22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

2 13 EYLÜL 2019 CUMA ege@cumhuriyet.com.tr EGE’DE HABER KONUK YAZAR Yusuf ÖZTÜRK Deniz Ticaret Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Deniz ve liman şehri İzmir Varlığını Tanrı vergisi körfezine ve limanına borçlu olan İzmir, doğal bir liman ve deniz şehridir. 20. yüzyıl ortalarına kadar tarım ürünleri ihracatı ile Doğu Akdeniz’in en büyük liman şehri unvanını elinde tutan İzmir, 1970’li yıllarda sanayinin gelişmesiyle beraber büyük kimlik değişimi yaşadı. Artan nüfusun körfez üzerinde yarattığı yoğun baskı denizi kullanabilir olmaktan çıkardı. Sanayi yatırımlarının İstanbul ve Marmara Bölgesi’ne yönelmesi İzmir Limanı’nın geride kalmasına yol açtı. Her ne kadar İzmir Aliağa’da yeni liman yatırımları gerçekleşse de Ege Bölgesi’nin Türkiye’nin aktarma limanı olma kabiliyeti ciddi ölçüde zayıfladı. Ülke ekonomisinin geldiği mevcut durumda Marmara Bölgesi’ndeki aşırı ve plansız büyüme nedeniyle yaşanan sorunlar, İzmir’in önünde yeni fırsatları ortaya koyuyor. Bu potansiyeli küçük dokunuşlarla ortaya çıkarıp İzmir’i ihtişamlı günlerine geri döndürebileceğimize inanıyoruz. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin TCDD Genel Müdürlüğü ile yürüttüğü “İzmir Körfezi ve Limanı Rehabilitasyon Projesi” yüzülebilir körfez hedefiyle ekolojik açıdan, yaklaşma kanalının taranması ve limanın kapasitesini büyütme imkânı ile ekonomik yönden sıçrama imkânı sunuyor. Kemalpaşa Lojistik Merkezi başta olmak üzere lojistik merkezlerle üretim merkezlerini limanlara bağlayıp yükü denize indirdiğimiz ölçüde İzmir ve Ege, Batı Anadolu’nun lojistik merkezi haline gelecektir. Çin’in Uzakdoğu’yu Avrupa’ya demiryolu ve denizyolu ile bağlamayı öngören Tek Kuşak Tek Yol Projesi’nde İzmir limanları ile yer almalıdır. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin körfezde yolcu taşımacılığı ve kıyı tasarımı projeleri, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın yeni marina yatırım planları körfezin maviliğine kavuşmasıyla beraber şehri yeniden denizle bütünleştirecektir. 2027 yılına kadar ortalama her 39 günde bir yeni geminin suya indirilecek olması ve küresel yolcu sayısının 30 milyona yükselme beklentisi, ülkemize kruvaziyer turizminde yeni fırsatlar veriyor. 2020 Nisan itibarıyla İstanbul Galataport’a ilk geminin yanaşacak olması ve yapımı planlanan Yenikapı Kruvaziyer Limanı, ülkemiz kruvaziyer turizmini tetikleyecektir. Bu gelişmeler doğrultusunda İzmir’in uzun aradan sonra yeniden kruvaziyer ağına katılacağını düşünüyoruz. Bu esnada İzmir Limanı’nın daha fazla gemiye hizmet vermesi için parmak iskele yatırımlarının yapılması, modern bir yolcu terminaline kavuşması ve Alsancak ile Kemeraltı başta olmak üzere şehir merkezinde cazibe alanları yaratılmasını için çabalarımız devam ediyor. Özellikle İzmir Körfezi içinde Bayraklı sahili ve KarşıyakaBostanlı sahil şeridinde yapılacak yeni yat limanları, güzel şehrimize yepyeni bir görünüm kazandıracaktır. İzmir Büyükşehir Belediyesi öncülüğünde planlanan İzmir Deniz Festivali ve İzmir Deniz Müzesi projeleri de şehrimizi Doğu Akdeniz’de yıldız haline getirecektir. Tamamı bağışlarla kurulan evlerde, 13 yıl içerisinde bini aşkın çocuğa ve ailelere kucak açıldı İyilik anneleri Mehmet İNMEZ İzmir’de Hasta Çocuk Evleri Derneği üyesi 20 gönüllü kadın, Türkiye’nin her bölgesinden kan ser tedavisi için gelen kanserli ço cukları ve ailelerini hastane bahçe leri ve parklarda yatmaktan kurtar dı. İhtiyaçlarını karşıladı. Hasta ço cuk ve ailelerine yuva bulan gönül lü kadınlar, 3 ilçede açılan evlerde ücretsiz konaklama, gıda, temizlik, mutfak ve giyim ihtiyaçlarını karşı lıyor. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları uz manı Prof. Dr. Buket Erer Del Cas tello, Ege Üniversitesi’nde görev yaptığı sırada kanser tedavisi gö ren çocukların ailelerinin hastane bahçesinde yattığını gördü. Çare sizlik ve ekonomik durumu iyi ol mayan ailelere ve çocuklara yar dım için 2006 tarihinde, “İzmir Hasta Çocuk Evleri” derneğini kur du. İlk olarak Bornova’da üç aile nin kalacağı ev açıldı. İzmir Bü yükşehir Belediyesi ve Bornova Belediyesi’nin desteğiyle evler 13 da ücretsiz konserler vererek bağış yılda 9’a çıktı. yapılmasına yardımcı oluyor. Ev sa Hasta evleri, çocuklarının tedavisi yısını artırmak isteyen dernek üye için şehir dışından gelen ve ekono leri, hasta yakınlarına da iş bulmak mik zorluk içerisinde olan ai için proje başlattı. Hastane yö lelere ücretsiz olarak konaklama, gıda, temizlik, mutfak ve kıs AİLELERİ NASIL BULUYORLAR? netiminin kabul etmesi halinde, kanserli çocukların yakınları, ga mi giyim ihtiyaçları loş imalatı yaparak, nı karşılayarak hizmet veren bir merkez haline geldi. Evlere derin dondurucudan klimaya, fırından elekt Ege Üniversitesi, Dokuz Eylül Üniversitesi, Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi ve Behçet Uz Çocuk Hastanesi’nde görevli doktorlar, tedavi gören çocukların ailesinin maddi durumu kötü olan ve kalacak yeri bulunmayanları kendilerine ve hastanelere gelir sağlayacak. ‘Gönüllü çalışıyoruz’ rik süpürgesine kadar her türlü elektronik eşya konuldu. Evle derneğe bildiriyor. Dernek yönetimi de evlerden birine yerleştiriyor. Hasta Çocuk Evleri’nin umudun ve sevginin paylaşılan ev rin temizliği, bakımı ve gı ler olduğunu ifade eden da ihtiyacları da karşılanıyor. derneği Başkan Yardımcısı Se Tamamen bağışlarla elde edilen ge vil Ozan, “Hastane bahçeleri, park lirlerle karşılanan evin ihtiyaçları lar ve camilerde yatan hasta yakın için birçok ünlü sanatcı ve oyuncu larına el uzatmak için kurulan evle rimiz gönüllülerin bağışıyla büyüdü. 13 yılda bini aşkın kanserli çocuk ve ailesine evlerinin kapısını açtık. 80’e yakın gönüllümüzle gece gündüz çalışıyoruz. Ailelerin ve çocukların yüzünün gülmesini görmek, onları sıcak ve güvenli ortamda barınmasını sağlamak en güzel duygu. Bizler, bir çocuğun yüzünü güldürüyorsak, onların hayatlarına dokunabiliyorsak ne mutlu bize” dedi. ‘Hasta Çocuk Evleri’ projesi En büyük hedeflerinin, “Hasta Çocuk Evleri Köyü” kurmak olduğunu ifade eden Sevil Ozan, “Amacımız 100 ailenin barınacağı kampus oluşturmak. İki ve üç katlı evlerde haftada iki gün tedavi gören çocuklar, aileleriyle birlikte kalmalı. Bahçeli alanlarda, tarımsal faaileyetler yaparak, orada elde ettiği ürünler le doğal beslenmeli. Burada, doktor, eğitim alanları, ambulans ve poliklinik olmalı. Avrupa Birliği’ne başvurumuzu yaptık. Kabul olursa, en kısa sürede köyü faaileyet geçireceğiz” dedi. Parkta yatmaktan kurtardılar 4 aydır Hasta Çocuk Evleri’nde kaldıklarını belirten Lösemi hastası Berat Aydın’ın babası Cesim Aydın, “Bizler 2 yıl boyunca lösemi tedavisi gördük. Kars’tan İzmir’e geldik. Oğlum 4 ay önce ilik nakli oldu. Ama haftada iki gün hastaneye gitmek zorundayız. Günlerce araç ve hastane kapılarında yattık. Ama 4 aydır, bize açılan bu evde kalıyoruz. Maddi ve manevi destek oldular. Bu evler olmasaydı, parkta ve hastane bahçelerinde kalıyor olacaktık” diyerek teşekkür etti. Başkan Oran, kirliliğin sebebini açıkladı: TOKİ arıtması çalışmıyor, İZSU devralmaya hazır TOKİ’de kaçak var Çeşme’ye bağlı Şifne Mahallesi’nde kanalizasyon atıklarının dereye bırakılarak, denize aktığı iddia edildi. Belediye Başkanı Oran, konuyla ilgili açıklama yaptı; “Sorumlusu TOKİ !” dedi. Çeşme’nin dünyaca ünlü Ilıca Plajı’nın yakınında bulunan Şifne Mahallesi’nin sakinleri, kanalizasyon atıklarının Bahçelaki Deresi’ne bırakıldığını iddia etti. Dereye akan atıkların, sahile ulaşarak, burayı kirlettiğini öne süren vatandaşlar, denize giremediklerini belirtti. Sorun toki’de Denizde oluşan kirliliğin insan sağlığını tehdit ettiğini söyleyen mahalle sakinlerinden Nesip Adıyaman, “Bu bölgede 2 yıl önce kokular başladı. Daha sonra da sahilimiz kirlenmeye baş ladı. Ekolojik denge her geçen gün katlediliyor. Yetkililere seslenmek istiyorum, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı ile Çeşme Belediye başkanlarının buraya gelerek bu kirliliği görmesini istiyorum. İnsan bu denize evlatlarını sokar mı? Mümkün değil. Bacağınızda ya ra varsa denize girdiğinizde mikrop kapıyorsunuz. Elimizde tahlilli sonuçları var. İnsan sağlığını tehdit eden bir sürü kimyasal madde mevcut. İki yıldır ayağımızı denize sokmadık. Denize sıfır oturuyoruz ve denize giremiyoruz” dedi.  Bölgedeki kirlilikle ilgili açıklama yapan Çeşme Belediye Başkanı Ekrem Oran ise “Şifne bölgemizdeki sıkıntının nedeni İZSU veya belediyemiz değil. Belediyemiz tarafından bölgede 2012 yılında yapılan ve 2014 yılında İZSU’ya devredilen arıtma sistemi sorunsuz çalışıyorken, 2 yıl evvel kurulan 1500 konutluk TOKİ yönetimine ait arıtma tesisi bu ihtiyacı karşılayamadığı için böyle bir sorun meydana gelmiştir. Sorun, TOKİ’nin arıtma sisteminin çalışmaması ya da randımanlı çalıştırılmamasıdır. İZSU’nun bu konuda tespitleri var ve İZSU buradaki sorunu çözmeye, yetkiyi devralmaya hazır” dedi. TOKİ ise herhangi bir katı atık bırakmalarının söz konusu olmadığını iddia etti. l Cumhuriyet / EGE Kaldırımlar yayaların, yollar araçların olsun Milas Belediyesi Zabıta Müdürlüğü, ilçede yaşanan yaya kaldırımı işgallerini önlemek, sık yaşanan orman yangınlarına karşı halkı bilinçlendirmek adına Milas’ta örnek çalışma başlattı. Zabıta Müdürlüğü ekipleri halkı bilinçlendirmek ve yaya kaldırım işgaline dikkat çekmek adına üzerinde “Kaldırımlar Yayaların, Yollar Araçların Olsun” ve “Engellilere Engel Olmayalım” sloganları yazılı bardak altlıkları ve yanan ormanları yeniden oluşturmak adına üzerinde karaçam tohumu bulunan kurşun kalemleri esnaf ve vatandaşlara dağıtıyor. Dağıtılan el broşürleri ile de esnaf ve vatandaşlardan yaya kaldırımlarına eşya koyulmaması, görme engellilere ait yollara araç park edilmemesi, bisiklet yollarına park edilmemesi, dilencilere karşı birlikte mücadele edilmesi ve gereksiz araç kornalarının kullanılmaması isteniyor. l Cumhuriyet / EGE TRT: Benim televizyonculuğa başladığım ve çok şey borçlu olduğum kurum. TRT o zamanlar çok değerli yayıncıların elinde kartaldı. Şimdi iktidarın elinde papağan oldu! Özel televizyonlar: Çok sayıdalar, ama tek kanaldan yayın yapıyormuş gibiler; birkaç bağımsız kuruluşu bir yana bırakırsak, özel televizyonlar israftan başka bir şey değiller çünkü tek sesliler; madem göbeklerinden AKP’ye bağlılar, ne gerek var bunca kanala? Hürriyet: Medyanın amiral gemisinden geriye kalan isim!.. Sözcü: Halkın sözcüsü, halkın gerçekleri öğrenme hakkının cesur temsilcisi; iyi ki Sözcü var, iyi ki gazetecilikten başka işi olmayan Burak Akbay var. Halk TV: Yazık oldu yedi yıl boyunca tek kuruş almadan verdiğim emeklere... Soruşturmacı gazetecilik: Soner Yalçın, Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan, Çiğdem Toker, Murat Ağırel gibi isimler de olmasa, sizlere ömür!  Arena: Televizyon tarihimizin ilklerine imza atılan, Türkiye’ye ilk kez uluslararası başarı ödülleri getiren, yayımlandığı gecelerde halkımızın nefesini tutarak izlediği bir televizyon klasiği; muhteşem bir ekip çalışması, efsane... Halk Arenası: Türkiye’nin nefes aldığı özgürlük saatleri; meydanlara 60 bin seyir BİR KELİME BİR CÜMLE Uğur DÜNDAR, Soruşturmacı GazeteciTV Programcısı ci toplayabilen, haber kanallarında o güne kadar bir benzeri görülmeyen, etkisinden ürkenlerce seçimler öncesinde sekiz hafta süreyle cezalandırılan; bağımsız ve o nedenle de güçlü TV programı. Medya: Iktidarın görmek ve duymak istediklerini halka iletme, olmadı uyutma aracı; amblemi de penguen (Tabii Sözcü, Cumhuriyet, BirGün, Yeniçağ gibi gazetelerle, Fox TV, TELE1 TV ve diğer birkaç ba ğımsız kuruluşu ayrı tutuyorum; saygın internet ve YouTube yayıncılarını da) !.. TGC: Çay ve simit partileri, aylık yemek organizasyonları ve ödül (!) törenleri de olmasa, düşüncebasın özgürlüğünün ağır baskılar altında tutulduğu şu süreçte, varlığından haberdar olamayacağımız basın (meslek) kuruluşu!.. 9 Eylül: Cephelerde savaştığı için sekiz yaşından beri göremediği babası Çetmili Kara Halil Çavuş’a Dumlupınar’da kavuşan, 31 Ağustos’ta şehit düştüğünde onu kollarında taşıyan, kendisi de Alay Sancaktarı olarak 9 Eylül 1922’de, İzmir’e giren birliklerin en önünde ilerlerken şehit olan 19 yaşındaki Mehmet Onbaşı; Mustafa Kemal ve askerlerinin emperyalizmi, onun yerli hain işbirlikçilerini denize döktüğü muhteşem zafer; her şeyimizi borçlu olduğumuz kurtuluş ve kuruluş... İzmir Gazeteciler Cemiyeti (İGC): Atila Sertel’in başkanlık yaptığı dönemde FETÖ’nün cadı avı ve kumpaslarla zindana attığı meslektaşlarına korkusuzca sahip çıkmış ve Misket Dikmen döneminde de bunu devam ettirmiş “İyi ki Hasan Tahsin’in kentinde var” dediğimiz saygın meslek kuruluşu. Basın Konseyi: İşlevsizliği ve suskunluğu nedeniyle varlığını unuttuğumuz, bu haliyle kurucusu değerli Oktay Ekşi Ağabeyimize “Keşke kurmasaydım” dedirten meslek örgütü. Kitap: M. Kemal (Yılmaz Özdil), Karamazov Kardeşler (Dostoyevski), İçimizdeki Şeytan (Sabahattin Ali), Sardalya SokağıTatlı PerşembeYukarı Mahalle Üçlemesi (John Steinbeck), Tüm Hikâyeleri (Sait Faik). Tunç Soyer: İzmir’in arka semtlerinde öylesine unutulmuş sokaklar, teneke duvar, naylon çatılı evler var ki, insana “Burası gerçekten İzmir mi?” dedirtiyor ve işte bu unutulmuşluktan kurtarılmayı bekleyen insanlar için Tunç Soyer bir umut; çeperden Liman’a doğru kenti kucaklayacak devrim gibi kentsel dönüşüm hem İzmir’i bu coğrafyanın çekim merkezi hem de Soyer’i “Efsane Başkan” yapar; inanıyor ve destekliyorum. İzmir: Çocuklarımın eğitimi nedeniyle geçici olarak geldiğim, ama konuksever, güler yüzlü ve Cumhuriyet sevdalısı insanlarını tanıdıkça, burada doğup büyümüşüm gibi hissettiğim ve hayatımın en güzel dönemlerinden birini yaşama şansını bulduğum harikulade kent; ayrıca Milli Mücadele’nin açık hava müzesi... l MUZAFFER AYHAN KARA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle