Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
R PAZAR 2 26/7/07 15:59 Page 1 PAZAR EKİ 2 CMYK 29 TEMMUZ 2007 / SAYI 1114 Müjde Arslan, Fas’ta düzenlenen 5. Tanger Kısa Film Festivali’nde kısa filmi “Son Oyun”la mansiyon aldı. Kısa film yönetmenlerine kendilerini ve filmlerini anlatma olanağı sağlayan festival, Fas’ı ünlü Kazablanka filmiyle tanıyanlara da iyi bir yanıt verdi… FAS Kazablanka’dan ibaret değil... ısa film, genç sinemacılar için bir antrenman sahası, bir alfabeyi öğrenmenin ilk adımı gibi, ama son yıllarda Türkiye’de çekilen kısa film sayısı 250300’ü bulsa da, çok azı seyirciyle buluşuyor, bu az sayıda şanslı filmi de, festivallere seçilmiş bile olsa birçok talihsizlik bekliyor. Filminize yeterince ilgi gösterilmiyor, kötü salonlarda gösteriliyor, sorunlar çıktığında ise sesinizi çıkarmamanız öğütleniyor, filmin kısa olması sizin özrünüz oluyor, olabildiğince kendinizi belli etmiyorsunuz. Kimi istisnalar var tabii. Bunlardan biri Tanger’de bu yıl beşincisi düzenlenen kısa film festivali. Kuzey Afrika’nın küçük, yoksul bir ülkesi olan Fas, 17 ülkeden onlarca kısa film yönetmenini davet ederek bu duruma farklı bir açıdan bakıyor. K etmiyor. Bunun yanında Akdeniz’le hiçbir sınırı bulunmayan, Atlantik Okyanusu’yla geniş bir sınırda komşu olan Portekiz, festivalde üç filmle temsil edildi. Filistinli yönetmen Michel Khelifi’nin başkanlık ettiği jüride bir de Türk vardı bu yıl: Sibel Voskay. Festival yine bir Akdeniz ülkesi sinemacısı olan Rossellini’nin “The Humain Voice” adlı kısa filminin gösterimiyle başladı. Türkiye’den “Son Oyun” dışında, Faysal Soysal’ın bir Akdeniz şairi olan Lorca’nın “Balkon” şiirinden bir uyarlama olan “Kayıp Zaman Düşleri” ve dizi filmlerde yönetmen yardımcılığı yapan Ayça Yaykın’ın “Kısmet” filmleri de katıldı festivale. Her ne kadar Akdeniz, tüm ülkeleri birleştirse de, filmler çeşit çeşitti ve bana göre en başarılı filmler Yunan filmleriydi. Doygun bir sinema dili, çok güçlü hikâyeleri vardı. Portekiz’den gelen üç film, bir hikâye anlatımından öte biçime dayalı filmlerdi, hatta Miguel Seabra Lopes’in “Perimeter” filmi deneysel olarak bile yorumlanabilirdi. Bunun yanında Mısır, Cezayir gibi Müslüman ülkelerin sinemalarında kadının özgürlüğü, esaret altındaki cinselliği gibi konular öne çıkıyordu. Fas’ı yarışma bölümünde Mohamed Mouftakir’in senaryo ödülü kazanan, evlilik içi yüzleşmeyi anlatan “End of The Month” filmi, Bousselham Eddaif’in bir cansız mankene âşık olan adamın hikâyesini Ayça Yaykın, Müjde Arslan, Faysal Soysal. Mütevazı bir ağırlama, yaşanan tüm aksaklıklara rağmen oldukça samimi ve amacına ulaşan bir festival Tanger. Tek kusuru Fransızca ve Arapçanın konuşulduğu ülkede filmlerin İngilizce altyazı olmadan, pek başarılı olmayan bir simultane çeviri ile sunulması olsa da, kısa filmciler için başka ülkelerin kısa filmlerini görmek, sinema dillerini tanımak ve yeni ufuklar açmak Tanger’da festival filmlerinin gösterildiği sinema... için bir buluşma sahasıydı. Fas’a gitmeden önce herkes gibi bizim de tek anlattığı “Model” ve sokakta yaşayan bir adamın bildiğimiz Hollywood klasiği olan “Casablanca”nın hikâyesini belgesel diliyle ele alan Leila Triqui’nin (1942, yön: Michael Curtiz) o ülkeyle anılmasıydı. “And Life Goes On” filmleri temsil etti. Tunus’tan Humphrey Bogart, Ingrid Bergman gibi yıldız iki kadın yönetmenin filmleri de bu konu oyuncuların başrolde oynadığı bu film de ismi eksenindeydi. Sara Abidi “The Meeting” adlı dışında Kazablanka ve Fas yaşamından hiçbir öğe filminde sevdiği adamı beklerken gece yarısı taşımıyor, hatta film Kazablanka’da değil dışarıda bir kadının neler yaşayacağını mizansene Hollywood stüdyolarında çekildi. Ancak yine de yakın bir dille anlatmayı tercih etmişti. Eteğinin isim olarak turizme katkı sunuyor. Faslılar da bu boyu kısa ve makyajlı olduğu için kadın ahlak durumdan memnunlar, her tarafta filmin afişlerine masası polisleri tarafından götürülüyordu filmin rastlıyorsunuz. Oysaki Fas’ta bu filmden ziyade sonunda. çok ciddi bir sinema birikimi var. Bunda çok Festivalin en başarılı ülkesi olarak Lübnan sayıda, çoğu sinema okullarında eğitim görmüş onurlandırıldı. En iyi film ödülünü Philippe Skaff’ın çalışanının olduğu Fas Sinema Merkezi’nin katkısı ironik bir dille göçmenliği ele aldığı “Lesson büyük kuşkusuz; sinemaya ciddi bir fon ayrılıyor. Number Five” kazandı. Kısa filmin sinemanın bir Festivalde gösterilen çok sayıda film (ki hemen türü olduğunu ve çok başarılı bir kısa filmden hemen hepsi 35 mm. film ile çekilmişti) maddi alınan tadın, sayısız uzun metraj filmden destek almıştı. alınamadığını hatırlattı Tanger’deki festival, Festivale Akdeniz çevresinden 42 film katıldı bu gelecek yıl çok daha başarılı kısa filmlerin yıl. Fas panoramasında ise 49 film gösterildi. izleneceğinin sinyallerini vererek... Festival, politik seçiminden olsa gerek İsrail’i mujdearslan2003@yahoo.com Akdeniz’e sınırı olmasına rağmen festivale kabul