16 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

4 11 KASIM 2012 / SAYI 1390 Kupalarla rehabilite oluyorlar Hayatlarını basketbol yönlendirdi H er ne kadar Dünya Şampiyonu olsalar da Engelsiz Aslanlar’ın Türk sporcuları Ferit Gümüş ve Murat Yazıcı bazı kesimlerin engelli sporlarına önyargıyla yaklaşmasına kızgın. “Burası rehabilitasyon yeri değil” diyorlar. Bu kadar büyük başarılar nasıl geldi? Ferit Gümüş: Hemen olan birşey değil, yılların birikimi. Biz dünyanın en iyi oyuncularını biraraya toplayarak böyle bir başarı kazandık. 2005’te Galatasaray Tekerlekli Sandayle Basketbol takımı kurulduğunda ikinci ligden başlamıştı. Sonra Süper lig ve derken yavaş yavaş başarı geldi. Spora nasıl başaldınız? Murat Yazıcı: Ortaokulda. Doğuştan omurilik açıklığım var. Bir sene ameliyat olduğum için erteledim. Sekiz yıldır basketbol oynuyorum.. F. Gümüş: 15 yaşında İzmir’de bir engelliler derneğinde başladım. 17 senedir basketbol oynuyorum. Çok kötü şartlarda başlamıştım. Şu zamanla karşılaştırırsak dağlar kadar fark var. Profesyonel basketbol, hayatımı yeniden kurdu diyebilirim. Basketbolu günde üç öğün yaşıyorum. Benim için bir yemek bile olabilir. Tekerlekli sandalye basketbolu oynamak size ne kattı? M. Yazıcı: Toplumun engellilere bakış açısı zaten problemli olduğu için, spor yapan bir engelliye herkes daha bir imrenerek bakıyor. Bu yüzden engelli bir insan için spor çok daha büyük anlamlar ifade eder. Peki bu kadar popüler olacağınız aklınıza gelir miydi? F. Gümüş: Hiç kimse bilemez ki. Hele futbol gibi popüler sporlara bakarsak bizim bir nebze dahi aklımızdan geçmezdi. Ancak şu anki durumdan hepimiz memnunuz. Bunu ilerleyen yıllarda devam ettirmek çok önemli. Matt Scott, Sofyane Mehtaoui, Murat Yazıcı ve Ferit Gümüş; onların kesişme noktası tekerlekli sandalye basketbolu ve Galatasaray’la birlikte gelen kupalar. Toplumda birçok sorun yaşayan engelliler için simge haline gelen isimler Japonya’da kazandıkları Dünya Şampiyonluğu’yla yetinecek gibi görünmüyor. Baştarafı 1. Sayfada Taraftarlar sizi ve Matt’i çok seviyor. Sofyane Mehtaoui: Taraftar önünde oynamaya hiç alışkın değilm. Daha önce İtalya ve Fransa’da oynadım, oradaki maçlarda pek taraftar bulamazsınız. Bu da benim için yeni bir deneyim. Kazandığımızda mutlu olduklarını görünce ben de çok mutlu oluyorum. Hiçbirini tanımıyorum ama hepsinin kalbimde yeri var. Matt Scott: Hayatımın hiçbir döneminde bu kadar çok sevgi hissetmemiştim. Ben de onlara birşeyler vermek istiyorum. Taraftarlar konusunda önemli olan nokta, size acıdıkları için değil, başarılı olduğunuz için sevmeleri sanırım. M. Scott: Tabii ki. Bu sporu sırf “tekerlekli sandalyedeyim ve basketbol oynuyorum” demek ve eğlenmek için yapmıyoruz, kazanmak için yapıyoruz. Japonya’ya gittik çünkü kazanmak istiyorduk. Nerede bir kupa varsa oraya gidip kazanmak istiyoruz. Koçunuz Sedat İncesu size bağırdığında hiç de eğleniyor gibi görünmüyor zaten. M. Scott: Çok güçlü bir koçumuz var. Oyunu çok iyi biliyor, bizi engelli sporcular olarak görmüyor, sporcu olarak görüyor. Sandalyemize sporu en iyi şekilde yapmamız için oturmamızı istiyor. Evet bu sporu kazanmak için yapıyorsunuz ama yine de spor yapmanın engellilere kattıklarından biraz bahsedebiliriz. M. Scott: Kendi açımdan konuşursam. Ben bu şekilde doğdum. Yani benden bir şey alınmadı. Arkadaşlarım beni böyle kabul etti. Bir başkası, hatta belki basketbol oynayan, koşup, zıplayan ama birgün arabasını bir yere vurup engelli hale gelen biri için tekelekli sandalye sporları çok önemli. Çünkü her şeylerini kaybediyorlar. Lisede basketbol oynayan bir arkadaşım vardı. O kadar yetenekliydi ki, belki de NBA’e gidecekti. Kanser oldu ve bacağını kesmek zorunda kaldılar. Sonra tekerlekli sandalye basketboluna başladı, Londra’da Paralimpik Oyunlarına katıldı ve madalya kazandı. Bu çok özel bir hikaye. Çünkü bacağı kesildiğinde hayatının bittiğini düşünüyordu. Bazen toplumda bir şeyler oluyor ve bazıları bu insanları dışlayabiliyor. Bu yüzden bir şeyler kaybeden insanlar için çok önemli, bu spor onları kabul ediyor. Takım içinde tekerlekli sandalye basketbolcusu olmakla ilgili diğer insanların size söyleyemeyeceği şakalarınz var mı? M. Scott: Tabii ki, ben bacağı olmayan arkadaşlarıma istediğimi söyleyebilirim. Ama sen söyleyemezsin, kendini rahat hissetmezsin. Çünkü senin bacağın var, nasıl söyleyebilirsin ki? Bunları çok sık yapıyoruz, “hey sakat buraya gel, hadi” DENİZ diyoruz. Ya da ÜLKÜTEKİN “sinirlisin çünkü bacağın yok” filan. Bunları söyleyebiliyoruz çünkü hepimiz biraradayız. Şakalar oluyor çünkü bu hayatı paylaşıyoruz. Herkesle şakalaşamazsınız, yakın olmanız lazım. Galatasaray bir aile gibi o yüzden bu şakaları yapabiliyoruz. Tekerlekli sandalye basketbolunun çok fazla incelikleri var. Belki basketboldan bile çok daha zor. S. Mehtaoui: Mesela atışları çok uzun bir mesafeden yapıyoruz, bu yüzden çok güçlü olmamız gerekiyor. Sandalyeyi kontrol etmek, pası vermek gerçekten kabiliyet isteyen şeyler. M. Scott: Biz bu incelikleri kendimizi geliştirmek için kullanıyoruz. Topla yapabileceğimz çok şey var. Herkesin kendi numaraları vardır. Kendini özel kılan hareketler. Ronaldo ya da Messi’yi özel kılan ne? Kendine özel hareketleri. Bizim de kendimize özel hareketlerimiz var. Ferit Gümüş (üstte) ve Murat Yazıcı. Fotoğraflar: VEDAT ARIK Laf atarak destek olunmaz Kimileri, Galatasaray bu işe yatırım yapıyor, o yüzden başarılı diyor ama sırf parayla olacak iş de değil. M. Yazıcı: Spor bu, bir altyapı oluşturmak için iyi oyuncular alınmalıdır ama aynı zamanda bir takım sporu. Dünyanın en iyi sporcularını bir takıma koyarak onu dünyanın en iyi takımı yapamazsınız. Bizim başarımızın en büyük sebebi dünyanın en iyi ya da en orta düzeyli oyuncusuyla aynı benliği yakalamış olmamız. F. Gümüş: Şu anda dünyanın iyi oyuncularından birkaçına sahibiz ama dünyanın en iyi tekerlekli sandalye oyuncusu bizde değil. Sadece maddiyata bakmamak lazım. Bunu söyleyenler mesela, ben Türkiye’nin en iyisi nasıl oldum. Önce bunu araştırsınlar. M. Yazıcı: Dışardan bakılınca nasıl hayatlar yaşadığımızı kimse bilmiyor. Başarı biraz daha tabana yayılmalı, ben de kabul ediyorum. Ancak biz de tabandan geldik. Sonuçta bu spora ben Galatasaray’da başlamadım. Ne şartlarla nasıl sandalyelerle oynadığımızı pek kimse bilmiyor. Herkes engelliler için ne yapabilirim diye düşünmeli. Oraya buraya laf atarak kimseye destek olunmaz. İnsanların engelli sporlarına karşı “rekabet yok” gibi bir önyargısı bulunuyor mu? F. Gümüş: Var maalesef, dünyanın en iyi takımı olan Galatasray bundan önceki senelerde Beşiktaş'a bir defa da olsa yenilmişti. Demek ki rekabet var. Her şey atılıyor ortaya. İnsanlar dikkat çekmek için bir sürü şey çıkartabilir. Şunu bilsinler ki Galatasray Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımı tek bir hedefe odaklı, o da tüm kupaları almak. Spor zaten rehabilitasyon yeri değildir. Onun için merkezler var. Bir takım varsa kazanmak için vardır. Biz de kazanmak için uğraşıyoruz. Zaten insan kazandıkça rehabilite oluyor. Ferrari’nin içinde akıllarına gelmeyiz Basketbol maçlarını izlerken “Orada olmalıydım, bu şutu kesin atardım” diyor musunuz? M. Scott: Hayır. Ben onların sporlarına saygı duyuyorum, umarım onlar da bana saygı duyuyorlardır. Hiçbir zaman öyle bir şey düşünmedim. Onların işi de en az bizimki kadar zor. Japonya’daki final maçı sizi zorladı mı? S. Mehtaoui: Maçtan önce koç “rakibe şans vermeyin” demişti. Daha önce grupta karşılaşmıştık ve kırk sayıyla kazandık ama finalin zor geçeceğini söyledi. İlk yarı gerçekten çok zordu ve sadece iki sayı öndeydik. Sonradan biraraya geldik ve gerçek gücümüzü gösterdik. Koç bana güven verdi ve ilk beşte başlattı. Bunun karşılığında sorumluluk almam gerekiyordu. Ben de işimi yaptım. Futbolcular son günlerdeki popülaritenizi kıskanıyorlar mıdır? M. Scott: Sanmam, çünkü çok para kazanıyorlar. Ferari’nin içindeyken bizim popülaritemiz pek akıllarına gelmiyordur. “Şeker çocuk”lara öğretmen desteği şart Çok su içme Sık sık ve çok miktarda idrar yapma Gece idrar yapmak için tuvalete kalkma ya da altına kaçırma İştah artmasına rağmen kilo kaybetme Kız çocuklarda genital bölgede kaşıntı Bazen halsizlik, hafif ateş, karın ağrısı gibi genel yakınmalar. FİGEN ATALAY Ders sırasında yeme ihtiyacı Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı, Çocuk Endokrinolojisi ve Diyabet Bilim Dalı Başkanı ve Okulda Diyabet Programı Koordinatörü Prof. Dr. Şükrü Hatun, “Sadece yetişkin hastalığı olmayan diyabet, eğitim ortamlarında çocuklar için çeşitli zorluklara yol açabilmektedir. Farkındalığın düşük olduğu okullarda, diyabetli çocukların en çok sıkıntı yaşadıkları konular arasında ders sırasında öğün alamamak ve tuvalete gitmelerine izin verilmemesi gibi problemler yer alıyor” diyor. Şeker hastalığına bağlı koma belirtileri Bulantı, kusma Karın ağrısı Gözlerde çöküklük Derin ve hızlı nefes alma Ağızda aseton kokusu. [email protected] C MY B Diyabetli çocuklar okulda ne yapar? Çocuklarda şeker hastalığının belirtileri T ürkiye’de, 18 yaş altında yaklaşık 18 bin diyabetli çocuk olduğu tahmin ediliyor. Diyabet hastası çocukların, okulda daha sağlıklı ve mutlu olmaları ise öğretmenlerin elinde! Öğretmenler, hem diyabet belirtisi olan çocukları fark edip erken tanı konulmasını sağlayabiliyor hem de diyabetli çocukların okulda yaşadıkları sıkıntıları azaltabiliyorlar. Milli Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve Çocuk Endokrinoloji ve Diyabet Derneği tarafından yürütülen ve Sanofi tarafından desteklenen “Okulda Diyabet Programı”, üçüncü yılında, diyabet belirtisi olan çocuklara erken tanı konmasına katkı sağlayan ve diyabetli çocukların bakımına destek olan öğretmenleri, “Fark Yaratan Öğretmen Ödülü” ile ödüllendirecek. Bu amaçla diyabet belirtisi olan çocukları fark edip erken tanı konmasını sağlayan öğretmenler aranıyor. “Fark Yaratan Öğretmen Ödülü” için öğretmenler Çocuk Endokrin ve Diyabet Merkezleri, İl Halk Sağlığı Müdürlükleri, Milli Eğitim Müdürlükleri ve okul yönetimleri tarafından aday gösterilebilecekleri gibi kendileri de başvuru formlarını doldurarak 26 Kasım 2012 tarihine kadar [email protected] adresine gönderebilir. Değerlendirme sonucunda her bölgeden bir kişi olmak üzere toplam 7 öğretmene eğitim gezisi ödülü verilecek. Diyabetli çocuklar, okulda beslenme planlarına uygun yemek bulamamak, insülin yapmak için uygun ortamların olmaması ve kan şekeri düşüklüğü gibi durumlarda acil tedavi yapılamaması gibi sorunlar yaşıyor. Diyabetli çocukların okul yaşamı boyunca sağlıklarının korunması ve kendilerini güvende hissetmeleri için öğretmenler ve ailelerin yakın işbirliğine ihtiyaç bulunuyor. Okulda öğretmenlerin, yöneticilerin, okul hemşiresinin ve personelinin diyabet konusunda bilgili olması, diyabetli çocukların hayatını kolaylaştırmakla birlikte okulda gelişebilecek ağır hipoglisemi diyabetik ketoasidoz gibi komplikasyonları ve sonuçlarını önlüyor. Ayrıca Tip1 diyabetli çocuklara erken tanı konması ve tedavi gecikmesinden kaynaklanan sorunların önlenmesi için öğretmenlere büyük görevler düşüyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle