02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

12 ŞUBAT 2011 CUMARTESİ HABER SAYFA 3 Kent Konseyi Genel Sekreteri Sema Nur Kurt, dolum tesisleriyle ilgili yıllar önce yaptıkları uyarıların dikkate alınmadığını belirterek, “Daha büyük bir olayın hesabını kimse veremez. Tesisleri kaldırılmalıdır” dedi Tesisler kaldırılsın etrol dolum tesisinde meydana gelen patlamanın ardından, limandaki tesislerle ilgili depolama lisansı sıkıntısı olduğu da ortaya çıktı. Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’nun (EPDK) 2009 yılında bir yurttaşın dilekçesine verdiği yanıt, dolum tesislerinin bulundukları yerler dışında, depolama lisanslarıyla ilgili sorunların da yaşandığını ortaya seriyor. Yaşadıkça ÖZLEM SOYLU [email protected] P Firmaların depolama lisansları da sıkıntılı nen noktadaki suskunluklarını da anlamak mümkün değil. Bugün sayıları 6'ya ulaşan dolum tesisleri buradan kaldırılarak daha güvenli bir bölgeye nakledilmelidir” diye konuştu. H Hazırlanan rapor Kurt, çalışma gruplarının 3 Ekim 2002’de hazırladıkları ve o zaman sayıları henüz daha 3 olan dolum tesisleriyle ilgili hazırlanan raporda yer verilen uyarı ve önerileri şöyle hatırlattı: Herhangi bir afet anında şehri havaya uçuracak bu tehlikeye kesinlikle göz yumulmamalı ve dolum tesisleri bu bölgeden kaldırılmalıdır. ÇEKİSAN tesisleri 1993’te 37 bin ton kapasiteli olarak faaliyete başladı. Antalya Havaalanı'nın gereksinimi olan jet yakıtı bu tesislerden karşılanmakta. MOİL tesisleri 1998’de 33 bin ton depolama kapasiteli faaliyete başladı. P.O. 1985’de 35 bin ton depolama kapasitesiyle faaliyete başlamış ve bulunduğu alan tamamen konut içinde kalmıştır. 1980 yılında yapılan imar planına göre, söz konusu yerler akaryakıt depolama alanları olarak ayrılmış ve depolar yapılıp faaliyete geçmiştir. Antalya’nın bir turizm merkezi olduğu göz önüne alınarak, hiçbir dolum tesisinin yapılmasına ve işletilmesine baştan izin verilmemesi en kesin çözümdür. Gayri Sıhhi Müessese ruhsatı Petrol dolum tesislerinin, konutlara yakınlığının anımsatıldığı dilekçede, depolama lisansıyla ilgili soruya şu yanıt veriliyor: “İlgili mevzuat gereği, kurumumuza lisans başvurusunda bulunan gerçek ve ya tüzel kişilerin, depolama lisansını alabilmeleri için Gayri Sıhhi Müessese Ruhsatı’na sahip olmaları gerekmektedir. Bu ruhsata sahip olmayanlara ruhsat verilmemektedir. Kurumumuzla ilgili mevzuat kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmeyen gerek veya tüzel kişiler hakkında gerekli soruşturma ve denetimler yapılmakta olup, yapılan denetimler ve soruşturmalar sonucunda ilgili mevzuata aykırı işlem tesis ettiği tespit edilenler hakkında mevzuat kapsamında gerekli yaptırımlar uygulanmaktadır.” FARUK KESKİN K ent Konseyi Genel Sekreteri Sema Nur Kurt, 2002 ve 2006 yılları arasında İmar ve Planlama, Çevre, Afet ve Kriz Çalışma Gruplarının sık sık kent gündemine taşıdıkları Konyaaltı'ndaki akaryakıt dolum tesisleriyle ilgili uyarıların dikkate alınmadığını hatırlatarak, yaşanacak çok daha büyük bir patlamanın yaratacağı sonuçları düşünmek bile istemediklerini söyledi. Konsey çalışma gruplarının araştırma ve incelemeleri sonucunda hazırlanan raporlarda yer alan önerilerin ısrarla görmezden gelindiğini ifade eden Kurt, “Şimdi bu kötü uygulamanın sonucunu gördüler. Böylesine önemli bir sorunun farkına varabilmek için ille de iki kişinin hayatını kaybetmesi mi gerekiyordu?” dedi. Bu bir uyarı Geçtiğimiz günlerde meydana gelen patlamanın bir uyarı olarak algılanması ve bundan ders çıkarılması gerektiğine de dikkat çeken Kurt, “Yoksa yaşanacak çok daha büyük bir olayın hesabını hiç kimse veremez. Yıllar önce yaptığımız uyarı ve önerilerimize kulaklarını tıkayarak, konutların hemen dibinde akaryakıt silolarının konuşlandırılmasına izin veren planlamaları yapan kent yöneticilerinin bugün geli Burdur’da şap kontrolden çıktı SERGÜL CANIGÜR/BURDUR Hazreti İsa heykelini satmak istediler Sobayı yakmak isterken yandı lanya'da sobadan sıçrayan kıvılcım yüzünden çıkan yangında 10 yaşındaki kız çocuğu yaralandı. Çıplaklı beldesinde Niyazi Özdemir'e ait iki katlı müstakil evde, 10 yaşındaki Özlem Özdemir odun sobasını yakmak isterken, sobadan sıçrayan kıvılcımlar nedeniyle yangın çıktı. Alevler nedeniyle oluşan duman kısa sürede tüm evi sardı. Yurttaşntalya'da jandarma ekipleri tarafından düzenlenen operasyonda Helenistik döneme ait gümüş Hazreti İsa heykelini satmak isteyen 4 kişiyi gözaltına aldı. Ekipler, Kaş ilçesi, Gömbe beldesinde tarihi eser satmak isteyen S.Ç. (79), H.Ç.(39), S.Ç (59), E.Ö'yle (50) temasa geçti. Zanlılar, alıcı gibi davranan jandarma ekipleriy B urdur’da geçtiğimiz aylarda ortaya çıkan şap hastalığı hızla yayılıyor. Önlem amacıyla daha önce hayvan pazarları kapatılırken, şimdi buna ek olarak kesimlerin bile yasaklanması kararı alındı. Burdur da 1 ay önce 30 noktada görülen hastalık bütün köylere yayıldı. Son bir ayda artış gösteren şap hastalığı hayvan yetiştiricilerini zor durumda bıraktı. Şap hastalığının ciddi boyutlara ulaştığını belirten Tarım İl Müdürü Kadir Güven, yeni aşılama çalışmasının yapılacağını söyledi. Güven “Önceden sadece şap hastalığına önlem için hayvan pazarlarının kapandı ancak kesim serbesti, yeni önlemlerle birlikte artık kesimde durdurularak” dedi. Çevre illerde de bu şap hastalığın hızla yayıldığını belirten Güven, üreticilerinde alınan önlemlere uymalarını istedi. Burdur Damızlık Sığır Yetiştiriciler Birliği Başkanı Kamil Özcan ise konu ile ilgili olarak bakanlığın acil çözüm üretmesini istedi. Özcan, “Üreticilerimizin hepsi zarar görüyor. Bakanlık bir çözüm bulmalı. ‘Tedavi de şu ilaç kullanılmalı’ demeli ki tedaviyi hızlandıralım. Bununda tazminatlılar listesine girmesi çok önemli. Şap hastalığında da brusello, kuduz, tüberküloz gibi yakalandığı yerde kestirilip tazminatı yurttaşa verilmeli” dedi. A le Helenistik dönemden kalma 25 santimetre uzunluğunda gümüş Hazreti İsa heykelini 100 bin liraya satmak üzere anlaştı. Anlaşmanın ardından gümüş Hazreti İsa heykelini jandarma ekiplerine veren zanlılar, gözaltına alındı. Uzmanların incelediği Hazreti İsa heykelinin Helenistik dönemden kaldığı ve çok nadir bulunan bir eser olduğu belirtildi. epimiz ne kadar çok seviyoruz yaşanılan her şeyi drama çevirmeyi, ağlamayı, ağlatmayı. Bu dram oyunun içine birisi gerçekçi bir söz söylediğinde de birden bire evin kötü çocuğu damgasını yiyiveriyor. Bir genç kız öldü, herkes ağladı. Günlerce televizyon ve basının gündeminde yer aldı. Neden öldü? Nasıl öldü? Hakkında çıkan haberlerin özeti; güler yüzlü, hayat dolu genç bir kadın olduğu… Bir sürü kadın yazar ahladı, vahladı, ağladı. Sonra biri çıktı, Hıncal Uluç ve dedi ki; “Su testisi su yolunda kırılır.” Herkes ayağa kalktı. Adamın ne hainliği kaldı, ne sevgisizliği ne de bu konuyu kullanarak prim yapma isteği... Benim şaşırdığım ise, kendileri yazı yazan insanların o yazının gerçek anlamını anlayamayışı –ya da anlamak istememesioldu. Ne “Oh! iyi oldu” tavrı vardı, ne de “Ölümüne pek bir sevindim” tavrı. Yazı kısa ve öz şekilde içimizdeki yozlaşmayı anlatıyordu. Eskiden beri bildiğimiz bir laf değil midir, su testisi su yolunda kırılır? Silahının gücüne inanan insanlar da bir gün bir yerlerde birileri tarafından öldürülse aynı şey denilmez mi? O zaman neden kimse ayaklanmıyor? O, insan değil mi? Bir can taşımıyor mu? Duyuyorum şu anda söylenenleri… Ne alakası var… Birinin elinde silah, diğerinin yüzünde gülümseme… Gülümseyerek hayata bakanlar daha mı haklı oluyor hayata karşı? Hıncal Uluç dedi ki; “Eskiden aşk yaşanırdı, şimdi aşk yapılıyor”. Çok da haklı… Bir baksanıza çevrenize, ilişkilerin yozlaşmasına. Kanallardaki evlendirme programlarına, facebookta yaşanılan yoğunluğa, barlardaki kızların hal ve hareketlerine… Geri kafalı mıyım? Belki… Gülümseyerek bir gecelik aşk yapılınca mubah oluyor da, hayat kadınlarının tek gecelik aşk yapmaları kötü mü oluyor? Kocasını aldatan kadın (ki aldatmanın yatağa girmek olduğunu düşünmeyenlerdenim) hayata gülümseyerek bakıyorsa iyi ahlaklı, diğeri fahişe mi oluyor? Eğer sabaha karşı bir adamın evinde ölen kadın manşet değil de, üçüncü sayfa haberinde yer alan biri olsaydı aynı şekilde savunulur muydu medyanın tanımış simaları tarafından? Daha bir sürü sorum var…. Acaba Hıncal Uluç’a ateş püskürenler aslında aramızdan ayrılanı değil de, kendilerini mi savunuyorlar. Kendi yaşam tarzlarını kendilerine bile zor kabul ettirdiklerinden, ilişkilerdeki sağduyunun yerini “modernlik” anlayışına sıkıştıranlar kendi içlerinde çeliştikleri sözleri, Hıncal Uluç’tan duyunca mı bu kadar bağırıyorlar? Üzülüyorlar, ağlıyorlar… Kimseyi ayıplamak değil niyetim… Sadece giderek yozlaşan ahlak anlayışımızı gözden geçirmek. Kaybolan şeyleri yerine koymak zor. Sonra neden mutsuz olduğumuza ağlayıp duruyoruz. Hıncal Uluç da bunu söylemek istemişti sanırım. Yoksa eminim ki, ilişkilerde duyguyu savunan bir insan bir kişinin ölümü arkasından “Oh oldu!!! Ya ne olacaktı?” demiyordur. Gerçek ve temiz bir sevgiyle kalın. OH OLDU!!!! A ların ihbarı üzerine olay yerine itfaiye, jandarma ve sağlık ekipleri geldi. Bu sırada paniğe kapılarak düşen Ümmü Çetin (62) ile elinde yanık oluşan Özlem Özdemir ambulansla Alanya Devlet Hastanesi'ne götürüldü. İtfaiye ekiplerinin müdahalesiyle yangın kısa sürede söndürüldü. Yangın nedeniyle evde büyük ölçüde maddi hasar oluştu. Cemaatin başına tavan süsü düştü I SPARTA (Cumhuriyet)Isparta'da Hızırbey Mahallesi'nde Murat Dede Camisi'nde cemaat cuma namazı kıldığı sırada tavandaki fayans süslemeler düşmeye başladı. Fayansların isabet ettiği Ahmet Ermiş, başından yaralandı. Ermiş, Isparta Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Fayansların isabet ettiği birkaç kişinin de hafif yaralandığı bildirildi. Olay sırasında camide bulunan İsmet Güngör, namaz kılarken, fayansların düştüğünü söyledi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle