22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

4 6 EKİM 2013 / SAYI 1437 SELÇUK EREZ Mavi Ring’de bir yolculuk Ezgi Çelik, 2007’den beri farklı dizilerde çıktı karşımıza; Karayılan, Asi, Gurbet Kuşları, Bu Kalp Seni Unutur mu?, Şubat. Bu sene onu daha çok göreceğiz. Onur Ünlü’nün “Ben de Özledim” dizisinde Deniz Kızı olarak çıkacak karşımıza. Bir tiyatro oyunu da olacak. Bitmedi; Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde yarışan Mavi Ring filminde de başrolde Çelik. Film, 1989’da açlık grevine başlayan mahkumların Eskişehir’den Aydın’a naklini, doktor Pınar’ın gözünden anlatıyor. İngiliz holiganları perişan! Galatasaray Beşiktaş maçında yaşananlar konusunda çok şey yazıldı: “Maç sırasında tekbir getirip sahaya inenler Çarşı’dandı” diyene gülerler; çünkü Çarşı, maçları, Doğu Tribünü’nün üst katından izler; evrim geçirip uçmayı öğrenmeleri gerekir sahaya dalabilmek için. Acemice bir provokasyondu bu! Takımını seven hiçbir taraftar 92. dakikada elde sandalye sahaya girip polis kovalamaz. Hadi kovaladı diyelim, bir anlık öfke ile kendini sahaya attı ama en azından sahanın ortasında, polislerin önünde hatıra fotoğrafı çektirmez.    Provokatörler! Bu kafayla gitsek 2800 olimpiyatlarını bile vermezler bize! Biz böyle düşünür ve hayıflanırken musibetten bir iyilik doğdu: Olimpiyat Komitesi bu hafta toplanıp kuşkusuz 2020 Olimpiyatlarını kaybetmemizin yol açtığı üzüntünün hafiflemesi için “Provokatörlü Futbol”un 2020 olimpiyatlarına alınmasına karar verdi. Böylece tarihte ilk kez, olimpiyatlara yüzde yüz kendi icadımız olan bir spor dalını kabul ettirmiş olduk: Provokatörlü futbol maçlarında iki değil, üç taraf bulunur: İki formalı takım ve hangi tribünden ne vakit sahaya ineceği belli olmayan provokatör takımı. Asıl maç, iki taraf arasında değil provokatörlerle futbolcular ve halk arasında gerçekleşir. Provokatörler maçı temelli durdurabilirlerse 6, en az yarım saat durdururlarsa 3, daha kısa süreli durdurmalar için de 1 gol atmış sayılırlar. İlk haftalarda durdurmalarda skorlar 2 ile çarpılır. Sonuçsuz girişimlerde bu puanlar gerçek taraftarlara ve kulüplere verilir. Provokatör başarısı, futbol hakeminden farklı ve ayrı olan provokatör hakemince değerlendirilir. Bunlar eski köy korucuları ya da mütekait peşmergeler arasından seçilir. Provokatörlü Futbol, böylece, ciritten sonra en ulusal sporumuz olmuştur: Güreş aslında eski Yunan sporudur: Von Aulock kataloğundaki eski Yunan paralarında elense de var, künde de! Mısırlılar bile firavun zamanında halter ve uzun atlamayı bulmuşken biz olimpiyatlara kabul edilmiş tek bir özgün spor türü bile üretememenin ezikliğini yaşıyorduk ki Tanrı’ya şükür bu hükümet zamanında bunu da başardık. Bizim stat basanlarımızın bu başarıları karşısında İngiliz, Slovak ve birçok ülkenin holiganı şimdi kıskançlıktan saçlarını başlarını kimbilir nasıl yoluyorlardır! l www.selcukerez.com Mavi Ring’den. Mavi Ring’e dahil olma hikâyeniz nasıl gelişti? Bir oyunda birlikte çalıştığımız müzisyen Olcayto Art bahsetti ilk bana filmden. Sonra yapımcı ortaklarından Aşkın Satış, filmin yönetmeni Ömer Leventoğlu ve filmin danışmanı Hüseyin Kuzu’yla buluştuk. Uzun süre filmin hikâyesini konuştuk. Sonra senaryoyu okudum. O dönemi sadece duyduğum kadarıyla biliyordum. Ön araştırma yaptım. Daha sonra yer almaya karar verdim. Neden, senaryoda çekici gelen neydi? 1989’da açlık grevine giren mahkumların Eskişehir’den Aydın’a insanlık dışı şekildeki sevkini anlatıyor film. Ama bunu orta sınıf, beyaz yakalı, kentli, doktor Pınar’ın gözünden yapıyor. Bu benim için önemli bir noktaydı. Hikâyenin gerçek olması, açlık grevi yapan mahkumlarla ilgili olması da önemliydi ama en önemlisi filmin tamamen hümanist bir yerden bunları anlatmasıydı, bana ilk evet, dedirten o oldu. Birtakım somut durumlara, fotoğraflara şahit oluyor Pınar; anlamıyor, inanamıyor, karşısında duruyor, sonra savaş vermeye karar veriyor, ama bunlar tamamen insanla, vicdanla ve insaniyetle ilgili bir dönüşüm. O hep insanla ilgileniyor. Bilmediğiniz gerçek ve hassas bir hikâyeyi anlatıyor Mavi Ring. Bu role nasıl hazırlandınız? sohbet etmek için gider Aslında senaryoyu oldum. 89’daki bu sevki, okurken içinde yer almak açlık grevini, o zamanki istediğiniz andan itibaren politik süreci, aynı zamanda kendiliğinden bir hazırlık aslında 78’den başlayıp süreci başlıyor. Ama ekstra hiç kesilmeden bugün de hazırlık yapıp yapmamayı devam eden süreci anlattı Ömer’le çok konuştuk. bana Deniz. İlk reaksiyonumu Çünkü Pınar, sıfır bilgiyle hatırlıyorum, “Deniz bir cezaevine gidiyor. Ama sonra ESRA dakika durur musun? Benim oyuncu olarak araştırmaya AÇIKGÖZ aklım almamaya başladı” karar verdim. O dönemde demiştim ona. Onu dinlerken, kadınların nasıl yaşadığından, birtakım insani değerlerimizin; vicdan, hissettiğinden, ne giydiğinden o etik, ahlaki, ailevi, sosyokültürel... zamanki politik sürece kadar pek çok hepsinin bir tarafa bırakıldığını ve şeyi bilmek istedim. tamamen yeni değerler sistemi Çarpıcı gelenler neydi? kurulduğunu düşündüm. Fikret İlkiz’le sohbet etmiştim, Film, Antalya Altın Portakal Film o beni geçen hafta kaybettiğimiz Festivali’nde yarışıyor. Ödül alırsanız gazeteci Deniz Teztel’e yönlendirdi. ne hissedersiniz? Araştırmalarımın hiçbir şey olduğunu 8 Ekim’de gösterilecek film. Ödül onunla konuşunca anladım. Deniz’le alsam... Bilmem, mutlu olurum tabii ki. uzun vakit geçirdik. Bir süre sonra Ama kim olmaz ki? l zaten iş filmden çıktı, sadece Deniz’le FETHİYE ÇETİN UTANÇ DUYUYORUM! Oyunculuk bir hayattı, seçim değil Oyunculuk serüveniniz nasıl başladı? Yedi yaşımda Şehir Tiyatrosu’nun Çocuk Genç Eğitim Birimi’ne girdim. Beş senelik eğitimden sonra profesyonel olarak Şehir Tiyatrosu’nda oyunculuk yapmaya başladım. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Tiyatro Bölümü’nden mezun oldum. Aslında Şehir Tiyatrosu’na beni ailem vermek istedi. Çok iyi tiyatro seyircisiydiler, beni de götürürlerdi oyunlara. Açıkçası 27 yaşıma kadar hiç başka bir şey yapmak ister miyim acaba, diye sorgulamadım. Sadece iki sene önce, hiç böyle bir şey düşünmediğimin farkına vardım ve sonra da zaten istediğimin bu olduğunu anladım. Benim için hayat zaten oyunculukla vardı ve hiç başka türlüsünü de istemedim. İlk sinema filminiz Atıf Yılmaz’ın Düş Gezginleri’ymiş... Atıf Yılmaz Şehir Tiyatroları’ndaki hocam Neşe Erçetin vasıtasıyla benimle görüşmek istediğini söylemiş. Tanıştık. Bana Lale Mansur’un küçüklüğünü teklif etti. Sekiz yaşındaydım Atıf Yılmaz ve Lale Mansur’la çalıştığımda. Ben onları çok başka hatırlıyorum. Sonra yaşım ilerledikçe Atıf Yılmaz’la ilgili bir şeyler izleyip, okudukça işin rengi benim için biraz değişti tabi. Mavi Ring’se ilk başrolünüz. Bunun sizin için ayrı bir önemi var mı? Ben çok panik ve inanılmaz mükemmelliyetçi bakıyordum hep. Sadece oyunculuk anlamında değil, film olarak da kafamda mükemmele yakınlığı arıyordum. Ama sonucu ne olursa olsun ilk filmde öğrenilecek çok şey oluyor. Her şey bir kenara kendinizi ilk defa o kadar büyük perdede izliyorsunuz. Bir oyuncu olarak orada pozitif ya da negatif pek çok şey görüyorsunuz. Oyunculuk için koyduğunuz bir hedef var mı? Oyunculuk yaparken ne söylenirse söylensin ya da sonuçta ne çıkarsa çıksın sizin hissettiğiniz bir şey oluyor ve o hissettiğiniz şey doğru oluyor. En azından benim için böyle. Başarılıbaşarısız, iyikötü, yeterli/yetersiz bir sürü şey söylenebilir, ama bütün bunların pek bir önemi olduğunu düşünmüyorum, sizin içinizde hissettiğiniz şey önemli. Başarılı hissetmek de tamamen bunla alakalı bence. Çocukluktan beri tiyatronun içindesiniz, bu sene bir oyun var mı peki? Yedi yaşımdan beri hayatımda ilk defa iki senedir tiyatro yok. İlk defa tiyatrosuz geçen zamanım oldu. Başta tamamen dinlenme ve bu arayı kendime ayırma sevinci vardı. Ama sonra alışkanlıklarım vurmaya başladı. Birkaç ihtimal var, bu sezon bir oyunca olacağım diye düşünüyorum. Çok ama çok özledim. l İkinci Basım Metis Siyahbeyaz ISBN13: 9789753429238 376 sayfa "Tarihimiz hesabı sorulmamış suçlar, failleri ortaya çıkarılıp yargılanmamış cinayetlerle dolu. Biz bu utancı geçmişten devraldık ama gelecek kuşaklara devretmemekle sorumluyuz. İşte bu kitap, bir bakıma benim kuşağıma da bir çağrı; utancın hesabını sorma, gelecek kuşaklara utançtan arınmış bir gelecek sunma çağrısı…" Agos'un, Hrant Dink'in ve ailesinin avukatı olan Fethiye Çetin, Dink cinayetinin en yakın görgü tanıklarından biri. Cinayetten önce açılan mesnetsiz davalarla bir linç atmosferi oluşturulurken Dink'le birlikteydi. Utanç Duyuyorum!, herşeyden önce bu tanıklığın hikâyesi. Dink cinayetine dair bildiklerini, sezdiklerini adli makamlara sunan, ancak çoğu bilginin soruşturma konusu edilmediğini gören Çetin'in unutmaya direnmek, hakikate ulaşmak, adalete erişmek için kamuoyuna ve adli makamlara yaptığı bir çağrı. metis İpek Sokak 5, 34433 Beyoğlu, İstanbul T 212 2454509 F 212 2454519 E bilgi@metiskitap.com W metiskitap.com İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız Yayın Yönetmeni: Miyase İlknur Görsel Yönetmen: Aynur Çolak Sorumlu Müdür: Aykut Küçükkaya Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ İdare Merkezi:?Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2 34381 Şişli / İstanbul (0212) 343 72 74 (20 hat) Reklam Genel Müdürü: Özlem Ayden Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Körükçü Reklam Koordinatörü: Hakan Çankaya Reklam Müdürü: Beste Paydaş Ertan Rezervasyon Yönetmeni: Onur Tunalı (0212) 251 98 74/75 (0212) 343 72 74 (554555) Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt /İstanbul Cumhuriyet gazetesinin parasız pazar ekidir / Yerel süreli yayın / cumdergi@cumhuriyet.com.tr C M Y B Fotoğraf: UĞUR DEMİR
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle