02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

duğu belirtildi. Buna göre, yükseköğretim sistemi ve bu bağlamda katsayı saptanırken, genel liseler ve meslek liseleri ile, bu sistemin istisnası olarak kurulan imam hatip okullarının ayrı ayrı dikkate alınması gerekmekte. Çağdaş eğitim sisteminde çocuklar, beceri, yetenek ve ilgi alanları küçük yaşlarda belirlenerek, genel liselere ya da meslek eğitimine yönlendirilmekte; çok başarılı olan küçük bir grubun geçişi dışında, meslek liselilerin kendi alanlarında yükseköğretim görmeleri sağlanıyor. Bu sistemde akademik eğitim veren genel liseler öğrencileri üniversiteye hazırlamakta, meslek liseleri ise, sanayinin ve ülke kalkınmasının gereksinimi olan nitelikli meslek elemanı yetiştirmektedir. Bu nedenle, katsayı, meslek lisesini bitirenlerin kendi alanlarında yükseköğrenime yönlenmelerini sağlayacak farklılıkta olmalı. İmam hatip liseleri, Anayasa, Öğretim Birliği Yasası ve Milli Eğitim Temel Yasası ile bu yasayı yorumlayan Anayasa Mahkemesi kararı uyarınca, imam, hatip, Kuran kursu öğreticisi yetiştirmek ve yalnızca ilahiyat fakültelerine öğrenci hazırlamak için kurulan okullardır. Bu okulların yeniden anayasal sınıra çekilmesi için çalışma yapılması gerekirken, YÖK’ün katsayıyı, göstermelik biçimde çok az farkla kabul etmesi ve hatta ilk 1000 öğrenci için eşit katsayıyı benimsemesi anayasayla bağdaştırılamaz. Ayrıca bu YÖK kararı da, Danıştay kararlarına da uygun değildir. Çünkü, Danıştay İDDGnK, itirazı reddederken, meslek liseleri ile imam hatip liselerini birbirinden ayırdı; ölçülülük ilkesini meslek liseleri yönünden kullandı. Ancak, katsayının ölçülülük ilkesine uygun olması, YÖK Başkanı’nın belirttiği gibi “bireyin yükseköğrenim hakkını ortadan kaldırmayacak bir çizgide olması” anlamına gelmiyor. Ölçülülük, amaçla, bu amaca ulaşmak için kullanılan araç arasında adil, makul ve dengeli bir uyum olmasını gerektirmekte. Amaç, yukarıda belirtilen nedenlerle meslek liselilerin kendi alanlarındaki yükseköğretim programlarında okuyabilmesini sağlamak olunca, bu amacı gerçekleştirecek katsayı eski farkını koruması, ölçülülük ilkesi yönünden uygun olacaktır. Ayrıca meslek lisesi mezunlarına kendi alanlarındaki yükseköğretim programlarına geçişte avantaj sağlanması ve uygulamalı teknoloji fakülteleri kurulması da gerekli görülmektedir. Danıştay kararında, “Konuya ilişkin düzenlemede Tevhidi Tedrisat Kanunu hükmünün ihmal edilmesi anayasaya açık bir aykırılık teşkil edecektir” denilerek, imam hatip liselerinin meslek liselerinden ayrılıp, sayı, program ve öğrenci profili yönünden anayasal çizgisine çekilmesi gerektiği açıkça dile geldi. Bu nedenle, farklı katsayı saptanarak da olsa, imam hatip okulunu bitirenlerin alan dışı yükseköğretim programlarına gidebilmesinin önünün kapatılması gerekir. Dinsel formasyonla yetişen kişilerin Devlet yönetimine getirilmesi Atatürk Cumhuriyeti rejiminin geleceği yönünden sakıncalıdır. Ayrıca, sınavlarda ilk 1000’e giren öğrenciler için eşit katsayı uygulaması, Danıştay 8. Daire kararında belirtilen eşitlik ilkesine de terstir. Danıştay İDDGnK kararında, farklı katsayı uygulamasını sona erdirecek idari düzenlemelerin önceki yargı kararlarına ters düşeceğinin vurgulandığını da belirtmek gerekir. Yeni YÖK kararı da ivedi biçimde yargıya taşınmalıdır. İnternet ve sosyal boyutlar A çılış konuşmasını yapan, INETD Başkanı Mustafa Akgül, ülkemizin internet kullanımında dünya ortalamasını yakaladığını ama AB ve OECD’ de en sonda olduğumuzu belirtti. İnternet konusunda ülkemizde bir yetki karmaşası yaşandığını, Siyasal Sahiplenme, Organizasyon, Yönetişim açılarından ciddi sorunlar olduğunu belirtti. Bunun önemli bir göstergesi olarak Youtube yasağı sorununu herkesin karşı olduğunu söylemesine rağmen, henüz çözülmediğini ve ülkemizin rotasının Bilgi Toplumuna cevirmek için yeterli çaba harcanmadığını söyledi. Ülkemizin yasaklarını ülkemizin adeta İnternetle savaşıyor konumuna koyduğunu söyleyerek durumu: Donkişot, Devekuşu ve Harakiri metaforları ile özetledi. “Bilgi Toplumu ve İnternet” konulu Açılış Konferansında yazar Orhan Bursalı, Bilgi Toplumunun itici gücü olan Bilgi Toplumu Sınıfı ve bu toplumdaki iktidar, üretim ve toplumsal ilişkileri konularını tartıştı. İklim değişikliği, yoksulluk gibi küresel sorunlarda bu sınıf ve toplum ne sunabilir, sorularına cevap aradı. İlk gün öne çıkan iki panel “İnternet, Siyaset ve Demokrasi” ve “Sosyal Ağlar, Fikri Haklar ve İnternet Yasakları” idi. Siyaset panelinde dünyada siyasetin İnternetle nasıl değiştiği, öncü toplumsal hareketlerin, interneti örgütlenme, bağış toplama, harekete geçirmede nasıl kullandığı tartışıldı. Gençliğin siyasal hareketlere ve sosyal ağlara karşı davranışı anlatıldı. Türkiye’de İnternet kullanıcıların internet yasaklarına karşı sivil örgütlenmeleri, Korsan Partisi Oluşumu ve Netdaş Hareketi de kendilerini anlattılar. Ayrıca ülkemizde demokrasiyi geliştirmek, saydamlığı ve toplumsal katılım artırmak için İnterneti nasıl kullanabileceğimiz de tartışıldı. “Sosyal Ağlar, Fikri Haklar ve İnternet Yasakları” oturumunda ülkemiz internetin kanayan yarası internet yasakları tartışıldı. Yaman Akdeniz, Kerem Altıparmak, Burcu Esmersoy, MüYap Başkanı Bülent Forte, TİB yetkilisi Osman Nihat Şen ve Faruk Eczacibaşı’nın katıldığı panelde, İnternet yasakları enine boyuna tartışıldı. Hukukçular, yasağın insan hakları ve ifade özgürlüğü açısından sorunlu olduğunu anlatırken; MüYap ise internette eserlerin izinsiz kullanılmasının gelir kaybına sebeb olduğunu, kaçak müzik indirimini casus programlarla izlediklerini belirtti. Soysal Ağlar, konferansa damgasını vuran konu oldu. Tanıtım ve Reklamda Sosyal Ağların kullanımı, Bilgi Yönetimi, Eöğrenme ve Eyayıncılıkta Sosyal Ağların kullanımı anlatan geniş katılımlı 2 seminer; Sosyal Ağların toplumsal etkilerini inceleyen Bildiri Oturumu, ve konunun çeşitli boyutlarını tartışan bir Panel yapıldı. Ayrıca, Türkiye’de Facebook kullanımı inceleyen 5 bildirili bir panel yapıldı. Yasaklar dışında Hukuk boyutunda 3 oturum yapıldı. .tr alan adında radikal bir değişikliğe gidilmekte. Bir yandan firma.tr şeklinde alan adları açılıyor; öte yandan şu ana kadar katı kurallara bağlı com.tr gibi alan adları üzerindeki kısıtlamalar kalkıyor. Bunun fayda ve zararları ve olası ortaya çıkacak karmaşa bir panelde tartışıldı. İnternet Hukukun değişik boyutlarını inceleyen bir panel ve bildiri oturumu yapıldı. Öne çıkan konular arasında, ülkemizdeki yasa yapma sürecinin “Yönetişim Fobisi” olarak adlandırılan içine kapanık, asgari etkileşim alışkanlığı ve bunun yarattığı sorunlardı. özellikle kişisel verilerin korunması yasasının yıllardır çıkmaması, devletin yurttaşlar ve özel sektör üzerine korkulu rüyası olan Bilgi Güvenliği Yasa Tasarısı, Fikir Sanat Eserleri Taslağı da gündeme geldi. “İnternet Gazeteciliği Öldürüyor mu?” başlıklı bir panelde klasik ve internet gazetecileri ve akademisyenler, yurttaş gazeteciliği, pijamalı gazeteciler kavramları eşliğinde klasik gazetecilik ve internet ilişkisini ve yeni medyayı tartıştılar, İnternetin gazeteciliği dönüştürdüğünü, ama yeni biçimiyle gazeteciliğin devam edeceğini ama giderek daha uzman ve bilgi verici konuma geleceğine işaret edildi Konferansta sıradan vatan14. Internet Konferansı’nda, daşa yönelik, ana babalara yönelik kapsamlı seminerler İnternet ve Demokrasi, de verildi. “İnternette Çocuk İnternet Yasakları, Sosyal İstismarının Engellenmesi” Ağlar, İnternet ve Hukuk öne oturumunda psikolog, polis, hukukçu ve bilişimci uzmançıkan konulardı. Türkiye lar konunun çeşitli boyutlarını İnternetinin bir resmi çekildi, ve dünya örneklerini tartıştıana sorunları tartışıldı, çölar, kendileri için bir eylem planı çıkardılar. Bireysel zümler için ortak akıl arandı, Güvenlik Seminerinde Casus internetle ilgilenen herkese, Programlar, Haberleşme uzmanına, öğrencisine, ev Güvenliği ve Kişisel verilerin korunması uzmanlar tarafınhanımına, emeklisine hizmet dan anlatıldı. Telekulak ve sunmaya çalışıldı. Yazılımları hakkında da bir bilgilendirme oturumu yapıldı. Kör yurttaşlarımıza yönelik özel bir oturum, görme engelli bilişimciler ve ilgili firmaların katılımı ile yapıldı: Görme engellilerin GPS ve Navigasyon Sistemlerini kullanımı farklı araç ve yazılımlarla pratik olarak anlatıldı. Teknik seminerler arasında Bilmeyenlere Linux, Açık Kaynak İş Modelleri, İleri Düzey PostgreSQL, ve PHP diline giriş vardı. Bildiri Oturumları daha çok ülkemizdeki internetin gelişmesini yansıtmaya, Türkiye deneyimlerini paylaşmaya yönelikti. EÖğrenme, İnternet ve Gelecek, Edevlet, Bilgi Toplumu ve Teknik konularda sunumlar yapıldı. Konferans 4 paralel salonda, 25 oturum olarak gerçekleşecekti. Konferansın ana oturumları canlı olarak internetten yayınlandı. Konferansın destekçisi Zeitin.com tarafından yapılan yayın ve konferansta çekilen çeşitli videolar çok yakında konferans webinde yayımlanacaktı. Konferansın sponsorları Turkcell ve zeitin.com idi. Konferans, Bilişim STK’ların destegi, Bilgi Üniversitesi ev sahipliği ve İnternet Teknolojileri Derneği – INETD kurumsal sahipliği ile yapıldı. Detay bilgi: www.inettr.org.tr adresindedir. Doç. Dr. Mustafa Akgül Kadınlar ne zaman otomobil kullanmaya başladı? Kadınların otomobil kullanmaları, marş motorunun icadıyla başlamıştır. Osman Bahadır [email protected] İçten yanmalı motorlarla çalışan ilk otomobilleri erkekler kullanıyordu. Çünkü otomobili çalıştırmak için, volan dişlilerine bağlı krank milini harekete geçirecek ve arabanın önünde bulunan bir elle çalıştırma kolunun (marş manivelasının) çevrilmesi gerekiyordu ve bu işlem de doğal olarak pek kolaylıkla yapılamıyordu. 1912 yılında elektrikli marş motorunun icat edilmesiyle bu zorluk ortadan kalkmış ve otomobiller sadece bir kontak anahtarının yardımıyla çalıştırılabilir hale gelmiştir. Marş motoru, gerçekte bir elektrik motorudur. Enerjisini bir aküden alır ve elektrik enerjisini mekanik enerjiye dönüştürür. Marş motorunun icadıyla, bir otomobili çalıştırmak çok basit bir işlem niteliği kazanmıştır.Bu teknolojik icat sonrasında, öncelikle ABD’de olmak üzere otomobil CBT 1189/15 1 Ocak 2010 F ransız mühendis Nicolas Cugnot’nun 1770 yılında geliştirdiği, buhar gücüyle çalışan kara taşıtı, otomobil tarihinin başlangıcını oluşturur. Fakat Cugnot’nun otomobili, yavaş çalışması, çok gürültü çıkarması, buhar kazanının önde olması, yolların bu aracın hareketine uygun olmaması ve yönetme güçlüğü gibi nedenlerle gelişme gösteremedi. 19. yüzyıl boyunca Cugnot’nunkinden çok daha hafif, hızlı ve kullanışlı buharlı otomobiller yapılmakla birlikte, otomobilin asıl gelişimi, 19. yüzyılın sonunda içten yanmalı motorların yapılmasıyla sağlanabildi. pazarı hızla kadınlar dünyasına da açılmaya başlamıştır. Elle çalıştırma kolunun kullanıldığı dönemde kadınların otomobil kullanmıyor oluşunu elbette sadece işlemin fiziksel zorluğuyla açıklayamayız. Çünkü böyle bir işlemi zor da olsa kadınlar da pekala yapabilirdi. Burada asıl önemli olan, bu işlemin, zorluğu bahane edilerek toplumsal bakımdan bir erkek işi olarak görülmesiydi. Marş motoru, otomobil kullanımıyla ilgili bu erkek toplumsal bakış açısının maddi temelini ortadan kaldırarak önemli bir tarihsel rol oynamıştır. Kadınların otomobil kullanmaya marş motorunun icadıyla başlamış olması, teknolojik gelişmelerle bazı sosyal davranışlar arasındaki doğrudan bir ilişkinin varlığına işaret etmesi bakımından da son derece ilginç bir olgu ve örnek olarak görünmektedir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle