Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
9 OCAK 2011 / SAYI 1294 3 Blogunuzda patrona yağ çekin! Son zamanlarda tekrarlanan birkaç olay, aslında kimsenin sosyal medyada sanıldığı kadar özgür olmadığını doğruladı. Özellikle çalıştığınız şirket hakkındaki düşüncelerinizi yazarken dikkatli olmalısınız. Patron sizi gözetliyor olabilir... SİNEM DÖNMEZ Desen: CANER DUYAR İPEK ARAL KİŞİOĞLU Sosyal medya sorunu çözemez Bir çalışan sosyal medyada şirketi hakkında konuşurken temkinli mi olmalı? Evet, şirketler herkesin aklına her geleni geleni dilediği gibi, dilediği yerde söyleyebileceği özgür, demokratik ortamlar değil. Şirketler otokrasi ile yönetilir. Şirketi yönetme erkine sahip olan kişiler kurumun iç süreçlerini, doğrularını, yanlışlarını belirler. Bu nedenle özellikle şirket aleyhinde söylediğiniz her söz sizi bağlar, sizi aşağı çekebilir. Peki böyle bir durum olduğunda karşılıklı konuşmak gibi bir çözüm varken işten uzaklaştırmak sizce ne kadar doğru? Karşılıklı konuşmak çabası içindeki hiçbir çalışan reddedilmez. Ancak bu çaba genelde nadir görülüyor. Çözümsüzlük için çaba gösteriliyor genelde. Burada çalışanın konuşmak için seçtiği ortamın şirket yönetimi değil, sosyal medya olduğunu görüyoruz. Sosyal medya mı çalışanın sorununa çare bulacak? Hiç sanmıyorum. Sosyal medya onu unutup gidecektir. Bir çalışan şirketi hakkında kötü bir şey söylerse kurumsal kimlik ne derece zedeleniyor? Ciddi şekilde zedeliyor. Şu an dünyada insan kaynakları dünyası sosyal medyada işveren markasının konumlandırılmasını tartışıyor. Yurtdışında, şirketlerin çalışanlar tarafından en ince detayına kadar değerlendirildiği siteler var. Hiçbir şirket kendisi hakkında olumlu veya olumsuz yazı yazılmasını, görüş bildirilmesini engelleyemez. Ama buna karşı çeşitli stratejik sosyal medya planları geliştirebilir. Şu an Türkiye'de sosyal medya şirketlerde uyuklama döneminde. Ama bu değişecek. Sosyal medya platformları beş yıl içinde işverenlerin çok aktif yer alması gereken yerler haline dönüşecek. Ancak bu şekilde olumsuz repütasyonların önüne geçebilecekler. Peki interneti, sosyal mecraları özgür bir ortam olarak görüyoruz, aslında değil mi? Sosyal mecralar aslında gerçek hayatın bir yansıması. Kanımca sosyal mecraları sınırsız özgürlük alanı olarak kabul edenler büyük hata yapıyor. Gerçek hayatlarımızdaki edimlerimiz bizi nasıl bağlıyorsa, sosyal mecralardaki hal, görüş, yazışmalarımız da bizi aynı şekilde bağlıyor. Kişilik bölünmesi yaşamamak gerek. Sosyal medya ne kadar güvenli? Patronları “engellemek” mi lazım? Hayır, tam tersi. Bence patron bir güvence olur. Zannetmeyin ki sizin sosyal medya aktivitelerinizi patron görür. Genelde bu tip bilgiler diğer çalışanlar tarafından taşınır yönetime. İş hayatının gerçekleri bunlar. İş hayatındaki rekabetin sanal veya gerçek hayat diye bir ayrımı yok. Ama sanal aktivitelerin sonuçları gerçek hayatı çok olumsuz etkileyebileceği örnekten de hareketle kesinleşiyor. G L ube Ayar, telifli yazdığı Radikal gazetesi hakkındaki düşüncelerini Twitter’da paylaşınca işine son verildi. İnci Vardar, kişisel blogunda çalıştığı işyerindeki mutsuzluğu anlatan bir yazı yazdı. Hemen ardından patronu tarafından yazısı sildirildi ve kovuldu. Onlar isimlerini ve başlarına gelenleri açık açık söyleyenlerden. Bir de adlarını vermek istemeyen çalışanlar var ki onların çoğu patronu tarafından şimdilik uyarılmış ya da kişisel hesapları kapattırılmış. Bu noktada sorular peş peşe geliyor. Kişisel blog ya da Twitter’ımızda ne kadar özgürüz? Hesabımızda çalıştığımız kurum hakkındaki olumsuz düşüncelerimizi paylaşamayacak mıyız? Bir tweet kurumun imajını gerçekten zedeler mi? Yazmak yerine konuşmak mı lazım? İşte bu soruları Lube Ayar, İnci Vardar ve İnsan Kaynakları uzmanı İpek Aral Kişioğlu’na yönelttik. G İNCİ VARDAR Yazıdan korkmamak gerek... Öncelikle süreci bir de senden dinlemek isterim, neler oldu, blogda neler yazdın ve işten nasıl atıldın? Bana kalırsa çok da enteresan bir şey olmadı. Çalıştığım yerde genel bir mutsuzluk havası hâkimdi ve bütün bunlar yalnızca sigara içerken şikâyet etmek şeklinde dışavuruluyordu. Sonra bir gün dinlemekten sıkıldım, şirketin ya da çalışanların ismini vermeden genel tabloyu kişisel bloguma aktardım. Birkaç arkadaşım dışında blogu kimsenin okumadığını sanıyordum. Meğer izleniyormuşum. Yazıdan birkaç gün sonra patron beni odasına çağırdı ve böyle mutsuz biriyle çalışmak istemediğini nazik bir dille söyledi. Yazıyı da silmemi rica etti. Yine de mutsuzluk nedenleri üzerinde konuşmaya gerek duymadı, böyle biri olduğum sürece çalıştığım sektörde mutlu olamayacağımı söyleyip kapıyı gösterdi. Peki şimdi daha temkinli misin? Yani böyle benzer bir şey olsa yine yazar mısın? Çok aptalca görülebilir ama hiç temkinli değilim. Yazdığım yazıyı rica üzerine silmiş olsam bile, yine olsa, yine yaparım. Sorunları ve sorun çıkaranları ortaya dökmek korkulacak bir şey olmamalı, bir şeyler ancak dile getirildiğinde değişecek. Ya da belki değişmeyecek ama denemekte fayda var. Korkulacak bir şey yok, kovulunca karizmaya birkaç puan ekleniyor. :) Herhangi bir çalışanın şirketi hakkındaki olumsuz fikrini sosyal ağlarda paylaşabilmesinin cesaret işi olduğunu mu düşünüyorsun? Cesaret gerektirir sanırım. Kişinin neleri gözden çıkardığına bağlı sonuçta. Bir yandan bakıca sigara odasında şikâyet etmek de cesaret işi. Kimin kulağına nasıl gideceğini bilemiyorsun. Sosyal mecralarda böyle bir şey yapmak tabii ki daha tehlikeli, ne de olsa yazı kalıyor. Bunun sana olumlu ya da olumsuz nasıl bir geri dönüşü oldu? Yeni bir iş bulmam çok uzun sürmedi ama bu başvurduğum yerin tavrıyla ilgili bir durum. Şu anda lafını sakınmayan, görüşünü açıkça ve dürüstçe ortaya koyan, eleştiren ve eleştiri kaldırabilen insanlarla çalışıyorum. Burada çalışanların mutluluğuna önem veriliyor, bir sorun varsa tartışılıyor ve çözüm aranıyor. Böyle bir yere girmiş olmamın önemli nedenlerinden biri benim de aynı tavrı sergilemiş olmam. G LUBE AYAR Bir tweet’le imaj sarsılmaz Twitter’a tam olarak ne yazdınız ki Radikal'le ilişiğinizin kesilmesine neden oldu? Radikal’de telifle yazıyordum. Cem Uzan’la ilgili yazım eksik yayımlandı, ertesi gün düzeltme kondu. Ardından Ceyla Gölcüklü hakkındaki yazım da gereğinden fazla makaslanınca çok üzüldüm. Çünkü bir hafta önceki olay eleştirilere neden olmuştu. Twitter’da yine benzer sataşmalar olunca, “Radikal’de yazmak sandığınız kadar keyıfli değil. Bir yazı yazıyorsunuz ama gazeteye başka bir yazı çıkıyor. İki etti, çok sıkıldım” diye yazdım. Ertesi akşam Radikal’de yazmama sebep olan arkadaşım aradı, “Twitter’da bir şeyler yazıyormuşsun, artık Radikal’de yazmıyorsun” dedi. Olay bundan ibaret... Gerekçe olarak ne gösterdiler? Radikal’in imajının sarsılması mı? Kaçırdığım bir şey yoksa, gerekçe gösterilmedi. Umarım yaşananlar, birilerine Radikal’in imajınin bir tweet’le sarsılmayacağını göstermiştir. Size göre mantıklı ya da etik miydi bu? Hangi mantığa ya da etiğe sığar ki? Medyada 12 yıl geçirdim, yeterince hayal kırıklığı yaşadım ve kolay kolay şaşırmıyorum artık. Ama terörün bile konuşarak çözülebileceğine inanan bir kadroya bunu yakıştıramadım. Bunun size olumlu ya da olumsuz nasıl etkileri oldu? Gerçekten çok sevdiğim ve inandığım bir arkadaşımı kaybettim, zaman kaybettim. Her şey biraz daha yitirdi anlamını.. Ama bunca olumsuzluktan olumlu bir sonuç da çıktı; Cüneyt Özdemir’in teklifini kabul ettim. Türkiye’nin ilk iPad gazetesi için kolları sıvadık. Peki şimdi daha temkinli mi olursunuz böyle bir şey başınıza gelse? Bu benim en büyük sorunum zaten. :) Hep bir ders çıkarmaya çalışıyorum benzer durumlardan ama iş sessiz kalmaya gelince yine yapamıyorum. G İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız Yayın Yönetmeni: Ayşe Yıldırım Görsel Yönetmen: Aynur Çolak Sorumlu Müdür: Miyase İlknur Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2 34381 Şişli / İstanbul (0212) 343 72 74 (20 hat) Reklam Genel Müdürü: Özlem Ayden Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Pal Reklam Koordinatörleri: Hakan Çankaya / Neşe Yazıcı Rezervasyon Yönetmeni: Onur Tunalı (0212) 251 98 74 / 75 (0212) 343 72 74 (554555) Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt / İstanbul Yerel süreli yayın. cumdergi@cumhuriyet.com.tr C M Y B C MY B Cumhuriyet gazetesinin parasız pazar ekidir.