Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 "Antalya'da iŞ'te HAYAT" SAYFA Yeniden siyasete girmeyi düşünüyor musunuz? Ben siyaseti noktaladım. Artık abilik yapmak hoşuma gidiyor. Belki de rahata alıştım. Yaşam kalitemi artırarak uzun yaşamak istiyorum. Türkiye'de 2050'de 3 milyon insan 100 yaşını geçmiş olacak. Bunlardan birisi de ben olmak istiyorum.Bunun gerekle SiYASETE NOKTAYI KOYDUM rini de yerine getiriyorum. Her gün 45 dakika yürüyorum. Kan değerlerime 6 ayda bir baktırıyorum. Kamuya insanlarımıza yönelik hizmetlerimi de yaptığım kanısındayım. Yapacak çok arkadaşımız var. Ancak çok çok zorunluluk olduğu zaman bu tür şeylere girilir. Biz ancak abilik yapmalıyız bundan sonra. BiZE ABiLiK YAKIŞIR Çadırda başlayan hayatı; çadırdan çamura, çamurdan hekimliğe, hekimlikten vekilliğe, vekillikten de belediye başkanlığına uzandı. Bekir Kumbul şimdi de sadık yari toprağı ile uğraşıyor. Siyasetle ilgisi ise "bize abilik yakışırdan" öte değil denle bir güreş yaptırdım. Elde edilen gelirle ciddi yenilemeler yaptık. İlaç kuyrukları hiç bitmezdi. Bu nedenle ‘bilgisayar sistemine geçilecek’ dedim. Bilgisayar sistemine ilk geçen başhekim olabilirim. SAĞLIK BAKANI OLMAK İSTEDİ Oldukça iyi bir hekim olduğunuzu duyuyoruz hastalarınızdan. Hastalarınızı bırakıp niye siyasete girdiniz? Türkiye'de sağlık sistemi kötüye gidiyordu, laçkalaşıyordu. Cumhuriyetin ilk yıllarının sağlık bakanı Refik Saydam'dır. İsmini sağlık tarihine altın harflerle yazdırmıştır. O benim idolümdü. Sağlık sisteminde yenileşmeye ihtiyaç var dedim. Bunu yapacak da ben olabilirim dedim. Yani siyasete atılırsam, bakan olurum, bakan olursam da sağlık sistemini değiştiririm mi dediniz... Aynen öyle dedim. Hepimizin bir ütopyası vardı. Sağlığı da tam kavramıştım. Tabip Odası başkanı olarak sivil toplumun başında oldum. Başhekim oldum, devletin bürokratı oldum. Muayenecilik yaptım. Sağlık Bakanı olursam bunu düzeltebilirim dedim. Derken ön seçim vardı. Haydi girelim dedik. CHP'nin delegeleri beni Deniz beyden sonra ikinci sıraya oturttu. Gittik, barajı zor aştık. 49 milletvekili vardı. O dediğim hayale varabilmek için önce partiniz iktidar olacak. Partinizin başındaki genel başkan sizi sağlık bakanı yapacak. Siz de projelerinizi getireceksiniz, hükümetin de önceliği sağlık politikası olacak ve ondan sonra siz de orada bürokratlık yapacaksınız. Bir baktım Bekir Kumbul senin bu işin yaş dedim. Pişman oldunuz mu vekil olduğunuza? İnanın gidince keşke gelmeseydim dedim. Gelenler hep iş için tayin için geliyor. İktidar milletvekili değilseniz onu da yapamazsınız. Derken 3,5 yıl bitti. "BENİ SEN YÜRÜTTÜN" DEDİ Hastaları tarafından oldukça sevilen hekimdiniz. Vekillik döneminde ne gibi tepkiler aldınız hastalarınızdan? İsteyenler de oldu istemeyenler de. Beşkonak tarafında bir dağ köyüne gittim. Yolun kenarında 810 yaşlı vardı. Durdum onlarla muhabbet edeyim diye. Ben milletvekiliniz Bekir Kumbul dedim. Yaşlı amcanın biri kalktı ‘sen doktor Bekir Kumbul musun?’ dedi. "Evet" dedim. "Ben senin elini öpücem" dedi. Sen öpersin ben öperim derken "Bak amcam sen benim hayatımı kurtardın. Ben ayağımı balta ile kesmiştim, bana Yörük doktoru Bekir Kumbul var sen onu bul ancak o bakar sana dediler. Sen de beni ameliyat ettin. Senin sayende yürüyorum. O nedenle ver elini öpeyim" dedi. Parası pulu yokmuş, ilaçlarını da alıvermişim, eline de otobüs biletini verip yollamışım. 17 ŞUBAT 2013 PAZAR HABER Hazırlayan PELİN GEL AĞAN ıl çadırında açtı gözlerini dünyaya. Ortaokula gidene kadar göçebe hayatı yaşadılar. Serik'te ortaokula gitmek için yaz kış demeden 5 kilometre yol yürüdü. Zorluklarla okudu. Ama yılmadı. Antalya'ya liseyi okumaya geldiğinde okula kayıt yaptırmak için 3 gün veli aradı. Liseyi bitirdikten sonra bir an önce meslek sahibi olmak için öğretmen olmak istiyordu. Necatibey Eğitim Fakültesi’ni kazandı. Okulun birinci yılını bitirmişken bir arkadaşının ‘bana arkadaş ol. Gel üniversite sınavına girelim’ demesiyle tıp fakültesini kazandı ve doktor oldu. Memleketi Antalya'da uzun süre doktorluk yaptı, hastalarının gönlünde taht kurdu. Sağlık sistemini eleştirdi, ‘herkesin bir ütopyası var’ diyerek; “Belki sağlık bakanı olur bunları değiştiririm" dedi, meclise CHP’den vekil olarak girdi. Ama düşündüğü gibi değildi hiçbir şey. Partisi barajı aşmamış olmasına ve karşısında Hasan Subaşı gibi güçlü bir rakibi olmasına karşın Antalya'nın belediye başkanı oldu. Şu anda Aşık Veysel'in "Benim Sadık Yarim Kara Topraktır" dediği gibi Kumbul da, oğlu ile babadan kalma sadık topraklarında nar ve portakalın yanı sıra topraksız tarımda domates üretiyor. Antalya'da İŞ'te HAYAT sayfamızda Antalya'nın eski belediye başkanlarından ve eski milletvekillerinden Bekir Kumbul'u konuk ediyoruz. Kıl çadırından Belediye Başkanlığına uzanan bir yaşam öyküsü. Sizi biraz daha yakından tanıyabilir miyiz. Kaç yılında nerede doğdunuz? 1951 yılında Serik'te doğdum. 5 kardeşiz. En büyük benim. Kıl çadırının içinden Belediye Başkanlığı'na uzanan uzun bir yolculuk benimkisi. O günler çok kolay değildi. Kış aylarında Serik ovalarına, yaz aylarında Anamas yaylasına develerle göç ederdik. 65 yılına kadar bu böyle devam etti, sonra yerleşik düzene geçtik. Babam hayvancılıkla uğraşıyordu. İlkokul ve ortaokul göçerlikle geçti. Serik 2 bin 700 nüfuslu bir ilçeydi. Oradaki çocuklar benim için kentli çocuklardı. Onlarla diyolog kurmakta bile sıkıntımız olurdu. Rahmetli babam hiç okuyamadığı için bizim okumamızı istiyordu. Köyüm Karadayı'da okul 1951'de başlamıştı. Ben de 1956'da okula başladım. Dördüncü sınıfa kadar tüm sınıflar aynı sınıfta ders görüyordu. Ortaokulu Serik'te okudum. Okula gitmek için 5 kilometre yol yürüyordum. Liseyi Antalya'ya Lisesi'nde okudum. Liseye kayıt olmak için 3 gün veli aramışsınız... Evet. Veliye ihtiyacım var. Nasıl bulacağım onu da bilmiyorum. Yörüklük dönemimizde koyunlarımızın otlaması için K Bunların geri dönüşümünü aslında siyasete atılınca görmüşsünüz. Sonrasında kentin belediye başkanı oldunuz Evet sanırım bunların etkisi var. Partimiz barajın altında kalmasına rağmen belediye başkanı oldum. 3,5 yıl milletvekilliği yaptıktan sonra, Deniz bey birgün beni çağırdı ve ‘seni belediye başkanı yapalım. Seni partili partisiz herkes seviyor. Kazanırsak senle kazanırız. Ama senden tek istediğim şey. Bu insanlar seni nasıl sevdiyse o üslubunu bozma" dedi. KAZANMAMAYI DÜŞÜNMEDİM Peki oy potansiyeliniz nasıldı... Bir kamuoyu yoklaması yaptırdım. Partinin oyu yüzde 6'larda. Seçime 1,5 ay VTV ekranlarında her Perşeme yayınlanan Antalya’da İŞ’te HAYAT’a konuk olan Bekir Kumbul hayatını Vahide Yanık ve Pelin Gel Ağan’a anlattı Böylece hayatınızın gidişatı Gülçin tuttuğumuz araziler Antalya'nın önemli ailelerinden Konuklar'ın arazileriydi. Mah Hanım ile değişmiş. Nasıl geçti peki mut Konuk'un evine gittim. Zorluk insa üniversite yılları? na her şeyi öğretiyor. "Babamın selamı Gerçekten öyle oldu. 1968 yılıydı. Öğvar. Ben liseye yazılacağım ama veli renci hareketlerinin başladığı yıllardı. bulamadım. Bana veli olur musun amca" Okulun üçüncü yılında okul arkadaşımla dedim. "Bu işler bizim için zor ama satış evlendim. 1974'te büyük kızım doğdu. müdürüm var Kale Kapısı'nda Reha bey 1975'te asistandım o zaman da diğer kızım sen ona git o sana veli olsun" dedi. Git oldu. Üniversitede asistan temsilcisiydim. tim Reha Bey benim velim oldu. 78 yılında ihtisası bitirdikten sonra Çorlu'da Peki nereortopede kaldınız? dist olaO dönemde rak asAntalya'nın kerlik çevre ilçelerinyaptım. Gelelim tarıma... emekli olan belediye başde lise yoktu. ÇevTekrar ünikanlarının doğaya yöneldiğini görüyoruz... Doğa müthiş bir şey. Yaşamınız hep yoğun, harere ilçelerdekiler versiteye ketli geçtiyse o sizi sakinleştiriyor. Aynen Aşık Veysel'in Antalya'ya gedöndüm. söylediği gibi gerçekten sadık dost. Bir çekirdek verirsilirdi. AntalyaBaş asisniz dört bostan verir. Babadan kalan yerler vardı Serik'te. lı'nın geliri pantandım. Kardeşlerimle 200 dönüm nar bahçesi yaptık. Narenciyesiyonculuktu. Doçentlimiz var. 40 dönümü bize ait. Oğlum İnşaat MühendisiyBiz de 4 arkadaş ğe hazırladi. Çiftçilik yapalım dedik. Topraksız tarımda domates Balbey Mahallenıyordum. üretiyoruz. 20 dönüm alanda. Çiftçinin durumu iç si'nden ev tuttuk. 12 Eylül'den açıcı değil ama yapılabilir birşey. Hedefiniz mesonra orada İhraç ediyor musunuz ürünlerinizi? zun olduktan sonra? kalamayacağıYok daha geçmedik. İç pazara Önümüzde örnek kimızı anlamıştık. veriyoruz. şimiz pek yoktu. Daha çok Eşim okuldan atılmıştı. eğitim enstitüsünü bitirmiş öğretAntalya SSK Hastanesi'ne tayin menler vardı. Ben de öğretmen olmak is oldum. Başka koşulunuz yok. Kendimi hastiyordum. İmtihana gir talarıma adadım. Gece gündüz delicesine dim. Balıkesir Necati çalışıyordum. Muayeniciliğin karşısında olbey Eğitim Enstitü mama karşın muayene açtım. O zamanlar sü'nü kazandım. Oku Tam Gün'ü savunuyorduk. Hasta meta gimaya gittik. Ahmet bi görülmemeli temel düşünce idi. Tabip Odası Başkanlığı yapmışsınız... adında bir arkadaşım var onun kız arkadaşı 1988'de tabip odası başkanı oldum. 2 yıl Gülçin ona 'ikimiz de başkanlık yaptım. Sonrasında tayinimi Isöğretmen olursak ba parta'ya istedim. Isparta'da iki yıl kaldıkbam beni sana verme tan sonra beni Antalya SSK Hastanesi'ne yebilir, sen üniversiteye gir' demiş Ahmet başhekim olarak çağırdılar. GÜREŞ YAPTIRDI de 'bana arkadaşlık yapar mısın birlikte sıHASTANEYİ YENİLEDİ nava girelim mi' dedi. Kabul ettim. Biz biNeler yaptınız Başhekim olarak? rinci sınıfı bitirmiştik. Sınava girdik ben Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi'ni kazandım. O dönemlerde sigortada görev yapmak Ahmet ise herhangi bir üniversiteyi kaza bir dert. Para yok pul yok. Sadece mernamadı. kezden gelenle yetinemiyorsunuz. O ne “SADIK DOSTUMA DÖNDÜM” Bekir Bey biraz da özel yaşamınıza gelelim dört çocuğunuz var. Nasıl vakit geçirirsiniz? Evet dört çocuğum var. Bir kızım doktor, diğer kızım diş hekimi, oğlum inşaat mühendisi. Birlikte çiftçilik yapıyoruz. Küçük kızım Ayşegül de lisede. O da ablaları gibi hekim olmak istiyor. Her gün kalkar 45 dakika yürürüm. Sonra gazetelerimi okurum. Hafta sonları da TODOSK ile yürüyüşlere giderim. Antalya'nın çevresini onlarla tanıdım. var. Yoklamayı yapan hoca “siz seviliyorsunuz ama partinizin oyu çok düşük. Partinizin oyunu ancak yüzde 12'ye çıkarabilirsiniz. Hasan Subaşı popüler. Yüzde 30'ların üzerinde oy potansiyeli var. Açıkçası sizin seçilmeniz mümkün gözükmüyor" dedi. Hiç bir zaman kazanmamayı düşünmedim. Çünkü insanlarla birebir hep ilişkide olmuştum geçmiş dönemlerde. Önce başımdan sıcak su döküldü sonra toparlandım. "Hoca sizi yanıltacağım" dedim. Nitekim yanıltmışsınız.... Evet delicesine koşturmaydı. Yüzde 27'lere çıktım. Partinin oyunu yüzde 12'ye çıkardım. Seçimi kazandık ama parti barajın altında kaldı. Belediye başkanı oldunuz... Evet. 21 kişinin içinde sadece iki meclis üyem vardı. O günler zordu. Borçlar var. 1999 depremi ve Düzce depremi oldu. Ülkenin ekonomisi çökmüş durumdaydı. "NUTUK" YOL GÖSTERİCİMDİ Ne yapacağım demediniz mi? Nutuk’u çantamdan eksik etmedim. Bana güç veriyordu. İstiklal Savaşı'nı Mustafa Kemal ve arkadaşları nasıl verdi. Halk sefil, perişandı. Biz mi yapamayacağız derdim. Neler yaptınız o dönemde başlıklar halinde sıralarsak... Altyapıya önem verdik. Biyolojik arıtma yaptırdık. Kanalizasyon Hasan Subaşı'nın eseridir, ama arıtma sistemi bizimle başladı. 260 metre uzunluğunda Boğaçayı Köprüsü yaptık. Yolu birleştirdik. Kaldırım özürlü bir kenttik. Küp taşlar bizim dönemimizde yapıldı. Karaalioğlu, Yavuz Özcan parkını rehabilite ettik. Büklüdere, Haşim İşcan yapıldı. Sobacılar Çarşısı ve Atatürk Parkı bizim projemizdi. Semt evi yaptık. Londra'daki Westminster Belediyesi'ni örnek alarak onu inceledik. Orada bir kişi 500 yıl önceki kök ağacını görebiliyordu. Bu beni çok etkilemişti. Biz de Antalya'daki herkes Antalyalıdır dedik ve Antalyalılar dergisini çıkardık. Sizin yaptığınız da Antalyalılar dergisinin bugüne versiyonu gibi. Hoşumada gitti. Hayatımı derlediniz. Hep koştum, çadırın içinden çamura, çamurdan hekimliğe, hekimlikten vekilliğe, vekillikten belediye başkanlığına ve tekrar toprağa doğru bir gidiş. C MY B