Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4 SAYFA Algı değiştirdi EMO Şube Başkanı İlhan Metin, daha önce yenilenebilir enerji kaynakları içerisinde değerlendirilen HES’lerle ilgili olumlu düşüncelerin, bugün tepkiye dönüştüğünü söyledi 25 ŞUBAT 2013 PAZARTESİ HABER Sabırla koruk olur helva YELİZ GÜL EGE yelizgul@rosehotels.com.tr Konyaaltı'nın yeni binası CEREN KAYA Suya erişim kısıtlanıyor 003 yılından itibaren uygulanan Su Kullanım Anlaşmaları ile tüm nehirlerin 49 yıllığına şirketlere devredilmekte olduğunu, HES’lere karşı mücadele eden kesimlerin ilk dikkat çektikleri noktanın da, bu santrallerle suyun ve su havzalarının ticarileştirildiği gerçeği olduğunu da sözlerine ekleyen Metin, “Yurttaşların bu sulara erişimi kısıtlanırken şirketler suyu kullanarak hızlı bir sermaye birikimine ulaşmaktadır. Hidroelektrik santraller, havza bütünlüğünde yapılacak bilimin ve tekniğin ışığındaki bir planlamayla ve yöre insanlarının onayıyla geliştirilecek projeler olmalıdır. Oysa toplumsal sorumluluk ve planlamadan uzak, şirketlerin kârlılığı temelinde geliştirilen projeler; doğal ve tarihi güzellikler, insan yaşamı ve kültürel yapı için olumsuz etkiler barındırmaktadır” dedi. TERCİH, HER ZAMAN ‘BİZ’İMDİR! “Farklılıklara açık olmak” söylemini dinlemek ve hatta söyleyebilmek bir o kadar kolayken;eyleme geçirebilmek,o kadar da kolay olmuyor.Sanırım,kolay olmaması kadar da doğal birşey yok. Nasıl olsun ki;kimi zaman büyüme tarzınızla taban tabana zıt bir görüşü dinlemek,davranışa katlanmak bile zor iken... Doğada,değişim bu denli normal ve sürekli iken;insanoğlunda bu denli zor ve kesik kesik oluşu...Değişmeyen bir doğa hayal edin desem size;edebilir misiniz? Her daim çiçekte kalan ağaç,hiç solmayan gül ya da rüzgarda hiç yana yatmayan körpe bir ağaç...Bu türden şeyler için “doğası gereği öyledir”, der geçeriz.Peki ya insanoğlu; doğası gereği, zor mu değişmelidir veya da sabit mi kalmalıdır? Aslında sabit kaldığımız falan yok! Kalmamız da olası değil.Farkında olmadan,inceden inceye değişip duruyoruz. Kimileri bunun farkında,kimileri habersiz ve rahat. Birşeylerin farkında olunca rahatsız olunur ama bilmezken,fark etmezken ne kadar da rahat olunur değil mi? Cahil cesareti,sözü de buradan çıkmış olmalı.Ya da acemi şansı dedikleri... Bilmek, çoğu zaman sıkıntıları da beraberinde getirir. Bilmek fiili; sorgu,sual getirir. Araştırmayı ve tartışmayı getirir. Bilmezsen,bilene tabisindir.Bilmezsen,duyduğuna inanırsın;genelde de rahat fakat önünü görmeden yaşarsın. Yaşadıklarından bi haber olmaksa, farklı bir rahatlık verir; sonu, belki de rahatsızlık olacak bir rahatlık! Bilmemek, beraberinde öğrenme merakı getirebileceği gibi;bilinmeyenin rahatlığını da getirecektir. İşte,bu noktada insanoğlu kendine uygun olanı seçerek farkını ortaya koyacaktır. Kimisi, öğrenmeyi,münazara etmeyi kimisi ise,olduğu gibi bilmeyi,öğrenmemeyi seçecek ve bunu deneyimleyecektir.Farklılıklar da tam olarak buradan doğacak ve gelecek “farklılıklar” yine yenilerine ışık tutacaktır. Öğrenme isteği bir defa başladımı, sürekli yenilerini isteyen ve her daim acıkan bir kavramdır. İşte bu öğrenme ve bilme isteğidir “farklılıklara açık olma”yı gerekli kılan. Aksi halde, öğrenilenler hep dar bir çerçeve sağlayacaktır öğrenene... Farklı olanı deneyimleme ise her insanın tercihi olmayacaktır, çünkü; “Sonuçların belirsizliği”, herkesin yaşamına sokacağı türden kolay birşey değildir. Bu bir tercih meselesidir; bilinmeyeni sorgulamak,bilinmeyeni öğrenmeye çalışmak veya da bildiğimizi sandıklarımızla yaşamayı,“rahat” bilmek... Tercih, ‘biz’im olduğu gibi sonuçları da ‘biz’imdir.Önemli olan da; “biz” kavramının içinin ne ile dolu olduğunun farkında olabilmektir. Sağlıkla Kalın. HP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, iki günlük Antalya programının son durağında Konyaaltı Belediyesi'nin yeni hizmet binasının açılışını yaptı. Binanın açılış törenine, CHP Antalya Milletvekilleri Gürkut Acar, Yıldıray Sapan ve Osman Kaptan'ın yanısıra, İl Başkanı Devrim Kök, Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın ile Muratpaşa Belediye Başkanı Süleyman Evcilmen de katıldı. Törenin açılış konuşmasını yapan Konyaaltı Belediye Başkanı Muhittin Böcek ise ilçede yürüttükleri çalışmalar hakkında bilgi verdi. Böcek, “Konyaaltı halkına, yeni ve modern bir hizmet binası kazandırdığımız için de mutluyuz” diye konuştu. C 2 FARUK KESKİN Kul hakkı yemeden yönetim Kılıçdaroğlu da konuşmasında, belediyelerin çalışmalarından övgüyle söz etti. Kılıçdaroğlu, Konyaaltı Belediyesi yeni hizmet binasının açılışına katılmadan önce Korkuteli ilçesini de ziyaret etti. Kılıçdaroğlu, Türkiye'de kul hakkı yemeden hizmet etmeyi, işsizlikle mücadele etmeyi göstermek istediklerini belirtti. Kılıçdaroğlu, ''Sizin desteğinizle, iradenizle başbakanlık koltuğuna oturacağım ve adam gibi bu ülkeyi yöneteceğim. Kimseye ödün vermeden ülkeyi yöneteceğim. Mazlumun yanında olacağım. Zalime karşı duracağım” diye konuştu. lektrik Mühendisleri Odası (EMO) Şube Başkanı İlhan Metin, daha önce yenilenebilir enerji kaynakları içerisinde değerlendirilen HES’lerin, günümüzde neden oldukları çevre olumsuzlukları dikkate alındığında, bu fikrin yeniden sorgulanması gerektiğine işaret ederek, “Hidrolik potansiyelin çevreye uyumlu, temiz, yenilenebilir, yüksek verimli, yakıt gideri olmayan, enerji fiyatlarında sigorta rolü üstlenen, uzun ömürlü, işletme gideri çok düşük dışa bağımlı olmayan yerli bir kaynak olduğunu söylemekteydik. Ancak, HES’lere yönelik artan tepkiler, bu sistemin çevreye uyumlu olduğu fikrinin yeniden değerlendirilmesi gerektiğini göstermektedir” dedi. E şeklinde ifade edilen artan enerji ihtiyaçlarımız; bir yanıyla da içinde yaşadığımız dünyanın geleceğini tehlikeye atan ekolojik kriz, yaşam alanlarımızın tahrip edilmesi ve artan çevre sorunlarımız” diye konuştu. Piyasa öncelikli tercih HES konusunun; santralin tipi, türbin yapısı, kurulu gücü, şebekeye bağlantı şekli gibi sadece mühendislik projesi temelinde değil; tüm boyutları ile ele alınması gerektiğini belirten Metin, tümüyle özel sektörün kar hırsına terk edilerek piyasalaştırılan enerji sektörü içinde, suların 49 yıllık devrinin ciddi ekolojik, sosyal tahribatların yaşanmasına neden olduğuna işaret etti. EMO’nun, enerjide artan dışa bağımlılığa karşı yerli yenilenebilir enerjiye yönelmemiz konusundaki söylemlerine devam ettiğine de dikkat çeken Metin, “Artan elektrik enerjisi talebini karşılamak üzere, yenilenebilir enerji potansiyelinin değerlendirilmesi, enerji politikasının esası olmalı. Oysa bizde enerji politikası piyasa önceliklerine göre oluşturulmakta” ifadesini kullandı. Karşı duruş Yenilenebilir enerji üretiminin mümkün olduğunu, ancak özel sektörün karlılık insafına bırakılan enerji politikaları ile bunun gerçekleştirilemeyeceğini vurgulayan Metin, EMO’nun, piyasacıdışa bağımlılığı arttıran enerji politikalarına ve nükleer santrallere karşı duruşunu sürdürmekte olduğunu belirtti. Her yerde isyan var Metin, derelerin susuz kalması, doğal yaşam alanlarının yok edilmesi gibi gerekçelerle HES’lere karşı bir isyanın söz konusu olduğunu söyledi. Metin, “Bir yanıyla, enerjide dışa bağımlılık, enerji güvenliği ya da krizi Vali Oğuz'dan 'nur'lu mesajlar YUSUF YAVUZ I sparta Valisi Memduh Oğuz'un, Barla'daki Saidi Nursi evini restore ettirmesi, nur sempozyumu ve İlim Şehri projesiyle başlayan açıklama ve uygulamaları devam ediyor. Saidi Nursi’nin mezarının Isparta’da olduğuna ilişkin iddiaların ardından konuyla ilgili açıklama yapan Oğuz, “Saidi Nursi hazretlerinin yazmış olduğu risalei nurların önemli bir bölümünün Isparta'da yazılmış olması. Yine Saidi Nursi hazretleri risalei nurların Isparta'da yazılması sebebiyle Isparta'yı öne çıkartmıştır. Isparta ile bu kadar gönül bağı, manevi bağı olan üstadın kabrinin Isparta'da olması şaşırtıcı değildir. Ama onun işaretine uygun olarak ‘şu nokta’ demek, ‘şurası’ demek hatalı olur. Ama Isparta'yı bu kadar göklere çıkaran, Isparta'da eser veren Saidi Nursi hazretlerinin mezarı Isparta'da demek hakikati kabul etmek anlamına gelir" diye konuştu. Açıklamasında konuyu kendisinin fikri olan ‘ilim şehri’ projesine getiren Oğuz, projesinin BAKA tarafından da desteklendiğini vurgulayarak, şöyle konuştu: “Mekke Medine Kudüs şerefli, Isparta ilimle görevlidir. İlim vazifesi üstlenmiştir dedik. Saidi Nursi'nin de eserlerini burada yazmış olması Isparta'nın ilim şehri olması konusunda arzusu olduğunu gösterir" dedi. Gençler YÖK'ü protesto etti CEREN KAYA A ntalya'da Devrimci İşçi Partili Öğrenciler, yeni Yüksek Öğretim Yasa taslağında yapılan değişiklikleri protesto etti. Kapalı Yol Halk Bankası önünde bir araya gelen grup,"Eğitim Haktır Satılamaz", "Akdeniz Faşizme Mezar Olacak" sloganları atarak, Attalos Heykeli önüne kadar yürüdü. Grup adına açıklama yapan Mustafa Cihan Yılmaz, üniversitelerde sınıf mücadelesinin yürüdüğünü belirterek, "Yükseköğretim kanun taslağı bu sınıf mücadelesi içinde sermayenin saldırı programını yansıtmaktadır. Bu saldırı programı kısaca Üniversite A.Ş. olarak nitelenebilir" dedi. Mücadeleye çağrı Bu uygulamaların sermayenin sınıf saldırısının görüntüleri olduğunu ifade eden Yılmaz, "Bizler Devrimci İşçi Partili öğrenciler olarak karşımızda birleşmiş bir güç olarak saldıran sermaye cephesine karşı birleşik bir mücadele çağrısı yapıyoruz. Öğrencilerin ODTÜ'de yükselen mücadele ruhunu sürekli ve kalıcı kılmaya davet ediyoruz” diye konuştu. C MY B