29 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

BİLİM NOTLARI nımlı oyuncaklar sağlamalarıdır Beslenme bozukluğu olan çaresız ve halsız bır ailenın çocuklarına da sadece yaşamasına yetecek kadar ılgı duyması do ğaldır Boylece beslenme yetersızhğının yanı sıra uyarı azlığı da bebeğın anîağının gelışmesını gerı bırakır Darwın, "Turlerın Kökenı'nde anlağın kısmen de olsa kalıtsal olduğunu ılerı surer Tum organlar gıbı beynın de kalıtsal, özellıklerle oluştuğu açıktır Ancak beynımızın doğumda tek bır bılgı bıle ıçermeyen bır tabula rasa (boş, ustune yazılmamış bır karatahta) olduğunu bu bakımdan kalıtımla ılgısı olmadığını ılerı surenler de vardır Ne var kı beynın bır tabula rasa olmadığı gıderek daha lyı anlaşılmaktadır En azından bazı uyaranlara karşı tepkıler doğuştan ıçgüdusel olarak saptanmıştır Benzer şekılde temel davranış kalıpları da eğıtıme bağlı olmayarak tum ınsanlarda aynıdır (heyecanları bellrtme şekillerı, toplumsal ılışkı gereksınımı gıbı) Ayrıca beyın sonradan eğıtımle dol8a bıle hardvvare'ı (fızıksel yapısı) kalıtsal olan bu bılgısayarın, yıne temelde kalıtsal olarak belırlenen "bıt" sayısı "eğıtılebılme" duzeyını belırleyecektır Böylece anlak duzeyının kalıtımla çok yakın ılışkısı olduğunu söyleyebılırız Kaldı ki son zamanlarda yapılan araştırmalar salt anatomık yapılann değıl, ıçınde ZB 'nın de bulunduğu bırçok psıkolojık etkenın guçlu genetık kokenı bulunduğunu gostermıştır Mongolısm gıbı anlak genliğı belırtılerı gosterebılen bırçok hastalığın kalıtsal olduğu da bılınır Böylece anlak gerılığıne yol açan nedenlerın başında bazı kalıtsal yetersizlikler ve hastalıklar, beslenme bozuklukları, bebeklıkte uyarı eksıklıklerı gıbı nedenler sayılabılırse de sık rastlanılan dığer nedenler arasında bebeğın oksıjen almasını gecıktıren zor doğumlar, beyın yangıları, bır sure komaya yol açacak guçte kafa darbelerı sayılabılır Anababa, çocuğunun gerı anlaklı olduğunu kolay kabul edemez Dığer kusurlarını rahatlıkla gorur, anlar, anlağından ıse en son olarak kuşkulanır Hemen her anababa ıçın çocuğunun anlağı lyıdır "hatta ustun anlaklıdır" Çoğunlukla gerı anlaklı çocuklarda gorulen aşırı devınırlık durumunu çocuğun ustun anlağının bır belırtısı olarak gorur, "Ele avuca sığmıyor, anlağı taşıyor" dıye övunur Çocuğun dur, sus bılmeyen, her şeyı karıştıran davranışlarını bıle tyıye yorumlarlar Anababa, çocuğun gerı anlaklı olduğunu kabul etmek ten sankı kendı anlaklılıklarını kabul edeceklermış gıbı kaçınırlar Geç konuşsa 'Bunun babası da 3 yaşında konuştuydu', altına kaçırsa 'Bunun amcası da 13 yaşına kadar gecelerı ışerdı' dıye avuntular bulunur (aslında bunlar doğrudur da ) Ayrıca çocuğun gerı anlaklı olması, gebelığın ısten memış olmasına, gebelıktekı karıkoca geçımsızlıklerıne, alınan ılaçlara bağlanıp suçluluk duygusu duyulur ve bu duygu da gerı anlaklı çocuk tanısını ve açıklanmasını gecıktırır (*) Dr., Akdenız Universitesi Tıp Fakultesı Norolojı, ABD. Bilim ve teleolojik 1elsefe Üner Tan* jilım, deney, ozlem, objektıvıte ve |Oİçulebılır olaylara bağlı olarak 'gelışır Çağdaş bılımın uç "yuzyıl lık" tarıhı vardır Bacon, bılımsel felsefeyı oluşturdu, Galıleo dogmayı ölçume donuşturdu, Descartes, hayvanları robot olarak tanımlayarak mekanızmaya önem verdı Descartes, ınsanı hayvandan ayırarak ruhu pıneal beze yerteştırdı Nevvton, matematıksel yasaları uzaya uyguladı Laplace bundan etkılene rek, mevcut bılgılenmızden gıderek tum geleceğın öngörulebıleceğını savundu Ondokuzuncu yuzyılda, mekanızma tum bılımı ve felsefeyı etkısı altına aldı Yırmıncı yuzyılda kuvantum teorısı, fızıkte devrım yarattı Ancak bu devrım henuz bıyolojıye ve mental bılımlere yansımadı Freud tum mental olayları ölçulemeyen kavramlara ındırgedı, eskı Latın mıtolo|isıne benzer şekılde Latln mıtolojısı ınsan kaderını ve bunun tanrılar tarafından belııiendığını ortaya koymuştu Materyalıstık göruşe gore, tum yaşam olayları, fızık ve kımya ıle açıklanabılırdı VVöhler, gerçekten, 1828yılında, ureyı sentez etme başansını göstermıştı Bır ınsan kımya yontemlerı kullanarak, canlıların yaptığına ınanılan bır maddeyı sentezleyebılmıştı Bu materyalıstık yaklaşımlar esnasında, başka yonlerde felsefeler de gelışıyordu Arıstotle, teleolojık felsefeyı ortaya attı Her şeyın bır amacı vardır Ancak buradan bır yaşam prensıbı doğmadı Bırçok karşıt goruşler belırdı Felsefe, aslında, ınsan beynının ve hatta bılımın en onemlı ozellığıdır Dığer taraftan bı lım sadece bızım duşuncelerımızle değıl, aynı zamanda duyu organlarımızla elde ettığımız verıler ıle de sınırlandırılmıştır örneğın, atom hakkındakı fıkırler hem ınsan beynınde oluşan duşunce sıstemlerının sonucudur, hem de spektrumdan elde edılen gorsel verılere dayanır MaxPlanck, kuvantum fızığını buldu Heisenberg, olasılık teorısını gelıştırdı Curıe, atomık radyasyonu buldu Fızıktekı bu gelışmeler, 19 yuzyılın determınıstık felsefesını zayıflattı Determınızm, genış populasyonlarda geçerlılığını korumakla beraber, sadece bırkaç elementın geçerlı olduğu durumlarda kaybolmaya yuz tuttu Sınır sıstemınde, sınapsın (sınır hucrelerının bağlantı yerlen) onemı vurgulandı Sınapslarda ınformasyon ıletımı sanıyenın bınde bırı gıbı çok kısa aralıklarla meydana gelıyordu Sınaps fızyolojısınde meydana gelen önemlı gelışmeler sonucu sanıldı kı mental aktıvıte çözuldu Sonradan anlaşıldı kı, gene beynın mental ozellıklerını anlamak olanaksız Sonuç olarak, gunumuzde başka bır goruş gelışmeye başladı Fizık yasaları, yaşam olaylarını anlamak ıçın yeterli değildir... Gunumuz fızıkçılerının çoğu, fızık yasalarının yeterlı olduğuna ınanmıyorlar Nevvton'a gore, guneş sıstemı sadece bır ust zekânın urunu olarak gelışebılır 1956 yılında, Andrade aynı şeyı destekledı Dıyalektık materyalızm çağdaş bılımden kopmuştur Planck'a gore (1960), "selfdetermınısm" bıze bızım bılıncımız tarafından verılmıştır, herhangı bır nedensel yasa tarafından sınırlandırılmış değildir, determınızm gıbı ozellıkle saf bılım tarafından hıç değıl Schroedınger'e gore (1968), bılım, bızım subjektıf doğamızla ılgılı değildir "Duşuncelerımız enerjı dunyasına aıt değıldırler" Davranışçılık ve refleksçılık gıbı detemınıstık goruşler çağdaş fızığı ıhmal ettıler Bazı psıkologlar tarafından bılınç, yok sayılarak maddeye ındırgenmeye çalışılıyor Oysa madde yoktur, bazı fızıkçılere göre (Durant, 1953) Evrım teorısı, random seleksıyon ıle, canlıların organızasyonunu açıklıyor Ancak bu teorı artık bazı bılım adamları tarafından kabul edılmıyor Bu durum olarak çalışmaktadır Bıyolojıde teleolojık felsefe önemlı gorunmektedır Fakat bıyolojık deney olmadan sadece bu felsefeye gore fıkır uretımı doğru değildir, çunku organızmanın tum gereksınımlerını bılmemız olanaksızdır Teleolojı bıyolojık bılımlerde oldukça onemlıdır, yenı duşunceler uretmemıze ve yenı deneyler yapabılmemıze olanak sağlar Organızmanın ışlevlerı, bıyolojık evrım esnasında gelışıguzel ortalığa dokulmemıştır Organızmanın tum ozellıklerı butunsellığı sağlamak ve ıç ortamı sabıt tutmak uzere uyum sağlamış olarak gelışmışlerdır Teleolojık goruşe uymayan durumlar da vardır, alkol, nıkotın, eroın, kokaın gıbı bağımlılık durumları, obezıte (şışmanlık) ve anorexıa nervosa (zayıflık) gıbı beslenme hastalıkları, mıdede asıt fazlalığı gıbı Bu patolojık durumlar dığer psıkolojık bozukluklara bağlı olarak gelışmektedırler Homeostazısı sağlamaya çalışan bır organızma bazen normal durumun tamamen aksını yaratmaktadııiar Organızma bazı durumlarda yararlı bır ışlevı yerıne getınrken, aynı zamanda zararlı bır ışlevı de gerçekleştırmış olmaktadır (schızokınesıs) Örneğın, ıltıhaplarda, organızma zararlı maddelerı dışarı atmaya çalışırken aynı zamanda bazı organların ışlevlerını bozabılmektedır Aterosklerosıs te (damar sertlığı), dokuların kanlanabılmesını sağlamak amacı ıle kan basıncı yukselır (hıpertansıyon) Bu amaç aslında doğrudur Fakat dığer taraftan sertleşmış damaıiar yuksek tansıyon sonucu kolayca çatlayarak, orneğın, beyın kanamaları meydana gelebılır Ve bu da olumle sonuçlanabılır Teleolojı, kusursuz ışleyen bır bıyolojık mekanızma değildir Buna rağmen, teleolojık prensıplere uymayan bır bıyolojık sıstem varlığını surduremez teleolojı bır gerçektır Ancak amacın amacını henuz kavrayabılmış değılız Bılımsel olarak kavrayamadığımız şeylerı reddet mek bılımsel değildir Materyalıstık bı lımsel goruşlerımıze uymayan bırçok olayı reddedebılırız. Olmayan bır elın dokunması, olmadığı halde bır ses duyulması gıbı olaylarda norofızyolojının temelını oluşturan aksıyon potansıyellerını beyınden kaydedemıyoruz Fakat seste var dokunmakta var Bır bılım adamı ıçın en basıt ve en az rahatsız edıcı çalışma, materyalıstık felsefeye bağlı kanıraka yapılan çalışmadır 199O'lı yıllardan sonra yaratılan, kuvantum ve olasılık teorılerı göz önune alınarak oluşturulan yenı bılımsel felsefe ıse bızlere mutlaka yenı bılımsel çağlar açacaktır, gerçeğe bır adım daha yaklaşmak ıçın Onemlı soru Hangı felsefe? Gunumuz bılım adamı buna kendısı karar verecektır, genış kulturunun ışığı altında * Prof Dr , Ataturk Unıv Tıp Fak Fızyolojı Anabılım Dalı Başkanı, Amenkan Ulusal Psıkofızyolojı Akademısı Asıl Uyesı, Turkıye Bılımler Akademısı Asıl Uyesı Ne kadar kalıtsal? " " '•* • • '* Kalıtsal yetersizlikler normaldır Çunku evrım teorısı bır bılımsel teorıdır, yanı bılımın ta kendısıdır Evrım karşıtlanna gore, random seleksıyon teorık olarak olasıdır fakat gerçekte hıç olası değildir Jeans'e (1959) gore, sadece fızık yasalarını bılen bır uzaylı dunyaya gelse, altın madenının neden her tarafta değıl de sadece bazı bolgelerde toplandığını, neden bazı sıcak bölgelerde buz kıtlelerınm bulunduğunu ve neden soğuk bölgelerde kuçuk yangınlann oluştuğunu açıklayamaz Yukarıda belırttığım gıbı, teleolojık felsefeye gore, her şeyın bır amacı vardır Bılım adamları, her şeyın amacını bılmıyorlar Bız sadece bılıyoruz kı her ışlev ve her ışlevın amacı, yaşamı surdurebılmek ıçın bırlıkte çahşıyorlar Yaşam aslında entrıopıye karşı çalışan bır güç olarak tanımlanabılır Teleoloji, davranış bılımlerınde onem kazandı Koşullu refleks, stereotıpık bır mekanızmadır Bır çan çalıyorsunuz ve salya akıyor Bu refleks tok bır hayvanda olmuyor. O halde burada koşullu refleksın amaçlı olduğu anlaşılıyor Çunku tok bır hayvanda salyaya gerek yoktur Bu ve buna benzer deneyler gosterıyor kı, organsıstem sorumluluğu teleolojık prensıplere göre oluşmakta ve organlann ışlevlerı yaşamı surdurmek ıçın butunsel 442 7
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle