Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4 6 EYLÜL 2019 CUMA ege@cumhuriyet.com.tr EGE’DE HABER Serap Yurdaer ‘Gelin Kuşlar Tarih olmasın’ diyerek doğa turizmine öncülük etti Alaçatı Azmağı’nda sulak alan kuşlarının peşinde Mehmet İNMEZ Seramik sanatçısı ve hobi fotoğrafçısı Serap Yurdaer Erboy, Alaçatı Azmağı’nda bir sabah yürüyüş yaparken, Flamingoları gördü. Fotoğraf makinesini aldı ve onları fotoğrafladı. Bölgenin digˆer kus¸ türlerinin önemli yas¸am alanı, onlarca canlının sıgˆınagˆı, üreme ve beslenme bölgesi olduğunu ortaya çıkardı ve kayıt altına alınmasını sağladı. Belediye ve doğa severleri ayaklandırdı. “Gelin kuşlar tarih olmasın” diyerek bölgenin doğa turizmine öncülük yapmasını istedi. “Alaçatı Kuşları” kitabının yaratıcısı Serap Yurdaer Erboy Alaçatı Azmağı’nı, kuş türlerini ve yaşantısını Cumhuriyet EGE’ye anlattı. n Sizi tanıyabilir miyiz? Eğitimimi Almanya’da tamamladıktan sonra, 1982 yılında İzmir’e döndüm ve turizm sektöründe uzun yıllar devam eden meslek hayatıma başladım. Doğaya olan tutkum ve “yavaş yaşam” tercihim 2000’li yılların başında Alaçatı’ya eşimle birlikte yerleşmeme neden oldu. Hobi olarak başlayıp ikinci mesleğe dönüşen seramik sanatımı Alaçatı’da yaşam ve samimiyet dolu olan bu sokakta, evimizin yanında kurduğum atölyemde 2004 yılında hayata geçirdim. Profesyonel seyahat danışmanı olarak turizimde hizmet verdiğim yıllarda, mesleki birikimlerimi ulusal ve uluslararası popülaritesi artan Alaçatı’yı ziyaret eden konuklara ve Alaçatı’da yaşayanlara yol gösterici nitelik taşıyan, Alaçatı Gezi Rehberi’ni Türkçe ve İngilizce olarak yayımladım. Zaman içinde şekil değiştirmiş olsa da, halen aynı sokakta eşimle ve sokaktan kurtardığımız sayısız kediler ve 2 köpeğimizle yaşamaya devam ediyorum. n Alaçatı Azmağı ve sulak kuşları nasıl keşfettiniz?, Birds of Alaçatı projesi nasıl başladı ? Doğa yürüyüşleri büyük tutkumdur. Sabahın erken saatlerindeki bir yürüyüş sırasında Alaçatı’ya kışlamaya gelen, varlıklarından haberdar olduğum sürü halinde flamingoları gördüm. Bu büyülü cogˆrafya flamingoların ve bölgedeki digˆer kus¸ türlerinin önemli yas¸am alanı, onlarca canlının sıgˆınagˆı, üreme ve beslenme bölgesi. Ancak Alaçatı’ya olan yogˆun ilgi bu bölgede de yapılas¸manın artmasına, ÖDA (Önemli Dogˆal Alan) kapsamında bulunan Alaçatı sulak alanı dahil olmak üzere, dogˆal alanların da daralmasına neden oluyordu. Daha fazla geç kalmadan arşiv oluşturmam gerektiğini düşündüm. Bu dürtü tutkuya, tutkuyla beraber göreve dönüştü. Aylarca her gün, sabahın erken saatlerinde bölgeyi ziyaret etmeye devam ettim. Amatör hobi fotoğrafçısı olarak görüntülediğim sulak alan kuşları ve onların yaşam alanlarını izlemeye başladım. Arşivim farklı kuş türleri, endemik yapının çeşit liliğiyle ve tanımlamalarıyla zen ginleşmeye başladı. Konunun kişisel bir arşiv çalış masından çok daha öteye taşın ması ve paylaşılması gerektiğine inandım. Bir farkındalık çalışması başlatmalıydım. Bunun için görsel yolu seçmeliydim. Sergi ve daha sonra adını koyduğum Alaçatı Kuş ları kitabını araç olarak kullanabi lirdim. Fazla zaman yoktu. Proje yi bir an önce hayata geçirmem ge rekiyordu, çünkü zaman fark etti ğimizden çok daha hızlı ve acıma sız olabiliyor. Birds of Alaçatı pro jesinin ilk tohumlarını atmış bu lundum. n Çalışmalarınızda bölgede kaç kuş tür olduğunu öğrendiniz? Kuşların dünyadaki üç göç yo lundan ikisi Türkiye’den geçiyor. 500’den fazla kuş türümüz var. 9 bin bitki çeşidimiz var. Bu nun yüzde 35’i endemik ya pıya sa hip. Su lak alan dendiği zaman, sadece su ve su yun içinde ya şayan kuşu değil, onun etrafındaki bit kisiyle, böceğiyle hep si çok kıymetli ve ko runması gereken alan. Çünkü her bi ri ekosistemin bir halkası. Öyle kuş türleri vardır ki, sadece buradaki özel bitki lere geliyor. Çeşme yarı madamızda, ya pılan tespitlere göre 105 ayrı kuş türü var. Bu oldukça cid di bir sayı. Amacımız, çok yakın da bir bitki envanteri de çıkarmak. Alaçatı’nın doğa turizmine açılma sı, buraya farklı bir ivme de kazan dıracak. n Sabah kaçta kalkıp, onları fo toğraflıyorsunuz? Evlerde derin uykuların devam ettiği sabahın erken saatleri doğanın en canlı bir o kadar da etrafın en sakin zamanında, kuşlarıma koşarcasına yola çıkıyordum. Yani insanlar uyurken, ben kuşları takip ediyorum. n Alaçatı deniz, kum ve mimarisiyle tanınıyor. Doğa turizmine açılmasını istiyorsunuz? Olabilir mi? Tabii ki olabilir. Yerel yönetimlerin ve profesyonel turizmcilerin işbirliği yapılması kaçınılmaz. Doğ ru yönetim ve iyi planlama sürdürülebilir doğa turizminin temel taşları. En az yatırım gerektiren turizm alanıdır doğa turizmi. Çeşme yarımadası bu potansiyele fazlasıyla sahip. Ancak doğa turizminin sürekliliği açısından doğal nimetlerimizin korunması çok önemli. n Doğa turizmi için ne gerekiyor? Bu konuda girişimleriniz var mı? Alaçatı sulak alanımızı habitatıyla birlikte korumaya alarak, iyi bir planlama ve doğru bir yönetimle sürdürülebilir doğa turizminde hak ettiği yeri sağlayabiliriz. Başlanmış olup, henüz tamamlanmamış olan habitat envanter çalışmaları var. Suyundan toprağına, floradan faunaya kapsamlı bir dosya çalışmasını sonlandırmak için girişimlere başlayacağız. Çeşme belediyemizin de destekleriyle kuş gözlemleme parkuru oluşturarak, doğa turizmine ivedi şekilde ilk adımları atmayı hedefliyoruz. Yurtdışından ilk ilgiler hatta talepler gelmeye başladı. 2020 yılında ilk grubumuzu ağırlamayı umuyoruz. n Ülkemizde, çevre ve doğa yeterince korunuyor mu? Çevre ve doğaya karşı merak, duyarlılık ve sahiplenme dürtüsü dünya geleninde muazzam bir uyanış ve patlama yaşıyor, zira çevre katliamları da hiç olmadığı kadar tırmanışta. Duyarlılık göstermeyen hükümetlere tepkilerde bir o kadar yükseliyor. Kaz Dağları çevre katliamını protesto etmek üzere 100 binlerin toplanması, yakıp kül olan dünyanın akciğeri Amazon ormanları karşısında çaresiz bir üzüntüyle boğulan milyonların gözyaşları yakın zamanda tanıdık olduğumuz en çarpıcı örneklerden sadece bazıları. Ancak ülke genelimizde çevre ve doğa koruma bilincin çok gerisindeyiz. O kavram bir türlü gelişemiyor, hatta bazı bölgelerde oluşamıyor. Çevre duyarlılığı asla üçüncü sırada yer almamalı, doğa ise pazarlığa açık bir konu olmamalı. Alaçatı sulak alanımızın korunmasını bunun için çok fazla önemsiyoruz. n Gönüllü olarak çalışmalarınız da var. Anlatır mısınız? Alaçatı ilkokulunda eğitim gönüllüsüyüm. Çocukları sanatla buluşturmaya, sohbetlerimizde doğanın vazgeçilmez önemini anlatmaya çalışıyorum. Talep çok, sınıfım dolup taşıyor. 2019 yılın başında çocuklarla başlattığım “Ağaç Nefestir” adlı projemizde se ramikten ağaçlar şekillendirerek, yüzlerce çocuğun katkısıyla bir orman oluşturduk. Bu çalışmanın satış geliri ve gönüllülerin de desteğiyle betonarme olan okul alanına 1065 farklı türde bitki dikilmesini sağlayabildik. Okulumuz bu sayede pilot okul seçildi. n Kuş gözlemciliği nasıl bir duygu? Kuş gözlemciliği benim için yeni bir alan ve tırmanan bir tutku. Ayrıca kuş gözlemciliği sadece gözlemleme değil tanımlama faaliyetini de içine alıyor. Kuşu görmekten öte onu tanıyabilmek ve yaşamı hakkında bilgilenebilmek heyecanı tutkuya dönüştürüyor. Türkiye, bu zengin dogˆa altyapısıyla dünyada çok ayrıcalıklı bir yere sahip ve dogˆa turizminde öne çıkmasına müthiş bir avantaj içinde. Mehmet İNMEZ Ödemiş yakınlarındaki Beydağ’dan doğarak Selçuk’un dünyaca ünlü Pamucak sahillerinden denize dökülen Küçük Menderes Nehri’nde yaşanan toplu balık ölümleri köylüleri ve çiftçilerde büyük panik yarattı. Sudan ve balıklardan alınan numunelerin incelemesi sürerken, bölge sakinleri balık ölümlerinin fabrika atıklarının neden olduğunu iddia etti. Vatandaşların hayvan ve su ihtiyacını karşılayıp, tarlalarını suladığı Küçük Menderes Nehri için, CHP’li Selçuk Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Sengel’de “Küçük Menderes Çığlık Atıyor” diyere yetkilileri göreve çağırdı. Küçük Menderes Nehri, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve Orman ve Su işleri Bakanlığı’nın duyarsız kalması nedeniyle yıllardır çözülemeyen kirlilik sorunları ile pençeleşiyor. TARIMSAL TEHLİKE Bayındır, Tire, Ödemiş ve Torbalı’da faaliyet gösteren sanayi kuruluşlarının ağır metaller ve kimyasallardan oluşan atıklarını hiçbir arıtma işlemine tabi tutulmadan 175 kilometrelik Küçük Menderes Nehri’ne boşaltılması nedeniyle her yıl sularında yaşayan binlerce levrek, kefal, sazan ve yılan balığı gibi deniz canlılarının ölümüne yol açtı. İki gün önce kapkara akan ve kötü Küçük Menderes Nehri’nde toplu balık ölümleri bir koku yayan Küçük Menderes Nehri, su içerisindeki balıkların telef olmasına neden oldu. Binlerce balık ve canlı telef oldu ve su üzerine çıktı. Küçük Menderes Nehri’ndeki kirlilik tarım ürünlerininde zarar görmesine neden oldu. Nehir suyuyla tarımsal sulama yapılması da tehlikenin başka bir boyutunu gözler önüne serdi. Tarlalarını nehir suyuyla sulayan köylüler tedirgin olurken, şikâyet üzerine Tarım İl Müdürlüğü ve İzmir Büyükşehir Belediye si ekipleri kirliliğin nedenini araştırmak için inceleme yaptı. İlk alınan numüne sonrası yapılan tespitte, balıkların oksijensiz kalarak ölmediği tespit edildi. Ölümlerin her geçen gün arttığını ifade eden Barutçu Mahallesi muhtarı İbrahim Tutkun, “Son yıllarda balık ölümleri arttı. Oksijensizlikten değil tamamen sanayi kuruluşlarının atıklarını bırakmasından oluyor. Balıklar öldüğü gibi, tarım arazileri ve ürünler zarar görüyor. Köylü, tarlasını nehirden sulamaya korkuyor. Acil çözüm alınmalı” dedi. BAŞKAN İSYAN ETTİ Yaşanan balık ölümleri ve kirlilik nedeniyle Selçuk Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Sengel, “Küçük Menderes Çığlık Atıyor” başlığı ile kurum ve kuruluşlara ve STK’lere çağrıda bulundu. Sengel açıklamasında “Tüm kamu ve kuruluşlarını, sivil toplum örgütlerini ve bu duyarlığa sahip herkesi bu çığlığa, bu yalvarışa kulak vermeye davet ediyorum. Küçük Menderes çığlık atıyor beni kurtarın diyor” dedi. Ege’nin müthiş derbisi ve yeni Göztepe Muzaffer Ayhan Kara Süper Lig’in üçüncü haftasında İzmir’de GöztepeYukotel Denizlispor arasında öyle bir maç oynandı ki sanki ligin sonlarına doğruydu ve rekabet olağanüstüydü. “Rekabet” dediysem, tribünlerde de sahada da centilmence bir rekabet yaşandı. Maç öncesinde konuk takım tribünlerini dolduran Y. Denizlispor taraftarı “Göz göz Göztepe” ve “Göztepe sen bizim kardeşimizsin” tezahüratı yaparken her iki takımın taraftarı, bütün stat, “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” belgisiyle stadı inletti. Göztepe toparlanıyor Y. Denizlispor önceki iki maçını net skorlarla kazanmış, Göztepe ise sıfır çekmişti. O yüzden maçın tansiyonu yüksekti. Göz Göz üçüncü haftada şeytanın bacağını kırmak için bambaşka bir dizilişle sahaya çıktı. Sanneh, Yasin, Leo, Castro ve Deniz kulübeye çekilmiş; yeni transfer Soner, Reis, Alpaslan ve Berkan ilk on bire monte edilmişti. Nitekim daha arzulu, daha çalışkan bir Göztepe izledik. Her şeyini ortaya canla başla koyan Poko ve yeni transfer Soner maçın yıldızıydı. Soner pasları, soğukkanlılığı, topa hâkimiyeti ve şutlarıyla göz doldurdu. Penaltıyı kaçırması sadece şanssızlıkla açıklanamaz çünkü karşısındaki Stackhowak daha önceki iki maçta da penaltı kurtarmıştı. Bu arada Göztepe’nin en az iki penaltıcıyı özel olarak çalıştırıp hazırlaması şart gözüküyor uzun lig ve kupa maratonu için. Göztepe geçen sezon VAR’dan çok darbe yiyen bir takımdı. Bu maçta VAR hakemi alt klasmandan Burak Şener’di ve ne gördüyse onun altını çizdi. Nitekim 25’teki TitiBeto anlaşmazlığında araya girip golü yapan Rodellega’nın pozisyonunu faul olarak değerlendirdi ve gol iptal edildi. Keza Şener, Göztepe’nin kazandığı penaltı pozisyonunda da Y. Denizlispor’dan Lopez’in Halil’e faulünü yakaladı ve maçın kötüsü orta hakem Suat Arslanboğa’yı uyardı. Titi çok ağır kalıyor; gördüğü sarı kart da, Beto’yla anlaşmazlığı da hep bu yüzden. Serdar’ın etkisizliği dikkat çekici. Keşke Yasin 84’te değil de rakip 10 kişi kalır kalmaz oyuna dahil olsaydı. Eren bu maçta daha istekliydi ve risk alarak girdiği kafa topları da oldu. Kaçan penaltının yanında 80’deki karambol ve Soner’in sol doksanı yalayarak dışarı çıkan şutları maçın önemli anlarıydı. Göztepe, kaçan 2 puana üzüldü, ancak takımın bir parça da olsa ışık vermesine sevindi. Y. Denizlispor iyi yolda Y. Denizlispor şanssız ikinci sarıdan kırmızıyı görmese maç başka türlü de gelişebilirdi. Yeşil siyahlılar üç maçta 7 puanla iyi bir başlangıç yapmış oldu. Yücel İldiz yerinde transferler de olunca iyi bir takım oluşturmuş. Bu takım ligde iyi işler yapacak gözüküyor. Rodellega, Stackhowak, Lopez, İssiati, Bergdıch, Barrow kilit mevkilerde önemli oyuncular. Bu takıma lig başladıktan sonra katılan, Olcay, Estupinan, Sackey ve son an transferi Empoli’den gelen Veseli de var daha. Bu takım iddia ettiği gibi beşinciliğe gidemese de asla tehlikeli bölgeye yaklaşmaz. Yeni Göztepe Göztepe’de Tamer Tuna’nın raporu doğrultusunda yönetim transferin son gününde Soner’e ilave olarak yine Başakşehir’den Mossoro ve Napolione ile Bundesliga’da üç sezondur Leipzig forması giyen eski BJK’li Atınç’ı kadrosuna kattı. Atınç, Beto’nun da çizgi kalecisi olduğu göz önüne alındığında, uzun boyuyla stoperde yan toplarda katkıda bulunacaktır. Tamer Hoca bu durumda belki de tandemde SannehAtınç’a dönerse sürpriz olmaz. Soner ve Mossora orta alana güç katacak, artık daha çok topa hakim ve daha dirençli bir Göztepe izleyeceğiz. Napolione de forvette çok yönü görev üstlenebilecek bir oyuncu tipi. Yerinde çift santrforda, yerinde forvet arkasında, yerinde sol kanatta çok işe yarayacağı kesin. Artık Tamer Hoca’nın helva yapmasında sıra… Daha ısıran, rakibin daha çok çekineceği bambaşka bir takım oluşturması için milli ara da bir şans. Rizespor deplasmanına kadar iki haftada uyum sorunu çözülürse Göztepe için lig yeni başlayacak demektir. Yeni transferlerle kadro genişliği ve derinliği de yakalayan ve takımda rekabetin üst düzeyde olacağı sarı kırmızılıların taraftarları bu sezonun önümüzdeki haftalarında zevkli maçlar izleyecekler.