22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

3 ŞUBAT 2011 PERŞEMBE Beni namertlere muhtaç Bir gün tokum kırk gün de aç Hayatımı eyledin felç Ah yoksulluk seni seni Meçhuli'yem benim fakir Fakirlere katık şükür Fakirim görüldüm hakir Ah yoksulluk seni seni Aşık Meçhuli Nasıl geçiniyoruz ? SAYFA 5 ntalya'da borçları yüzünden bunalıma giren esnaf, kendini iş yerine kilitledi. Kaleiçi Tuzcular Mahallesi'ndeki Dönerciler Çarşısı'nda lüle taşından hediyelik eşya satışı yapan Raci Gökçimen (66), dükkanının vitrin camına çeşitli yazılar astıktan sonra kendini iş yerine kilitledi. Gökçimen'in iş yerinin dışına astığı yazıları gören esnaf, polise haber verdi. Dükkanın önüne gelen polis ekipleri, iş yeri çevresinde güvenlik önlemi aldı. İş yerine çağrılan itfaiye ve 112 Acil Servis ekipleri ise bir süre bekledikten sonra olay yerinden ayrıldı. Gökçimen, ölüm orucunda olduğunu ve dışarı çıkmayacağını söyledi. Gökçimen'in daha önce tarihi Kaleiçi semtinde seyyar lüle taşı tezgahı olduğu, zabıta ekiplerinin ise bu tezgaha el koyduğu belirtildi. Tezgahına el konulmasının ardından Dönerciler Çarşısı'nda iş yeri açan Gökçimen'in satış yapamadığı ve borçları yüzünden bir süredir psikolojik sorunlar yaşadığı öğrenildi. A Bir parasızlık dramı daha oksulluk çeşitli psikososyal sorunlara yol açmasının yanı sıra zihinsel gelişmeyi de olumsuz etkiliyor. Kronik açlığın gelişmekte olan beyin dokusunu olumsuz etkilediği biliniyor. Bunun yanında yoksul çocukların merkezi sinir sistemine zararlı toksik maddelerle karşılaşma riski de daha fazla. Bazı araştırmacılar, çocukluk çağı boyunca gelişmeye devam eden beyin bölümünün yoksulluğa eşlik eden stres, kronik açlık, sigara tüketimi, demir eksikliği, kötü çevre koşulları gibi faktörler tarafından olumsuz etkilenebileceğini söylüyor. Bu arada Güney Afrika'da beslenme yetersizliği olan çocukların MR görüntülerinde, açlığa bağlı olarak beyin dokularının küçüldüğü ve 90 günlük beslenme sonrası belirgin iyileşme olduğu da ortaya çıkmış. Demir eksikliği de yoksul çocuklarda sık görülen bir sorun ve uzun süren demir eksikliğinin entellektüel gelişmeyi olumsuz etkilediği, bunun geri dönüşsüz olabileceği ve ağır demir eksikliğinin hafif derecede mental geriliğe neden olduğu biliniyor Y Yoksulluk ve çocuk Atila Sunar, Burdur Atila Sunar 12 yaşından bu yana yorgancılık yapıyor. Elyaf ve silikon Çalışan yoksullar Bu yoksulluk olmasaydı Ben köyümden göçer miydim? Umutlarım solmasaydı Ben köyümden göçer miydim? yorganların işini etkilediğini anlatan Sunar, “Bundan 20 yıl önce 4 kalfa ile 24 saat çalışırken şimdi tek başıma çalışıyorum. Çoğu zaman da siftah bile yapamadan kapatıyorum. Sigortadan emekliyim. Ayda 800 TL maaş alıyorum. 150 TL dükkan kirası veriyorum. Diğer ev masraflarım da ayda 300400 TL arasında. Teknoloji ayakta kalmamızı çok zorlaştırıyor. Yünün daha sağlıklı olduğunu anlatan birileri çıkarsa işimiz düzelir” dedi. Asgari ücretli, eline geçen parayla, bir ay boyunca geçinmenin olanaksız olduğunu söylüyor ve ekliyor, “Bizi bu hayata mahkum edenler, sabah, öğlen, akşam simite, çaya mahkum edenler utan Öğrenciler, ne sinemaya gidebiliyor, ne konsere... Korsan kitap bile pahalı geliyor gençlere. Ailerine olabildiğince az yük olmak istediklerini anlatıp, “Çalışmak istiyoruz ama iş bulamıyoruz” diyor AESOB BAŞKANI ABDULLAH SEVİMÇOK İ Beklenen kanunlar FOTOĞRAF: ALİ ORHAN Zeynep Keskin, Burdur Zeynep Keskin, 43 yaşında. 15 yıldır bakkal dükkanı çalıştırıyor. Bir kızı bir de oğlu olduğunu söyleyen Keskin, “Çocuklarımı bakkal dükkanına kurduğum beşikte büyüttüm. Şimdi oğlum üniversiteye hazırlanıyor, kızım da lise birinci sınıfta. Ayda bin TL’ye ye yakın giderimiz var. Okul masrafları, vergiler, elektrik, su. telefon hepsi dahil. Büyük marketler şehir içine açıldıkça kazancımızda düşüyor. Bize veresiye alış veriş eden, marketlere peşin alışveriş edenler gidiyor” dedi. Ahmet Kararslan, Fethiye 930 TL emekli maaşı alan Ahmet Karaarslan’ın kızının Anadolu Lisesi’ne gittiğini, ayrıca sınavlara hazırlandığı için de dershaneye gitmek zorunda olduğunu belirterek, “Ev kendime ait. Ama kızımın okul ve dershane masrafları, evin genel giderleriyle tüm maaş gidiyor. Yetmediği için de ek iş yapıyorum ve bağlama kursu veriyorum” diyor. Ramazan Ordu, Afyonkarahisar Ramazan Ordu taze meyve suları sıkan bir büfede asgari ücretle çalışıyor. 600 TL maaş alan Ordu, “Bir ailenin geçine bilmesi için 2 bin 500 TL alması gerekir. Ama bunu alan kaç kişi var bilmiyorum. Çevreme bakıyorum herkes iş arıyor. Ben de burada 600 lira maaş için çalışıyorum. Elbette bu para ailemi geçindirmeye yetmiyor. Ama idare et Doğan Dep, Afyonkarahisar Doğan Dep, aylık 1.3001.500 TL’lik gelirine rağmen ay sonunu zor getirdiğini söylüyor. AKÜ’de öğrenci olan Doğan Dep, ailesinden 400 TL aldığını, 500 TL’lik bursu olduğunu ve parttime işlerde çalıştığını söyleyerek, “Bir öğrenci için çok iyi bir gelire sahibim ama yine de yetmiyor. Çünkü kıyafet almak istiyorum, sinemaya gitmek istiyorum. Ben pek çok öğrenciye göre şanslıyım. Kültür, sanat etkinliklerine para ayırabiliyorum. Arkadaşlarımın çoğu ne yazık ki bunu yapamıyor” diyor. şçi, memur, emekli gibi sabit gelirli vatandaşların alım gücünün artması, esnaf ve sanatkârın işlerinin düzelmesi anlamına gelir. Çünkü esnaf ve sanatkârın müşterileri ağırlık olarak, bu saydığımız toplumun büyük bölümünü oluşturan kesimdir. İşçi, memur, emekli ve çiftçinin yaşam standardının artması, gelirlerinin yükselmesi, esnaf ve sanatkârın işlerinin açılması anlamına gelecektir. Esnaf ve sanatkârı olumsuz etkileyen nedenlerin başında AVM’ler geliyor. Bu sadece bize bağlı üyelerin değil, tüm işletmelerin sorunu haline geldi. Esnaf temsilcisi olarak bizler her fırsatta bu sorunu dile getirdik. Bir türlü çıkarılamayan büyük alış veriş merkezleri ile ilgili yasayı sabırsızlıkla bekliyoruz. Bu sorun Türkiye genelindeki esnaf ve sanatkarın sorunu. Ancak özellikle Antalya’daki esnaf ve sanatkârları diğer illerden ayrı tutmamız gerekiyor. Antalya çok özel bir şehir. Esnaf ve sanatkârın yapılanması turizme endeksli. Turizm bölgeleri ve şehir merkezindeki esnaf, turizm sezonu olarak tabir ettiğimiz NisanEylül dönemleri arasında iş yapabilme ümidiyle ticari hayatına yön veriyor. Bunda da umduğunu bulamayınca, işyerleri kapatmaları, iflaslar ortaya çıkıyor. Turizmle ticaretin bağlantılı olması, çarpık bir ticareti de ortaya çıkarıyor. Turistik tesislerin yapıldığı bir bölgede, hemen barakadan işletmeler görüyorsunuz. Turizm sezonunda açılan, 56 ay sonra kapanan işletmeler var. Bunlar kontrol altına alınamadığı için bu şehre yıllarca hizmet vermiş, gece gündüz demeden çalışan esnaf ve sanatkârımız ya işyerini kapatmak zorunda kalıyor ya da borçlarını ödeyemez duruma geliyor. Esnaf ve sanatkârın nasıl geçindiğine bakacak olursak, vergi yükü, SSK ve BağKur prim borçlarının yüksek olması, rantı yüksek bir şehirde yaşadığımız için işyeri kiralarının yüksek, müşteri talebinin de AVM’lere kayması üyelerimizin belini büküyor. Yine üyelerimizin gelişen teknolojiye ayak uyduramaması, kendilerini ve işyerlerini yenileyememeleri önemli bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Üyelerimiz borcunu erteleyerek, çektiği kredilerle ayakta kalmaya çalışıyor. Gerek kredi kefalet kooperatifleri, gerekse bankalara borcu bulunan esnaf ve sanatkarın büyük bölümü geçmiş yılların ve ailesinden kalan birikimleri tüketiyor. Kazancı ile işyerinin sadece çarkını döndürmeye ve masraflarını çıkarmaya çalışıyor. Esnaf ve sanatkar da artık, çalışanlar gibi kazanmadığı paraları harcıyor. Özellikle kredi kartı kullanımının yaygınlaşması, taksitli satışlar, kazanılmamış paranın harcanmasına neden oluyor. Kredi kartı veya kredi borcu olmayan esnaf ve sanatkar bulamazsınız. Ancak, her ne kadar esnaf ve sanatkârın durumu kötü olsa da, geçtiğimiz birkaç yıla göre 2010 yılının daha iyi olduğunu söylemek mümkün. 2011 yılının daha iyi geçeceğinin ümidi içerisindeyiz. Saldırganlık artıyor raştırmalara göre yoksul ailelerin çocuklarında "saldırganlık", "hiperaktivite" ve "huzursuzluk" sık görülen özellikler arasında. Çocuklar huzursuz ruh halleri ve yorgunlukları nedeniyle başka çocuklarla birlikte olmakta güçlük çekiyor. Yoksul çocuklar arasında depresyon ve intihar girişimi daha fazla. Yoksul çocukların algılama fonksiyonlarında ve öğrenme kapasitelerinde azalma görülmekte ve bu çocukların testlerde düşük skor yaptıkları, okul başarılarının da düşük olduğu gözlenmekte. Hem davranış sorunları hem de sık hastalanma nedeniyle okula gidemeyen yoksul çocuklar arasında sınıfta kalma ve okul idaresi tarafından cezalandırılma oranı yüksek. (millipediatri.org) A SÜLEYMAN YAPICI, SERGÜL CANIGÜR, HURİYE MAZİ, COŞKUN KARABULUT, YUNUS ÖZLER C MY B C MY B meye çalışıyorum. Sadece kira için 220 lira veriyorum. Bizi böyle bir hayata mahkum edenler utansın. Bir zamanlar simit çay muhabbeti yapanlar şimdi bizi simit çaya muhtaç ettiler. Ama her şeye rağmen yine halime şükrediyorum. Ya diğer arkadaşlarım gibi bu işi de bulamasaydım o zaman ne olurdu halimiz” diyor. Mehmet Çelik, Antalya Mehmet Çelik, Akdeniz Üniversitesi’nde öğrenci. Ailesinden aldığı 700 TL'nin karşılığını okuyarak vermek istiyor. Çelik, “Ailemin durumu iyi olmasına rağmen büyük bir sıkıntı çekiyorum Aylık 700 TL'ye yakın para geliyor. Öğrenci olduğumuz için kira yüksek veriyoruz. Kişi başı düşen kira miktarı 400 TL, kalan 300 TL ile ise ayı bitirmeyi çalışıyoruz. Kitap okumayı ve sinemaya gitmeyi çok seviyorum. Fakat öğrenci olduğumuz için kitabın sadece fiyatlarına bakabiliyoruz. Sinemaya ise ayda bir kez gidebilirsek seviniyoruz. Tabi bu para ile bir aile geçindirenler var ama öğrencilerin giderleri ailelerinkinden fazla oluyor. Örneğin bir aile 350 ile 500 TL arası kirada otururken, biz şu anda 900 TL kiraya oturuyoruz. Ev sahipleri direk kişi sayısına göre bizden kira istiyor. Onun için öğrencinin geçinmesi daha zor” diye konuştu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle