Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
bir derviş gibi aylak aylak dolaşan” (25) işsiz bekâr biridir. hısım diyenlerin inkâr ettiği bir dilde yarım yamalak peşinden koşmak görece “doğru” görünebilir yazara.
Roman dediğimiz tür nedir zınk diye durulması gerekiyor
Oğlunu evlenmeye zorlayan yetmiş altı yaşında “Türkçe birkaç kelime ile yaşamak ve anlamlandırmak!.. Bu
soru karşısında. Okuduklarımdan dört farklı roman size,
bilm(eyen)” “sarı örüklü ‘dilsiz’ kadın” anne Gulîzer’le olsa olsa korkunç bir zulümdü. Yarım bırakılan, belki
eksik gediği, güzellikleriyle. Önüm sıra çok roman var
Tarlabaşı’nda “eski (bir) Rum evinin üçüncü katı”nda oturur. de hiç yaşanmamış korkunç bir yaşam!.. Bu, bu hiç
daha. Ama okuduklarım, yazılarımın önünde koşuyor hep.
Yazar sürdürüyor: “Bütün hayatı, yarım yamalak geçmeyecek bir devlet yarasıydı bizde!..” (23, 22)
bildiği yirmi, otuz hadi taş çatlasa elli, yüz Kürtçe Bunları kişiler üzerinden kurup yansıtmak yerine baştan
www.sadikaslankara.com, her perşembe
kelimeden ibaretti. Bütün hayatı, okyanusun ötesinde deyiverip kendince nokta koymayı yeğliyor Kalender. öykü-roman, tiyatro, belgesel alanlarında
kabul görülen, ancak bin yıllar birlikte yaşayıp kardeş, Anlatmak, bunun cazibesine kapılıp anlattıklarının güncellenerek sürüyor.
YÜKSEL IŞIK’TAN ‘ŞAH İSMAİL - BİR DERDİM VAR BİN DERMANA DEĞİŞMEM’’
Tarih, Şah İsmail ile müsemma görür Safevi Devleti’ni. Anadolu tarihinin pek çok dönemecinde uğradığı baskı ve şiddete
Alıcı gözle bakılmazsa tarikattan devlete dönüşen bir süreçtir rağmen kendisini bugüne kadar getirmesi, kökünün derinde
söz konusu olan; alıcı gözle bakılırsa öncesiz ve sonrasız kadim
olmasındandır.
bir geleneğin izdüşümüdür.
Horasan ve Rum erenleri de o geleneğin bir parçasıdır; Hacı
O iklimin köklerini Horasan’da, dalbudak salmış halini Anadolu’da
Bektaş Veli de… Şah İsmail de o geleneğin parlak yıldızıdır; “telli
görürüz; Erdebil bir ara duraktır. Safeviler ile parlamış ama orada
sazdır bunun adı/ ne ayet dinler ne kadı” diyen Âşık Dertli de…
doğup orada sönümlendiği söylenemez.
O suya gözelik eden kaynağa, tüm Anadolu’da, Yakındoğu’da ve
O iklim, dün Horasan’dan Mısır’a, Anadolu’dan Balkanlar’a kadar çok
Balkanlar’da rastlamak olasıdır. Şah İsmail ve onun edebi kimliği
geniş bir coğrafyayı etkisi altına almıştı; yarın ne olacağı bilinmez.
Hatayi işte böyle bir iklimin simgesi konumundadır.
Elbette Safevilerden öncesi de vardır;
Yüksel Işık’ın Cumhuriyet Kitapları tarafından yayımlanan Şah
Safeviler tarihe not edilip geride bırakıldığında da Anadolu’da
İsmail - “Bir Derdim Var Bin Dermana Değişmem” adlı kitabını
köklü bir gelenek olmayı sürdürür.
okurken geçmişe tutulan ışık bugünü de anlamanızı sağlayacak.
n
Söz konusu iklimi oluşturan o geleneğin, geniş kitlelerin
yüreğini ısıtan bir tarafı olduğunu biliyoruz. “Bir derdim var bin Şah İsmail - “Bir Derdim Var Bin Dermana Değişmem” / Yüksel
dermana değişmem” sözü, bu sıcaklığı özetliyor. Işık / Cumhuriyet Kitapları / 288 s. / 2025
ESRA ÖZSÜER’DEN ‘MEGALİ İDEA’
‘1921 Mora İsyanı’ndan
1922 Küçük Asya Bozgunu’na’
Yunanistan’ın modern tarihinde “Megali İdea” (“Büyük Fikir”) yalnızca siyasal bir hedef değil, ulusal kimliğin
omurgası, tarihsel belleğin kurucu miti ve hatta kimi zaman travmatik bir hesaplaşma alanı olmuştur.
Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküş sürecinde şekillenen bu ideoloji, 1821’deki Mora İsyanı ile kıvılcımını almış,
1922’de İzmir’in kaybıyla dramatik bir dönem yaşasa da hâlâ Yunan toplumunda etkisini göstermeye devam ediyor.
Esra Özsüer’in Kronik Kitap tarafından yayımlanan Megali İdea: 1821 Mora İsyanı’ndan 1922 Küçük Asya Bozgunu’na
adlı kitabı, bu fikrin doğuşunu, yükselişini ve yıkılışını ayrıntılı bir tarihsel anlatı içinde yeniden kurguluyor.
Üstelik bunu yalnızca siyasi tarihle sınırlı kalmayarak, kimlik politikaları, ulusal mit yaratımı, kolektif hafıza ve
diplomasi tarihini değerlendirerek yapıyor.
ordusu, 1922’ye kadar ilerleyişini sürdürüyor. derinlere işlediğini gösteriyor.
CAN UYAR
Ancak bu ilerleyişin sonu büyük bir felaketle, hem
BELLEK, MİT VE KİMLİK
sahada hem de ulusal bilinçte onarılamaz bir travmayla
HELENİSTİK FİKRİN KÖKLERİ
Kitabın son bölümlerinde ise Megali İdea’nın Yunan kolektif
sonuçlanıyor: İzmir’in kaybı, Yunanistan’ın siyasi
Esra Özsüer, Megali İdea: 1821 Mora İsyanı’ndan 1922
belleğindeki yeri ele alınıyor. Özsüer, bu ideolojinin yalnızca
istikrarının da çöküşüne yol açıyor.
Küçük Asya Bozgunu’na (Kronik Kitap) adlı incelemesinde,
geçmişte kalmış bir fetih arzusu değil, aynı zamanda bugün
Özsüer, bu dönemi yalnızca dış politika ve savaş bağlamında
“Megali İdea”nın (“Büyük Fikir”) yalnızca toprak
hâlâ süregelen bir kimlik sorunu olduğuna dikkat çekiyor.
değil, aynı zamanda iç siyaset açısından da inceliyor.
kazanımı hedefleyen yayılmacı bir proje değil, Helenistik
Küçük Asya Bozgunu, Yunan tarihinin en büyük kırılma
Monarşistler ile Venizelistler arasındaki kutuplaşmanın
geçmişi yeniden inşa etmeye dönük bir zihinsel harita anlarından biri olarak yalnızca fiziksel bir yenilgi değil; aynı
derinleşmesi, darbe süreçleri ve nihayetinde Altılar
olduğunu ortaya koyuyor.
zamanda ulusal hayal kırıklığının sembolü haline geliyor.
Davası’nda altı yüksek rütbeli subayın kurşuna dizilmesi,
Bu haritada Konstantinopolis’in yeniden fethedilmesi,
Bu yönüyle kitap, yalnızca geçmişi anlatmakla kalmıyor,
bu siyasi kaosun iç yüzünü ortaya koyuyor.
Bizans’ın mirasının sahiplenilmesi ve “kayıp topraklar”ın bugünün kimlik tartışmalarına da ışık tutuyor.
ARŞİVLERDEN ÇIKAN GERÇEKLER
-Trakya’dan Anadolu’ya kadar- geri alınması temel Osmanlı sonrası ulus-devletlerin oluşumu, emperyal
Bu kitabın en güçlü yanlarından biri, Esra Özsüer’in
taşlar yer alsa da bunların eskisi gibi etkili olup olmadığı
diplomasi, Balkanlar’daki etnik hareketlilik ve Doğu
Yunanistan’da yaptığı kapsamlı arşiv araştırmaları.
Yunanistan’da tartışma konusu.
Akdeniz’deki güç mücadelesi gibi pek çok güncel mesele,
Yunan Genelkurmay Arşivi’nden belgeler ve Yunanistan
Yunan ulusal imgeleminin şekillenmesinde Batı’nın tarihin içinden süzülerek anlam kazanıyor.
Dışişleri arşivlerinden propaganda materyallerine,
entelektüel ve politik desteği kadar, Osmanlı’nın iç
Megali İdea: 1821 Mora İsyanı’ndan 1922 Küçük Asya
diplomatik yazışmalardan döneme ait iç raporlara kadar
çalkantılarının ve Balkan milliyetçiliklerinin etkisi de göz
Bozgunu’na, yalnızca tarihçiler ya da siyaset bilimi meraklıları
daha önce dilimiz literatüründe yer almamış belgeleri analiz
ardı edilmemelidir. için değil, ulusal anlatıların nasıl kurulduğunu, travmaların
eden yazar, konuyu yalnızca dış gözlemle değil, içeriden bir
Özsüer, bu çok katmanlı süreci belgelerle, siyasi söylemlerle nasıl şekillendiğini ve kolektif belleğin nasıl yönetildiğini
bakışla ele almayı başarıyor.
ve sembollerle örülü bir yapı içinde ortaya koyuyor.
merak eden herkes için güçlü bir kaynak niteliğinde.
Özellikle propaganda belgeleri üzerinden Megali
Özsüer’in akademik titizliği, sade ve akıcı anlatımıyla
VENİZELOS, SEFER, FELAKET
İdea’nın nasıl bir halk hareketine dönüştürüldüğü, devlet
birleşince ortaya hem öğretici hem de düşündürücü bir
Kitabın merkezinde hiç kuşkusuz Yunanistan’ın en
söyleminin nasıl kitleselleştirildiği ve milliyetçi duyguların
çalışma çıkıyor.
n
önemli siyasi figürlerinden biri olan Eleftherios Venizelos
hangi sembollerle beslendiği çarpıcı biçimde aktarılıyor.
var. Venizelos’un liderliğinde Megali İdea, yalnızca bir Ayasofya’nın Yunan kamuoyundaki simgesel anlamı, Megali İdea: 1821 Mora İsyanı’ndan 1922
düşünce olmaktan çıkıp askeri harekâta dönüşüyor. İyonya Devleti planları ve İzmir’de kurulması öngörülen Küçük Asya Bozgunu / Esra Özsüer / Kronik
Küçük Asya Seferi ile Batı Anadolu’ya giren Yunan üniversite gibi girişimler, bu ideolojinin ne kadar Kitap / 960 s. / 2025.
12 Haziran 2025 13