Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Gümüş Yıl ? görünmüyordu. Bülent Ünal bana bir teklifte bulunup ‘Bu işi sen yapar mısın?’ dedi. Ben bunu önce bir geçici görev olarak algıladım. Sora iş benden ben de işten hoşlandım ve o zamandan beri bu görevi sürdürüyorum. Önce koordinatörlük, sonra genel koordinatörlük, Ankara Kitap Fuarı, İzmir Kitap Fuarı, Bursa Kitap Fuarı derken işin kapsamı genişledi. Önce diğer fuarlara da genel koordinatörlük yaparken TÜYAP kurumsallaşıp her şey yerli yerine oturunca şimdi sadece Kitap Fuarı ve Sanat Fuarı ile ilgilenir oldum. “BEYLİKDÜZÜ’NDE FUAR OLUR MU? Fuarın görünen yüzü ile ilgili olarak da şunları söyleyebilirim. Medyayla ilişkilerin iyi kurulması gerekiyordu. Yazılı ve sözlü basında yer almak, fuarın sözünü ettirebilmek önemliydi. Bu alanda bir şeyler yapmak gerekiyordu. Bu yüzden ortalıkta hep ben göründüm. Benim göreve başladığım yıllarda Tepebaşı’ndaki iki salonda düzenlenen etkinlik sayısı 70 civarındaydı. Sivil toplum örgütleri, yayıncılar ve medya mensuplarıyla daha fazla teşriki mesai içinde olmak gerekiyordu. Sonrasında ise Beylikdüzü’ne taşınmak zorunda kaldık. Burada bile bir dirençle karşılaştık. "Beylikdüzü’nde fuar olur mu? İnsanlar oraya nasıl gelecek?" Oysa Tepebaşı’ndaki alan neredeyse ziyaretçi yoğunluğundan patlayacak hale gelmişti. Beklenen olmadı ve Beylikdüzü’nde ziyaretçi sayısı neredeyse ikiye katlandı. Beylikdüzü’ndeki alan modern bir alan, daha uygar bir yapılanması ve yerleşimi var. Beylikdüzü’nde ziyaretçi profili de değişti. Tepebaşı’ndaki ziyaretçilerin büyük çoğunluğunu gençler oluşturuyordu ve tekrar tekrar ziyaret ediyorlardı fuarı. Bir buluşma yeriydi burası onlar için. Beylikdüzü’nde ise ziyaretçilerin omurgasını yetişkin nüfus oluşturmaya başladı. Yetişkin nüfustan kastım meslek sahibi ve çalışan insanlar. Ailecek gelenler, çocukları için kitap almaya gelenler derken fuarın ziyaretçi sayısı 350 bini aşmaya başladı. Ziyaretçi sayısı artınca etkinlik sayısı artmaya başladı, etkinlik sayısı artınca etkinliğe katılan konuşmacıların sayısı artmaya başladı. İmza günleri daha yaygınlaşmaya başladı, imza günü yapan yazar sayısı artmaya başladı. Bugün nereden bakarsan bine yakın imza etkinliği yapılıyor. Etkinlik sayısı 450’yi aştı. Artık fuar İstanbul’un fuarı olmaktan çıkıp Türkiye’nin fuarı haline geldi. Ülkenin çeşitli illerinden insanlar otobüslere binip fuarı ziyarete geliyorlar. Bu yıl bir farklılık da dış ülkelerden 18 civarında yayıncının katılıyor olması. Uluslararası olmaya doğru bir adım mı bu? Öyle de söyleyebiriz elbette. TÜYAP’ın koşullarında bir uluslararasılaşmadan söz etmek mümkün. Katılımcı yabancı yazar sayısında bir artış var mı? Bu yıl kırkın üzerinde yabancı yazar katılıyor fuarımıza. Özet olarak çok iyiyiz ama çok çok iyi olmaya doğru gidiyoruz. Fuar İstanbul’a sığmıyor demiştiniz. Bunun göstergeleri de Ankara FuCUMHURİYET KİTAP SAYI arı, İzmir Fuarı, Bursa Fuarı ve Konya Fuarı galiba. Bu yaygınlaşma nasıl oldu? Kitap fuarı düzenleyecek insanın kitaba yakın olması gerekiyor. Demirtaş Ceyhun bu açıdan bir şans olmuş TÜYAP Kitap Fuarı için. Bizim Yönetim Kurulu Başkanımız Bülent Ünal kitabı seven, kitap okuyan, dünyaya açık, aydınlık beyinli bir insan. Benim kitaba yakınlığım ise bilinir. Kitap fuarını düzenleyen kadrolarımız da öyle. Kitap fuarı düzenliyorsanız kitapla özdeşleşmeniz gerekiyor. Biz bunu başardık. Ayrıca bu fuar güçlü bir sacayağı üzerinde duruyor; yayıncılar, yazarlar ve okuyucular. Fuar bu sacayağına bir zemin oluşturuyor. YAYINCILAR BİRLİĞİNİN KATILIMI Türkiye Yayıncılar Birliği fuarın düzenlenişine katılıyor…. Son üç yıldır Yayıncılar Birliği ile düzenliyoruz fuarı. Onların katkısı yadsınamaz. Şunu da eklemem gerekiyor. Fuarın ilk kez düzenlendiği 1982 yılında olağanüstü bir durum var Türkiye’de ama dönemin yöneticileri baskı uygulamamışlar yönetime. En çok ‘Şu yazarı getirmeseniz iyi olur’ gibi uyarılarda bulunmuşlar. Burada asıl adı anılması gerekenler dönemin yerel yöneticileri. Onlar daha demokrat ve liberal bir yaklaşım sergilemişler ve fuarı teşvik etmişler. Bedrettin Dalan’ı, Nurettin Sözen’i anmak gerekiyor burada. Sizin siyasete ve edebiyata yatkınlığınızı biliyoruz. Hem siyasi araştırmalarınız hem de edebiyat yapıtlarınız var. Bu yılda fuarın 25. yılı nedeniyle bir kitap hazırladınız. Nedir bu kitap? ‘Bir Yolculuk Öyküsü’ adını taşıyor kitap. Evet fuar bir yolculuk. Nasıl düşünülmüş, nasıl düzenlenmiş, neler yapılmış yıllar içinde, bunları anlatıyor. Bülent Ünal’ın, Demirtaş Ceyhun’un uzun birer söyleşisi yer alıyor kitapta. Çok komik şeyler yaşanmış. İlk düzenlenen kitap fuarı olduğu için insanlar fuara karşı bir davranış biçimi geliştirmemişler, bu da komik durumlar çıkarmış ortaya. Örneğin Roger Garaudy’nin kitap fuarına gelmesi başlı başına bir mizah. Müslümanlığı sezmiş bir Hıristiyan’ın Türkiye’ye gelmesi çeşitli cemaatlerin çok ilgisini çekmiş. Akın akın gelmişler fuara Garaudy’yi karşılamak için. Abdestler alınıyor, namazlar kılınıyor. Garaudy şaşkın. Böyle bir şeyi görmemiş ve düşünmemiş hayatında. Yevgeni Yevtuşenko’nun gelişi… Dido Sotiriyu’nun gelişi… Ümit İyem fuarın başından beri içinde olduğu için onunla da uzun bir söyleşi var. TÜYAP’ın farklı bölümlerinde çalışanlarla röportajlar var. Fuarın hayatta olan onur yazarlarıyla, fuara başından beri katılan yayınevlerinin sahip ve yöneticileriyle ve 24 yıldır katılan yayınevleri ile (Fuar başladıktan sonra kurulmuş bu yayınevleri) söyleşiler var. Yazar kuruluşlarının fuarla ilgili görüşleri var. Elliye yakın yazarın fuar üzerine izlenimleri var. Fotoğraflarla da desteklenmiş olan kitap, ileride bu alanda araştırma yapacaklara temel bir kaynak oluşturacak nitelikte. ? 871 SAYFA 15