07 Ocak 2025 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

30 EYLÜL 2012 / SAYI 1384 7 Kısa kısa... Mutluluğun resmi Yenilikçi vücut bakım markası Fa'nın düzenlediği “Mutluluğu Sen Tasarla” yarışması sonuçlandı ve ilk 3'e giren tasarımlar belli oldu. Fa’nın Facebook sayfasındaki özel aplikasyon üzerinden düzenlenen yarışmaya gelen 11 bin 198 başvuru arasında ilk 3’e giren tasarımların yer aldığı Fa ürünleri, 27 Eylül 2012 tarihinden itibaren Migros raflarında satışa sunulmaya başladı. Jinekolog koltuğundaki şiddet SİNEM DÖNMEZ adınlar için jinekoloğa gitmek hiçbir zaman sıradan bir olay değil, malum. Cinsel hayatı algılamaya ve hatta deşmeye yaklaşan sorular, imalı konuşmalar, kınayan bakışlar, pek çok kadının başına gelmiştir. Tabii ki evli kadınlar için çok da geçerli değil belki ancak bekâr ve cinsel açıdan aktif her kadın için, her yeni jinekolog korku ve şüphe demek. Geçen aylarda açılan jinekolojiksiddet.wordpress.com adresinde, jinekolojik şiddete uğrayan kadınlar, başlarına gelenleri anonim olarak anlatıyor. Galatasaray Üniversitesi Siyaset Bilimi araştırma görevlileri Burcu Ertuna ve Ezgi Emre tarafından kurulan dayanışma platformu ile ilgili, Ezgi Emre (sağda) ile konuştuk. Sizi bu platformu açmaya ne itti? Bizim ekip olmamızdan başlayayım önce. Galatasaray Üniversitesi Siyaset Bilimi’nde bitirme tezimi Burcu Hoca ile yazmıştım, danışmanımdı. Toplumsal cinsiyet çalışmaları bağlantılı idi tezim. O zamandan beri konuşuruz bu konular üzerine. Bir gün çevremizden duyduğumuz jinekolog hikâyelerini konuşurken baktık ki bu alanda neredeyse hiçbir şey yapılmamış. Daha doğrusu kadın perspektifinden, toplumsal cinsiyet eksenli bir çalışma bulamadık. Benim kendi çevremde de bizzat duyduğum, falancanın başına şu gelmiş gibi de kulaktan kulağa yayılan bir sürü hikâye var. Harekete geçme kısmı ise kadın hikâyelerini aktarma fikrinden ortaya çıktı. İnternet de artık malumunuz hele sosyal medya etkili kullanıldığında sesimizi duyurmak için muazzam bir araç. Amacınız neydi? Hikâyeler geldikçe şekilleniyor mu ya da?.. Amaç ilk etapta yaşanılanları görünür kılmak. Bunu da kadınların kendi hikâyelerini kendileri anlatması yoluyla yapmaya çalışıyoruz. Bize hikâyeler gönderiliyor, biz de aralıklarla blogumuzda K Kadınların maruz kaldığı şiddet türlerinden bir tanesi de jinekolojik. Başına gelenin etik olmadığını bilse bile kadınlar bunu ancak kendi hemcinsleriyle yaptıkları mahrem sohbetlerde dile getirebiliyor. Şimdi kadınların seslerini duyurmaları için açılmış bir platform var. Bâkire olmadığını öğrenince muayene aletlerini şiddetle kullanan doktorlara karşı parmağına alyans takıp giden kadınlar yaşadıklarını paylaşıyor... yayınlıyoruz. Bir dayanışma platformu gibi düşünülebilir. Bize gelen tepkilerden anladığımız kadarıyla, “Yalnız değilmişiz” diyen çok kadın var. İkinci etapta bizim hâlâ araştırmasını sürdürdüğümüz akademik bir makalemiz var konu üzerine. Gittikçe kendi içinde dönüşmesini istiyoruz elbette, ancak projenin bir de aktivizm boyutu var. Sadece makalemizi yazıp kenara çekilmek gibi bir amacımız yok. Ortada somut bir problem var, sonuçları görülebiliyor. Birçok genç kadın jinekolog muayenesine gitmekten çekiniyor. Somut anlamda bir değişime neden olmak gibi bir hedefiniz var mıdır? Ya da bu konuda neler/nasıl yaptırımlar uygulanabilir? Elbette istiyoruz. Mikro bir sorun gibi görülebilir jinekolojik şiddet, ancak eşelediğimiz zaman görüyoruz ki çok boyutlu bir sorun. Sağlık sistemi, tıp etiği, muhafazakârlık… Bu kavramları aynı sorunun etrafında toplamak gerekiyor. Biz bu konuda tıp öğrenimi boyunca neler görülüyor bakmaya çalışıyoruz. Tıp etiği başta olmak üzere hasta doktor ilişkisi ne kadar toplumsal cinsiyet duyarlı? Doktorlara toplumsal cinsiyet eğitimi verilmesi üzerine düşünüyoruz. Dediğimiz gibi başladık ve devam ederken dönüşecek ve şekillenecek. Jinekolojik şiddetin en çok bekâr kadınların başına geldiğini biliyoruz. Jinekologlarda huzurla muayene olmak için evli mi olmak gerekiyor? Bekâr kadınların cinselliğinin yok sayıldığı ya da kınandığı malum. Biz bu araştırmada görüyoruz ki evli kadınlar da huzurla muayene olamayabiliyor. Yani genelleyemiyoruz. Ama bana bu araştırma dışında sorsanız evli kadınların daha rahat olduğunu söyleyebilirim. Muayeneye gitmeden önce parmağına yüzük alıp takanlar dahi var. O muayene koltuğu başlı başına bir şiddet simgesi gibi değil mi sizce de? Anatomik olarak muayene için uygun olanın o koltuk olduğunu savunanlar var. Ancak tabii ki koltuğun kullanımı, doktorun tavır ve hareketleri de önemli. Gerçi bana sorarsanız koltuk dizayn edilirken kadının kendini rahat hissetmesi kimsenin aklına gelmiş midir, bilemiyorum. Şehirli kadının da kırsaldaki kadının da derdi aynı mı olmuş oluyor jinekologlarda? Jinekologlar her kadının eşitlendiği bir yer; maddi durum, eğitim farkı gibi özellikler çok da fazla bir şeyi değiştirmiyor sanırım? Buna bu araştırmanın dışından cevap verebilirim. Görüştüğüm bir hemşire, doktorların hastaları odalarına girdiği andan itibaren değerlendirdiklerini söylemişti. Kılık kıyafet, konuşma şekli vs. Daha önemlisi birçoğunun hastalarına yaptıkları açıklamaları buna göre yaptığını anlatmıştı. Bence yine de eşitlenmiyor. Yani evet üstorta sınıf mensubu kadın da sembolik şiddeti yaşıyor ama alt sınıflarda daha farklı hikâyeler vardır. Kaç kişi hikâye gönderdi? Aşağı yukarı 50 kişi. Daha fazla olduğunu biliyoruz ancak kadınlar çekiniyor… Hikâyelerin diğer tarafı, yani doktorlardan hiç geri bildirim alıyor musunuz? Doktorlarla görüştünüz mü? Evet. Görüştüğümüz doktorlar, hemşireler oldu. Bize çok katkıları da oldu. Örneğin hastanın muhafazakârlığı da çok önemli. Doktordan çekinen, “cinsel aktif misin” sorusunu hakaret gibi algılayan kadınlar da var. Columbia şehre iniyor Kendi geliştirdiği teknolojilerle outdoor deneyimini daha da zevkli hale getiren Columbia, 2012/2013 SonbaharKış sezonunda insan vücudunun kendini ısıtma ve soğutma sisteminden ilham alıyor. İnsan vücudunun ısınma haritasına göre tasarlanan tekonolojik ürünler daha verimli ve daha sıcak tutuyor. Şehir hayatında da rahatlıkla giyilebilen Columbia ürünlerinin Türkiyede’ki tek resmi internet satış sitesi www.asports.com.tr. Şiirsel isyan DKNY’nin 2012 Sonbahar/Kış koleksiyonu Beat kuşağından esinlenilmiş. Bütün kıyafetler gerçek New Yorkluyu düşünülerek tasarlanmış. Tatlı ve güçlü, sevimli ve sert, zeki ve dışa dönük. Şehrin renk kartelası mat, şeffaf ve parlak bir ton karışımında: Siyah, gri, moody mavisi, potion ve crimson kırmızısından oluşmakta. DKNY’nin koleksiyonu şiirsel bir isyan taşımakta. Kırışıklıklara lazer etkisi L’Oréal Paris laboratuvarlarında gerçekleştirilen kapsamlı araştırmalar sonucunda; kırışıklık karşıtı uygulamalara meydan okuyan “bir ilk” gerçekleştirildi. L’oréal Paris Revitalift Lazer X3 serisi; daha genç, daha ışıltılı, daha sıkı bir cilde kavuşmanın en etkili yolları arasında üstün teknolojisi ve içeriği ile öne çıkıyor. Bu yeni bakım kremi serisi cilt sarkmalarında, derin cilt çizgilerinde ve karışıklıklarında gözle görülür sonuçlar elde ediyor. Revitalift Lazer X3 Gündüz Bakım Kremi ve Göz Çevresi Bakım Kremi satış fiyatı: 46,99 TL. Revitalift Lazer X3 Gece Bakım Serumu satış fiyatı: 49,99 TL Darüşşafaka’ya bu yıl başlayan minikler, yatılı okul yaşamına alışmaya çalışıyor, ailelerinden uzakta birbirlerinden destek alıyor. Yatılı yaşamak cesaret gerektirir atılı okul çok alıştırmak için okul yönetimi ve eğlencelidir. Hele de bu mezunların işbirliğiyle eğlenceli okul Darüşşafaka olursa günler ve geceler geçirildi. hayat gerçekten değişir. Birlikte Çocuklar, sinemaya, pikniklere, büyüdüğünüz arkadaşlarınız, gezilere götürüldü, partiler ömür boyu en çok güven verildi. Programın ilk iki duyduğunuz dostlarınız olur. gününde çocuklara, anneler ve Mezun ağabey ve ablalar ise babalar da eşlik etti. Çarşamba FİGEN destek için hep yanınızdadır. sabahı anneler ve babalar yolcu ATALAY Ama yatılı yaşamın ilk yılı, hele edilince minikler, geceyi ilk kez de ilk günleri, geceleri çok ama ailelerinden uzakta geçirdi. çok zordur. 9 yaşında yatılı Kimisi 40 yıldır yatılı okulda yaşama başlamak, anneyi belki aylarca okuyormuş gibi rahat ve mutlu, hemen görememek için çok cesur olmak gerekir. edindiği arkadaşlarıyla gülüp oynuyordu. Darüşşafaka Eğitim Kurumları Sınavı’nı Kimisi yalnız ve çok hüzünlüydü, gözlerinin kazanan 120 minik, önce “uyum programı” yaşı hiç kurumadı. Bu cesur çocuklara, ilk na alındı. Bu yıl ilk kez annesiz çocukların haftanın, ilk yalnız gecelerinde, biz Daçkalı da alındığı okulda, küçükleri yatılı yaşama ağabey ve ablalar olarak destek verdik. SELÇUK EREZ Nükleer bir kaza Kanallarda FLAŞ, FLAŞ: Güzelce Nükleer Santralı’nda patlama! Haberci ışın geçirmeyen giysiler giymiş, kafasına eski dalgıçlarınkini andıran başlık geçirmiş, bakanla telefonda konuşuyor: Üç ölü varmış. Müdür ve elli görevli hastanelere gönderilmiş. Sabotaj diyorlar. Sabotaj değil kaza. Hindistan’da da Pakistan’da da oluyor. Takdiri ilahi!. Yine FLAŞ FLAŞ: Reaktörün müdürü, her türlü müdahaleye rağmen maalesef... Ekranda müdürün evi. Komşular kapıda, eşi, babası ağlıyorlar. Uzay kıyafetli haberci, Arçelik robotuna benzemiş: Müdür bu konuları pek bilmiyormuş. Nasıl olur? Rahmetli yerbilim uzmanıydı. İmamhatipten sonra açık üniversitede okumuş ve Rusya’da bir ay kurs görmüştü. Rusça biliyor muydu ? Tercümanı vardı. Reytingi düşük bir kanalın sadece motosiklet kaskı giymiş habercisi bakanla telefonda konuşuyor. Konuşurken ağzıyla cep telefonu arasında kolonyalı mendil tutuyor: Radyoaktif sızıntı varmış? Çevredeki köylüleri başka yerlere taşıyacak mısınız? İsteyen gitsin. Bakın 1986’da Çernobil patladığında Karadeniz kıyılarımızda kanser olguları artmıştı ama bugüne kadar bu artışla patlama arasında kanıta dayalı bir bağlantı saptanamamıştır. Gerekli araştırma yapılmış mıydı? Tüpütak bu konuda hâlâ çalışmaktadır. Danıştay, yürütmeyi durdurma kararı aldığı halde bu santralı neden açtınız? Danıştay’ın kararına uyduk: “Bugüne kadar yürüten yürüttü,” dedik birbirimize, bundan sonra Danıştay’ın dediğini yapalım, artık burada kimse bir şey yürütmesin! Hastaneye götürülenler radyasyondan korunmaları için yoğurt yedirilmiş çocuklardır. Bunlar ışından değil yoğurttan zehirlenmişlerdir. Peki, bu sabah balıkçılar santralın önünde üç kafalı balıklar avlamışlar. Bunlar da mı yoğurttan? İki tanesini incelemesi için Tüpütak’a yolladık. Sorumlular kim? Kılıçdaroğlu, “Bakan istifa etsin!” diyor. PKK ağzıyla konuşuyor! Farkında değil: Suçlu birkaç saat önce yakalandı: Rus tercümandır. Broşürü yanlış çevirerek Müdürü yanılttığı anlaşılmıştır. Ergenekon’la bağlantısı araştırılıyor. Öneriniz? Güzelceliler çocuklarını ve tavuklarını beş gün içerde tutsunlar. Beş gün sonra bahçenizdeki sebzeleri yiyebilirsiniz; ancak hela çukurlarınızın duvarlarını en az 1 metre kalınlığında çimento ile güçlendirmeniz ve tuvalete her gidişinizde, orada kalanın üstüne iki kat beton dökmeniz gerekir. www.selcukerez.com Y Birlikte dolap düzenledik, yemek yedik, bahçede, yatakhanede sohbet ettik. Temizlik ve gece beslenmesi bitince de çocukları masal okuyarak, saçlarını okşayarak uyuttuk. Bazı çocuklar, yanlarındaki yataklarda yatan arkadaşlarına ellerini uzattılar, elele tutuşup öyle uykuya geçtiler. figenatalay@yahoo.com Daçkalı bir abla anlatıyor “Manisa’dan gelmiş. ‘Nesi meşhur Manisa’nın’ dedim, ‘Tarzan’ı’ dedi. ‘Kardeşin var mı?’ diye sordum. ‘Evet adı Yeşil’ dedi. Muhabbet kuşuymus. Henüz konuşmuyormuş ama sesini ne zaman duysa tepki veriyormuş, cok seviyorlarmış birbirlerini. Tuttu elimden sınıfına götürdü, ‘hangi şube’ dedim, ‘Darüşşafaka’nın D’si’ dedi. Annesinin vedalaşma öncesi yazdığı mektubu paylaştı benimle. Mektubun altında özenle çizilen 3 çiçek resmi; anne, çocuk ve de Yeşil. Annesine büyüyünce yeşillikler içinde bir ev alma sözü vermiş. En büyük dileği de Yeşil’in o okuldan mezun olana dek hayatta kalması.” Gözünüz arkada kalmasın kulun Türkçe öğretmenleri, okulun en küçük öğrencileriyle “Bak Postacı Geliyor” adlı bir etkinlik yapıyor. Çocuklar, eski öğretmenlerine Darüşşafaka'daki ilk günlerini ve izlenimlerini anlatan birer mektup yazıyor, sonra da bunlar öğretmenlerine postalanıyor. Yeni öğretim yılının açılış töreninde, çocuklar sahneye çıkarak bu mektuplardan seçilmiş birer cümleyi okudu. İşte o cümlelerden bazıları: Öğretmenim ben yeni okulumda çok mutluyum. Bana burada çok iyi bakıyorlar. Gözünüz arkada kalmasın. (Aykut Yurtsever) Siz bana cesaret verdiniz. Babama o başarır dediniz. (Erdoğan Ünver) O C M Y B C MY B Hafiften İngilizce konuşmaya başladık. (Aysun Yıldız) Darüşşafaka’da çok mutluyum ve iyiyim, her akşam banyo yapıyoruz. (Abdulbari Arkan) Sizden öğrendiklerimi asla unutmayacağım, canımın parçası. (Leyla Özcan) Burada hiç ağlamayacağıma, hep güleceğime, çalışacağıma söz veriyorum. (Melike Gaye Cin) Büyüyünce büyükelçi olacağım sizi de onurlandıracağım. Size hep minnettar kalacağım. (Begüm Ersoy) İleride benim çok büyük hayallerim var ve bütün hayallerimi size borçluyum. (Muhammed Ali Kodan) Okulun kütüphanesinde binlerce kitap var. (Hatice Hadimli)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle