02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

4 SAYFA 30 OCAK 2011 PAZAR Yoksulun sırtından doyan doyana Bunu gören yürek nasıl dayana Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana Bilmem söylesem mi söylemesem mi Aşık Mahzuni Şerif Nasıl geçiniyoruz Abdullah Şengül, 60 yaşında ve emekli (Afyonkarahisar) Emekli maaşı yetmeyen Abdullah Şengül, 60 yaşında olmasına rağmen çalışmaya devam ediyor. Afyon’un dondurucu soğuklarında her sabah 07:00’den akşam 18:00’e kadar aylık, 500 TL karşılığında otopark görevlisi olarak çalışıyor. Şengül, “Yıllarca çalıştım, emekli oldum. Tam hayatımı yaşayacağım, dinlenip torunlarıma bakacağım diye umuyordum. Ama nerde. Hayat şartları insanı 60 yaşında otopark görevlisi olarak çalışmak zorunda bırakıyor. Soğukta bacaklarım titreye titreye aylık 500 lira için çalışıyorum” dedi. 2 kız bir de oğlu olduğunu anlatan Şengül, “Oğlum 25 yaşında. Ama iş yok çalışmıyor. Ona da ben bakmak zorundayım. Benim aylık kazancım 800 TL emekli parası, 500’de ek işimden 1.300 lira. Çocuğun harçlığı 500, sigara 150, mutfak 250, pazar 70, yakıt 150, giyim 50, elektrik, telefon, su 130 yani kısacası aybaşını zor getiriyoruz. Yetmiyor” dedi. Gazetemiz muhabirleri, Antalya’da, Afyonkarahisar’da, Burdur’da, Isparta’da ve Fethiye’de yurttaşlarla tek tek görüştü ve ‘Nasıl Geçiniyorsunuz’ sorusunu yöneltti. Emeklisi, öğrencisi, işçisi, memuru tek bir ağızdan “İşte hesap ortada, geçinemiyoruz” dedi Ayda ne kadar para kazandıklarını, kiraya, ulaşıma, gıdaya ne kadar ayırdıklarını anlatan yurttaşlar, mucizeyi başarmaya çalıştıklarını belirterek, “Bizim hesaplarımız tutmuyor. Başbakan gelsin, bakanlar gelsin de asgari ücretle nasıl geçinilir bize bir anlatsın” diye konuştu ? B GÜNCEL Doç. Dr. ŞÜKRÜ ERDEM Akdeniz Üniv. ktisat Bölümü Unutulan Gerçekler Çalışan yoksullar Nihat Şeki, 43 yaşında, market işletiyor (Fethiye) Evli olan Nihat Seki’nin eşi hamile ve 2 ay sonra bebek bekliyorlar. Sezonluk çalışıyor. Markete yılda 32 bin TL kira ödüyor. Ev kirası olarak da 5 bin TL ödüyor. Yıl içinde geçimlerinin yanı sıra elektrik, su, ulaşım gibi zorunlu harcamaları da var. Giderleri ödedikten sonra sezon sonunda 5 bin TL ceplerine kalıyor. Seki, bu parayla da yeni sezon açılana kadar yeme içme ve diğer zorunlu harcamalarını karşıladıklarını söylüyor. Altan Kurtoğlu, bakırcı (Burdur) 45 yıldır Bakırcılar Çarşısı’nda baba mesleği olan bakırcılık işi ile uğraşıyor Altan Kurtoğlu. Babasının 1946 yılında başlattığı mesleğini sürdürmeye çalışıyor. Kurtoğlu SSK emeklisi. Emekli parasıyla geçinemediği için bu işi devam ettiriyor. Bakırcılık mesleğinin artık öldüğünü anlatan Kurtoğlu, “Bakırcılık Burdur’un en eski geçim kaynağı. Yanıma çırak arıyorum ama bugüne kadar hiç kimse müracaat bile etmedi. Mahalli idarelerde bu tarihi mesleğe destek vermiyor. Halk eğitim bünyesinde açılan çıraklık okulunda bakırcılık üzerine kurs açılmıyor. Yani bu meslek ölüyor. Geçim sıkıntısı çektiğim için bu işi yapıyorum diye devlet emekli maaşımın yüzde 13’ünü kesiyor. Bu kesilen para da BağKur’dan emekli olanları destekleme fonuna yatıyormuş. Yani BağKur’lu arkadaşlarımız bizden alınan bu paralarla ayakta tutulmaya çalışılıyor” dedi. Kurtoğlu, bazı tencerelerin kanserojen özellik taşıdığı gerekçesiyle bakıra yeniden dönüş olmaya başladığını anlatan Kurtoğlu, bunun da işlerini bir parça artırdığını anlattı. 870 liran yoksa açsın ürkiye şçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk ş) Ocak ayında dört kişilik bir ailenin açlık sınırının 870.37 TL'ye ve yoksulluk sınırının ise 2 bin 835.08 TL'ye yükseldiğini açıkladı. Türk ş'in raporuna göre, devletin resmi verilerine göre her beş kişiden birinin yoksul olduğu, asgari ücret artışının günde 1 simit tutarında olduğu dönemde halkın ilgisinin ve tartışma konusunun, ağırlıklı olarak bir televizyon dizisinden hareketle, geçmişteki yaşantı biçiminin olduğu savunuldu. Türkiye'deki bireylerin yüzde 18.08'ini oluşturan 12 milyon 751 bin kişinin devletin resmi istatistik kurumunun hesaplamasına göre yoksulluk sınırının altında yaşadığı ifade edilen raporda, hesaplamaya Seydi Kaya, işsiz (Afyonkarahisar) Düzenli çalıştığı bir işi olmayan Seydi Kaya, zaman zaman simit tezgahında günlük 15 lira karşılığında çalışıyor. Kaya, “Aslında işsizim. Bu simit arabası da başkasının. Onun başka işleri olduğu zaman günlük 15 lira karşılığında beni çağırıyor. 3 çocuğum var biri liseye, biri ilköğretime gidiyor biri de 3 yaşında. Onlara bakabilmek için çırpınıyorum ama elimden bir şey gelmiyor. İş yok iş bulamıyorum. Sigortam da olmayınca her gün dua ediyorum kimse hastalanmasın diye. Aylık 400500 lirayı zor kazanıyorum. Başbakan göndersin Ekonomi bakanını bu şartlarda bir aile nasıl geçinir, nasıl hayatta kalır bana bir anlatsınlar” diye konuştu. Aylık 150 lira yakıt giderinin olduğunu, 60 lira market, 40 lira pazara harcadığını, elektrik ve su için 75, telefon için 30, çocukların harçlıkları ve masrafları için de 150 lira ayırdığını anlatan Kaya, “Bazen evden hiç işim olmadığı halde erkenden çıkıyorum. Çocuklarıma okul harçlığı verecek param olmadığından onlarla karşılaşmamak için” dedi. T esas alınan yoksulluk sınırının bir kişi için, geçerli olan asgari ücretin üçte ikisi oranında olduğu vurgulandı. Günlük harcama 95 TL Dört kişilik bir ailenin insan onuruna yaraşır bir geçim düzeyini sağlayabilmek için yapması gereken günlük harcamanın ise bugün yaklaşık 95 TL olduğu, bu rakamın geçerli asgari ücretin neredeyse 4.5 katına çıktığı belirtildi. Raporda, "Asgari ücrete yapılan zammın üçte biri yılın ilk ayındaki fiyat artışları sonucu çalışanların cebinden alınmıştır" denildi. Ailenin sadece mutfak harcaması için yapması gereken harcama tutarının geçen yıla göre 58.54 TL artış gösterdiği belirtilen araştırmada, toplam harcama tutarının ise son bir yılda 190.7 TL arttığı ifade edildi. u konuda röportajlar yaptığınız için sizleri kutluyorum. Böylece hem güzel bir gazetecilik çalışması hem de dünya genelinde biz akademisyenlerin dahi unutmuş olduğu iktisadın gerçek yüzünü görmüş oluyoruz. Bütün dünyada mevcut ekonomik yapı hepimizi öylesine koşullandırdı ki, gelir dağılımı ve yoksulluk sorununu göz ardı etmeye alıştık veya sistemi sorgulamak yerine, teknik çözümler geliştirmeye ağırlık verdik. Böylece sorunun çözümüne değil, sadece küçük yoksulluk destekleriyle “sürdürülebilir yoksulluk” politikalarının kabul edilmesine katkıda bulunduk. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) birkaç hafta önce 2009 yılında dört kişilik ailenin aylık açlık sınırını 287 TL, aylık yoksulluk sınırını 825 TL kabul ederek, açlık sınırında olan kişi sayısını 351 bin, gıda ve gıda dışı yoksul sayısını ise 12 milyon 751 bin kişi olarak ilan etti. Basında bu rakamlar çok fazla dikkat çekmedi. Bu rakamlar kalori hesapları gibi hesaplarla gerekçelendirilse de gerçekçi olmadığı açıktır. TÜRKİŞ hesaplamasına göre ise 2009 yılı için açlık sınırı 749 TL, yoksulluk sınırı ise 2441 TL’dir. Özellikle kentlerde yaşayan büyük nüfus için bu rakamların esas alınması daha doğrudur, ancak bu rakamları da vicdanlarımız kabul etmeyeceği için konuyu görmezden gelmek en iyisidir. Bugüne kadar yoksullukla mücadele için Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı kanalıyla belirli bir çaba harcanmıştır. Ancak, 2 milyon aileye kömür yardımı dışında Vakfın gıda, eğitim, yemek, barınma yardımları yılda 1,52 milyar TL arasındadır. Bu yardımların 2 milyon haneye gittiğini kabul etsek, hane başına yılda bin TL gibi bir destek söz konusudur ki, hiçbir soruna çözüm olacak türde değildir. Sorun, en alt gelir grubunda olan % 60’lık nüfusun gelirin % 32’sini, en üst gruptaki % 20’nin gelirin % 45’ini almasından kaynaklanmaktadır. Akdeniz’de en alt gruptaki ailenin kullanılabilir yıllık geliri 5 bin, İstanbul’da en üst gruptaki ortalama kullanılabilir gelir 57 bin TL’dir. Yüzde 10 ve 5’lik dilimlerde durum daha kötüdür. Dolayısıyla yoksulluk sorunu işsizlik dışında doğrudan bölüşüm konusu ile ilgilidir. Bölüşüm adaleti piyasaya bırakılacak ekonomik bir konu değildir, sosyal ve insani bir konudur. Vergi sistemimizde yoksul ailenin en temel harcamaları vergilenirken, şirketlerin lüks otomobil alımları vergi avantajı sağlamaktadır. Ekonomik büyüme eşitsizliği azaltmamakta, hatta derinleştirmekte, sosyal transferler artsa dahi gelir ve serveti dikkate almadığı için bir çare olmamaktadır. Türkiye’nin beşeri kalkınma endeksinde 69. sıradan kabul edilebilir sıralara gelmesi için bu konuda önce dilin, sonra düşüncenin, sonra politikaların değişmesi zorunludur. Devletin iç borç faiz yükünü, servet eşitsizliğini azaltacak politikalar artık gündeme gelmelidir. Bu röportajlar bu bakımdan unuttuğumuz gerçekleri hatırlatarak, madalyonun gerçek yüzünü göstererek önemli katkı sağlayacaktır. Antalya'da 10 bin işsiz için kurs açılacak A ra derdinin olmadığını belirten İnsar, annesinin emekli maaşının da kendilerine ek gelir olduğunu belirterek, “750 TL annem emekli maaşı alıyor. Bu sabit gelirimiz. Dükkandan ne geleceği belli olmuyor. Şu anda dükkanın kirasını bile çıkartamıyorum. Dükkan kirası 500 TL, vergisi, elektriği yaklaşık 100 TL, ev elektrik ve su faturası 150 TL'yi buluyor. Şu anki kredi kartlarımın borcu yaklaşık 7 bin 500 TL'yi buldu” dedi. Ebru İnsar, 25 yaşında (Antalya) Çanta satışı yapan Ebru İnsar, dükkan kirasını çıkaramadığını söylüyor. İşyerini kapatma tehlikesi bile bulunduğunu anlatan İnsar, annesi ve kardeşi ile birlikte yaşadığını, zor dönemi kredi kartları ile atlatmaya çalıştığını belirtti. Aylık dükkan kirasının sadece 500 TL olduğunu ve bunu ödemekte zorluk çektiğini belirten İnsar, son 6 aydır geçimini kredi kartına bağladığını söyledi. Evlerinin kendilerine ait olması nedeniyle kiFiliz Kocatepe, 47 yaşında, Milli Piyango satıcısı (Fethiye) Evli ve 1 kız çocuğu olan Filiz Kocatepe’nin çocuklarından biri ilköğretim 2. sınıfa gidiyor ve aynı zamanda kursa devam ediyor. Milli Piyango satarak ayda 800900 TL kazanıyor. Çocuklarının okul ve kurs parası olarak ayda 250 TL, okuldaki harcaması için de 100 TL olmak üzere ayda toplam 350 TL’yi çocuklarının öğretimine ayırıyorlar. Ayda 150 TL de elektrik, su için ödüyorlar. Kalan 400 TL ile geçinmeye çalıştığını anlatan Kocatepe, “Durumumuz giderek daha kötüye gidiyor. Eşim de kazı kazan satarak ek gelir elde etmeye çalışıyor. Yoksa kışın yakacak alacak durumumuz bile yok” diyor. ntalya Valisi Ahmet Altıparmak, Antalya'da 10 bine yakın işsiz kişiye kurs açılmasının planlandığını söyledi. İl İstihdam ve Meslek Eğitimi Toplantısında konuşan Altıparmak, istihdam kurulunda kamunun tüm kurumlarının, üniversite, belediyeler, özel istihdam bürolarının koordineli çalışarak işsizliği azaltma yolunda vasıf artırmak için hangi dallarda kurslar verileceğinin görüşüldüğünü açıkladı. Antalya'da 2009’da İŞKUR'a kayıtlı 36 bin işsiz bulunduğunu, bu rakamın şimdi 27 bine düştüğünü söyleyen Altıparmak, "Verilen eğitimlerle vasıf kazanan işsizler kendi çabaları veya kurumun girişimleriyle işe yerleştiriliyor. 2009'daki kriz 2010'da atlatıldı. Açılan işyerleriyle istihdam da arttı'' dedi. Kredi desteği Toplantıda İŞKUR verileri hakkında sunum yapan Türkiye İş Kurumu İl Müdürü Fazlı Tamer Özükan ise, İş Kurumuna kayıtlı 27 bin 818 işsiz olduğuna ve 2009 yılında bu rakamın 35 bin 576 olduğuna dikkat çekti. 2009 yılında 4 bin 733, 2010 yılında 7 bin 968 kişinin işe yerleştirildiğini kaydeden Özükan, 2010 yılı aralık ayında 150 kişilik girişimcilik eğitiminin başladığını, eğitimini bitirenlerin iş planlarını hazırlayıp KOSGEB'den kredi desteği alabileceğini bildirdi. SÜLEYMAN YAPICI, SERGÜL CANIGÜR, HUR YE MAZ , COŞKUN KARABULUT C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle