02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ZAFER TOPRAK’TAN ‘ATATÜRK KURUCU FELSEFENİN EVRİMİ’ Devrim zihinde başlar! Cumhuriyet’in kurucu felsefesinin ardında, sosyal ve beşeri bilimler alanında Tanzimat sonrası yüz yıl boyunca birikmiş telif ve çeviri eserler vardı. Atatürk, Batı’nın bu düşün ortamından esinlendi. Zafer Toprak, ana kaynaklara iniyor, Atatürk’ün Çankaya kitaplığının ve sofrasının çağdaş Türkiye’nin oluşumunda ne denli önemli işlev gördüğünü ortaya koyuyor. GAMZE AKDEMİR [email protected] K apsamlı incelemenizin temel aldığı kaynakları anlatmanızı rica ederek başlayalım. Atatürk Kurucu Felsefenin Evrimi Tanzimat sonrası düşün yaşamımızda Batı kökenli birikimin, Atatürk’ün uyguladığı politikalarda esin kaynaklarının izini sürmeyi amaçlıyor. Kurucu felsefesinin ardında sosyal ve beşeri bilimlerde Tanzimat ertesi yüz yıl boyunca yayınlanmış Osmanlıca/Türkçe ve yabancı dilde yayınlanmış, telif ve tercüme eserler yer aldı. Kitabın yazımında başvurulan ana kaynak Atatürk’ün Çankaya Kitaplığı’ydı. Atatürk’ün entelektüel kimliğinin izi sürülürken okudukları kadar yazdıkları, söylev ve demeçleri, halkla, basınla olan söyleşileri ve nihayet yakın çevresinin onunla ilgili anıları da yönlendirici oldu. Çankaya Kitaplığı taranırken beklenmedik bir durumla karşılaşıldı. İlk bakışta bu denli zengin ve güncel bir kütüphanenin Darülfünun dahil Türkiye’de herhangi bir çatı altında olmadığını görüldü. Çankaya Kitaplığı, reform girişimleriyle eşgüdüm içerisinde, o gün için Fransızca üzerinden Batı’nın izini süren bilgi hazinesiydi. Atatürk yurt dışına sürekli kitap siparişi vermiş bir devlet adamıydı. Paris’teki sefaret aracılığıyla getirttiği kitaplar Batı’daki gelişmeleri yakından izlediğinin kanıtıydı. Tarihçi ve diplomat Bilal Şimşir’in Paris sefaretinde yaptığı araştırmalar, Atatürk’ün sık aralıklarla Fransa’dan kitap getirttiğini ortaya koyuyordu. O tarihlerde Çankaya’ya gelen kitapların derinliğinde bir bilim anlayışı Türkiye’de henüz yoktu. 30’lu yıllarda dil, tarih, antropoloji, arkeoloji gibi Türkiye’de gündem oluşturan yeniliklerin geri planında bu kitaplık yer aldı. Çağın en güncel sosyal ve beşeri bilim eserleri 30’lu yılların kültür devriminin yapı taşlarını oluşturacak ve Türkiye’de sosyal ve beşeri bilimlerin inşasında önemli bir rol oynayacaktı. AYDINLANMA VE ZABİT MUSTAFA KEMAL! n Kitabın başlığında yer alan “evrim” sözcüğü tarihsel bir süreci ima ediyor. Nitekim kitap her ne kadar Cumhuriyet Türkiyesi’ne odaklanıyorsa da neredeyse yüz yıllık bir süreci içeriyor. Zihinsel yapıların çok daha geniş zaman dilimini gerektirdiğini vurguluyorsunuz. Kurucu felse fe anlayışınız kesintiden çok sürekliliği mi ima ediyor? Kurucu felsefeyi anlayabilmek için sürece Aydınlanma Fransası’yla, 1789 Fransız Devrimi’yle ve Üçüncü Cumhuriyet Fransası’yla başlamak, Atatürk’ün de mensup olduğu Jön Türk düşünce ortamının izini sürmek gerekiyor. Özellikle 1908 İlânı Hürriyet sonrası, 1919 öncesi zabit Atatürk’ün yaşadığı zihinsel ortamdaki gelişmeler ele alınıyor. Aydınlanma devriyle filizlenen, Fransız Devrimi’yle somutlaşan milli egemenlik anlayışı, 19. yüzyılın inişli çıkışlı devrimsel süreç, ardından gelen Üçüncü Cumhuriyet Fransası’nın pozitivist, solidarist, laik dünya görüşü Cumhuriyet’e damgasını vuracaktı. Fransız Devrimi’nin “hürriyet, müsavât, uhuvvet” ilkeleri Jön Türk hareketinin yolunu çizdi. Cumhuriyet’in laiklik anlayışı Napolyon kodları ve Üçüncü Cumhuriyet Fransası Radikal Partisi’nin politikalarından esin lendi. Dönemin düşünce birikimi, tarihsel boyutu yanı sıra, yaşanan gerçekliğin sonucuydu. Zaman içinde kırılma noktaları, fay hatları düşünceyi farklı anlayışlara yönlendirmişti. Balkan Harbi’yle başlayan ve Millî Mücadele ile sonuçlanan insanımızın yaşadığı uzun Cihan Harbi (19121922), kurucu kadroların dünyayı algılayışlarında derin izler bıraktı. ENTELEKTÜEL ARKEOLOJİ Osmanlı’da Harbi Umumi diye de bilinen savaş tüm dünyayı kaotik bir evrene sokmuş, 18’inci yüzyıldan beri gelişen Aydınlanma sürecine ket vurmuştu. Toplumsal yapının dibe vurduğu Cihan Harbi yıllarında ülke aydını zihinsel yönden farklı yönlere savruldu. İmparatorluk’tan Cumhuriyet’e yaşananlar, salt bir siyasal yapılanma olmanın ötesinde, toplumsal ve psişik duruşların sil baştan şekillenmesine neden oluyordu. 1919 öncesi zabit Mustafa Kemal’le 1919 sonrası siyaset adamı Mustafa Kemal iki ayrı yüzyılın insanlarıydı. n İncelemeniz için “entelektüel arkeoloji” tanımlamasında da bulunuyorsunuz. Açar mısınız? Evet, yazım sürecinde bir tür entelektüel arkeoloji anlayışı benimsendi. Atatürk’ün bir devlet kurucusunun gerçekleştirdiği reformlarda esin kaynağı olan yazılı kültür sorgulandı. Bununla yetinilmedi; konuşmaları, söylevleri, basına verdiği demeçleri, okudukları, yazdıkları, genelge ve telgrafları, aynı zamanda Atatürk üzerine yazılmış anı ve benzeri yüzlerce kitabın satır aralarından iz sürülerek onun düşün dünyasına yönelindi. Bugüne kadar siyasi ve askeri yönü üzerine sayısız değerli araştırma yapılmış olmasına karşın, Atatürk’ün entelektüel kişiliği üzerinde çok az duruldu. Oysa onun düşünce yapısındaki evreler günümüz Türkiyesi’nin toplumsal ve kültürel yapılanmasında derin izler bıraktı. Laik Türkiye’nin kurucusu Atatürk’tü. Kitabın yazımında son derece farklı türden kaynakları bir araya getirme çabası bir tür arkeolojik çalışmaya dönüştü. n Dünya Savaşı, Mütareke ve Milli Mücadele evresinde oluşan düşün ortamından derinden etkilenen ve ulusdevlet inşa sürecine ve “yeni insan”ımıza adanan Atatürk’ün düşünce yapısında yaşanan kırılma anlarını nasıl çözümlediniz? Türkiye Tanzimat’tan beri sürgit bir arayış içerisinde olageldi. Cumhuriyet’in ilanına kadar sürekli tökezleyen bu arayış Cumhuriyet’le birlikte senteze ulaştı. Ci han Harbi sonrası Kıta Avrupası karanlık bir çağa girdi. Türkiye ise Atatürk’ün öncülüğünde kendi modernitesini, “yeni insan”ını aramaya koyuldu. TÜRKİYE’NİN YENİSİ, KENDİ ‘AYDINLANMA’SI 30’lu yıllarda Türkiye farklı beklentilerle geleceğe yöneliyordu. Zira Cumhuriyet’le gemiler yakılmış, geriye dönüşü olmayan bir yola girilmişti. Harf Devrimi sonrası Cumhuriyet “yeni insan”ını inşa etmeye koyuluyordu. Halkevleri bu amaçla kurulmuş. Cumhuriyet, o sırada Avrupa’da birçok ülkede gündeme gelmiş olan, kendi “yeni insan”ını yapılandırma sürecine girmişti. Bunun en başta gelen yöntemi ise yeni bir kimlik oluşturmaktı. Bilim, kültür ve sanat alanlarının hemen her yönünde Cumhuriyet “yeni”yi arayacaktı. Atatürk bu süreçte bilime, kendi terimiyle “scientism”e tutkuyla bağlandı. Bilim yuvası üniversiteler yaşamda sil baştan yola çıkılırken, kültür ve sanat alışılmadık açılımlara sahne oldu. İki dünya savaşı arası Batı’nın katastrofik çağında Türkiye kendi “yeni”sine, “aydınlanma”sına yöneldi. n Atatürk Kurucu Felsefenin Evrimi / Zafer Toprak / Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları / 528 s. / 2020. KURTULUŞ ARI 6 30 Temmuz 2020
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle