Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
MERHABA Edebiyat bir aşk… Edebiyat, insanın doğumdüğünölüm makasına kısılı yaşam dökümünden başka nedir ki? Sınıf, din, devlet, aile, hukuk bu üçgendeki ilişkiyle çıkıyor. Aşk, kıskançlık, hırs, cinayet bu üçgende yaşanıyor… S aatli Maarif Takvimi, Sevgililer Günü olarak alıp Dünya Öykü Günü’nden habersiz görünse de 14 Şubat, bu iki anlamlı günü bir araya getirip edebiyatla aşkın izdivacını sağlıyor bir bakıma. Onun için iki “gün”ü birden kutluyoruz 14 Şubat’ta. Aşk üzerine olup biteni hikâye etmek de edebiyatın işi değil mi zaten? Bu yüzden anılan tarih farklı bir edebiyat buluşması ortaya koyuyor. Aşkla öykünün edebiyattan daha iyi kavuşma yolu olabilir mi? Bakmayın “aşk romanları” ayrımına siz, zaten edebiyataşk hep iç içe. CEYLAN’DAN ‘DİRİ AŞK’ Tahir Musa Ceylan son romanında, bilimseldüşünsel bakışla yaklaşıyor aşk olgusuna: Diri Aşk (Doğan, 2019). Kâmil, “Adli Tıp Kurumu Kimya Laboratuvarı”nda “adli tıp”çı mühendistir (42, 32), farklı insanlarla ölüler dünyasına dönük işler için pek çok adli olayın sonuçlarını üretirler. Kâmil’e ilgi gösteren Behiye, onun “aşk” üzerine düşünmesine de yol açar; “teşrih odasında”, “morgda” kala yaşaya bu duygusunu mu yitirmiştir yoksa? “Kimyacı(dır) ama demek kimyası bozuktu(r)…”, çünkü “kadınsız ve dolayısıyla hayatsız bir dünya sürüyordu”r. (27, 37) “Hormonlarını(n) epey bir düşük” olduğunu, “ne yaşama”ya “ne de sevme”ye “enerji”sinin yetmeyeceğini öğrenince, “kendini hayattan mahrum bırakan dünyayla savaş(maya)” karar verir. (40, 41) Bu arada “renksizliğini fark ettikçe Behiye’yi rengârenk görmeye başla(yacaktır).” (62) Ne var ki “bedenin ürettiği kimya yetmiyor, fabrikada üretilmişine ihtiyaç duyuluyor(dur).”, “ölüyü dirilt(mek)” için ne yapmalıdır peki? (107, 69) Roman, “devlet dairesi” çarkında debelenen insanların salkım hikâyeleri eşliğinde ana akstan sapmaksızın sürer böylece. Yazar, şaşırtıcı hünerle bu evrene katılan salkım hikâyeleri ince, karmaşık bir kılcal damar ağıyla örüp, omurgaya oturturken ana aks akışını zedelemiyor kesinlikle. Açık biçimle ip üzerinde kaydırdığı anlatının yer yer meddah havasında komiğini çıkararak eğlenceli bir seyirlik halinde sunuyor bunu. Biçemsel açıdan farklı, kendine özgü bir dille yapılandırmaya çalışıyor aynı zamanda romanı. Bunun kıvrak bir yazarlık başarısı olduğu açık. Márquez’vari edayla soğuk anlatımlı ama alaysamaya dayalı bir kara anlatı düzeni kuruyor böylece. “Gibi” sözcüğüyle kurduğu tümcelerle bu kıpırdak dile farklı bir hava da katıyor ayrıca. Kâmil’in kurumdaki çalışması, “aşk” kadar ülkenin toplumsalsiyasal tarihine dayalı farklı bir kent monografisi bağlamında da alınabilir. Diri Aşk, yazınımızda ilgiyi hak eden bir yapıt. ALLENDE’DEN ‘KIŞ ORTASI’NDA Isabel Allende, aşka dönük yumuşak bir girişle okuru karşılıyor Kış Ortasında (Çev.: İnci Kut, Can, 2020) romanında. Önde yine aşk hikâyesi sarmalı görünse de dünyanın en ağır sorunlarına dalıyor ama aynı zamanda. “[Z]iyaretçi okutman olarak altı aylığına New York Üniversitesi’ne gelmiş,” Şilili Lucia, “altmış iki yaşında hâlâ genç kız fantezileri kur(an)” bir kadındır. (18, 20) Üniversitedeki “Şefi” Richard’ın kiracısıdır, daha önceden tanıdığı bu adama ilgi duyar ayrıca. Richard, Nazilerden kaçmayı başarmış, “zulme uğrayan insanlara yardım etmenin vazgeçilmez bir ahlaki görev olduğu düşüncesi(ni) beynine kazı(mış)” (87) Alman Yahudisi bir babanın oğludur. Richard’ın Guatemalalı Evelyn’in otomobiline çarpmasıyla zorunlu ortaya çıkan üçlü ilişkilenişte, Lucia’yla Richard’ın “aşk” üzerine duygu, düşünüş yaklaşımı sürer, ancak önümüze bambaşka bir artalan açılmakta gecikmez. Üçlünün “hayatları geri dönülmez bir biçimde birbirinin içine geçmiş(tir)” çünkü. (47) Roman, bizi ABD’de tutmakla birlikte farklı düzlemde geri dönüşlerle Guatemala, Meksika, Şili, Brezilya, Kanada vb. üzerinden pek çok sorunla birlikte bumerang halinde önümüze gelir. İnsan kaçakçılığından göçmenliğe, uyuşturucudan mafyaya, çetelere, bu arada toplumsal, sınıfsal duruşlara, “arkalarında hiç iz bırakmadan buhar olup giden” (120) iyi insanlara uzanır. Polisiye örgülü kölelik karşıtı bir siyasalbelgesel romandır artık Kış Ortasında. Elöyküsel aktarım, metne bir dizi olayı, durumu, ilişki zincirini art arda yükleme görevi verdiğinden yer yer gazetelerdeki iletişimbilişim diline benzer hava kuşatabiliyor insanı. Anlatısal yoğunluk, karakter verisi, psikolojik yapıyı açımlıyor. Güncel sorunlarla içlidışlı romanı bir çabuk okuyorsunuz; tam sırası. PÜRSELİM’DEN ‘SAKARMEKE’ Mehmet Fırat Pürselim, Sakarmeke’yle (İthaki, 2020) kitaplı öykücülükte onuncu yılını karşılarken anlatı düzlemine farklı dirsek eklediğini de gösteriyor. Genç kızlığa adım atarken âşık olduğu müezzinin ezanını bekleyip ona kavuşamadığı için de yıllar sonra torununa bu duygularını anlatan Nene’yle tanıştırıyor ilkin bizi. Turna olup uçanlar kadar distopya süzgecinden geçirdiği “[k]üçücük bir aralıktan dünyaya baka(n)” (18) insanların vahim çaresizliğine de yöneliyor yazar. Üstelik bireysel yaşamın açmazlarını alsa da bunları nesnel temele oturtmaktan geri durmuyor, kuşlara da işlev yüklüyor sıcak, kıvrak anlatımlı öykülerinde. Böyle sobeliyor öyküyü o. Aşk, edebiyatın olmazsa olmaz temel izleği. Ama yine de ne kadar sorunu varsa dünyanın, bunları da peşine takıp geliyor; böyle okuyoruz okuyacağız hep. www.sadikaslankara.com, her perşembe öyküroman, tiyatro, belgesel alanlarında güncellenerek sürüyor. KITAP l İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına: Alev Coşkun l Genel Yayın Yönetmeni: Aykut Küçükkaya l Editör: Gamze Akdemir l Tasarım: Bahadır Aktaş l Sorumlu Müdür: Olcay Büyüktaş Akça l Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. l İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul l Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64 l Cumhuriyet Reklam: Reklam Genel Müdürü: Ayla Atamer l Tel: 0 (212) 343 72 74 l Baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. Aş., Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad. No: 11A/41 Bahçelievler İSTANBUL. l Yerel süreli yayın l Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. Bu sayımızın kapağında, toplumsal ve tarihsel konulardaki özgün kitaplarının yanı sıra yetkin çocuk kitaplarıyla da dikkat çeken Serra Menekay yer alıyor. Serra Menekay ile yeni çocuk romanı Adını Arayan Çocuk İkinci Kitap’ı ve yapıtlarını konuştuk. Çağdaş Bayraktar’ın söyleşisi… Üçüncü sayfamızda; “Edebiyat bir aşk” başlıklı yazısıyla M. Sadık Aslankara yer alıyor. Konur Ertop, doğumunun 95’inci yılında, Memet Fuat’ın son yapıtı, güncesi Ölünceye Kadar’ı merceğe alıyor ve ustanın eleştiri anlayışını irdeliyor. Feridun Andaç; Ferit Edgü’nün anlatılarını inceliyor. Özdemir İnce; dünya şiir festivallerinde Çağdaş Türk Şiiri’ni tanıtan şair Claire Lajus’u ve Kulağı Kirişte kitabını tanıtıyor. Gencer Aytüre; Hasan Erkek ile şiir kitabı Lal Destan’ı konuşuyor. A. Kadir Paksoy; Aytekin Karaçoban’ın şiir kitabı Çatlak Çan’ı inceliyor. Vitrindekiler ve Mustafa Başaran’ın hazırladığı Bulmaca yepyeni bir düşün trafiğine daha davet ediyor. Cumhuriyet Kitap Dergi’mizin bu sayısı, eğitici olduğu kadar keyifli çocuk kitapları üzerine özel bir dosyayla da yayımlanıyor. Bu bağlamda bu sayımızda yer alan incelemeler ve yazarlar özetle şöyle: “Edebiyat hayattan önce yapar” / Y. Bekir Yurdakul, “Sessiz mi, Sözsüz mü?” / Necdet Neydim, Matilda (Roald Dahl) / Emek Yurdakul, Buz Canavarı (David Walliams) / Ece Kutlugün Arslan, Ickabog (J. K. Rowling) / Güneş Kayaöz, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları’ndan Şaşkın Lili serisi (Jedda Robard), 1, 2, 3, 4 Yaş İçin Öyküler serisi (Melanie Joyce) ve Hep “Hayır” Diyen Çocuk (Charlie Griffin), Albie Bright’ın Sayısız Dünyası ile Jamie Drake Denklemi (Christopher Edge) / Mesut Örs, Androtopyaya Yolculuk (Şöhret Doğruyol Sağbaş) / Deniz Güzelce, Süper Zekâ Oyunları ile Öğreniyorum (Mehmet Esabil Yurdakul) / Seyhan Yazıcı Ağaçlı Gül ve Hayal (Berna Durmaz) / Günnur Aksakal Baykan. İyi okumalar… Editörden... cumkitap@cumhuriyet.com.tr twitter: www.twitter.com/CumKitap