Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
da giderek artan oranda üretime yöneliyor. Uretim düzlcminde, bir yönüyle bireyin özgürleşmesi öbür yönüyle de ürerimin toplumsallaşması yani csas olarak başkalarının satın alması için yapılması söz konusudıır. Bireyin özgürlcşmesi hiç de kolay olmuyor, ömeğin kadınerkek eşitsizliğinin ortadan kalkması, çocuk işçiliginin verdiği yıkım ve dünyanın kimi yörelerinde neredeyse köleci denilebilecek bir ilişkilcr ağının geçerliliği, göz önünde tııtulmalidır. Üretime egemenlik özlemi ya da dürtüsünün yarattığı büyük yarış, her giin yeni buluşlarla vc bunları tamamlayan bilimsel ve teknolojik gelişmelerle körüklcniyor. Ancak üretkenliğin bu olağanüstü artışı, Tanilli'nin çelişme dediği uyuşmazlık noktalarını çoğaltıyor. Üretilenin bölüşiimü sorunu ya da sömürü oranının azaltılması ve bunun için uğraş verilmesi hep vardı, bu sorunun ülke ve uluslararası, her düzeyde çözümü gerekiyor; sonra kırkent, çevreinsan vb. çelişmelerin azaltılması, giderek ortadan kalkmalan için çaba harcanması gerektiği izliyor. Çünkü amaçlanan barış içinde daha insanca bir dünya yaratmanın yolu bu doğrultularda "düşünerek çaba gösterilmesinden" geçiyor. Tanilli "Kitabın seslendiği, bajta lise ve üniversite gençliğidir;" diyor. Eğer "öğrenme isteği" vc "bulma ve bilme özlemi" bilimsel olarak kanıtlandığı gibi, insanın "gözlerini dünyaya açmasıyla başlıyor ve ölümüne dek sürüyor"sa, Tanilli'nin bu sınırlaması yalnızca bir "gençleri uyan" özelliği taşır, yoksa bu çok Daşarılı düşünsel eklemlemeyi okumaktan öbür yaş gruplarını alıkoymaz. Demem o ki, bu yapıtı okuyunuz; okudukça "düşünmek zorunda olduğumuzun yeni bilincine" ulaşacaksınız. Ozetle, insan düşüncesinin evriminin, doğa ve toplumsal gelişme bağlamında güçlü ve bireşimci t i r çözümlemesini, üstelik güneel sorunlarla yoğrulmuş olarak yakalamak istiyorsanız bu kitabı kesinkes okumalısınız. • Felsefe doöruvu aramaktır SENNUR SEZER F elsefe benim için hep ürkütücü bir konu olmuştur. Klasik öğrenim görmediğimden mi acaba? Liselerde felsefe okuyanların da benden daha farklı düşündüklcrine pek rastladım. Zaten liselerdeki "fen ağırlıklı derslerin" çalışkan öğrencilere (başka bir söylcyişfe fen derslerinden yüksek not alanlara), sosyoloji, edebiyat, felsefe gibi sosyal konulu derslerin daha az çalışkanlara avrılışı gibi bir düzenin felsefeyi öğrencifere sevdirmesi olanağı var mıydı? Pek az öğretmen, öğrencisine felsefeyi sevdirebiliyordu. Edebiyatın, tarihin, coğrafyanın ezberlenmesi gerekli bir liste, gereksiz bilgiler yığını biçemini aldığı öğrenim sisteminin sakatladığı diplomalılarordusu, yaşamlarını "edebiyat bilmemekle övünerek" geçiriyordu. Dilimizde tartışmayı ana konudan saptırmanın, düşüncesini açıklarken dinleyenlerin duygularını kışkırtacak benzetmeleri seçmenin, lusacası örneğini çok gördüğümüz boşa konuşmanın adı nalk arasında felsefe yapmak, edebiyat yapmak, hikâye anlatmak değil miydi? Osmanlıca sözcükler de asıl anlamını yitirerek böyle ek anlamlar kazanmamış mıydı? Felsefeci anlamına gelen Feylesof, "kalendcr ve inançsız', felsefe yapmak demek olan tefelsür "feylosoflaşma, boşa konuşma" tanımlarına girmez mi? Ukala sözcüğünün "akıllılar" anlamına geldiği yalnızca eski sözlüklcrde yazılıdır. Sözcüklerin bu anlam değiştirişinin topluma akıldan, felsefeden, edebiyattan noşlanmaz bir kimlik kazandırması üstüne de pek tartışılmadı. Felsefeyi lise programlanndan cıkarıp kurtulduk. Sanat tarihi gibi gereksiz bir dersten daha önceki yıllarda kurtanlan gençliğimiz böylece kolaylıkla bilime açılabilccekti. Birileri "Felsefe de felsefe" diye tutturup ilkokul çocuklarına felsefe kursları açmasalardı... Akıllının biri de felsefeyi yeniden lise progralarına yerleştiriverdi. (Akıllı sözcüğünü ukala diyc okuyunuz!) Neyse ki, islam felseresi bekliyordu sırada. Felsefe, sosyoloji ve edebiyat okumayacak kadar akıllı, ama fizik ve kimyadan yana biraz yaya öğrenciler içinse "matematik ağırlıkh" ders ve ünivcriste scçme sınavlan düzenlendi. Doğrusu matematiğin öteki bilim vc disiplinlerden bağımsızlığını kanıtlayan bu eğitim uzmanları Nobcl'i haketmişlerdi. Ama dünya bize düşman olduğundan bu bilim başarısı görmezden gelindi. Türki cumhuriyetlerin bilimcileri bile söz etmedi. Bu kadar söz; benim fclsefeye güncel/moda deyimlc ncden "soğuk, mesafeli durduğumu", bu sözcüğü neden "telaffuz etmcktcn" kaçındığımı açıklar sanırım. • u tutarlı ve ortama uygun B tavnmı daha da sürdürecektim. Fğer Server Tanilli'nin Yaratıcı Aklın Scntezi adlı çalışmasını okumasaydım. Söz'de felsefenin önemli özelliklerini vurguluyor: "Felsefenin, insan zekâsının olduğu bu en anlamlı uğraşın amacı, doğa, toplum ve insan, giderek evren üstüne tutarlı, sistemli ve bütünlüğüne bir görüşe varmaktır. Bir ycrde dinden bağımsız yürütülen bu uğraş, 'özgür aklın sorgulanması'na dayanır. Matematiktcn îiziğe, tcknikten sanata, tarihten polirikaya ve hukuka değin bütün bir bilgi birikımini yeniden ele alıp 'eleştirici aklın süzgeci'nden geçirerek bir bütün içinde yoğurmak, eski Yunan'dan beri sürüyor; ve insansoyu akla saygısını yitirmedikçe de sürecek. Söz konusu uğraşa, çağımızda, daha insanca bir düzen kurmanın kaygısı da cklenmiştir. Böylece felsefe, çoöu kez sanıldığının tersine, bulutlarda dolaşan, soyut ve anlasılmaz bir dille örülü esrarlı bir şey değil, daha güzel bir dünya yaratmayı amaç edinmiş somut, açık vc aydınlık bir aranıştır." Tanilli, felsefenin bu özelliklerinin onun dostları ve düşmanlannın doğmasındaki nedenlerini, Doğu ve Batı toplumlarında fclsefcye karşı tavırları özetledikten sonra kitamn amacını açıklıyor: "Ancak Türkiye'de devlet, yıllar var ki eğitim sistemini özgür düşünceye kapamıştır; düşünmeyen, eleştirmeyen insanlar istenmektedir; bir yandan 'molla eğitimi'nin altında yatan bu olduğu gibi, öte yandan liselerde felsefe eğitiminin, özellikle 1980'lerlehorlanan, itilipkakılan bir ders olmasının altında yatan da budur. Eldeki kitap, bu haincc tezgâhlanıp sürdürülen tuzağa karşı çıkmak için yazıldi; o tuzağı hazırlayanların ideolojisi olan 'Türklslam Sentezi'nin önüne dikilmenin amacını taşıyor: Adı, 'Yaratıcı Aklın Sentezi" de buradan ileri geliyor ve ancak yaratıcı akıl bir sentez kurabilir." Yaratıcı Aklın Sentezi, öncelilde lise ve üniversite gençliği hedeflenerek yazılmıs. "Yctişccek kuşakların felsefe kültürlerini güçlendirmek" icin. Ama asıl önemlisi kitapta, bu kesimlerin dışındakilerin de "dflckatlerine çarpacak şeyler bulabilmesi". Server Tanilli, lise ve üniversite gençliği dışındaki kesimler için "isterlerse" notıınıı koymuş gerçi ama belli ki aklında asıl "ötelci kesimler" var. Kitabın "diline ve biçemine, herkese okuma kolaylığı sağlaması için özel bir özen" göstermesinin, "okurların çoğu felsefe kitabında olduğu gibi, genclde ve soyutta kalıp bulutların üzerinde dolaşmamaları için, günceli gösterip somut toplum sorunlarında düşünmek amacıyla, ilginç okuma parçalarına dayanan bir yöntem seçmesinin bir nedeni de bu. Yaratıcı Aklın Sentezi'nin konu başlıklarının bir bölümünü ve konunun işlenişini izleyen okuma parçalannın vazarlarını şöylc bir sıralayıvermek, kitaDin önemini daha iyi açıklayacak sanırım: Başlarken/ Felsefenin Anlamı, İnsan nedir? Evren ve içindeki yerimiz (Kapalı cvrcndcn açık evrene, Evrenin oluşumu ve yapısı, Evren ve insan), Okuma parçası: H. Reeves ile N. Kuyaş'ın söyleşisi Doğa, insan ve kültür (tnsana nas olan nedir? însanlasma süreci ve tarih, tnsansal alan ve etnik farklılıklar). Okuma parçaları: M.C. Anday, S. Birsel E. Yıluızoğlu Emekteki yaratıcılık (Emeğin anlamı, Kapitalizm veemek, Emeğin çclişmcli gerçekliği), Okuma parçaları: t. Selçuk, E. Yıldızoğlu, M. Soysal) Dilin gücü (Dil hangi işjevleri görüyor? Dil ve düşünce, dil üstündeki gücümüz nedir?), Okuma parçaları: M. Soysal, A. Oktay, C. Kudret, T. Tekin). Kitapta yer alan öteki konu başlıkları arasında "Düşünmenin diyalektiği', "Gerçeklikle tlişkiler", "Yaşama anlam vermek", "Geçmişten geleceğe", "Kendi Olmak" var. Politikanın, amacı, aşk, hukuk, kimlik sorunu, kadının kurtuluşu vb. yaşamsal sorunlar başlıkları altında irdclcnip tartışılan konulardan birkaçı. Tanilli, ner konunun sonuna sorular eklemiş. Bu sorıılarla kendini dcnctlcmek ve konuyu kavramak kolaylaşıyor. Kitabın yapısı, grup çalışmalan için de uygun. Server Tanilli, bilim adamı, yazar ve irdeleyici bir okur olarak tüm birikimlerinin özünü, Yaratıcı Aklına Sentezi'nde okura aktarmaya çalışmış. Akıcı ve yalın bir dil, çekici konular ve güncel sorunlar okuru, temel bilim konularına sürüklüyor. Biraz da sezdirmcden. Diyelim ki okur kitabı bir ders kitabı ya da roman gibi sıralı okumak yerine şöyle bir kanştırarak okumak istedi. Gözü ister istemez günümüzün cn çok tartısılan konusu canlıların kopyalanmasıyla ilgili bir yazıya ilişecek. Orneğin Yasemin Çongar'ın ya da Erdal Atabek'in yazısına. Bu yazıyı izleven yazının Çocuğunuz Kız mı Olsun Erkck mi? başlığını taşıdığını görünce bu iki konunun ilişkisini düşünecek. Asıl konu başlığı olan "Teknik, insanlığımızdan bağımsız mıdır"a ya bu aşamada dönecek ya da konuyla ilgili sorulardan "Tarih boyunca doğa karşısında felsefenin tavrı, Laşlıca hangileridir" le karşılaşınca. (Hadi, DU sistemsiz okurun ben olduğumu söyleyeyim de, rahatlayayım) Tanilli, felsefeyi ve ona bağlı bir disiplin olan mantığı yalnızca açıklayıp irdelemiyor. Bu uğraşlann vazgeçilmezliğini de vurguluyor. Elbet bir fclscfc yöntemi olan soruları sorarak. Mantıkia ilgili bölüm, insanın düşünebilme ve düşündüğünü başkalarına anlatıp aktarabilme özelliğini açıklayarak başlıyor. Bu bölümü hemen şu soru izliyor: "Ancak, her kesin düşündüğü ve teker teker her düşündüğümüz mutlaka doğru mudur? Değilse düşünmenin ilkeleri nelerdir?" Bu soruları "düşüncelerle, yargılamada doğruluk, düzgünlük, tutarlılık, mantık dediğimiz bir bilimin konusu" açıklaması yanıtlıyor. Bu açıklamayı yine bir dizi soru izliyor: "Öğrettiği ne onun ve çağımızda hangi içerikle karşımıza çıkıyor?" "Niçin önemhdir mantık? Ve hangi ihtiyaca yanıt verir?" Sorular, yanıtlar oirbirini izlerkcn "lnsana mantıklı olmayı doğa ve toplum dayatmıştır. Ozetle yaşamın ürünüdür mantık" sonucuna varıyor okur. Sonra da mantıkia diyalektiğin ilişkisine... Bölüm sonunda daha çok bilgi edinmek isteyeceklerin okumafarı gereken kitap ve makalelerin listesi yer alıyor. Sonra da okuma parçaları. Bu okuma parçaları arasında güncel olaylarla ilgili gazete yorumları bilimsel makalelerdcn daha fazla. Bu yorumlar, manrıkla ilgili bilgilcri sınamak, yerleştirmek olanağı sağlıyor. Örneğin l Ialuk Şahin'in Imam Hatip Tartışmasında Mantık başlıklı yazısı. Doğru düşiinme sanatı: Mantık Güncsl VB somut topkm soruntan 'A Jjt Çağdaş bir yurttaş olmanın yolu Yaratıcı Aklın Scntezi, lçindekiler ve Genel Kaynakça bölümleri dışında 462 sayfa. Kitabı bitiren bir okur, her bölümde ufkunu genişleten, kitabın kimi bölümlerini yeniden okumak gereğini duyuran sorıılarla karşılaşıyor. Çoğunlukla DU soruları ülkesinin bakanlarına, siyasal parti başkanlarına, siyasal yorumcularına sormayı bile düşünüyor. Orneğin ben " Yaşadığımız yıllarda aklın karşısında bcliren tehlikelcr nelerdir?" "Tekniğin sorunları karşısında ne yapmalı?" Doğaya egemenliğimizi başta ne ile dizginleyebiliriz?", "Bir sanat eserini, han • C U M H U R İ Y E T KİTAP SAYI 415 Felssfeye giriş Server l'anilli'nin bir ayda ikinci baskı yapan Yaratıcı Aldın Sentezi adlı çalışmasının alt başlığı "Felsefeyc Giriş". Tanilli, kitabının önsözü niteliğindeki Birkaç Tanilli 1980de yurda döndüflü sıraiarda.. SAYFA 8