Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
lar. Bu güç, hiçbir fiziksel va da özdekscl varlığa bağîı değildir. Ozdeksel varIıktan bağımsız olarak kcndisini ortaya kor, hayvansal ve bitkisel yaşamdan zihiııscl yaşama gclişcn bir devinimi ortaya çıkarır. Yaşam gücünün devindirdiği evrimin üst noktası, "homo faber"dir. Daha sonra, kendisini etkilcyecck "insan"ı oluşturur. tnsan, akla bağlı olarak "gerçeklik"i "değişim"e uğratır. Ne ki, bunu ilcri sürcn Bergson, bilim ve tekniği "akılcı bir etken" olarak benimsemez. Düşünce, dünyayı "ölü varlık"a çevirirken, sezgi, "elan vital"i ele geçirir. Bcrgson, insan bilincinin dıştan değil, kcndi içinde düşünmekten kaynaklandığını savlar. "Sezgi", bize, yaratıcı gücüyle, sürckli vc sonsuz çeşitlilik olarak "gerçeklik"i yaşamamızı sağlar. Bu "yaşantı", her türlii belirlcmenin üstünde, "insan özgürlüğü"nün mayasını oluşturur. Toplum da, buradan türcmiştir. Geleneklerine bağlı toplumlar kapalı, özgürlüğün vc sevginin egemen olduğu toplumlar açıktır. Kapalı toplumların bireylcri, Ilıristiyan toplumlara geçmeli dirlcr. Ahlakın köjteni "din"dir, dın dc 1 lıristiyanlıktır. "Elan vital", ancak, I lı ristiyan törcsini içeren bir ahlakla ölçülebilir. Çağımızda gericiliği kökleştirmeye çalışan bu fclsefeler, sömürüyü yoğunlaştırmış, insanın "karşı koyma" bilincini körlcştirmiştir "Yaratıcı akıl",bu duruınu engelleyebilir. Felsefe kitaplığımızda, yaratıcı akıl üzeıinederli tuplubiryapıt yoktu. Yıllardan bcri, düşün dünyamızı bcsleyen Server Tanilli, kitaplığımı/ın bu eksiğini tamamladı. "Yaratıcj Aklın Sentezi"(**) adlı yapıüyla, evrensel gcridliğc karşı, eline alcıığı ner konuyu, sığlıktan kurtaratı düşün vc bilim adamı Scrvcr Tanilli, etkin bir yapıt kazandırmıştır bilim vc düşün dünyamıza. "insan zekâsımn bulduğu en anlamlı uğraş" diyc nitelediği lelsefc, Scrvcr Tanilfi'nin sistcmli ve derin araştırmasıyla, Türkiyc insanııun gcriciliğc karşı savaşımında, çok ctkın bir yapıt kazanmıstır. Yapıt, "felsefeye giriş" olarak sunulduguna göre, Tanilli'den çok değerli bir felsefe dizisi beklcycbiliriz. Briyle bir lclscfc dizisi, 12 Eylül'den sonra, uzıın süre, felsefe cğitiminden yoksun bırakılan genç kuşaklar için yararlı olacaktir. Dinscl vc şovenci dünya görüşjeriyle kalaları yıkanan gcnç kuşaKlar, dış dünyayı bırakmayı öğrenemediler. Dış dünyaya, insana, topluma, toplumsal ilişkilere, toplumsal ve bireyscl gclişmelerin ncsncl kökenlcrine, gelişim yasalarına ilişkin bilgi zenginliği, en gencl biçimiyle, "özdek" (madde) kavramında yoğunlaşır. "Özdek" (maddc, matter, matiere), insan bilincinden hağımsız, insan bilincinin dışında var olan, duyumlarımızla algılanabilen, bilincimizcc imgelenip yansıtılan nesnel gerçektir. Ozdek kavramı, bilimin ve felserenin temel sorunudur. Çiinkü, bilincimizden bağımsız, dışımızdaki nesnclsonıut hcr şcyi kapsar özdek. Bilgi kuramının kriklü kavramı olarak, ancak bilinçlc olan ili^kileriyle bclirlcncbilir. Evrcnin oluşumıı üzerinc ilk dü^ünceleri, iıısanoğlunun dıiijgucünün siislü, korkuyla örülmüş, bir ölçiidc kavgacı, doğaya kaiîji olmaya eğilynli ürünü sayabiliriz. "Luca Incili", "Oncc söz vardı." diye ba^lıyor. Bu, "Evren, diişüncenin iirünüdür.".,anlaınına gcliytır. Cîocthc, Faust'a, "Once eylem vardı." diycrck baş lamı^. "Eylem", ncsncl somut var olan hcr şeyi degıştirmeyi ve dönü^türmeyi kapsayan bir kavram. Düşgücünden Çok, "aklın gücü"nc bağlıdır cylcm. Düş, insanın, cvrcni eylemsiz dolaşmasını ifade ediyor. üysa, eylem, insanın özbilincinin, yaşam atını, cvrcnc sürmcsini yansıtıyor. Servcr 'lanilli, inaklara (dogmalara) saplanmı^ kafalarm bile anlayacağı bir açıklıkla, doğa vc insan ilişkisini, yapıtının 111. Böliimündc, gözlerönünese riyor. İnsanın "gerçeklİK'Mc iliijkilcrini, SAYFA 6 eski Yunan'dan başlayarak günümüze değin irdeliyor. Gösteriyor ki, "yaratıcı akıl", doğayı değiştirirken, kendisine zarar vermesine karşın, "güzel yalanlar"dan korkmuyor. Eelsefi düşünüs, sindirilmiş aklın kelepçelcrini kırarak diişüncenin özgürleşmesini sağlamıştır. Nesnelerin, görüngülcrin (fcnomenlerin), süreçlerin farklılıklarını kabul etmeklc birliktc, dışımızdaki nesnelerin ortak olan yanlarını kavramakta zorluk çekmeyiz. îşte, özdek, bu "nesnel gerçek olma" ve bilincimizin dışında var olma özelliğini ifade eder. Diyalektik özdekçi (diyalektik materyalizm) görüşle, özdeği, özel, değişmez, var olan her şeyin kökenindeki bir cevhcr sayamayacağımız gibi, kendisinin belirli bir türüyle ya da biçimiyle de özdeşleştiremeyiz. Evren (kainat.cosmos), öncesiz ve sonrasız devinimiyle zaman ve uzay içinde var olan tüm ozdeksel sistemlerin tümüdür. Bu durumuyla, cvrcn, düşüncenin ürünü değil, tam karsıtı, düşünce, cvrenin sonsuz ürünlcrinden biridir. Server Tanilli, bir tasarımın ürünü olan tanrı kavramını, "dinsel inanış"ın kökeninde ele almış. Fclscfcnin en köklü snrıısıı, "ozdeksel olan"la "düşünsel olan"ın birbiriyle ilintisinin ne oldıığudıır. Bu sorııya verilen yanıtlara görc, "felsefi sistemler" oluşmuştur: "ldealizm" ve "materyalizm". Bilimlcrin gclisjmcsi göstcrmiştir ki, (izdekçilik (materyalizm), kendi içinde tutarhdır. Salt bilimsd gclişmc değil, toplumsal gclişme de, özdekçi fclscfcnin, "ozdeksel olan"la "düşünsel olan"ın ilinti&ini cn doğrıı biçiminde yanıtladıgmı gösteriyor. ldealizm, özcllikle dinsel öğreti, çözümsüzlüğe batmıştır. tdealistler, "kuramsal geçiştirmeler'Me yanıtlıyorlar temel soruyu. Server Tanilli, felsefenin bu temel sorusunu, tarih öncesi düşünccdcn başlayarak günümüze değin oylum oylum gctirivor. Fclscfcnin köklü sorusunun tarihscl gelişimi, düşüncenin özgürlcşmc si için çckilcn çilcleri içerir. "Ozdeksel olan'Ma "düşünsel olan"ın ilintisinin nc olduğu sorusunun yanıtlanmasına, kuşkusuz, idealizm de katkıda bulunmuijtur. llkcl toplum yaşamının koşıılları, sorıınun yanıtının düşşcl tasarımla vcrilnıcsine yolaçmıştır. İJrctim güçlerinin tümiiyle bilinmcmesi, bilincıı üretim güçlerinin doğa koşullarına göre değerlendirilmesi, üretici güçlcrin yctcrsizliği, toplumsal ilişkinin zayıflığı, zihinsel yaşamın sımrlılığı, ilkel bir dünya görüşünü yaratmıştır. İlkel dünya görüşü, doğa karşısında ürkek ve korkaktır. Eski Yu nanlılar bile, doğa karşısında denceli olmayi yeğlemişlerdir. Aristoteles, doğayla uyum içinde mutlıı olabileccğimizi söylemiştir. "Düşünsel olan"la "özdeksel olan ın ilintisi, ancak, soyutlama yeteneğinin, insanın doğada kendisini gözleınlcmesinin vc sorunsalı çözümlemenin gelişmesiyle belirlenebilirdi. ilkel insan, bunlardan yoksundu. Bu yüzden ürkekti doğa karşısında. lnsanoğlu, karşıt konumları bulamadıkça, "zihinsel olan"la "ozdeksel olan"ın ilintisini, sağlıklı bir kökene oturtamadı. Bir kez, tikel bilimlerin doğayı yanıtlaması gcrckti. "Düşünsel olan la "ozdeksel olan", birbirlerine karşıt olsalar bile, birbirlerine karşı kaskatı duran "özler" değillerdir. Belki, biri, öbürünü türcten, ama birbirlerini ortadan kaldıramayacak biçimde karmaşık bir ilinti içindcdirler. Ikinci olarak, "ozdeksel olan"la "düşünsel olan"ın diyalektik ilişkisini vurgulamak gerekir. Uçüncü bir duruın daha "Ozdeksel olan"la "düşünsel var: olan"ın ilintisi, salt doğa ile düşün sındaki ilişkilcrden oluşmamıştır. "Ozdeksel toplumsal varlık" ilc "toplumsal bilinç" arasındaki ilintiyi de içerir. Toplumsal bilinci, toplumsal varlık belirler. Toplumsal gelişme, toplumsal varlığı da değiştirir. Kaynağında, idealist felsefeyle özdekçi ve özdekçi bilimscl fclscfelcri birbirleriyle ilintisiz diye düşünmek, felsefenin taritısel gclişimine yabancı olmak anlamını taşryacağı gibi, insanın ekinsel (kültürel) vc bilimscl gclişiminin zcnginliğini algılayamamak anlamına da gclir. lki dünya görüşünün çatışması, sorunun sürekli olarak "yeniden tartışılması"nı gerektirmiş, bu yolla, düşüncenin özgüneş mesinde önemli rol oynamıştır. Dcmcm o ki, "ozdeksel olan"la "zihinsel olan"ın ilintisini yanıtlarken, insanın salt dış dünya ile olan ilintilerini değil, özellikle, "toplumsal olan"la ilintisini ve "toplumsal gelişme sürecindeki" konumlarını da amaçlıyorum. Özdekçi diyalektik fclscfeyi kavrayabilmek için, bu sorunu düşünmeliyiz. Felsefe, ilintiler ne değin değişken, sorunların ortaya konuluşu ne oeğin karmaşık vc çok yönlü olursa olsun, sorunlara, "ozdeksel olan'Ma "düşünsel olan"ın ilintisi açısından bakar ve yanıtIamaya çalışır. Aziz Servcr Tanilli, Yaratıcı Aklın Sentezi'yle, her şeydcn önce, felsefi düşüncenin tarihsel gelişiminebir başlangıç yaparak doğrultumuzu düzcl tiyor. "Akıldışıcılık ın ve "inaklar"ın toplumlara yapacakları kötülükleri sergihyor. Değerli bilim adamı, bu önemli yapıtında, evrensel bir gelişmeye de değiniyor: Kirlenme. Teknoloji, toplumları da, doğayı da kirlctiyor. Descartes'ın tekno Ioji üzerine düşüncelerini vc yanılgısını belirterek, Michel Serres gibi, doğayla olumlu bir sözleşme yapmamızın gercğine değiniyor. Böyle bir sözleşmeden açık acık söz etmese de, Saygıdeğer Tanilli, "Kİrlenme"den rahatsızdır. "Kirlenme", Bilim tarihinin insanlığa kötü bir armağanı olarak görülüyor. Ancak, masal çağından bilim çağına geçişin sancıları "yaratıcı aki"ın topluma egemen olmasıyla son bulacaktır. Scrvcr Tanilli, evrensel gericiliğin, ancak, "yaratıcı akl"ın "dinsel düşünce" karşısında bağımsızlaşmasıylayenileceğini gösteriyor. Yapıt, özclliklc bu yönüyle önemli. Özgürleşen dü şiince, bireyle tanrı arasındaki ilişkiyi kurmakta zorlanmayacaktır. "Yaratıcı akıl", sonuçta, insanı "eleştirel akl"a ulaştırır. "Dinsel düşünce", zora dayanı yor. Yadsıyamayız ki, tarihtc "zor"un bir rolü olmuştur, ama hiçbir zor, insanoğlunu, "dinin zor"u değin karanlığa siıruklcmemiştır. lnsanoğlu, bu baskıdan "hukuk" yoluyla kurtulmaya çalışmıştır. "Kurallar", bir ölçüde, "zor"un da sınırlarını bclirlcmiştir. Ama, dinsel düşü nüş, "kurallar"a da, tannnın buyruğunu egemen kılarak baskıyı sonsuzlaştırıyor. Server Tanilli'ye görc, "öcün tuzakları"ndan insanlığı kurtaracak en etkili ku rıım "hukuk"tur. "Yaratıcı akıl", toplumda, yararlan ve yükümlülükleri bölüştürmek için, "zor"un tarihsel rolünü ortadan kaltlırarak "hümanist hukuk"a yönelmiştir. Kaynağında, hukuk, hüma nizmin bir öğesidir. Evrensel barış, in sanların zihinlcrindc, yaratıcı aklın egemcnliğinde kurumlaşacak ve "savaş" kavramını, insan zihnindcn söküp atacaktır. • Ç) Termtnus, lat. eril, sıntrçizgisi, sınır, sınırlar tannsı. (Sözcük, Latince ye, Grekçe'den geçmış.) C*) Servcr Tanilli, Yaratıcı Aklın Sentezt, Adam Yayınları, Ekım 1997, tstanbul. ' ' Server Tanilli DCM'de yargıianifken. C U M H U R İ Y E T KİTAP SAYI 415