Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4 SAYFA 12 ŞUBAT 2011 CUMARTESİ GÜNCEL Eğitim Gönüllüsü G NİHAT TOKLU G GÜRSU KUNT G PELİN GEL AĞAN MUZAFFER GÜRBOĞA muzaffergurboga@hotmail.com üvenli olmayan Antalya Atatürk Stadı'nı terk etmek zorunda kalan Antalyaspor, maçlarını ulaşımı oldukça sıkıntılı Mardan Stadı'nda oynuyor. Taraftarlar ilk yarı bitmeden Mardan'a tepki göstermeye başladılar. Antalyaspor'un yeniden Atatürk Stadı'na dönmesi isteniyor ama bu mümkün değil. Bu noktada yeni stad tartışmaları tekrar başlıyor. İnşaat Mühendisleri Antalya Şubesi, sezon başında, "Stadımızı İstiyoruz" konulu panel düzenlemişti. Panelden somut bir sonuç çıkmadı. Daha sonra yapılan imza kampanyasında da ne yazık ki istenilen sayıya ulaşılamadı. Fakat ümitsiz olmaya gerek yok. Genel seçim nedeni ile yeni bir süreç ve umut başladı. Seçim ortamından fayda G Stadımızı ısrarla istiyoruz lanılarak stad talebi güçlü şekilde dile getirilirse sonuç almak mümkün olabilir. Tüm siyasi partilerden bu yönde söz alınırsa, seçimden sonra verdikleri sözü tutmaları için baskı kurulması daha kolay olur. Bu anlamda sevindirici gelişmeler var. Önceki kampanyaya öncülük eden İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Antalya Şubesi, yeni kampanyada da aynı görevi üstlenmeye hazırlanıyor. İMO Başkanı Cem Oğuz, önümüzdeki günlerde Antalya'dan Ankara'ya onlarca otobüsle gidilip siyasi partilerden bu konuda söz almanın yeni stadın yapımı için ilk adımı olacağı görüşüne katılıyor. Evet, böylesi bir kampanya genel seçim öncesinde Antalyaspor kamuoyunda ses getirecektir. Seçime ayrı bir heyecan katacaktır. 30 40 otobüsle Ankara yoluna düşecek Antalyalıların yeni stad talebini görmezden gelecek bir siyasi parti olmayacağını tahmin ediyoruz. Kampanya bu anlamda ses getirecektir. Elbette seçimden sonra verilen sözlerin sıkı takibinin yapılması şartıyla. Bu arada İMO Antalya Şubesi'nin 5 Kasım 2010 tarihinde düzenlediği, "Antalya Stadını İstiyor" panelinde konuşan AKP Antalya Milletvekili Sadık Badak, önceki Büyükşehir Başkanı Menderes Türel, "Hükümetin büyük stad projelerine kaynak vermediğini" ileri sürmüşlerdi. Bu tür spor tesislerinin illerin kendi olanakları ile yapıldığını iddia etmişlerdi. Trabzon'da ihale edilen 40 bin kişilik yeni stada bakıldığında durum hiç de AKP'lilerin iddia ettiği gibi görünmüyor. Trabzon'daki yeni tesis, deniz doldurularak yapılacak. Dolgu için ayrılan bütçe 70 milyon (trilyon) lira. Eh stadın yapımına da bu kadar harcama yapılacağı düşünüldüğünde ortaya çıkacak rakam 150 milyon (trilyon) lirayı bulacaktır. Demek ki hükümetin sağladığı kaynakla büyük stad projeleri yapılıyormuş. Trabzon'un dışında birçok kentte, hatta ilçede hükümetin sağladığı kaynakla stad yapıldığı da ortada. Antalya'ya yapılacak stadın bunun yarısına mal olacağı bilinirken hükümetin neden işi yokuşa sürdüğünü anlamak olası değil. Bu saatten sonra hiçbir gerekçe inandırıcı olamaz. Antalya ısrarlı stadını isteyip almalı. Süper ligde takımı bulunup da stadı olmayan kent olma ayıbından kurtulmalı. B FARKETMEZ DİYE DİYE HP'nin Antalya listesinden milletvekili aday adaylığını düşünen 200 civarındaki siyasetçinin ortak bir söylemi var. Aday adaylarından kime sorulsa, "Ön seçim olursa adayım" diyor. Bundan bir ay önce CHP Genel Merkezi’nin Antalya'da ön seçim yapacağı konusunda hayli güçlü bir kanı vardı. Aday adayları çalışmalarını bu yönde sürdürüyorlardı. Bugünlerde ise farklı bir hava seziliyor. Aday adayları arasında genel merkezin ön seçim yapacağına inananların sayısı azalıyor. Ön seçimin yerine merkez yoklaması ile listelerin yapılacağına inananların sayısı ise her geçen gün artıyor. Bu noktada ise devreye merkez yoklamasında kimin ağırlığı, etkinliği olacağı so C Ön seçim heyecanı azaldı rusu giriyor. Kulislerde bu ismin önceki genel başkan Deniz Baykal olacağı konuşuluyor. CHP Genel Merkezinin, Baykal'ın seçim bölgesi Antalya'da inisiyatifi tamamen ona bırakacağını söyleyenler var. "Listenin hepsini Baykal'ın inisiyatifine bırakmazlar. Kendisi ile birlikte bir yada iki kişiyi seçilebilecek yere koyma hakkı verebilirler" diyenlerde bulunuyor. Bunların dışında, "Baykal'a Antalya'nın birinci sırası kontenjan olarak verilir. Diğer isimler genel merkez tarafından belirlenir" görüşü de savunuluyor. Bunların hepsi şimdilik sadece kulis söylentisi. Hangi seçenek öne çıkar bilinmez ama ön seçim olasılığının her geçen gün zayıfladığı ortada. Bu bina neden yıkılamıyor ntalya Özel İdare İşhanı ile ilgili soru işaretleri devam ediyor. Bundan 6 yıl önce kolonları patlayan 14 katlı işhanı, yıllardır boş duruyor. 1970’li yılların ortasında yapılan işhanının durumu 6 yıldır tartışılıyor. “Güçlendirilsin mi, yoksa yıkılıp yeniden mi yapılsın?” sorularına yanıt arayan İl Genel Meclisi, geçen yıl son kararını verdi. Yapının yıkılması kararlaştırıldı. Bunun için bütçeye ödenek konuldu. Fakat yapının yıkımına bir türlü başlanamadı. Antalya’ya yeni atanan Vali Ahmet Altıparmak’ın işhanının güçlendirilmesi yönünde görüş beyan ettiği söyleniyor. A Uzmanlar, bir yapının güçlendirilme maliyetinin yenisinin yapılmasının yüzde 40’ını geçmesi halinde verimli olmadığını ifade ediyorlar. Özel İdare İşhanı’nda ise güçlendirme maliyeti, neredeyse yenisinin yapımı kadar bütçe gerektiriyor. Bilim ve mantık yapının yıkılıp yeniden yapılması gerektiğini işaret ediyor. Hal böyle iken binanın yıkılamaması kafalarda soru işaretleri oluşturuyor. Devreye değişik söylentiler giriyor. Bunlardan biri özel bir hastane grubunun bina ile ilgilendiği yönünde. Bu söylentide doğruluk payı olup olmadığını önümüzdeki süreçte göreceğiz. Gelişmeleri beklemek lazım. en en büyük zenginliğin sahip olduğumuz ve kullandığımız sözcükler olduğunu düşünürüm. Kullandığımız sözcükler kadarız,yaşantılarımız o kadar derin. Hiç bir şeyim olmasa da sözcük zenginliğim olsun bana yeter de artar bile. Sözcükler yaşam üretir. Sese dönüştürebildiğim sözcükler bana yaşamın önüme getirdiği sorunları çözme gücü verir. En çok kullandığımız sözcükler yaşam biçimimiz,yaşam kalitemiz hakkında önemli ipuçları verir.Sözcükler bir örtüdür.Kaldırın örtüyü bakalım altından ne çıkacak?Örneğin,olur olmaz her şeye”fark etmez” diyen birinin razı olmuşluğunun, öğrenilmiş çaresizlik ile ilgili olabileceğini düşünüyorum.Hiç sorgulamadan ezbere olarak kolaylıkla söylediğimiz her” fark etmez” yanıtı bize neler kaybettiriyor hiç düşündünüz mü?Hangi olanakların önünü kapatmış oluyoruz?Belki de gerçekten ne istediğimizi,ne aradığımızı bilmiyor da olabiliriz.İnsanın farkındalığı arttıkça bu tür kendi gücünü yok sayan sözcükleri daha dikkatli kullanabilir “.Farketmez” diye diye toplum olarak bakın nerelere geldik?Sen istersen,talep edersen ,önüne sunulan her şeyi kabul etmezsen çok şeyin fark ettiğini görebilirsin.Bazıları başarısız olacakları korkusuyla farklı denemelere kendini açmaz.”Zaten fark etmeyecekti” tümcesine kendini teslim eder.Kendini daha güvende hissetmek için aza razı olur.Haklarını inkar eder.Ama bu onun kaygılarının ortadan kalkmasına yetmez.Çünkü kendisine karşı suçluluk duymaya başlar. Hayatının akışına müdahale etmeme,olup bitene sadece bakma kişinin kendisine uyguladığı bir sansürdür.Oysa hayatta uğruna yaşanılacak,savaşılacak o kadar çok şey var ki.Burada sorun ,kişinin kendi sınırlarını görememe,haklarını bilememesidir.Kendini kurban sayan daima suçludur.Başına gelen çoğu şeye kendisi izin verdiği için.Aslında” fark etmez” dediğinde muhtemelen, gerçekten içinden gelenleri değil,başkalarının duymak istediklerini önemsiyordur.Amacı başkalarını memnun etme,onların gözüne girmedir.Bunun adı kendisi olmaktan korkmadır,kendinden vazgeçmedir.Yabancılaşma denilen şey tam da budur. Susan,bakan,içine çekildiği durumdan kurtulacak hamle yapmaktan çekinen kişinin yaşadığı yabancılaşmadır.Toplumumuzda çok yaygın olan yabancılaşmanın önüne geçmek için eğitimin her kademesinde öğrencilere kendisini ifade etmesinin yolları öğretilmelidir.Sınırlar ve hakların ne kadarının kendisinin olduğunun farkına varması sağlanmalıdır. İnsanın en büyük devrimi kendisini yenilgiye uğratan,çaresiz bırakan düşünce şemalarının,davranış kalıplarının kısaca ezberlerinin farkına varıp bunları değiştirmesidir.Zaten “fark etmez” sözcüğü değişimi yok sayan bir içeriğe sahiptir Yiyelim İçelim Eğlenelim (0 242) 248 00 57 İLAN SERVİSİ NOBEL 2 TÜRKÜ BAR GÜLER DUMAN C MY B Tel: Rez. Tel: 228 37 43 0.533.524.79.24 C MY B