22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

9 EK M 2011 / SAYI 1333 5 ATAOL BEHRAMOĞLU Kenterler ayakovski’nin 1925 tarihinde yazdığı şiirlerinden birinde (o sırada 32 yaşındadır) insanı acıtan şu dizeler vardır: Yurdum beni anlasın isterdim fakat anlaşılmayacağım, ne yapayım ki?! Kendi ülkemin geçeceğim ötesinden, eğri bir yağmur geçip gider gibi… Bu şiirin yazılışından beş yıl sonra, 37 yaşında, yaşamına kendi eliyle son veren büyük Rus şairine bu dizeleri yazdıran duygular, kişisel ve toplumsal yanlarıyla oldukça karmaşıktır ve başka bir yazının konusudur. Fakat bugün, Moskova’nın en ünlü alanlarından birinde yükselen görkemli anıtıyla, hiç kuşkusuz başka birçok yerdeki başkaca anıtlarıyla, adını taşıyan sayısız cadde, sokak, metro vb. istasyonu, müze ve kurumla, sayısız kez basılmış ve basılacak olan kitapları, oynanmış ve daha çok kez oynanacak oyunlarıyla, yapıtı ve yaşamı üzerine yazılmış ve yazılacak sayısız yapıtla, onu “eğri bir yağmurun geçip gitmesi gibi ülkesinin ötesinden geçen” bir şair olarak nitelemek, ülkesine de şaire de haksızlık olur… Fakat bu sözler, ne yazık ki, bizim ülkemizin bütün sanatçılarının, aydınlarının, seçkin insanlarının istisnasız hemen hepsinin yazgısıyla tıpatıp örtüşmektedir… Bir gazete haberinden yola çıkarak Kenterler üzerine düşünürken de aklıma bu dizelerin yeniden düşmesi rastlantı değil… *** Gazete haberine göre, Kenterler Tiyatrosu Kültür Bakanlığı’nın tiyatrolara bu yıl yapacağı parasal desteğin kapsamı içine alınmamış? Neden? Kenterler böyle bir desteğe gereksinimi olmayan çok varlıklı bir tiyatro topluluğu mudur? Ya da, sanatsal düzeyinin yeterli olmayışı gibi bir gerekçeyle mi bu desteğe layık bulunmuyor? Yoksa başka nedenler mi var? Bu nedenlerden biri ve başlıcası, sevgili Yıldız Kenter’in özellikle Silivri’deki hukuk dışılıklar konusunda gösterdiği seçkin aydın sorumluluğu, sanatçı duyarlılığı ve bilinci olmasın? M Ne dersiniz? *** Bugün her ikisi de seksenli yaşlarını sürmekte olan Yıldız ve Müşfik Kenter kardeşlerin (Şükran Yücel, Kâmuran Yüce, Pekcan Koşar’la birlikte) Türk tiyatrosuna paha biçilmez bir armağanı olan Kenterler Tiyatrosu, önce Site Tiyatrosu adını taşıdığı 1950’lerden bugünlere, tiyatromuza olağanüstü tatlar, güzellikler, incelikler, zenginlikler kazandırdı. Yerli ve başka ülkelerden yazarların yapıtlarından oluşan yarım yüzyılı aşkın oyun dağarı (repertuvar) listesine sadece göz atmak bile yeterince baş döndürücüdür. Kenterler Tiyatrosu sadece oyunlar sahneleyen bir tiyatro topluluğu değil, aynı ölçüde önemli bir tiyatro okulu, bir öğretim kurumudur. Her ikisi de dünya ölçüsünde büyük sanatçılar olduklarından kuşku duymadığım Kenter kardeşlerden Yıldız Kenter, bir tiyatro bilgesi, eşsiz bir öğretmendir de. O sadece kendi meslek alanı tiyatroda değil, başta şiir olmak üzere sanatın bütün alanlarında büyük duyarlılığa sahip ender bir sanatçı kişiliktir. Kişisel dostluğumuzun benim için büyük bir onur olduğunu ayrıca belirtmek isterim. *** Mayakovski’nin acı dolu dizelerine gelelim… Şair o dizeleri içten duygular ve gerçek yaşantılar sonucunda söylemiş olsa da, Rusya kendi sanatçısına en büyük ölçüde sahip çıkan ülkelerin başında geliyor… Yaşadığı toplumsal sıkıntılar, altüst oluşlar ne olursa olsun, o ülkenin asıl gücü bu bilincindedir… Bizim ülkemizde ise sanatçı, aydın, bilim insanı, ülkenin tüm seçkin değerleri, “eğri bir yağmurun geçip gitmesi” gibi kendi ülkesinin ötesinden, ona sanki dokunmaksızın, sanki ona ait değilmişçesine geçip gitmeye devam ediyor… Bu ne zamana kadar böyle sürüp gidecek? Ülkenin kendi sanatçısına, yaratıcı insanlarına sahip çıkmasına ve siyasal iktidarların da geçip gidecek olanın o yaratıcı kişilikler değil kendileri olduğunu anlayacakları bir bilinç düzeyine ulaşmalarına kadar… G ataolb@cumhuriyet.com.tr www.ataolbehramoglu.com.tr Meclis’teki eşcinseller kimliğini açıklamalı... Hakan Taş, Berlin Eyalet Meclisi’ne giren ilk Türkiye kökenli eşcinsel milletvekili. Ayrımcılığa karşı yürüttüğü çalışmaları, bu kez meclis gündemine taşıyacak. Türkiye’ye de mesajları var: “ nanıyorum ki Türkiye’deki belediye meclislerinde ya da TBMM’de görev yapan, henüz bunu açıklamamış eşcinsel milletvekilleri yer alıyor. Sanatçıların ve siyasetçilerin eşcinsel kimliklerini açıklaması önemli. Açıklamalılar.” H içindeyim. Daha önce yaptıklarımı meclis akan Taş, 1966 yılında içinde sürdüreceğim. Erzincan’da doğdu. Babası, Bugüne kadarki çalışmalarınızın etkisi Almanya’ya giden ilk göçmen elbette büyük ama cinsel tercihinizin de işçilerden. Babasının ardından 14 yaşında seçilmenizde bir etkisi olduğunu kendisi ve ailesi de gidiyor Almanya’ya. düşünüyor musunuz? Önce Münih’te yaşıyor bir yıl, ardından da Her şeyden önce Almanya’da yüzyıllık Berlin. Hikâyesi biraz da bu yıllarda bir eşcinsellik hareketi tarihi var. başlıyor. Eşcinsel kimliğini ailesine 18’li Dolayısıyla Almanya’da eşcinselliğin o yaşlarında açıklayan Taş, önce ailesi kadar önemli bir rol üstlendiğini tahmin tarafından dışlanıyor, sonra Almanya’da etmiyorum. nsanların milletvekili yaşayan Türkler tarafından, son olarak da statüsünde olabilmeleri için bir de böyle hem Türk hem de eşcinsel olduğu için bir tanımlamaya ihtiyaçları yok. Almanlar onu yalnız bırakıyor. Hem geçmişte hem de bugün Sonrası ise tam bir mücadele Almanya’da eşcinsel dönemi. Tek başına ayakta milletvekilleri federal ve eyalet durmaya çalışırken her türlü meclislerinde yer aldı. ayrımcılığa karşı savaş veriyor, Alman siyasetinde hatta son 25 yıldır da sivil eşcinsellik belirgin bir özellik toplum kuruluşlarıyla çalışıyor. değilse de bu Türkiye’de yankı Almanya’da göçmen buldu. Nasıl eşcinsellere hizmet veren sivil değerlendiriyorsunuz? toplum kuruluşlarının ZUHAL Meclise giren ilk eşcinsel kurucuları arasında yer alıyor. AYTOLUN Türkiyeli milletvekili benim. Sadece bu da değil, o tüm Benden önce eşcinselliğini ayrımcı duruşlara ve açıklamış olan yok. nanıyorum ötekileştirmelere karşı. Son ki Türkiye’deki belediye meclislerinde ya sekiz yıldır Berlin Senatosu Göç ve Uyum da TBMM’de görev yapan, henüz bunu konseyinin seçilmiş üyesi. Son iki yıldır bu açıklamamış olan eşcinsel milletvekilleri konseyin başkanlığını yürüten Berlin de yer alıyor. sosyal işler ve uyum senatörü Carola Kimliğini açıklayan olmadığı için bunu Bluhm’un vekili. Son olarak da18 Eylül’de bilemiyoruz. yapılan seçimlerde Berlin Eyalet Meclisi’ne Çünkü toplumsal bir baskı var. milletvekili olarak girdi. Berlin’de meclise giren ilk Türkiye Özellikle Türkiye cinselliğin tabu olduğu kökenli milletvekilisiniz. 25 yıldır yaptığınız bir ülke. Toplum baskısıyla karşı karşıya çalışmaların yanı sıra nasıl bir etki alanına kalındığı, yasal bağlamda eşitliğin sahip olacaksınız yeni dönemde? olmadığı, devletin mercilerinin sizi dışladığı Uzun yıllardan beri göç ve uyum bir yerde, sorumluluk üstlenen biri olarak alanında sivil toplum kuruluşlarıyla cinsel kimliğinizi açıklamanız çok çok zor. Peki bir yandan da eşcinsel cinayetleri çalışmalar yapıyorum. Dolayısıyla yaşanıyor, cinsel kimliklerinden dolayı doğrudan olmasa da siyasi çalışmalar toplumda ötekileştirilen çok sayıda insan var. TBMM’den bir milletvekili, eşcinsel kimliğini açıklasa, konuyu konuşulur kılsa, yaşanan sorunların çözümüne yaklaşılmış olmaz mı? Katılıyorum. Eşçinsellerin her alanda kendilerini göstermeleri gerekiyor. Toplumun çok dikkatle izlediği, örnekse sanat ve siyaset dünyasından böyle bir açıklamanın gelmesi ayrıca önemli. Eğer kendilerini kabul edip, medeni cesaret göstererek açıklarlarsa, toplum içindeki eşcinselliğe bakış açısı olumlu yönde değişecektir. Sanatçıların belki bu anlamda ön ayak olmaları ilk adım olabilir. “Annem benim için evlenilecek kadın arıyor” diyen eşcinsel sanatçıların artık buna bir son vermesi gerek. Bu son derece ikiyüzlü bir yaklaşım. Siz, mecliste ne tür çalışmalar yapmayı planlıyorsunuz? Uyum, göç ve mülteci politikaları alanındaki çalışmaları meclise taşıyacağım. Onun ötesinde her türlü ayrımcılığa karşı durmayı sürdüreceğim. Katılımcı bir anlayış önemli burada. Varolan STK’lerle ortaklaşa çalışmalar yapılacak. Türkiye ile işbirliği olacak mı? Tabii ki. Globalleşen dünyada sadece Almanya eksenine takılıp kalınmamalı. Bugün insan hakları tüm dünyada eşit olmalı. Özellikle dışlanmayı önlemeye yönelik yasaların çıkarılması gerek. Örnekse eşcinsellerin evlenme hakkı gibi aynı alandaki hakların verilmesi gerekiyor Türkiye’de de. Oysa son dönemlerde bir çok açılımdan bahsedildi. Ancak eşcinsellere yönelik herhangi bir çaba gösterilmedi. Bu da hükümetin demokratik alanda sınıfta kaldığının bir göstergesi. G slami çevrelerden tehdit aldım Milletvekilliğiniz Almanya’daki Türk kökenli eşcinsellerce nasıl karşılandı? Beni destekleyenler burada yaşayan Berlinliler. çlerinde göçmenler de var, Almanlar da. Eşcinselliğimi açıkladığım dönemde tehdit almıştım. Ancak seçildikten sonra böyle bir şey yaşamadım. Umarım yaşamam da. lk açıklamanız nasıl karşılanmıştı? Başlangıçta Türk toplumunca dışlanıyorduk. Alman toplumunda ise çifte dışlanmayla karşı karşıya kaldık. Hem göçmen hem de eşcinsel kimliğimden dolayı. Özellikle slam çevreleri eşcinselliğin yasak olduğunu söylediler. Allah’ın yarattığının Allah katında sorumluluk taşıması gerektiğini düşündüğümü, bunun dışında kimsenin temsilci gibi görev yapamayacağını söyledim. Tehditler aldım. Fakat yılmadım. Aileniz destek oldu mu size? Onlara 18’lerimde açıklamıştım. Ancak bana destek olmadılar. Ne söylediler? Kabul etmediler. Evden taşınmak zorunda kaldım. Tek başıma yaşamaya başladım. O tarihten beri tek başıma yaşıyorum. Eşcinsel kimliğimden dolayı dışlanmış olsam da evden ayrılmış olmamı avantaj olarak görüyorum. Her şeyden önce yalnız yaşamayı, tek başıma ayakta durmayı öğrendim. O dönemdeki yalnızlığın götürüleri olduğu kadar, getirileri de oldu. G C M Y B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle