Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 SAYFA 16 EYLÜL 2012 PAZAR HABER “Türk tarımı ve hayvancılığı bitirilmek isteniyor” Hayvancılıkta tehlike çanları Hayvancılık zorlu bir dönemece daha giriyor. Yapısal sorunlar üretimde sürdürebilirliği tehdit ederken, yerli besiciler gelecek yıl sektörü çok daha kötü bir dönemin beklediğini düşünüyor on yıllarda her yaşanan krizi ithalatla atlatmaya çalışan hayvancılık sektöründe tehlike çanları yeniden çalmaya başladı. 2007 ve 2008’de yaşanan kuraklığın yem fiyatlarını yükseltmesi ve çiğ süt fiyatının da düşmesiyle birlikte yaklaşık 800 bin süt ineği kesildi. 2009’da önce sütte sonra ette yaşanan krizin ardından 2010’da canlı hayvan ve et ithalatına karar verildi. Et ve Balık Kurumu'na sıfır gümrükle ithalat yetkisi verildi, kurum kurbanlık hayvan ithalatı ile görevlendirildi. Ardından kuraklığın da etkisiyle üretici saman bulamaz hale gelince bu sefer de kapılar saman ithalatı için açıldı. Sektör yine de 23 yılda bir krizin eşiğine gelmekten kurtulamadı. Hayvancılık zorlu bir dönemece daha giriyor. Yerli besiciler ise üretimi değil ithalatı temel alan bir politika izlendiği ve yapısal sorunlara kalıcı çözümler üretilmediği sürece 2013 yılında da sektörü kötü bir yılın beklediğini düşünüyor. Antalya’da ‘Gazap Üzümleri’ zamanı Tarım ve hayvancılık politikaları üreticinin belini büküyor. Son olarak aldığı fideler hastalıklı çıkan üretici mahkemeye gitti. Uzmanlar, sektördeki tabloyu Steinbeck’in ünlü romanı Gazap Üzümleri’ne benzetiyor YUSUF YAVUZ aş’a bağlı seracılık merkezi Kınık beldesinde geçtiğimiz mart ayında ortaya çıkan ve yaklaşık 200 üreticiyi mağdur ettiği öne sürülen fide krizi yargıya taşındı. Aldıkları domates fidelerinin hastalıklı olduğunu bilimsel raporlarla belgelediklerini kaydeden Kınıklı üretici Mehmet Çıtak, yargıya taşıdıkları fide kriziyle ilgili ilk duruşmanın eylül sonunda olduğunu söyledi. Çıtak, domates üreticisinin aracılar ve bankaların kıskacı altında olduğunu savunarak, Türk tarımının bitirilmeye çalışıldığını iddia etti. Kınıklı üreticilerin aldıkları fidelerin hastalıklı çıkması nedeniyle büyük bir mağduriyet yaşadığını anlatan Çıtak, kendisinin de mağdurlardan biri olduğunu, yaklaşık 1 milyon lira tutarında ekonomik zarara uğradıklarını dile getirdi. Fide krizinin ardından ilgili firma ile sorunlar yaşadıklarını ve firmanın hatasını kabul etmemekte ısrar ettiğini öne süren Çıtak, üreticilerin kendi olanaklarıyla çeşitli laboratuarlarda yaptırdıkları tahlillerin sonucunda fidelerde ‘bakteriyel benek’ olarak bilinen hastalığın olduğunun ortaya çıktığını kaydetti. diye isyan eden üreticinin dramı yürekleri dağlıyor Gelinen nokta U S K Araziler ipotekli Fiyatların tüketiciye yansıması konusunda da üretimden satış aşamasına kadar ortaya çıkan bir dizi yanlışlık olduğunu anlatan Çıtak, “Geçen yıl Kınık'tan ihraç edilen domatesin kilosu bir lira 50 kuruş iken bunu tüketici beş liraya yiyebildi. Bunun nedeni aracılık sisteminin olması. Öyle durumlar oluyor ki, burada domatesin 25 kiloluk kasası beş liraya düşerken Ankara'da yaşayan oğlum, Keçiören pazarından bir buçuk liraya satın alıyor. Belediyeler veya hal birlikleri; halleri ve komisyoncuları denetlemeli. Komisyoncu ükümetin kredi almayı kolaylaştırdığını, istemeyene bile kredi verildiğini söyleyen Çıtak, “Üç dekar kapalı alanı olan üretici, üç dört bankadan 30'ar bin lira kredi çekti. Ancak serasından elde ettiği gelir çektiği kredinin faizini ödemeye bile yetmiyor. Bankalar kredi yarışında. Kınık ovasında gördüğünüz arazilerin yüzde 90’ı ipotek altında. Sadece Kınık değil, Ova, Yeşilköy, Kumluova ve Karadere'de de durum aynı” diye konuştu. H olarak et ve süt fiyatları düzenlenmeli. İthalat durdurulmalı” dedi. Yemin durumu zmanlar, Amerikalı ünlü yazar John Steinbeck’in Gazap Üzümleri romanında anlattığı dramın Türkiye’de de yaşanmaya başladığının altını çiziyorlar. Steinbeck, ABD’de 1929 ekonomik bunalımının ardından küçük toprak sahiplerinin bankalar ve tüccarlar tarafından aldatılarak; kuraklık ve yoksulluğun pençesinde açlığa sürüklenmelerini işlediği Gazap Üzümleri romanında, toprakları elinden alınan yaklaşık 3 milyon çiftçinin yeni bir yaşam kurabilmek için Kaliforniya’ya yerleşmelerinin dramatik bir dille anlatmıştı. Kesif yem fiyatlarının geçen yıla oranla yüzde 50, samanın ise yüzde 300’ün üzerinde zamlandığını kaydeden Ayhan, “Geçen yıl 180 liraya aldığımız samanı, 600 liraya alıyoruz. Üreticiler yüzde 50 düşük kapasiteyle çalışıyor. Bunun altından üreticinin kalkması zor” dedi. Ayhan, kesif yemdeki yüzde 8 KDV’nin yüzde 1’e düşürülmesi gerektiğini vurguladı. Kaba yem açığı Kıskaç içinde ne derse o oluyor. Kısacası üreticinin kaderi komisyoncu ile ihracatçının iki dudağının arasında. Bu konudaki yasal düzenlemeler ve denetimler de yetersiz. Hasat sonunda üreticinin parasının bir kısmı tüccarda kalıyor. Üretici bunu ancak sonra sezon alabiliyor” dedi. K Bitkisel üretimdeki mazot ve gübre maliyetleri nedeniyle yem hammaddesi üreten üreticilerin de zor durumda olFiyatlar duğunu dile getiren AyAntalya Kırmızı Et han, kaba yem açığına işaÜreticileri Birliği Kuİlhan Ayhan ret ederek “Kaba yem ihtirucu Üyesi ve Antalya yacımızı tarım ülkesi olmaTicaret Borsası (ATB) Canmıza rağmen temin edemiyoruz. lı Hayvan ve Et Ticareti Meslek Ko Oysa meralarımızı çok iyi kullanmitesi Üyesi İlhan Ayhan, hayvan mamız lazım” dedi. cılık sektörünü daha büyük felaketlerin beklediğini kaydederek, acil Sıfır faizli kredi sorunu olarak Türkiye’deki et ve süt fiyatHayvancılığı geliştirmek amalarının düzenlenmesini gerektiğini cıyla verilen sıfır faizli kredilerin gedile getirdi. Türkiye genelinde kar ri ödemesinin yakında başlayacağıkas etin kilosunun 15 lira, bir kilo nı hatırlatan Ayhan, sektör dışından etin maliyetinin ise 16,5 lira oldu birçok kişinin bir anda hayvancılığunu; sütün litre fiyatının 7580 ğa yatırım yaptığını ama şu anda çokuruş maliyetinin ise 94 kuruş ol ğunun zarar ettiğini ve çok sayıda beduğunu kaydeden Ayhan, “Sektörü si çiftliğinin satılık olduğunu söyledi. 2008’den daha kötü günler bekliyor. Kurbanlık fiyatları Üretimde sürdürülebilirlik için acil Kurbanlık fiyatlarının bu yıl yüzde 10 gibi makul bir düzeyde artacağını düşündüğünü ifade eden Ayhan, tüketicilerin yerli besiciye destek vermesini istedi. Et fiyatlarının ise kısa dönemde ucuzlayacağını düşünmeyen Ayhan, ithalatın fiyat anlamında hiç de çözüm getirmediğini söyledi. Yargıya taşındı F idelerde hastalık ortaya çıktığı dönemde ilgili firmayı defalarca uyarmalarına rağmen firma yetkililerinin ürünü kontrol etmediklerini ileri süren Çıtak, “Daha sonra da çeşitli ilaçlarla hastalığı gidermeye çalıştılar, sorun çözülmedi. Fidelerdeki hastalığın tohum kökenli olduğu Zirai Araştırma Enstitüsü ve Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi'nce yapılan analizler sonucu da raporlarla belgelendi. Şu an bu fide firması ile mahkeme aşamasındayız. Yapılan bilirkişi incelemesinde üreticinin zarar tespitleri yapıldı. Mahkemeden çıkacak sonucu bekliyoruz. Maalesef üretici bugün kıskaç altında” diye konuştu. Yapacak işimiz yok Yaşadıkları sıkıntılara rağmen yeni sezon için seralarına domates dikmeye başladıklarını anlatan Çıtak, “Her yıl artık ekim yapmayacağızı söylüyoruz. Ama yapacak başka işimiz yok. Üretimin ihracata yönelik olması üreticiyi bağlıyor. İç piyasaya ürün yetiştirirken daha rahattık, daha iyi kazanıyorduk” dedi. redi ve ipotek sisteminin Türk çiftçisi ve tarımını bitirmeyi hedefleyen bir kıskaç olduğunu söyleyen Çıtak, “Bankaların çoğu, yabancı sermayeli. Silah gücüyle alınamayan topraklarımızı paralarıyla satın alıyorlar. Çiftçinin durumu bu kadar vahim. Beş yıl önce şu memlekette sokağa çıkınca oturup muhabbet edecek, selam verecek insan bulurdunuz, şimdi kahvede birkaç kişinin dışında kimse yok. Çünkü burada dört beş ay domates satıyor çiftçi, geri kalan sekiz ay hazırdan yiyor, cebinde parası olmadan geziyor. Üretici içine sokulduğu çarkın içinden çıkamıyor” diye konuştu. Haksız kazanç Komisyoncuların fiyat üzerinden yaptığı kesintilerin de üreticiyi mağdur ettiğini dile getiren Çıtak, “İhracat malı bir lira 70 kuruşa giderken seçilen çıkma mal 20 kuruşa gidiyor. Bizden 20 kuruşa alınan domates komisyoncu tarafından bir liraya satılıyor. Burada haksız bir kazanç var” diye konuştu. Okul alışverişi bütçeyi zorladı Kırtasiye ve kıyafet alımı için yurttaşı alışveriş telaşı sardı. Esnaf alışverişten memnun. Ancak aileler kemer sıkıyor. Okul harcamalarının oldukça yüksek olduğunu söyleyen aileler “Bütçemiz sarsıldı” diyor teşviki sordu HP Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan, dünya genelinde organik üretimin her geçen gün yaygınlaştığını anımsatarak, Türkiye’deki üretime ilişkin Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker’e yazılı bir soru önergesi verdi. Organik üretimin diğer üretime göre daha zor koşullarda yapıldığını anımsatan Özkan, “Herhangi bir kimyasal ya da gübre kullanılmadığı için verimin az olacağı düşünüldüğünde, kar marjının çok daha düşük olacağı bilinen bir gerçektir. Bu durum da organik Organik üretimde üretim yapmak isteyen üreticiyi, üretimden soğutmakta ve zarar edeceği endişesiyle üretimden uzaklaştırmakta. Ülkemizde organik hayvancılık ve tarımsal üretimeteşvik verilmesini uygun bulur musunuz ?” dedi. C Hamit Açık: Okul alış Havva Yeter: Alışveri Adem Kaya: Sadece verişi için çıktık. İhtişe çıktık ancak daha forma alabildik. Çanyaç olduğu için alalamadık. İlk önce ta ve kırtasiye ürünmak zorundayız. çanta ile başladık. leri de almamız geAyırdığımız bütçe Bir kızım ve oğlum rekiyor. Bütçemizi sürekli aşılıyor. Hiç var. Şu anda bakılaşacağı için önübir şey almadan 200 dığında ayırdığımız müzdeki ayın bütlira harcadık. bütçeyi aşacak. çesine el atacağız. C MY B C MY B Muham met Arıcan: Serap Gündüz Polat Fatma Gedik: KırtasiBenim çocuğum ye Çocuğum, anaokuluye malzemelerini aldinci sınıf olduğu na başladı. Hiç bir aldık. Kıyafetlerin bir için çok fazla birşey madığımız halde kırkısmını aldık. Bütün alamadık. Kalem, tasiye masrafları 100 ihtiyaçları tamamladefter alıyoruz. Ama lira tutuyor. En ekodığımızda, bütçemigeçen sene çok zornomik olanlarından zi oldukça aşan bir lanmıştık. bakıyoruz. rakam çıkıyor.