrıştırabileceğimizden çok daha fazla NaCl almış oluruz. Bedende ayrıştırılmadan kalan NaCl’den bedenimiz kendisini bir şekilde korumalıdır. İki adet akvaryum alalım ve birinin içine doğal deniz suyu koyalım ve balığın yaşaması için gereken ortamı sağlayalım; diğer akvaryuma tuzlu, yani NaCl’li su koyalım ve aynı şekilde balığın yaşaması için gereken ortamı sağlayalım. Eğer balıkları içine koyarsanız, deniz suyunda olan balığın normal yüzdüğünü, diğerinin ise 25 dakika sonra zehirlenerek öldüğünü görürsünüz. Bu balıklar bedeninizdeki hücrelerdir ve siz böyle bir ortamda yaşayabileceğinizi düşünüyorsunuz. Bu nedenle bedeniniz sizi kendisinden korumaya çalışmaktadır. Bedeniniz, ayrıştırılmamış olan tuzu bir şekilde etkisizleştirmek zorundadır ve bunu değerli hücre suyu ile yapmaktadır. Hücrenize canlılığını sağlayan şey, bedeninizdeki NaCl’yi izole etmek ve tarafsızlaştırmak için 23 katı miktarla kurban edilmek zorundadır. Ayrıştırılmayan her gram NaCl yüksek değerli, yüksek yapılı hücre suyunuzun 23 katına bağlanmak zorundadır. Bununla birlikte hücreleriniz ölür ve bu şekilde bedeniniz kurur. Bazı insanlar ileri yaşlarda genelde sadece yüzde 5658 sıvı ihtiva ederler. Tam da bu durumda günde en az iki litre su içmek gereklidir. Ancak yaşlılıkta insan susuzluk hissetmez, susuzluk hissi artık MİYASE yoktur, çünkü bedende çok az tuz vardır. Ve eğer tuz alırsanız, o zaman doğal bir susuzluk hissiniz İLKNUR olur. Ancak biz tuzdan bahsediyoruz, NaCl’den değil. Beden, ancak belirli bir dereceye kadar hücre suyunu yansızlaştırmak için kurban edebilir, çünkü daha fazlası ödem oluşumuna sebep olur. Çamaşır makinenizde kullandığınız calgon tabletleri de tuz tabletleridir, kendinize de böyle bir “tuz tableti” verin. Vücudunuzda oluşan inorganik moleküler bağlantılar tuz sayesinde kırılsın ve su sayesinde de vücudunuzdan atabilsin. Bu konudaki en iyi tuz Himalaya tuzudur. l Yemek sırasında su içmeyin Günde en az 2,53 litre su içmeyi alışkanlık haline getiriniz. Sabah kalktığınızda ilk yapmanız gereken şeylerden biri, iki bardak su içmek olmalıdır. Yemeklerden yarım saat önce veya en erken yarım saat sonra su içmeniz önemlidir. Yemek esnasında ve yemekten hemen sonra su içmeyiniz. Sıcak havalarda vücudumuz sıvı kaybeder, böyle durumlarda en az kaybettiğimiz miktarda sıvı almalıyız. Bazı dönemlerde saunaya veya hamama giderek ter atmak sağlıklıdır. Ancak ter attıktan sonra bol su içmeyi ihmal etmeyiniz. Su olarak bahsettiğimiz şey aslında birçok sıvıyı da kapsamaktadır. Ayran, soda, bitkisel çaylar, taze meyve ve sebze alarak da vücudumuza su girişini sağlamış oluruz. Suni tatlandırılmış limonata ve nektar suları pek sağlıklı değildir. Aşırı alkol tüketimi boş kalori olduğundan sağlıksızdır ve su olarak değerlendirilmemelidir. Suyun vücut için önemi Vücut sıvılarında bulunarak eklemlerin kayganlaşmasına neden olur. İdrarla zararlı maddelerin atılmasını sağlar. Tükürük ve mide salgısında bulunarak besinleri sindirir. Hücre metabolizmasında önemli rol oynar. Kas dokusunu güçlendirir. Kişinin kendisini zinde hissetmesini sağlar. Cinsel performansı en uygun hale getirir. Karbonhidratları, yağları, proteinleri, hormonları ve oksijenin kan yoluyla kaslara taşınmasını kolaylaştırır. Zararlı maddeleri de dokulardan uzaklaştırmayı sağlar. Cildi gerginleştirir, cilde parlaklık kazandırır. Uyku bağışıklık sistemimiz için önemli Gün boyunca uyanık olun: Gün ışığı sirkadyen ritmimiz üzerinde etkili olan faktörlerin başında gelir. Uyanık kalmanız gereken saatlerde doğal güneş ışığından faydalanın. Karanlıkta uyuyun: Uyku hormonlarınızdan daha fazla faydalanmak için perdelerinizden veya uyku sırasında takabileceğiniz göz bantlarından yardım alın. Gün batımını takip edin: İyi bir uyku için en ideal saat akşam 22.0023.00’tür. Gün batımından yaklaşık üçdört saat sonra uyumaya programlanın. Uyku saatlerinizi düzene koyun: Akşam öğünlerinizi hafif tutun, stres dolu televizyon programlarından kaçınmaya, yorgunluğunuzu geride bırakmaya ve rahat bir uyku düzeni kurmaya özen gösterin. Güne güzel başlayın: Her yeni güne başlarken perdelerinizi açın ve güneşi içinize çekin. Eğer imkânınız varsa birkaç dakika dışarıda kalarak temiz hava almaya çalışın. C M Y B